PERİNÇEK NE DEMEK İSTİYOR?
“Türkiye’de gerçek iktidar kim?” sorusu sorulduğunda herkesin vereceği ayrı bir cevap vardır. Her sözün kendine göre bir ağırlığı, bir derinliği vardır. Bazı sözler de var ki, kilit önem taşır, kişinin niyetini ve hedefini ele verir.
FARUK KUZU / DOĞRUHABER
23 Eylül 2019 günü İndependent Türkçe’ye bir röportaj veren Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, son dönemde Türkiye’de yaşanan birçok gelişmeye ışık tutacak önemli açıklamalarda bulundu. Röportajın bazı bölümlerini gündemi yorumlamada önemli argümanlar sunduğu için tekrar gözden geçirmekte fayda var. İç siyasette iktidar partisine yüklenmesini, kendi tabanına yönelik sloganik söylemlerini ve reklam amaçlı yaptığı (her zamanki) yorumlarını almaya, üzerinde konuşmaya gerek yok.
Önce muhabirin sorusunu sonra Perinçek’in cevabını ve akabinde kendi yorum analizimizi yazalım.
-Soru: Sizin fikriniz mi iktidarda siz mi iktidardasınız? Kendinizi iktidar ortağı olarak görüyor musunuz?
-Perinçek: Kısmen iktidarın yönlendiricisiyiz, ortağıyız. Bütün Amerikan basını böyle yazıyor, Alman basını böyle yazıyor…2014’ten bu yana Tayyip Erdoğan Türkiye’yi yönetmiyor. Türkiye, Tayyip Erdoğan’ı yönetiyor.
-Soru: Türkiye’den kastınız ne?
-Perinçek: Ordu, polis, sanayici, işçi, çiftçi, Vatan Partisi, esnaf…
(Perinçek iktidarın ortağıysa; kendini iktidarın hata ve eksiklerinden de sorumlu tutuyor mu? İktidar ortağıysa; iktidar nimetlerinden ne kadar faydalandı? Açıkça soralım, kadrolaşmasını ne kadar yaptı, nerelere yaptı? 2014’ten bu yana ülkeyi işçi-çiftçi-esnaf- hatta sanayicinin yönetmediğini herkes biliyor. Daha doğrusu hiçbir dönemde bu kesimler yönetimde çok etkin ol(a)mamışlardır. Öyleyse Perinçek “Türkiye’yi 2014’ten bu yana güvenlik bürokrasisi yönetiyor!” demek mi istiyor? Vatan Partisi’nin güvenlik bürokrasisindeki konumu nedir?)
-Soru: Türkiye’de derin devletten bahsedilirken sizin de isminiz geçer. Derin devlet diye bir şey var mı, siz derin devlet için mi çalışıyorsunuz?
-Perinçek: Türkiye’de benden başka 5 kuşakta hapse giren birini göster. 4 kuşakta göster. 3 kuşakta göster. 70 kuşağıyla, 80 kuşağıyla, 98’ler, 2000’ler… Ben 5 kuşakta hapis yatmış tek devrimciyim. Amerika beni, kendisine direnen mücadelenin merkezi olarak gösteriyor. …
(Burada Perinçek (reklam amacı taşısa da) kendini derin devlet olarak göstermekten çekinmiyor. Derin devletin varlığı/yokluğu tartışılırken o cenaha yakın isimler varlığını kabule yanaşmazken, Perinçek “Ben NATO’cularla mücadele ede ede o noktaya geldim” demek istiyor! Buradan şu sonucu çıkarabilir miyiz: “Türkiye’nin derin devleti artık Avrasyacı ekibin yani Perinçek Grubunun kontrolündedir!”)
-Soru: -Türkiye ile Suriye arasındaki görüşmelerde aracılık yapıyor musunuz Cumhurbaşkanı, “Alt düzeyde görüşmeler sürüyor” demişti?
-Perinçek: Evet görüşmeler sürüyor. Suriye ve İran makamları bize Tahran’da 6 görüşme yapıldığını bildirdi. Ama bence alt düzey değil. MİT Müsteşarı bizzat görüşmelere katıldı. TBMM Başkanı Mustafa Şentop da Irak’ta bir toplantıda Suriyelilerle beraber oldu.
(İran’ın Perinçek Grubunu bir aracı olarak kullanması anlaşılır bir şey. (Hüsn-ü zan) zihinsel bir yakınlıkla hareket etmediğini varsayıyoruz. MİT’in bazı görüşmeler için arabulucu kullanması da anlaşılır bir şey, nitekim Rusya’yla bozulan ilişkileri düzeltmek için Cavit Çağlar’ı ve Perinçek’i kullanmıştı. Baas Rejimine gelince; Perinçek Grubuyla yakınlığı iyi biliniyor. Öyle ki Perinçek Şam’daki bir görüşmesinde “Suriye’deki Münafık Kardeşler tamam sıra Türkiye’deki Münafık Kardeşlerde” açıklaması yapmıştı. Perinçek her fırsatta İslam’a ve Müslümanlara olan düşmanlığını dile getirmekten çekinmeyen biri. Bu konuda açık sözlü olması ders alabilen her Müslüman için iyidir.)
