• DOLAR 34.422
  • EURO 36.479
  • ALTIN 2847.004
  • ...
'İslam medeniyeti cami merkezli bir medeniyettir'
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan bu haftaki Cuma hutbesinin başlığı "Cami ve Hayat" başlığı oldu.

Vatandaşlar, cuma namazı için kentin en büyük camisi olan Ulu Camii başta olmak üzere camilere akın etti. Cuma gününün manevi ortamında namazını kılmak isteyen vatandaşlar, cami içerisinde yer bulamayınca cami avlularını, çarşı ve sokakları doldurdu.

Merkez Şahinbey ilçesindeki Ali Erçelebi Camii'de cuma namazına gelen vatandaşlar, cuma namazının ilk sünnetinin kılınmasının ardından okunan ezanla birlikte İmam Hatip Atıf Deniz, minbere çıktı.

Deniz, hutbesine Tevbe süresinin "Allah'ın mescitlerini ancak Allah'a ve ahiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah'tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte doğru yolda olmaları umulanlar bunlardır." mealindeki 18'inci ayetini okuyarak başladı.

"Beldelerin Allah'a en sevimli olan mekânları, camilerdir." hadis-i şerifini okuyarak devam eden Deniz, camilerin önemine değindi.

"Camiler mümin yüreklerin kendisinde buluştuğu kutlu yerlerdir"

İslam medeniyetinin cami merkezli bir medeniyet olduğunu vurgu yapan Deniz, "Camiler, tarihten günümüze sosyal hayata şahitlik eden, İslam beldelerinin, etrafında hayat bulduğu, mümin yüreklerin kendisinde buluştuğu kutlu yerlerdir. Mahallelerimizin kalbi, şehirlerimizin ruhu, aziz milletimizin ve ümmet-i Muhammed'in güvenli yuvasıdır. Camilerimiz, sadece ibadetlerimizin değil, aynı zamanda tarihimizin, edebiyatımızın, örf ve adetlerimizin, kültürümüzün iç içe geçtiği merkezlerdir." dedi.

"Peygamberimiz cami ve mescit yapılmasına büyük bir önem vermiştir"

Hazreti Muhammed'in (Sallallahu Aleyhi Vesellem) cami ve mescit yapılmasına büyük bir önem verdiğine işaret eden Deniz, "Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi Vesellem), Mekke'den Medine'ye hicret ettiğinde ilk olarak Mescid-i Nebevi'yi inşa etmiştir. Yesrib'i Medine'ye çevirmiş, Mescid-i Nebevi'yi ilmin beşiği kılmıştır. Rahmet Peygamberi imar ettiği bu mescitle cami merkezli bir şehir modeli ortaya koymuş ve camiyle hayat arasında güçlü bağlar kurmuştur. Peygamber Efendimiz, Asr-ı Saadetten itibaren, ulaştığı toprakları adalet, hikmet, merhamet, huzur, güven ve bilgiyle yoğuran İslam medeniyetinin temellerini bu mescitte atmıştır. Mescid-i Nebevi'nin içinde ayırdığı 'suffe' isimli özel bir bölümde kendisini ilme ve ibadete adayan, genç ve özverili bir grup sahâbî, güzide bir neslin öncüleri olmuştur. Allah Resûlü (Sallallahu Aleyhi Vesellem) bir hadis-i şeriflerinde kalbi mescitlere bağlı olan kimseleri yüce Rabbimizin kıyamet günü arşın gölgesinde gölgelendireceğini müjdelemiştir. Müminleri şehirlerin gözbebeği olan camileri imar etmeye ise şöyle teşvik etmiştir; 'Her kim ki Allah için bir mescit bina ederse, Allah ona Cennet'te bu mescidin benzeri bir köşk bina eder." şeklinde konuştu.

"Camiler, Rabbimize kulluğumuzu arz edeceğimiz müstesna yerlerdir"

"Yeme, içme, alış veriş bizler için ne kadar gerekli ve anlamlı ise camilerimizi hayatımızın merkezine almak da o kadar gerekli ve değerlidir." diyen Deniz, "Zira camiler, hayatın günlük telaşı içinde kendimizi dinleyebileceğimiz, kubbeleri altında Rabbimize kulluğumuzu arz edeceğimiz müstesna yerlerdir. Müslümanlar olarak kardeşliğimizi pekiştirmeye, birlik ve beraberliğimizi sağlamlaştırmaya vesiledir. Her türlü benlik duygusundan arınarak bedenlerimizle beraber gönüllerimizi de birleştiren mübarek mekânlardır. Hepimiz için cami, kimi zaman huzur ve sükûn, kimi zaman da umut ve teselli kaynağıdır." diye konuştu.

"Cami dışında da Allah'ın bizi görüp gözettiğinin idrakinde olmalıyız"

Günde beş vakit minarelerden yükselen ezan seslerinin, Müslümanları sadece vakit namazlarını eda etmeye çağırmadığını belirten Deniz, "Cami, ezanıyla, minaresiyle, kubbesiyle, mihrabıyla, minberiyle aynı zamanda kulluğa, ibadete, takvaya, ilme ve güzel ahlaka davet eder. Öyleyse Rabbinin huzurunda divan durup O'na kulluğunu arz eden her mümin, cami dışında da Cenâb-ı Hakk'ın kendisini görüp gözettiğinin idrakinde olmalıdır. Aynı safta iman, ihlâs ile buluşan müminler daima kardeşliklerini korumak ve gözetmekle mükelleftir. Camileri imar ve ihya eden her bir Müslüman, yaşadığı çevreyi de aynı şekilde korur ve güzelleştirir. Yerde biten bir ota, rızkının peşinden koşan bir karıncaya dahi zarar vermez. Camisini temiz tutmaya özen gösteren mümin, Rabbimiz tarafından Müslümanlar için tamamı mescit kılınan yeryüzünü de temiz tutar." ifadelerini kullandı.

"Camilerimizi yeniden hayatımızın merkezine alalım"

Müslümanların, camileri yeniden hayatın merkezine alması gerektiğini önemine değinen Deniz, şöyle konuştu:

"Ne hazindir ki yalnızlaşma ve yabancılaşma illetine duçar olduğumuz günümüzde camilerimiz, şehrin merkezindeki konumunu her geçen gün kaybetmektedir. Oysaki bizleri tıpkı bir anne şefkatiyle saracak yegâne mekânlar camilerimizdir. Yorgun ruhlarımız camilerde dinlenecek, maneviyatımız camilerde güçlenecek, anlam arayışımız camilerde cevap bulacaktır. O halde geliniz, camilerimizi yeniden hayatımızın merkezine alalım. Amir veya memur, işveren veya işçi, esnaf veya öğrenci sosyal hayatın hangi alanında olursak olalım yoğunluğumuza her namaz vakti ara verelim. Kadınıyla erkeğiyle, çocuğuyla yaşlısıyla camide olalım, camide hayat bulalım. Camilerimizi yalnız ve ıssız bırakmayalım. Rabbimizin huzuruna varmakla gerçek huzura kavuşalım. Unutmayalım ki camiler hayatın içinde, hayat camilerin içindedir."

Her yıl 1-7 Ekim tarihleri arası "Camiler ve Din Görevlileri Haftası" olarak kutlandığını anımsatan bu haftanın, bu yıl "Cami ve Hayat" temasıyla kutlanacağını ifade etti.

Hutbenin ardından cemaatle birlikte Cuma namazı kılındı. (İbrahim Koçyiğit-İLKHA)











Bu haberler de ilginizi çekebilir