`İnsan Haklarından En Az Faydalanan Müslümanlar Olmuş`
İnsan Hakları Haftası çerçevesinde İlke Haber Ajansı muhabirinin sorularını yanıtlayan Van Valiliği İl İnsan Hakları Kurulu Üyesi Avukat Rasim Saygın, son yıllarda insan hakları alanında ciddi değişim ve dönüşümlerin yaşandığını belirterek, bunlardan en az Müslümanların faydalandırıldığını söyledi.
VAN - 10-17 Aralık İnsan Hakları Haftası ile ilgili sorularımızı yanıtlayan Van Valiliği İl İnsan Hakları Kurulu Üyesi Av Rasim Saygın, halkının yüzde 99`nun Müslüman olduğu söylenen Türkiye`de insan hakları noktasında en büyük mağduriyetlerin Müslümanlara yaşatıldığına dikkat çekti.
"İnsan Hakkının En Önemli Vasfı İnsani Olmasıdır"
İnsan haklarının evrensel olmasının yanında insani olması gerektiğini hatırlatan Av Rasim Saygın, "İnsan hakkı demek herkesin her istediği şeye ulaşabilmesi anlamında değerlendirilemez. Dolayısıyla insan hakkının en önemli vasfı insani olması ve yaratılıştan gelen haklar olmasıdır. Özellikle 20. yüzyılın başında bu yana insan haklarına herhangi bir sınır tanımayan sınırsız haklar mantığıyla yaklaşılmıştır. Fakat bunun böyle olmaması gerekir zira herkesin hakkının bir sınırı vardır. Dolayısıyla benim bir hakkım varsa hakkımın bittiği yer sizin hakkınızın başladığı yerdir" diyerek insan haklarını tanımladı.
"İnsan Hakları Kavramıyla İnsani Haklar Kavramı Farklıdır"
Her istek ve talebin insan hakkı olarak değerlendirilemeyeceğine dikkat çeken Av Saygın, "Ben insan hakkı kavramını bunlardan ayırmak için insan hakları yerine insani haklar tabirini kullanmayı tercih ediyorum. Ancak insani hak kavramı fıtrattan gelen haklar boyutuyla değerlendirilebilir. Dolayısıyla bunların bir sınırı vardır. Ahlak ve din boyutu vardır" ifadelerini kullandı.
Kılık Kıyafet Yönetmeliği
İnsanların en temel haklarından birinin de inandığı gibi yaşama hakkı olduğunu aktaran Saygın, sözlerini şu şekilde sürdürdü, "İnsanların en temel haklarından birisi olan inandığı gibi yaşama hakkına maalesef bu son zamanlarda çıkan kılık kıyafet yönetmeliği ile ciddi bir darbe vurulmuştur. Bu yıllardır Türkiye`de devam eden ve bu gün tekrar resmileştirilerek devam ettirilmek istenen bir yasak ve insan hakkıdır."
"AİHM Bile Bazen İnsan Haklarına Aykırı Kararlar Verebilmektedir"
İnsan hakkı kavramının ülkeden ülkeye değişir biçimde uygulandığını belirten Saygın, "Uluslararası hukukta insan haklarını kurumasını teminen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi oluşturulmuştur. Burada güvence altına alınmış bir takım haklar vardır. Tabi bu yeterli değildir. Çünkü orada siyasi birtakım kararlar verilebiliyor. Bazen çok temel bir hak orada insan hakkı ihlali taşımadığı şeklinde sonuçlanabiliyor. Ülkemizde partilerin kapatılması, başörtüsüyle ilgili bir takım kararlar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi`nden olumsuz kararlar çıkmıştır. Yani insan haklarına bakış ülkemizde olduğu gibi dünyada da siyasileştirilmiştir. Avrupa insan hakları mahkemesi bile bazen insan haklarına aykırı kararlar verebilmektedir" diye konuştu.
"Son 10 Yıllık Süreçte Ciddi Değişimler Olmuş Ancak… "
Av Saygın, Türkiye`de cumhuriyetin kuruluşuyla başlayan ve 2000`li yıllara kadar olumsuz yönde gelişen insan hakkı ihlallerinin2000`li yıllardan sonra olumlu anlamda gelişme kaydettiğini belirterek, "Cumhuriyetin kurulmasından bu yana her türlü hak talebi çeşitli nedenlerle `rejime ya da sisteme aykırıdır.` denilerek yok sayılmış, ihlaller olmuş ve bunlar görmezden gelinmiştir. Bu süreçten sonra insan haklarının işleyişi açısından biraz daha ciddiye alınmış ve ihlaller daha çok basının dikkatini çekmiştir. Ve haberler yapılarak insanlar bunlardan haberdar edilmiştir. Ve son 10 yıllık süreçte insan hakları alanında çok ciddi ilerlemeler olmuştur" tespitinde bundu.
