Kudüs'e Bir Selahaddin Gerek
Partisinin Diyarbakır’da düzenlediği "Kudüs ve Selahaddin" adlı panelde konuşan HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam, Bu savaş, Ümmetin başkentinin işgalden kurtarılması savaşıdır. Aksa’nın esaretten kurtulması için öncelikle ümmetin buna inanması lazım. 800 küsur sene önce Nureddin Zengi ve Selahaddin Eyyubi’nin inandığı gibi biz de bu fethe inanmalıyız. Bunu göstermek için bu günü bir milat yapmalıyız." dedi.
DOĞRUHABER
HÜDA PAR Diyarbakır İl Başkanlığınca Kudüs'ün Selahaddin-i Eyyubî tarafından fethedilişinin yıldönümü vesilesiyle "Kudüs ve Selahaddin" paneli düzenlendi. Diyarbakır Öğretmenevi Konferans salonunda sunuculuğunu Mehmet Kaya, moderatörlüğünü Suat Yaşasın’ın yaptığı panele, HAMAS Sözcülerinden Sami Ebu Zuhri, İslami Cihad Temsilcisi Rıbhi Hamdan Musa, Beytülmakdis Öncüleri Başkanı (Ruvad) Dr. Fethi Abdulkadir, Akademisyen DR. Emel Halife, Araştırmacı Yazar Dr. Abdulkadir Turan ve çok sayıda STK temsilcisi katıldı.
Panel, Şeyh Munir Cevat’ın okuduğu Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Yurt dışından panelistlerin katılımıyla gerçekleştirilen panelde; Kudüs’ün tarihi, Hazreti Ömer dönemi, Nurettin Zengi ve Selahaddin Eyyubi dönemi ile Haçlıların Kudüs’ü işgali, işgalden kurtarmak için verilen mücadele ve şu anki durumu konuları ele alındı. İki oturum şeklinde gerçekleşecek panelde programın selamlama konuşmasını yapan HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam, Mescid-i Aksa, Kudüs ve İslam ümmetinin bu konudaki sorumluluğuyla ilgili önemli mesajlar verdi.
"BUGÜN KUDÜS VE AKSA ESARET ALTINDADIR"
Mescid-i Aksa için bir araya geldiklerini belirten Sağlam, “Bugün Kudüs’ün Selahaddin tarafından ikinci kez fethedilişinin yıldönümü. 832 yıl önce bugün İslam orduları Selahaddin’in önderliğinde Kudüs’e girdi ve 88 yıl devam eden esaretine son verdi. Ne yazık ki bugün Kudüs ve Aksa yine esaret altındadır. Ümmet gaflet içerisinde olduğu için 100 yılı aşkın bir süredir bu esaret devam ediyor. Bu kez işgal ve esaret çok uzadı. Tarih bize şunu göstermiştir ki Aksa, Hristiyanların elinde iken Yahudiler ile Müslümanlar; Yahudilerin elinde iken de Hristiyanlar ile Müslümanlar zulüm ve eziyet görmüşlerdir. Kudüs ne zaman İslam’ın eline geçmişse hem Müslümanlar hem Museviler hem de Hristiyanlar rahat ve huzur içerisinde yaşamışlardır." dedi.
"İNŞALLAH ÜÇÜNCÜ FETHİN YOLU DİYARBAKIR’DAN GEÇECEKTİR"
Tarihin; Kudüs ve Aksa’nın İslam’ın güvencesinde olması gerektiğini gösterdiğini vurgulayan Sağlam, "Bu nedenle Kudüs’ün bu işgalden kurtarılması gerekir. Kudüs’ün fethinde Amed’in, Diyarbakır’ın özel bir yeri vardır. Kudüs’ün ikinci kez fethinin yolu Diyarbakır’dan geçmiş, inşallah üçüncü fethinin yolu da Diyarbakır’dan geçecektir. Yani Kudüs’ün fethine giden yolda başlangıç noktası olarak doğru yerde toplanmış bulunuyoruz. Bugün siyonistlerin yeni Selahaddinler çıkmaması, çıkabilecek Selahaddinlerin de önlerinin erkenden kesilmesi için 15 ayrı araştırma kurumunun olduğu söyleniyor." diye konuştu.
