Cumhurbaşkanı Erdoğan gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler 74. Genel Kurulu için bulunduğu New York'ta, Fox News televizyonuna gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye ve ABD arasında uzun geçmiş ve güçlü bağlara sahip bir ilişki olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, iki ülkenin her şeyden önce NATO'ya da dayalı bir stratejik ortaklığı bulunduğunu kaydetti.
Liderler düzeyinde telefon diplomasisiyle, zaman zaman bir araya gelerek bu ilişkileri güçlendirdiklerini, bunun yanında bakanların birbirleriyle görüşmeler yaptıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, görüşmeler neticesinde Türkiye-ABD arasındaki ticaret hacmini 100 milyar dolara çıkarma hedefi belirlendiğini, savunma sanayine yönelik atılan adım bulunduğunu hatırlattı.
ABD Başkanı Donald Trump'ın BM Genel Kurulu'ndaki konuşmasını nasıl bulduğu sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmada katıldığı ve katılmadığı başlıklar bulunduğunu söyledi.
"ABD ile NATO içindeki stratejik ortaklığımızın diğer alanlara da yansımasını bekliyoruz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Geçen hafta Rus ve İranlı mevkidaşlarınızı ağırladınız. En yakın müttefikleriniz onlar mı?" yönündeki soru üzerine, Türkiye-İran ve Rusya arasındaki Astana sürecini anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu bölgenin özellikle şu anda acil sorunları olması hasebiyle önem taşıyor. Burada tabii ülkelerin en yakın ilişki hâlinde olduğumuz, olmadığımız bu tür bir değerlendirmeyi yapmak yanlış olur. Stratejik ortak olarak bakıldığında ne Rusya ne İran NATO ülkesi. Biz NATO'da ABD ile beraberiz. NATO içerisindeki birlikteliğimiz herhâlde bir şeyler anlatıyor olmalı. NATO içindeki bu stratejik ortaklığımızın diğer alanlara da yansımasını bekliyoruz." dedi.
Moskova'nın Türkiye'ye 2-2,5 saat mesafede komşu olduğunu ve Rusya ile Türkiye'nin tarihe yönelik güçlü birlikteliklerinin bulunduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, İran'ın da aynı mesafede olduğunu, bir de Kasr-ı Şirin Anlaşması'na dayanan birlikteliğin, bağın bulunduğunu kaydetti.
Bu bağ ve birlikteliklerin de ilişkileri güçlendirdiğine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya ve İran ile olan ticari ilişkileri dile getirerek Türkiye'nin iki ülkeden doğal gaz ve petrol gibi stratejik ürünler aldığını bu ürünlerdeki ilişkinin de irtibatı artırdığını ifade etti.
S-400 savunma sistemi alımı
"Ticaret hacmini artırmak istediğinizi söylediniz ancak, S-400'lerin alınmasıyla ilgili ABD tehditlerini göz ardı ettiniz, F-35 savaş uçaklarının programından çıktınız. Neden böyle oldu?" sorusuna karşılık Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD'nin S-400 ile ilgili yaklaşım tarzını hiçbir zaman tehdit olarak görmediğinin altını çizdi.
Patriotları alma sürecinde ABD'nin, Türkiye'ye çıkardığı engellemeleri hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şu anda özellikle bizim savunma noktasında kendi ihtiyaçlarımızı karşılama durumumuz söz konusu değil mi? Bunun için de savunma sistemleri noktasında Rusya ile böyle bir adımı atmak durumunda kaldık. Hem şartlarını gayet iyi düzenlediler ve bu şartlar çerçevesinde de ortak üretimden kredi şatlarına varıncaya kadar bu imkânlar bize gelince biz de bu adımı attık." değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, uygun, olumlu şartlar olması hâlinde ABD'den de Patriotları alarak Türkiye'nin savunma sistemlerini takviye edebileceklerine dikkati çekerek, "Ancak burada şöyle bir durum var, F-35'de biz müşteri değiliz, ortağız, oradaki dokuz ülkeden biriyiz. Şu ana kadar bir milyar 400 milyon dolar ödeme yaptık. Kaldı ki F-35'lerin bazı parçalarını Türkiye'de üretiyoruz. Bunun yanında her şu anda Türkiye'ye verilmesinden vazgeçilen uçak için bu sistemin kaybı 7 milyon dolardır. Biz pilotlarımızı gönderdik burada eğitim aldılar ve dört veya beşinin de teslimi noktasına gelinmişti, son anda bunun verilemeyeceğini söylediler. Ben bunu stratejik ortaklığa yakıştıramıyorum ve bunu doğru bulmuyorum." ifadelerini kullandı.
"S-400 olayı Türkiye Amerika ilişkilerini kesinlikle bozmamalı"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Donald Trump'un başkan olduğundan bu yana iki ülke ilişkilerinin daha mı iyi olduğu yönündeki soruya da şöyle cevap verdi:
"Sayın Trump ile Sayın Obama ile ilgili böyle bir kızıştırmanın içine girmek istemem ama bizim, Sayın Trump'ın göreve geldiğinden bu yana münasebetlerimizin gayet iyi olduğunu söyleyebilirim. Şu son safhadaki olay özellikle bizi üzmüştür. Halkım soruyor, 'F-35 ne oldu, hani gelecekti, niye gelmedi, siz bir milyar 400 milyon ödeme yaptınız, ofset kapsamında bazı parçalarını da ödüyorsunuz, üretiyorsunuz, bu nedir?' diye soruyorlar. Sayın Başkan'ın Osaka'daki açıklaması beni çok umutlandırdı. Bu umudumu kaybetmek istemiyorum ama bizim için S-400 olayı Türkiye Amerika ilişkilerini kesinlikle bozmamalı çünkü bunlar savunma sistemleri noktasında Türkiye'nin ihtiyacıdır. Kaldı ki S-400 dediğimiz zaman Yunanistan'da, Bulgaristan'da, Slovakya'da var. Onlar da NATO ülkesi. Onlarda olunca oluyor da Türkiye gibi bir ülkede olunca niye olmasın?"
