• DOLAR 34.571
  • EURO 36.363
  • ALTIN 2918.34
  • ...
"Cami, İslam toplumlarında ortak bilincin ve şuurun oluştuğu mekândır"
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından düzenlenen 2019 Yılı  ‘Camiler ve Din Görevlileri Haftası’ Diyanet İşleri Başkanlığı Konferans Salonu’nda düzenlenen açılış programıyla başladı. Din Hizmetleri Genel Müdürlüğünün her yıl 1-7 Ekim tarihlerinde belirli bir tema çerçevesinde düzenlediği haftanın bu yılki teması, "Cami ve Hayat" olarak belirlendi.

Ezan okunması ve Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başlayan programda konuşan Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, “Bu sene ‘Camiler ve Din Görevlileri Haftası’nda;  ‘Cami ve Hayat’ konusunu gündeme taşıyoruz. Hayatın içinde camilerimiz var ve camilerde hayat var gerçeğine daha güçlü şekilde dikkat çekiyoruz. Zira cami ile hayatın arasını ayırdığımızda, camiden uzak kaldığımızda, kendimize ve değerlerimize de yabancılaşıyoruz” dedi.

İnsanı ve varoluşun İslamî bir bakışla anlamlandırıldığında, insanın yeryüzü ve hayatla ilişkisinde en önemli unsurlardan birisinin de cami olduğunu ifade eden Erbaş, şöyle konuştu:

“Kur’an-ı Kerim bizlere, yeryüzünde insanlar için inşa edilen ilk mescit olarak Kâbe’den bahseder. Bu ayet-i kerimeden anlıyoruz ki, insanın tarihi ile caminin tarihi iç içedir. Bildiğiniz gibi Peygamber Efendimizin Medine’ye hicretle birlikte yaptığı ilk işlerden birisi de Mescid-i Nebî’nin inşa etmek olmuştur. Mescid-i Nebi ihtiyaçlarının karşılandığı, sorunların çözüme kavuşturulduğu, kimsesizlerin himaye edildiği, bireysel ve sosyal düzlemde her türlü mesele ile ilgili istişarelerin yapıldığı, kararların alındığı bir merkez olarak görev ifa etmiştir. Edep, adap, ilim ve irfanın aşılandığı bir mektep olarak hizmet vermiştir.”

“Cami ve mescitler, İslam toplumlarının kimliği haline gelmiştir”

Erbaş, Müslümanların hayatlarını ve şehirlerini cami merkezli planlandıklarını belirterek, “Böylece bütün yönleriyle hayatın, caminin öğrettiği ve temsil ettiği değerlerle inşa edilmesi hedeflenmiştir. Camideki tevazu ve hakşinaslığın iş hayatına, merhametin aile hayatına, şefkat ve zerafetin insan ilişkilerine yön vermesi hedeflenmiştir. Neticede caminin bireye kazandırdığı adalet, merhamet, yardımlaşma gibi ahlaki değerler toplumun huzur ve güvenini sağlamada büyük bir görev ifa etmiştir. Dolayısıyla cami ve mescitler, İslam toplumlarının kimliği haline gelmiştir” diye konuştu.

Camilerin tevhidin, birliğin, dirliğin, sevginin, paylaşmanın, yardımlaşmanın sembolü olduğunun altını çizen Erbaş, “Minberi ve kürsüsüyle, üstün insanlık nizamının öğretildiği, ilim ve ahlak, marifet ve hikmet derslerinin verildiği ilim merkezleri haline gelmiştir” ifadelerini kullandı.

Erbaş, İslam düşüncesinde bilgi, güzel ahlak ve toplumsal değerlerin camiden hayata doğru yayıldığına dikkat çekerek, “İnsanların, çevreyle ve toplumla iyi ilişkileri camide pekişmektedir. Müminlerin manevi dünyaları cami ile güçlü hale gelmektedir. Camilerdeki manevi ortam kalplerin mutmain olmasına ve huzur bulmasına yön vermektedir” şeklinde konuştu.

Caminin müminin kendi kalbiyle ilişkisinin ve Rabbiyle iman bağının en güçlü olduğu yerler olduğuna dikkat çeken Erbaş, şöyle devam etti:

“Bunun caminin dışına yansıması ise sorumluluk bilinci, hak duyarlılığı ve güzel ahlaktır. Erdemli insan olmaktır. Dünyanın huzur ve güvenine katkı sunmaktır. Bu açıdan camideki ibadet ve samimiyetin varlığı, cami dışındaki istikamet ve güzel ahlak ile ölçülür. Takva, kalp temizliği ve manevi gelişmişlik, hayata insani erdemler ve ahlaki değerler olarak yansır. Aksi halde kılınan namazlar ve yapılan ibadetler, sahibini kötülüklerden, hayâsızlıktan, haksızlık yapmaktan alıkoymuyor, onu merhamet ve güzel ahlak sahibi yapmıyorsa; orada ibadetin gayesi, özü ve hikmeti yitirilmiş demektir.”

“Cami, İslam toplumlarında ortak bilincin ve şuurun oluştuğu mekândır”

Erbaş, camilerin, toplumun her kesiminden insanların hiçbir ayrıma gitmeden bir araya geldiği mekanlar olduğunu dile getirerek, “Bütün siyasi görüş ve farklı düşünüşlerin üstünde, milletçe hep beraber kaynaşma, kardeşlik ve muhabbeti yaşadıkları yerdir. İslam toplumlarında ortak bilincin ve şuurun oluştuğu mekândır. Birlik-beraberlik duygularının en üst seviyeye ulaştığı zemindir. Cemaatle kılınan her namazda, aynı safta bedenlerin birlikte kıyam etmesi, kalıpların birliğinden kalplerin birliğine geçişi sağlayan en önemli duruştur.  Bütün bunlar ise bizlere takvada yardımlaşmayı öğreten ve yaşatan değerlerdir. Bu yüzden camiler İslam’da çok özel bir konuma sahiptir” şeklinde konuştu.

“İslam dünyasında camilerde fitne ve tefrika çıkartarak müminlerin en güçlü zemini yıkılmak istenmektedir”

Ümmettin beraberce sahiplendiği en güçlü ortak zeminin camiler olduğuna işaret eden Başkan Erbaş, “İstiklal mücadelesinden 15 Temmuz’a zor zamanlarımızda camilerimiz ortak hareket noktamız olmuştur. Dolayısıyla birlik ve beraberlik açısından en güçlü mekânımız da camilerimizdir. Bunu muhafaza etmek ve bu konuda hassas olmak durumundayız. Zira son yarım asırlık süreçte, İslam dünyasında camilerde fitne ve tefrika çıkartarak müminlerin en güçlü zemini yıkılmak istenmektedir. Bunun için her birimiz, camilerimizi birlik ve beraberliğimizin en muhkem kaleleri olarak sahiplenmek zorundayız” dedi. (İLKHA) 





Bu haberler de ilginizi çekebilir