"MÜCADELEYİ MİRAS OLARAK NESİLLERE AKTARMALIYIZ"
Konuşmasının devamında Sağlam, şunları söyledi: "Ancak bir buçuk milyarı geçen nüfusu ile İslam ümmetinin içerisinde bir tane Selahaddin araştırma enstitüsü bulunmamaktadır. Sadece bu durum bile bizim ne kadar gaflet içerisinde olduğumuzu göstermeye yeterdir. Bugün Aksa için bir şey yapmazsak gelecek nesiller bizi gamsız ve gayretsiz diye anacaklardır. Aksa’nın esaretine şahit olan nesiller olarak bizden sonraki nesillere Aksa’nın esaretten kurtuluşu için çalıştığımızı, Aksa’yı yalnız bırakmadığımızı gösterip bu mücadeleyi miras olarak sonraki nesillere aktarmalıyız. Aksa'nın kurtuluşu için uğraşmak uzaklarla ilgilenmek değildir, ötekilerle ilgilenmek değildir. Aksa’nın işgaline son vermek için mücadele etmek kendi topraklarımızı işgalden kurtarmak için mücadele etmektir. Bu, tek tek her Müslümanın bizzat kendisi için verdiği bir mücadeledir."
"ARAMIZDA FİTNE ATEŞİ YAKTILAR"
Aksa'nın, siyonist işgalcilerin elinde esir olduğu sürece ümmetin arasındaki bu kan ve gözyaşının bitmeyeceğini belirten Sağlam, "Aramızda yaktıkları fitne ateşi sonucu aynı kıbleye yönelenler, aynı kitaba ve peygambere inananlar birbirine silah doğrultur hale geldi. Onların yaktığı fitne ateşinde onların ürettiği silahlarla birbirimizi ‘Allah-u Ekber’ diye yok etmeye çalışıyoruz. İnşallah Rabbim bize nasip eder de dünya gözüyle Kudüs ve Aksa’nın özgürlüğünü görürüz. İşgalciler geldikleri yere geri döndüklerinde aslında savaşlara neden olabilecek derecede aramızda ciddi bir ayrılığın olmadığını göreceğiz. Onlarca yıldır, milyonlarca Müslümanın katledilmesine mal olan çekişmeler için ölmenin gerekmediğini, hiç çözülemez gibi görünen sorunların aslında çözümsüz olmadığı, belki ümmet için bir zenginlik ve kuvvet kaynağı olduğunu göreceğiz." şeklinde konuştu.
"BU SAVAŞ, MÜSLÜMANLARIN KIBLESİNİN ESARETTEN KURTARILMASI SAVAŞIDIR"
Konuşmasının devamında Sağlam, "Bu savaş, bir buçuk milyarı aşkın Müslümanın haremine yapılan saldırının def edilmesi savaşıdır. Bu savaş, Müslümanların kıblesinin esaretten kurtarılması savaşıdır. Bu savaş, Ümmetin başkentinin işgalden kurtarılması savaşıdır. Aksa’nın esaretten kurtulması için öncelikle ümmetin buna inanması lazım. Nureddin Mahmud Zengi’nin inandığı gibi, Selahaddin Eyyübi’nin inandığı gibi. Amedli Kadınların inandığı gibi. Kudüs’e orduları sevk etmeden önce Selahaddin’in yaptığı gibi İslam coğrafyasının her yanının medreselerle donatılması gerekir. Bu medreselerde alimler, ilim adamları, sanatçılar ve özgürlük aşığı müminler yetiştirelim. Kudüs’e hareket etmeden önce Mescid-i Aksa’nın minberinin hazırlanması lazım. Kudüs’e yönelmeden önce Amedli kadınların Aksa için gülsuyu ve gülyağı hazırlamaları lazım. Bu inanç ve azim oluşmadan özgürlük gelmez, zafer gelmez. Aslında Kudüs, Mescid-i Aksa için hazırlanan minberin Halep’teki camiye yerleştirildiği gün fethedilmiştir. Kudüs; Diyarbakırlı kadınların, Mescid-i Aksa’ya sürülecek gülyağının Selahaddin’e emanet olarak verildiği gün fethedilmiştir. 800 küsur sene önce Nureddin Zengi ve Selahaddin Eyyubi’nin inandığı gibi biz de bu fethe inanmalıyız. Bunu göstermek için bu günü bir milat yapmalıyız." dedi.
