Sedef kakma sanatını ailece ayakta tutmaya çalışıyor
Kaybolmaya yüz tutmuş "sedef kakma" sanatını telkâriyle birlikte yaparak yaşatmaya çalışan Mehmet Bülent Fıstıkçı, aile bireyleriyle birlikte sanatı yaşatmaya çalışıyor.
Türkiye'de yok olmayla karşı karşıya kalan sanatlardan biri de Osmanlı Padişahlarının yaptığı "sedef kakma" sanatıdır. Azim ve sabırla yapılan bu sanat, az sayda sanatkârla yaşatılmaya çalışılıyor.
Her geçen gün sanatı icra eden sanatkârların azalması ve yeni çırakların yetişmemesi nedeniyle sedef kakma sanatı yok olmayla karşı karşıya.
Özellikle ceviz ağacının değişik ebatlardaki parçaları üzerine açılan yuvalara, midye kabuklarından elde edilen sedefin, gömme yoluyla yapıştırılması olarak ifade edilen sedef kakma sanatına ilgi gün geçtikçe azalıyor.
7 yaşından itibaren ustalarının yanında çıraklık yaptığını, ustasının vefatıyla birlikte kendi işini kurduğunu belirten sedefkâr Mehmet Bülent Fıstıkçı, 35 yıldır sabır ve azimle bu sanatı aile bireyleriyle birlikte yaşatmaya çalıştığını belirtti.
Yurtiçi ve yurtdışında açılan fuarlara katılarak sanatını tanıttığını, Malazgirt etkinlikleri kapsamında ilk kez Bitlis'e geldiğini dile getiren Fıstıkçı, halkın yoğun ilgi gösterdiğini söyledi.
Sedef kakma sanatının yok olmaya yüz tutmuş sanatlar içerisinde yer aldığını belirten Fıstıkçı, "Sedef kakma el sanatıyla uğraşıyoruz. Ceviz ağacının üzerine orijinal sedef kakma yapıyoruz. Gaziantep'te bu işi 35 yıldır yapıyorum. Kültür Bakanlığının tescilli sanatkârıyız. Yurtiçi ve yurtdışı fuarlara katılıyoruz. Malazgirt etkinlikleri kapsamında Bitlis'in Ahlat ilçesine ilk defa geldim. Halkın yoğun ilgisi var." dedi.
"Şimdiki gençler pek heves etmiyorlar"
Gençlerin sanatta ilgi göstermediğini vurgulayan Fıstıkçı, şunları söyledi:
"Her ne kadar az olsa da çırak yetiştirmeye çalışıyoruz. Kendi çocuklarımızı yetiştirdik. Gaziantep Olgunlaşma Enstitüsü'nde usta eğiticilik yapıyor yetiştirdiğim oğlum. Çırak olarak başladım. Babam emekli olduktan sonra kendi bünyeme kattım. Kardeşimi bu sanata bulaştırdım. Şu an aileyi bir çatı altında topladık. 7 yaşında başladığım bu sanatı 35 yıldır yapıyorum. Ölmeye yüz tutmuş meslekler grubunda yer alıyor. Şimdiki gençler pek heves etmiyorlar. Çünkü zahmetli bir sanattır. Çok uğraş istiyor. Şimdiki gençler biraz daha kolay para, ellerinde cep telefonu sanki yurt dışına ürün satıyorlar. Şu an turistik ürün çalışıyoruz. Turistin bağış hakkı olduğu için küçük ürünlerde çalışıyoruz. Aslında özel tasarımlar, koltuk takımları, gümüşlük, oturma grubu gibi ürünler yapıyoruz. Tabi kişiye özel siparişler de alıyoruz. Genelde turizme yönelik yapıyoruz. Fuarlarda çok güzel ilgi görüyor sanatımız. Ürünlerimiz 35 TL'den başlayıp, 2 bin liraya kadar çıkıyor."
"Gaziantep'te sedef kakma sanatının farkı, telkâriyle birlikte yapılmasıdır"
"sedef kakma" sanatının, birçok padişahın uğraş gösterdiği bir sanat olduğunu hatırlatan Fıstıkçı, bu sanatın Gaziantep'te 60 yıllık bir geçmişi olduğunu, telkâriyle birlikte sanatı yaşatmaya çalıştıklarını ifade etti.
Fıstıkçı, "Sedef kakma, Osmanlı el sanatlarına giriyor. O dönemde yapılmış bir sanattır. Mısır ve Suriye'den geçtiği söyleniyor. Aslı İstanbul'dur. Gaziantep'te bunun mazisi 60 yıllıktır. Bizi dünyadan ayıran tek özellik telkâri ve sedef kakmayı bir arada yapıyor olmamızdır. Osmanlı zamanında hem telkâri işçiliği vardı hem de sedef kakma işçiliği vardı. Ama her ikisi de ayrı ayrı yapılıyordu. Gaziantep'te bu ikisi birleşti.
Sedef doğal ve orijinaldir. Tatlı su midyesi kullanıyoruz. Bir de okyanuslardan çıkan renkli sedefler. Bunlar da Filipinler tarafından geliyor. Ama bizim kullandığımız Malatya Fırat kenarında yetişen tatlı su midyeleridir." diye konuştu. (Şükrü Tontaş-İLKHA)