Dijital bağımlılık en sık okul çağındaki çocuklarda görülüyor
Çocuklarda dijital bağımlılık her geçen gün artıyor. Özellikle okul çağındaki çocuklarda görülen bu sorunun aile ilişkilerinden okul başarısına kadar pek çok alanda olumsuz etkisi bulunuyor.
Dijital bir çağda yaşıyoruz. İnternet hayatımızın her alanına girdi. Her yaş grubundan milyonlarca insan, internet kullanıyor. Akıllı telefonlar, tabletler derken her türlü bilgiye sadece bir tıkla ulaşabiliyoruz. Hayatımıza bu denli giren internet, çocuklar tarafından da çokça kullanılıyor. Sorun, burada başlıyor. Çünkü çocukların ve gençlerin internette gereğinden fazla vakit geçirmesi dijital bağımlılığa yol açıyor. Bu da beraberinde çocukların gelişimini olumsuz yönde etkileyen pek çok sorunu getiriyor.
İnternette geçirilen vakit artıyor
Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikiyatri Kliniği’nden Uzm. Dr. Esra Bulanık Koç, dijital bağımlılığın belirtileri ile ilgili şöyle konuşuyor:
“Kişinin hayatının amacı ekran, internet ve oyun başında olmak haline geliyor. Okuldayken ya da başka bir şeyle uğraşırken aklının bir köşesinde internete girme, oyun oynama yer kaplıyor.”
Çocukların bağımlı hale gelip gelmediğini anlamak için dikkatle gözlemlemek gerekiyor. İnternette geçirilen zamanın giderek artmasının önemli bir belirti olduğuna dikkat çeken Koç, “Çocukları internetin başından kaldırmaya çalışırken sinirlilik, öfkelenme, huzursuzluk, mutsuzluk gibi belirtiler görebiliyoruz. Kişinin aile ilişkileri, okul hayatını ve günlük becerilerini de etkilemeye başladığı zaman bağımlılıktan bahsetmeye başlayabiliriz” diyor.
Okul çağındaki çocuklarda sık görülüyor
Çocuklarda dijital bağımlılık en sık 12-18 yaş grupları arasında görülüyor. Ancak daha küçük yaş gruplarında da “ekran maruziyeti” denilen tablet, telefon ve televizyon karşısında fazla vakit geçirme sık görülüyor. Dijital bağımlılık okul çağındaki çocukların özellikle akademik performansını olumsuz yönde etkiliyor.
Uzm. Dr. Esra Bulanık Koç, bir noktadan sonra internetin, çocuklar için sosyal alan haline dönüştüğüne dikkat çekiyor:
“Sosyal aktivitelere katılmayabiliyorlar. Sadece internette arkadaşlık kuruyorlar. Oradaki arkadaşlarının gerçek arkadaşları olduğunu düşünüyorlar. Yüz yüze iletişim çok olmuyor. Okula gidip gelme dışında herhangi bir sosyal aktiviteye katılmıyorlar.”
Gelişimi olumsuz yönde etkiliyor
Ekran başında, olması gerekenden fazla vakit geçirmek özellikle küçük çocukların dil gelişimini olumsuz yönde etkiliyor. Dil gelişimleri geri kalabiliyor ya da istenilen düzeye gelemiyor. Yine sosyal ilişkiler de istenen düzeyde olmuyor.
Dijital bağımlılığın okul çağındaki çocuklarda yol açtığı en büyük sorunlardan biri ise dikkat problemleri… Uzun süre ekran başında oturmaktan kaynaklı kemik gelişimi bozuklukları ve obezite, dijital bağımlılığın neden olduğu diğer sorunlar arasında.
“Hastayı anlamak gerekiyor”
Durumu fark eden ailelerin yapması gereken ilk iş, bir çocuk psikiyatristiyle temasa geçmek. Değerlendirme sonucunda çocukta böyle bir durum olduğu kesinleşirse internet bağımlılığı polikliniğine yönlendirme yapılıyor. Bu noktada çocukları anlamak önemli:
“Neden internete, sosyal medyaya, oyunlara yöneldi onu anlamaya çalışıyoruz. Bazen çeşitli ruhsal hastalıkların bir sonucu ya da aile ilişkilerindeki problem bunun nedeni olabiliyor. Herhangi bir ruhsal durumdan kaçınmak için bunu kullanabiliyorlar. Bazen de sadece merakla başlıyorlar ve devamı geliyor. Önce bireysel olarak hastayı anlamak gerekiyor. Ondan sonra çeşitli yaklaşımlarımızla yardımcı olmaya çalışıyoruz hastalarımıza.”
Tedavi sürecinde yöntem, çocuklara ve gençlerde internet kullanımını tamamen yasaklamaktan geçmiyor. Güvenli ve bilinçli internet kullanımını sağlamak için bir yol haritası çiziliyor. Çocuklar internet dışında keyif alabilecekleri aktivitelere yönlendiriliyor.
En önemli görev ailelerin
Çocuklarda dijital bağımlılığın gelişmemesi için en önemli görev ebeveynlere düşüyor. Bunun için internetin mümkünse belirli bir yaşa kadar kullanılmaması, sonrasında da sınırlı kullanılması öneriliyor. Özellikle iki yaşına kadar çocukların televizyon dahil ekrandan uzak tutulması büyük önem taşıyor. Okul öncesi yaş grubunun bir ebeveyn eşliğinde günde 20-30 dakika ekran izni verilmesi tavsiye ediliyor. İlköğretim döneminde bir saate kadar, lise çağında ise iki saate kadar ekran başında kalınması sağlıklı bulunuyor.
Uzm. Dr. Esra Bulanık Koç, bu noktada ailelere bazı ipuçları veriyor:
“Ailelerin nasıl evde sağlıkla ve güvenlikle ilgili konularda sınır ve kuralları varsa bu konuda da olması gerekir. Mümkün olduğunca ortak alanlarda internete girilmesini, tabletin ailenin görebileceği yerlerde kullanılmasını öneriyoruz. Sosyal medyası olan gençlerin şifrelerinin aileler tarafından bilinmesini ve mutlaka çocukların yaş gruplarına uygun içeriklerin izlenmesine izin verilmesini istiyoruz. Tabii ki bunlar yetmiyor. Ailenin, çocukların boş zamanlarını telefon ve televizyon dışında nasıl geçirdiğini gözlemlemesi gerekiyor.”
Kaynak, TRT Haber