"ÇOCUKLARINIZA KUDÜS HİKÂYELERİNİ ANLATIN"
Konuşmasının sonunda Diyarbakırlılara seslenen Sağlam, şunları kaydetti: "Ey Diyarbakırlılar, ey Amedliler, Aksa’nın geleneğinde Amed’in gülyağı ile yıkanması vardır. Gelin, Amed’in her tarafına güller dikelim, gül yetiştirelim. Ey Diyarbakırlı hanımlar, yetişecek bu güllerden yağ çıkarmayı öğrenin. Diyarbakır’ın güllerinden gülyağı yapalım. Şimdiden gül yağımız hazır olsun. Sanatçılarımız, zanaatkârlarımız en güzel minber modellerini şimdiden nakış nakış işlesinler. En güzel ağaçtan minber yapalım. Minberimiz hazır olsun. Anneler ninni olarak çocuklarına Kudüs hikâyeleri anlatsınlar. Çocuklarımız özgür Kudüs hayali ile büyüsünler. Kudüs mutlaka fethedilecektir ve zafer çok yakındır. Ancak Aksa, gündemden hiç düşmemelidir. Aksa esaretten kurtulursa sorunlarımızın biteceğine inanmamız lazım. Sorunlarımızın temel kaynağının siyonistlerin fitneleri olduğunu unutmayalım, unutturmayalım."
FİLİSTİN’DEN YANA TAVIR ALAN HERKESE TEŞEKKÜR EDİYORUM
İslami Cihad Temsilcisi Rıbhi Hamdan Musa ise yaptığı açıklamada şunları dile getirdi; “Diyarbakır’a teşekkür ediyorum. Bu güzel programı hazırlayan bütün kardeşlere teşekkür ediyorum. Filistin’den yana tavır alan tüm herkese teşekkür ediyorum. Sizlere iki önemli konuyu hatırlatmak isterim birincisi Filistin, ikincisi İslam ümmetinin hali. Filistin kalbimizdir. Kur’an-ı Kerim’de Mescid-i Aksa’dan ve öneminden bahsediliyor. Allah Mescid-i Aksa’yı ve çevresini mübarek olarak anıyor ve bundan dolayı Filistin İslam ümmetinin kalbidir. Bu ümmet yükselişe geçmek istiyorsa kazanmak istiyorsa Filistin’e sahip çıkmalıdır. Özgür olması için uğraşmalıdır. Selahaddin Eyyubi bunu fark etmişti ve bütün gücünü bunu gerçekleştirmek için harcadı. Araplar ne üzere savaşıyor, şu an herkesin sorduğu bu? Araplar şu anda kendi aralarında yaptığı savaşlarla meşgul. Düşmanlarla Yahudilerle savaşmaları gerekirken kendi aralarında savaşıyorlar. Petrol mal mülk hep onlarda ama yine de kendi aralarında mücadele veriyorlar. Allah’ın zikrinden uzaklaşmışlar. Arap liderlerin kurduğu şey birer diktatörlüktür ve halkını bu yönde yönetiyorlar. Halklara hiçbir hak tanımıyorlar. Allah bizi bu diktatörlerden kurtarsın. Bütün Arap halkları Avrupa’da çok hayır olduğunu söylüyorlar. Teknoloji, bilim ve kültürde öncüdürler diyorlar. Ancak Avrupa’daki müesseseler en büyük düşmanı olarak İslam’ı koymuşlar. Tüm iletişim araçlarıyla İslam’a saldırıyorlar. Gece gündüz aleyhimize çalışıyorlar. Şu anda Selahaddin gibi biri gelmeyene kadar Kudüs özgürleştirilemeyecektir. Kudüs bizim boynumuzda bir emanettir. Yahudiler Müslümanları yok etmek istiyor. Bizim sloganımız Kudüs’e ihaneti unutanların tarih onların ihanetini yazacaktır.”
MESCİD-İ AKSA VE KUDÜS AYETLERDE MÜBAREK OLARAK ADLANDIRILIYOR
Beytülmakdis Öncüleri Başkanı (Ruvad) Dr. Fethi Abdulkadir, “Bizler şu anda yaptıklarımızla doğru bir yolda ilerliyoruz. Diyarbakır’daki bacılarımız Mescid-i Aksa’yı gül sularıyla yıkayacağımız suları hazırlasınlar. Bizler inşallah doğru yoldayız bizler Beytül Makdis’i özgürleştirme yolundayız. Çoğu zaman gençlerimiz Kudüs’ün nerede olduğunu Mescid-i Aksa’nın nerede olduğu bilmiyor. Batı Şeria Filistin’in ortasında yer alıyor. Batı Şeria’nın içinde Kudüs şehri var. Çoğu kişi Kubbetü Sahra’yı Mescid-i Aksa sanıyor. Surların içerisinde nerede namaz kılınırsa kılınsın Mescid-i Aksa’da namaz kılmış gibidir. Kudüs içerisinde 200’den fazla tarihi eser var. Mescid-i Aksa ve Kudüs ayetlerde mübarek olarak adlandırılıyor. Bazı ayetlerde de bereketli olarak nitelendiriliyor. Sadece Filistin’e değil, sadece Araplara değil tüm âlemler için mübarek olarak adlandırılıyor.” ifadelerini kullandı.