"Başörtü Yasağı Resmileştirilmeye Çalışılmıştır"
"Ne yazık ki, bu hak ihlalleri arasında en çok mağduriyet yaşayan kesim maalesef Müslüman bir ülkede yaşamamıza rağmen Müslüman kesim olmuştur" diyen Saygın, "Birçok hak ve özgürlük getirilmesine, birçok adım atılmasına rağmen bunların meyvelerinden beklide en az Müslüman halk yararlanmıştır. Kimi haklar getirildi. Güvence altına alındı. İhlallere ciddi yaptırımlar getirildi. Ancak, halkının yüzde 99`u Müslüman olduğu söylenen ülkemizde `ben Müslümanım benim hakkım ihlal edildi bunu çöz` noktasında ki talepler maalesef yerine getirilmiş değil. Başörtüsü gibi çok ciddi bir mesele çözülememiş halen yasaklarla ve bu yasakların resmileştirilmesiyle anlamlandırılması zor adımlar atılmaktadır. Türkiye de insan hakları ihlalleri açısından benim tespitim şu; son 10 yılda ciddi olarak bir değişim ve dönüşüm yaşanmış fakat bundan en az faydalanan Müslüman kesim olmuştur" dedi. (Murat Dalgın-İLKHA)
"İnsan Hakkının En Önemli Vasfı İnsani Olmasıdır"
İnsan haklarının evrensel olmasının yanında insani olması gerektiğini hatırlatan Av Rasim Saygın, "İnsan hakkı demek herkesin her istediği şeye ulaşabilmesi anlamında değerlendirilemez. Dolayısıyla insan hakkının en önemli vasfı insani olması ve yaratılıştan gelen haklar olmasıdır. Özellikle 20. yüzyılın başında bu yana insan haklarına herhangi bir sınır tanımayan sınırsız haklar mantığıyla yaklaşılmıştır. Fakat bunun böyle olmaması gerekir zira herkesin hakkının bir sınırı vardır. Dolayısıyla benim bir hakkım varsa hakkımın bittiği yer sizin hakkınızın başladığı yerdir" diyerek insan haklarını tanımladı.
"İnsan Hakları Kavramıyla İnsani Haklar Kavramı Farklıdır"
Her istek ve talebin insan hakkı olarak değerlendirilemeyeceğine dikkat çeken Av Saygın, "Ben insan hakkı kavramını bunlardan ayırmak için insan hakları yerine insani haklar tabirini kullanmayı tercih ediyorum. Ancak insani hak kavramı fıtrattan gelen haklar boyutuyla değerlendirilebilir. Dolayısıyla bunların bir sınırı vardır. Ahlak ve din boyutu vardır" ifadelerini kullandı.
Kılık Kıyafet Yönetmeliği
İnsanların en temel haklarından birinin de inandığı gibi yaşama hakkı olduğunu aktaran Saygın, sözlerini şu şekilde sürdürdü, "İnsanların en temel haklarından birisi olan inandığı gibi yaşama hakkına maalesef bu son zamanlarda çıkan kılık kıyafet yönetmeliği ile ciddi bir darbe vurulmuştur. Bu yıllardır Türkiye`de devam eden ve bu gün tekrar resmileştirilerek devam ettirilmek istenen bir yasak ve insan hakkıdır."
"AİHM Bile Bazen İnsan Haklarına Aykırı Kararlar Verebilmektedir"
İnsan hakkı kavramının ülkeden ülkeye değişir biçimde uygulandığını belirten Saygın, "Uluslararası hukukta insan haklarını kurumasını teminen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi oluşturulmuştur. Burada güvence altına alınmış bir takım haklar vardır. Tabi bu yeterli değildir. Çünkü orada siyasi birtakım kararlar verilebiliyor. Bazen çok temel bir hak orada insan hakkı ihlali taşımadığı şeklinde sonuçlanabiliyor. Ülkemizde partilerin kapatılması, başörtüsüyle ilgili bir takım kararlar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi`nden olumsuz kararlar çıkmıştır. Yani insan haklarına bakış ülkemizde olduğu gibi dünyada da siyasileştirilmiştir. Avrupa insan hakları mahkemesi bile bazen insan haklarına aykırı kararlar verebilmektedir" diye konuştu.
"Son 10 Yıllık Süreçte Ciddi Değişimler Olmuş Ancak… "
Av Saygın, Türkiye`de cumhuriyetin kuruluşuyla başlayan ve 2000`li yıllara kadar olumsuz yönde gelişen insan hakkı ihlallerinin2000`li yıllardan sonra olumlu anlamda gelişme kaydettiğini belirterek, "Cumhuriyetin kurulmasından bu yana her türlü hak talebi çeşitli nedenlerle `rejime ya da sisteme aykırıdır.` denilerek yok sayılmış, ihlaller olmuş ve bunlar görmezden gelinmiştir. Bu süreçten sonra insan haklarının işleyişi açısından biraz daha ciddiye alınmış ve ihlaller daha çok basının dikkatini çekmiştir. Ve haberler yapılarak insanlar bunlardan haberdar edilmiştir. Ve son 10 yıllık süreçte insan hakları alanında çok ciddi ilerlemeler olmuştur" tespitinde bundu.
"Başörtü Yasağı Resmileştirilmeye Çalışılmıştır"
"Ne yazık ki, bu hak ihlalleri arasında en çok mağduriyet yaşayan kesim maalesef Müslüman bir ülkede yaşamamıza rağmen Müslüman kesim olmuştur" diyen Saygın, "Birçok hak ve özgürlük getirilmesine, birçok adım atılmasına rağmen bunların meyvelerinden beklide en az Müslüman halk yararlanmıştır. Kimi haklar getirildi. Güvence altına alındı. İhlallere ciddi yaptırımlar getirildi. Ancak, halkının yüzde 99`u Müslüman olduğu söylenen ülkemizde `ben Müslümanım benim hakkım ihlal edildi bunu çöz` noktasında ki talepler maalesef yerine getirilmiş değil. Başörtüsü gibi çok ciddi bir mesele çözülememiş halen yasaklarla ve bu yasakların resmileştirilmesiyle anlamlandırılması zor adımlar atılmaktadır. Türkiye de insan hakları ihlalleri açısından benim tespitim şu; son 10 yılda ciddi olarak bir değişim ve dönüşüm yaşanmış fakat bundan en az faydalanan Müslüman kesim olmuştur" dedi. (Murat Dalgın-İLKHA)