-Soru: -Suriye’de bir af gündemde. Türkiye’de Pkk’ya karşı bir af gündeme gelmeli mi çözüm için?
-Perinçek: Ben bunları şimdi konuşmam. Pkk yerle bir olup son neferine kadar bitirildikten sonra yaralar tabii ki sarılır.
(Perinçek bu konuda bildiklerim var; ama şu anda konuşmam diyor. Süreci onun kliği yönetiyormuş gibi, yani daha önceden olduğu gibi. Ayrıca olası bir AF’ın ancak Pkk’nin son neferini verdikten sonra çıkarılabileceğini belirtiyor. İyi de sormazlar mı “Hepsi öldürülecekse bu affı kime çıkaracaksın?” diye.)
-Soru: Abdullah Öcalan’ın silah bırakma çağrısı yapması etkili olur mu?
-Perinçek: Öcalan kim? Öcalan, Türk devletinin elinde bir oyuncak. Türk devleti düğmesine bastığı zaman çağrıları yapıyor.
(Biz de soruyoruz Öcalan kim? Ankara’da okurken kimlerle görüşüyordu, Kesire Öcalan sadece bir eş miydi, Devlet Planlama Teşkilatı’nda görevli Yalçın Küçük’le irtibatı-bağı neydi? Öcalan, birçok istihbarat örgütüyle oturup kalkmasını “Ben onları kullanıyorum!” şeklinde açıklasa da herkesin Öcalan’ın onların elinde oyuncağa dönüştüğünü söylemesi tesadüf değil. Ancak Perinçek burada “Öcalan’ın Türkiye’nin elinde bir oyuncak” olduğunu söylemesi üzerinde çok boyutlu düşünülmesi gereken bir itiraf. Acaba Öcalan yakalandıktan sonra mı oyuncağa dönüştürüldü yoksa başından beri hep böyle miydi?)
-Soru: Yargı, FETÖ’den temizlendi mi?
-Perinçek: Yargı altın devrini yaşıyor. Yunanlıların İzmir’i işgal etmesinin İstiklal Savaşı’na faydası neyse bu da aynısı.
(Yargı Perinçek için altın devrini yaşıyorsa bunu onun grubunun yargıyı iyice ele geçirdiği şeklinde mi anlamalıyız. Acaba FETÖ’den kurtuluşu mu, yargıda bu denli kadrolaşmayı mı Yunanı denize dökmeye, İstiklal Savaşı’nı kazanmaya benzetiyor?)
-Soru: 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ertesi günü sizin kayıp helikopterlerin akıbetiyle ilgili arandığınıza dair bir iddia var.
-Perinçek: Bu bir iddia değil, gerçek.
-Soru: Bir partinin genel başkanı neden kayıp helikopterleri sormak için aranır? TSK içinde çok mu etkilisiniz?
-Perinçek: Beni arayıp kayıp helikopterler olduğunu söylediler. O sırada emekli bir korgeneral arkadaşım vardı. Telefonu ona verdim, görüştüler. Türk ordusunun en seçkin isimleri Vatan Partisi’nin içinde.
(Bazıları hükümeti “FETÖ gitti ETÖ(Ergenekon …) gelmesin!” diye uyarmışlardı. Ancak bu açık cevaplardan anlaşılan o ki bu endişelere kimse kulak asmamış. Perinçek Grubu hem yargıda hem de silahlı kuvvetlerde altın devrini yaşıyor. Acaba askeri istihbarata dayalı birçok sırrın “Aydınlık Gazetesi’nde” yayınlanmasının arkasındaki gerçek bu mu?)
-Soru: -Tarikatlar konusunda ne yapılmalı?
-Perinçek: Silivri’den çıktığımda ‘Kınından çıkmış kılıç gibiyiz’ demiştim. ‘Türkiye’de cemaatler, tarikatlar temizlenecek’ dedim. Bakın temizleniyor. En tehlikeli cemaat temizlendi. Türkiye’de gericilik her zaman emperyalizmin kontrolünde olmuştur. Emperyalizmle iş birliği yapmayan bir gericilik bugün Türkiye’ye tehdit oluşturmaz.
(Türkiye’de Emperyalizmle işbirliği yapan hiçbir Cemaat-Tarikat yoktur. Bunu Perinçek çok iyi bilir. Ancak o ve onun gibi dine dindara karşı konumlananlar daima Milliyetçilik perdesi altından saldırılarını gerçekleştirirler. FETÖ’nün bir Cemaat olmadığını bir istihbarat çalışması olduğunu herkesten çok onlar bilirler. FETÖ’nün istihbarat kanadıyla en çok muhatap olanlardan biri de Perinçek’in kendisidir. Buna rağmen sürekli FETÖ’yü bir Cemaat olarak lanse ederler. Bugünlerde Türkiye’de aynı yaydan fırlamış bir ok gibi “Cemaatlere ve Tarikatlara” yapılan saldırıları Perinçek Grubunun hakimiyet alanını ne kadar genişlettiğiyle ilgili olarak da okuyabiliriz. Bu dönem cemaatler aleyhine konuşan insanları (Akademisyen vs.) tanımak açısından avantajlı bir dönem.)