ONLAR SADECE MESCİD-İ AKSA’YI DEĞİL TÜM FİLİSTİN’İ İŞGAL ETMEK İSTİYORLAR
“Bu bölgede yaşanan sorunların temelinde Mescid-i Aksa vardır.” diye konuşan Abdulkadir şunları söyledi; “Onlar sadece Mescid-i Aksa’yı değil tüm Filistin’i işgal etmek istiyorlar. Bu Yahudilerin büyük bir projesidir. Yahudiler burada mabedi inşa etmek istiyorlar. Onların bu hikâyelerinin aslı yoktur ancak onlar bunu uygulamaya çalışıyorlar. Biz hak ehliyiz ancak bizler Kudüs’e gerçek manada sahip çıkamadık. Tek hedefleri Mescidi Aksa’yı yıkıp Süleyman mabedi inşa etmektir. Mescidi aksa içerisinde Yahudilere özel bölüm ve saat ayarlıyorlar. Bu süre içerisinde Yahudiler Mescid-i Aksa içerisine giriyor. 2012 yılından beridir bunu uyguluyorlar. Sık sık Mescid-i Aksa’ya baskınlar düzenliyorlar. En tehlikeli olan şey ise mescidi Aksa’yı sahiplenmek ve o bölümleri kiliselere çevirmek istiyorlar. Bu en tehlikeli olan taraftır. Mescidi Aksa’yı iki kısma ayırmışlar ve büyük kısmını Yahudilere ayırmışlar. Son dönemlerdeki İslam ümmeti arasındaki çekişmelerden dolayı Yahudiler kendi projelerini tek tek uygulamaya koyuyorlar. Mescid-i Aksa’yı özgürleştirmemiz gerekiyor bu sadece Arapların ya da Filistinlilerin değil hepimizin ortak görevidir.”
MESCİD-İ AKSA’NIN ALTINI OYUYORLAR
İşgal çetesinin Mescid-i Aksa’nın altını oyduklarına dikkat çeken Abdulkadir, “İddia ettikleri şey ise Yahudiler için kutsal yerlerin buranın altında olduğudur. Oysa yılardır kazı yapıyorlar ancak hiçbir şey çıkarmış değildir. Asıl amaçları Mescid-i Aksa’yı yıkmaktır. Kazılar neticesinde bozulan, yıkılan yerlerin onarılmasına da kesinlikle müsaade etmiyorlar. Mescid-i Aksa altına çok sayıda tünel açıyorlar. Bu tünellerde Mescid-i Aksa altına Yahudi merkezi inşa etmeye uğraşıyorlar. Onların eski fetvalarına göre Yahudilerin Mesicid-i Aksa’ya girmesi haramdı ancak şimdi buna da uymuyorlar ve işgalciler eşliğinde Yahudiler baskınlar düzenliyor. Yıllara göre artarak devam etmiş bu baskınlar.”
MÜSLÜMANLARIN ORTAK GÖREVİ MESCİD-İ AKSA’NIN ÖZGÜRLEŞTİRİLMESİDİR
Abdulkadir, “Her birimiz tek başına düşünürse fert olarak Mescid-i Aksa için ne yapabiliriz diye düşünürsek ne yapabilir dersek her birimizin yapacağı bir şeyler vardır. Kudüs bütün Müslümanların ortak davasıdır bütün Müslümanlar bu konuda mesuliyet altındadır. Filistin’de yaşananlar Yahudiler ile bütün Müslümanlar arasında olan bir mücadeledir. Yeryüzündeki bütün Müslümanların ortak görevi Mescid-i Aksa’yı özgürleştirmektir. Mescid-i Aksa Müslümanların ana gündemidir. Müslümanları bu konuda bilinçlendirmeliyiz. Bu çok önemli bir meseledir. Mescid-i Aksa ne anlama geliyor bunu bilinmesi gerekiyor. Filistinli kardeşlerimizin verdiği mücadelede onları yalnız mı bırakacağız? Hadislere ve ayetleri göz önünde bulundurduğumuzda Filistin’in Mescid-i Aksa’nın önemini göreceğiz.” dedi.
