30 kovanla başladığı bal üretimini 600 kovana çıkardı
25 yıl önce Tarım ve Orman Müdürlüğünün açmış olduğu arıcılık kursu sayesinde yaptığı işi çok sevdiğini ifade eden bal üreticisi Yılmaz Baskın, "30 kovanla başladığım işi 600 kovanla sürdürüyorum." dedi.
Siirt İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, 160 bin kovan ve bin 700 tonluk bal üretimi ile Siirt’in en önemli sektörlerinden biri olan arıcılığın gelişimine katkı sağlamak üzere, üreticilere “Modern Arıcılık Eğitimi” veriyor.
Siirt İl Tarım ve Orman Müdürlüğünde görevli Arıcılık Uzmanı Mehmet Şükrü Sümer ve Koordinasyon Tarımsal Veriler Şube Müdürü Mehmet Seven tarafından 25 üreticiye; bal arısı ırkları, koloni düzeni, mevsimsel bakım, arı ürünleri üretimi, ballı bitkiler, gezgin arıcılık, ana arı yetiştiriciliği ve arı sağlığı konularında teorik ve pratik eğitim verildi.
"Yaklaşık 25 gruba uyguladığımız pratik eğitimleri tamamladık"
Arı üreticilerine yönelik bilimsel açıdan yapmış oldukları eğitimlerin bir kısmını sahada pratik olarak yaptıklarını belirten Koordinasyon ve Tarımsal Veriler Şube Müdürü Mehmet Seven, “Yılda arı üreticilerine yönelik dört eğitim planı uygulamakla beraber bal üretimini arttırmak amacıyla bilimsel çalışmalar yürütüyoruz. Yaklaşık 25 gruba uyguladığımız pratik eğitimleri tamamladık ve bu 25 grubu beşerli guruplara ayırarak eğitimlerimize devam ediyoruz. Tarım ve Orman Müdürlüğü olarak arı üreticilerimizle 3 yıldır 'Tıbbi Aromatik Bitkilerin Yaygınlaştırılması' şeklinde bir proje uyguluyoruz. Bu projeyle floramızı genişletmek için çalışmalarımız davam ediyor. Bu noktada üreticilerimiz büyük bir mesafe kat etti. Bu 3 yılın sonunda üreticilerimiz için düzenleyeceğimiz teknik bir gezi ile lavanta ve kekiğin daha fazla yetiştirildiği Antalya ve Isparta bölgelerine götüreceğiz ve o bölgede bulunan flora ile kendi bölgelerindeki florayı genişleterek edinmiş oldukları yenilikleri bu şekilde uygulayacaklar.” dedi.
“Bu mesleği daha cazip hale getirmek istiyoruz”
25 kursiyere arı yetiştiricilik kursunu vermekle beraber bu mesleği daha cazip hale getirmeyi hedeflediklerini dile getiren Tarım ve Orman Müdürlüğü Arıcılık Uzmanı Mehmet Şükrü Sümer, “Program gereği arı ırklarını, arıcılıkta kullanılan araç ve gereçleri, arı ürünleri ve özellikle de arı ürünlerinin insan üzerindeki etkilerini öğrettik. Ballı bitkiler konusunda bilgiler verdik. Mevsimsel çalışmalar hakkında uygulamalı eğitimlerimizi tamamladık. Dünya paralelinde gelişmeler kapsamında eğitimlerimizi vermeye devam ediyoruz.” diye konuştu.
“Arıcılıkta ilk iş güvenlik önlemini almaktır”
"Arıcılıkta ilk iş güvenlik önlemini almaktır.” diyen Sümer, "Bu noktada arıcılığın silahı da körüktür. Körüğümüzü yakıp rulo şekline getirdikten sonra pratik olarak yakım işlemi başlıyor. Körüğü alıp arkadan yaklaşıyoruz, kovan kapağını açtıktan sonra körüğümüzü veriyoruz, körüğümüzü verdikten sonra arılar, bir tehlike olduğunu sezip bal yeme işlemi ile uğraşıyor. Arı, bal yeme işlemi ile uğraşırken bize de kovana müdahale edip istediğimiz çalışmayı rahat bir şekilde yapabilme fırsatı doğuyor.” dedi.
“Üreticilerimiz propolis arı sütünden haberdar değillerdi”
"Arıcılarımız şu ana kadar propolis, arı sütünden haberdar değillerdi. Bu madde ile ilgili farkındalığı yoktu, eğitimlerimiz sonucunda bu farkındalık oluştu.” diyen Sümer, bu maddenin kanseri de yok ettiğini ve bir yıl düzenli kullanıldığında soğuk algınlığına da çok iyi geldiğini söyledi.
Sümer, "Verimli bir kovanda 80 ile 100 bin işçi arı bulunmaktadır. Bir arı kovanı yaklaşık 500-600 tane erkek arı, bir tane de ana arıdan meydana gelmektedir. Bir kovanda sadece bir ana arı olur. Diğerleri işçi arı olur. Bunların kovan içi görevleri vardır ve gelişimlerini tamamladıktan sonra kovan dışı görevleri olur. Kovan dışı görevleri de bal, polen, nektar propolis taşımak olur. Bu madde bilimsel makalelerde kanserojen maddeleri yok eden madde olarak geçmektedir.” şeklinde konuştu
"30 kovanla başladığım arıcılık mesleğinde 600 kovana ulaştım"
Köylerinde bulunan kekik, kaparı, yonca ve bıtım bitkilerinin üretilen balı özel kıldığına dikkat çeken Yılmaz Baskın, bu tür bitkilerin bir arada bulunduğu başka bir yörenin olmadığını ve bu nedenle balın kalitesinden dolayı herkes tarafından tercih edildiğini kaydetti.
Yaklaşık 25 yıl önce Tarım Ve Orman Müdürlüğünün açmış olduğu arıcılık kursuna katıldığını ve bu işin çok hoşuna gittiğini belirten Baskın, “Şu anda iki çeşit kovanım bulunuyor. Sepetli ve topraklı kara kovan olarak adlandırılan kovanlarımız var. Bir de fenni olan kovanlarımız. Fenni kovanlarda müdahale edebiliyor, bölmemizi yapabiliyor, ana arıyı görebiliyoruz, hastalıkları görebiliyoruz. Ama eski usul yani sepetli ve topraklı olan kovanlarda ise herhangi bir müdahale yapamıyoruz. Bu nedenle balı daha kaliteli, peteği de daha ince çıkıyor. Süzme şansımız da olmuyor. Bu kovanlarda çıkan bal insan eli değmeden doğal olarak üretiliyor. Bizler bu kurslarda nasıl bir düzen kuracağımızı, hastalıkla nasıl mücadele edeceğimizi, verimi nasıl çoğaltabileceğimizi, nasıl bölme yapacağımızı, ana arıyı nasıl birleştireceğimizi her şeyi öğrendik.” ifadelerini kullandı. (İLKHA)