• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...
“Çocuğum bilerek okumuyor” diye düşünmek tanıyı geciktiriyor
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Özel öğrenme güçlüğünün alt tipi olan ve“okuma bozukluğu” da denilen disleksi, harflerin ya da sayıların okunamaması, yanlış okunması, okuma hızında yavaşlık ve heceleyerek okuma şeklinde ortaya çıkabiliyor. 

Psikiyatri Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Mine Elagöz Yüksel, disleksinin özel öğrenme güçlüğünün bir parçası olduğunu söyledi.

Harfler ya da sayılar yanlış okunuyor

“Okuma bozukluğu” adı da verilen disleksinin özel öğrenme güçlüğünün en sık karşılaşılan alt tipi olduğunu kaydeden Yüksel, “Disleksi, hem erkeklerde hem kızlarda görülebilir. Çocukların zeka düzeylerinin altında okuma becerileri olduğu durumda disleksiden şüphelenilir. Bu çocuklarda harflerin ya da sayıların okunamaması, yanlış okunması, okuma hızında yavaşlık, heceleyerek okuma görülebilir.” dedi.

Sağ-sol karıştırılması yaşanabiliyor

Disleksiye başka sorunların da eşlik edebileceğini kaydeden Yüksel, “Disleksiye sıkça sağ-sol karıştırılması, yön saptayamama, önce-sonra, ileri-geri kavramlarında zorlanma, topa vurma, ip atlama, ayakkabı bağlamada güçlük gibi diğer sorunlar, dikkat eksikliği, unutkanlık eşlik edebilir. Özel öğrenme güçlüğünün diğer alt tipleri ile beraber görüldüğü durumlarda ise aritmetikte zorlanma, okuduğunu anlayamama, yanlış ya da ters yazma bulunabilir. Disleksisi bulunan çocuklar birbirlerinden farklı yoğunlukta belirtiler gösterebilir, her belirtiyi taşımak zorunda değildir.” diye konuştu.

Geç konuşmaya dikkat!

Öğrenme bozukluklarının altta yatan genetik etkenler ve çevresel faktörlerin etkileşimi ile oluştuğu düşünülen nörogelişimsel rahatsızlıklar olduğunu kaydeden Yüksel, “Bu çocuklar genellikle ilkokul dönemi tanı almakla beraber ilkokul öncesi de geç konuşma, harf telaffuzunda zorlanma ve motor becerilerde zayıflık gibi belirtiler gösterebilirler.” uyarısında bulundu.

Tanıda geç kalınmamalı

Bu çocukların zekalarında gerilik olmadığı için akademik alanda zorlanmakla beraber diğer alanlarda becerikli ya da yaratıcı olabileceklerini kaydeden Yüksel, erken tanının önemli olduğunu belirterek, “Bu durum ailelerin kafasını karıştırabilir, sanki çocuğun bilerek okumadığı ya da isteksiz olduğu gibi algılanmasına yol açarak tanının geç konmasına sebep olabilir. Bu süreçte ailelerin sıklıkla tükendiği, çocuğa ders anlatmaktan ve sık tekrar etmekten yorulduğu, bağırdığı, eleştirdiği sık karşılaşılan durumlardır. Tanı için bir çocuk-ergen psikiyatri uzmanına başvurmak gereklidir.” uyarısında bulundu.

Erken tanı ve erken özel eğitim önemli

Erken tanı ve erken özel eğitim ile tedavide hızla ilerlemenin mümkün olduğunu vurgulayan Yüksel, “Her disleksisi bulunan çocuğa medikal tedavi başlanmaz ancak ihtiyaç halinde tedaviye ilaç kullanımı eklenebilir. Hekime geç başvuru ve geç tanı konması tedaviyi geciktireceği gibi çocuğun yapamamasından kaynaklanan özgüven problemi yaşamasına, okula gitmek konusunda isteksizleşmesine sebep olabilir. İleri dönemde depresyon, kaygı bozukluğu gibi tanılar eşlik edebilir.” dedi.

Öğretmenle iş birliği yapılmalı

Tedavi süreci içinde çocuğun öğretmeni ile iş birliği içinde olunması gerektiğini vurgulayan Yüksel, “Öğretmenin de tanı hakkında bilgi sahibi olması çocuğu daha iyi anlamasına ve ona daha iyi yardımcı olabilmesine neden olur. Ebeveynler ve öğretmenlerinin çocuğa karşı anlayışlı ve destekleyici olması tedaviyi olumlu yönde etkiler. Dislekside çocukların farklı yöntemlerle öğrenebildiği ve disleksinin tedavisi olan bir durum olduğu unutulmamalıdır.” şeklinde konuştu. (İLKHA)

Bu haberler de ilginizi çekebilir