Abdulkadir son olarak şunları dile getirdi; “Basın aracılığıyla bu davayı herkese aktarabiliriz. Müslümanların Mescid-i Aksa ve Filistin’le ilgili bilgileri yanlış bilmesinin temel nedeni de Müslümanlar olarak bu konuda zayıf kaldığımızdandır. Genelde Yahudilerin bu konudaki algıları, çalışmaları bu konunun iyi anlaşılmasına engel olmaktadır. Türkiye halkı Mesicid-i Aksa konusunda önemli bir konumda yer alıyor. HÜDA PAR’ın bu konudaki desteği de çok önemlidir. İnşallah Kudüs’ün özgürleştirilmesi yakındır. İnşallah tekbir ve salavatlarla Mescid-i Aksa’yı özgürleştireceğiz ve orada namaz kılacağız.”
O KADAR ÇOK İNSAN ÖLDÜRDÜLER Kİ İNSAN CESETLERİNDEN DAĞLAR OLUŞTU
Akademisyen DR. Emel Halife ise yaptığı konuşmada Haçlı saldırılarının yıkıcılığına değindi. Halife şunları ifade etti; “Haçlı seferlerinden önce bir konferans düzenliyorlar ve bu konferansta savaşın Avrupa içinde değil de dışında olması için çalışıyorlar. Avrupa’nın içindeki savaşlardan kurtulmak için birleşiyorlar ve savaşı dışarı taşıyorlar. Yahudiler ve Haçlılar arasındaki tek fark haçlıların haç taşımasıdır. Hristiyanlardan bir kısmı bazı bölgelerin Hristiyanlara ait olduğu söylentisini yayarak işgali başlatmak istiyorlar. Yahudiler de aynı yoldan burayı işgal ediyorlar. Haçlılar Kudüs’e yaklaşık 900 yıl önce Mescid-i Aksa önüne vardıklarında hedeflerine vardıklarını anladılar.
Haçlı seferlerini anlatan tarihi bilgilerde şu ifadeler yer alıyor; Mescid-i Aksa’ya geldiğimiz zaman insanlara saldırmaya başladık, öldürmeye başladık.” O kadar çok insan öldürdüler ki insan cesetlerinden dağlar oluştu. Oradaki nehirlerin suyu Müslüman kanıyla kızıla döndü. Kudüs ahalisinden bazıları haçlılar tarafından elinde eman belgesi bulundurduğu halde katledildiler. Yaklaşık 70 bin insanı katlettiler. Haçlıların saldırıları Avrupa kitaplarında utanç olarak geçiyor. Hiç kimseye acımadan herkesi burada katlettiler. Savaşlardan yıllar sonra o bölgeye gidenler hala orada kan ve ceset kokusunu alabiliyordu. Savaşta atlarını mescitlerimize getiriyor oraları ahır olarak kullanıyorlardı. Müslümanların Mescid-i Aksa’da bulunmasını istemediler. 88 yıl boyunca Müslümanlar Mescid-i Aksa’ya giremedi. Mescid-i Aksa’da ne ezan okundu ne de namaz kılındı. Oraya girdiklerinde Mescid-i Aksa’nın ortasına büyük bir haç koyuyorlardı.”
Cihat olmadan Kudüs özgürleştirilmez"
Selahaddin-i Eyyubi gibi ümmete öncülük edecek bir lidere ihtiyacın olduğunu vurgulayan HAMAS Sözcüsü Sami Ebu Zühri, "Kudüs haçlılar döneminde işgal edildi. Selahaddin-i Eyyubi Kudüs'ü özgürleştirdi. Öncesinde Ömer b. Hattab onu özgürleştirmişti. Cihat olmadan Kudüs özgürleştirilmez. Barışla, diyalogla Kudüs kurtarılamaz. Bunlar geçersiz yöntemlerdir. Kudüs diyor ki beni ancak kanla özgürleştirebilirsin. Haçlılar Kudüs'ü işgal ettiler ve Kudüs'ü kanla işgal ettiler. Ancak kanla teslim alırız Kudüs'ü. Kandırmaya ihtiyaç yoktur. Bazı davalarla, kafa karıştırmalarla, Batı'dan gelme önerileri artık bırakalım." İfadelerini kullandı.