"Sizce İran, Suudi Arabistan'daki petrol rafinerilerine saldırının sorumlusu mu?" yönündeki soruyu da Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Burada İran'ı suçlamayı doğru bulmuyorum. Çok açık, net. Burada her şeyin özellikle Yemen bölgesinden bu tür bir taarruzun olduğu çok açık net, herkes tarafından söyleniyor. Burada İran'a açık, net fatura kesmeyi doğru bulmuyorum çünkü belgeler, bu noktadaki deliller bunu tevsik etmiyor." şeklinde cevapladı.
"Yaptırımların çözüm olmadığını gördük"
ABD'nin İran'a yönelik yaptırımlarının "Ben güçlüyüm öyleyse haklıyım" mantığıyla yürütüldüğünü, bunun da doğru olmadığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Adalet üzere, hak, hakikat üzere kurulu bir dünyayı yaşamamız lazım. Ama 'Ben güçlü olduğuma göre haklıyım' der de böyle yürümeye devam edersek bu bizim için hiçbir zaman hayra alamet olmayacaktır. Bence yaşanabilir bir dünyayı beraber kurmak istiyorsak bunu barış için, barış üzerine kurmamız lazım. Nitekim benim BM'de bugün yaptığım konuşmanın son mısralarında, son bitiriş bölümlerinde de bunları özellikle vurguladım çünkü biz İran ile komşuyuz. Yaptırımların çözüm olmadığını da gördük" dedi.
"FETÖ, DEAŞ gibi bir terör örgütüdür"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, New York Post gazetesinde Türkiye aleyhinde kaleme alınan bir habere ilişkin soru üzerine, bunların Türkiye'de darbe girişiminde bulunan FETÖ tarafından uygulanan adice propaganda taktikleri olduğuna vurgu yaptı.
Haberdeki iddiaların gerçekle alakasının bulunmadığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk bankalarının dünya bankacılık sistemi içinde münasebetlerini sürdüren çok güçlü ve dürüst bankalar olduğunun altını çizdi.
Söz konusu makalede Türkiye'nin DEAŞ'a yardım ettiğinin iddia edildiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bir defa kim, DEAŞ'a karşı Türkiye gibi mücadele eden bir ülke gösterebilir? DEAŞ'ı temizleyen El-Bab'da biziz, 3 bin 500'e yakın DEAŞ'lıyı biz temizledik oralarda. Böyle bir kampanyayı yürütenler acaba DEAŞ'a karşı Türkiye'nin dışında bu kadar başarılı mücadele veren bir ülke gösterebilirler mi?" sorusunu yöneltti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu kampanyanın tamamen arkasında FETÖ denilen âdeta bir DEAŞ gibi terör örgütü var ama işte bu makalede de kim yazmışsa bu makaleyi bunu maalesef çok adice yazmış, ahlaksızca yazmış. Böyle bir anlayış olamaz ve ben kendi finans sektörüme, bankalarıma böyle bir lekeyi de hiçbir zaman yakıştırmam. Şunu söyleyeyim, her ikisi de fundamentalist. FETÖ, DEAŞ gibi bir terör örgütüdür" diye konuştu.
"Türkiye uluslararası terörizme karşı her zaman diğer devletlerle iş birliği içindedir"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin uluslararası terörizme karşı her zaman diğer devletlerle iş birliği içinde olduğunu dile getirdi.
Terörizmle mücadele konusunda yapılan uluslararası anlaşmalar uyarınca hiç kimsenin gözünün yaşına bakmadan aynı tavırları gösterdiklerine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Kimse de bizi bununla ilgili olarak yargılayamaz çünkü bugüne kadar attığım imzaları ben biliyorum. Bu konudaki kararlılığımızdan asla taviz vermedik, vermeyiz. Bunu Başbakanlığım döneminde Bakanlar Kurulu kararıyla çıkardık. Cumhurbaşkanı olduktan sonra da bunu aynı kararlılıkla devam ettiriyoruz ancak tabii benzer bir tavrı da biz müttefiklerimizden bekliyoruz. PKK ve FETÖ gibi terör örgütleri Batı'da cirit atıyor. Aynı şekilde Amerika'da cirit atıyor. Acaba bunlara karşı Amerika, Batı bir tavır koyuyor mu? Bunları acaba bize teslim ediyorlar mı? Hayır, etmiyorlar. Şu anda burada mesela YPG, PYD gibi terör örgütlerinin uzantıları var. Biz bunları istiyoruz. FETÖ'nün başı Amerika'da, Pensilvanya'da. 400 dönüm arazi ona tahsis edilmiş ve 400 dönüm araziden dünyadaki 150-160 ülkeyi buradan idare ediyor. Biz bunu istedik."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir soru üzerine, Fetullah Gülen'in iadesi için ABD'ye kolilerle belge gönderildiğini ancak bir netice alamadıklarını yineledi.
"Tamam da biz yani stratejik ortaksak bu terör örgütlerinin uzantıları burada olduğuna göre siz de onları bize verin" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'de yargının FETÖ hakkına verdiği kararları ABD'li makamlara gönderdiklerini ama netice alamadıklarını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, elindeki istihbarat bilgilerine göre, FETÖ'nün şu anda Amerika'da charter schoollar vasıtasıyla senede asgari 750 milyon dolar gelir elde ettiğini vurguladı.
BM Genel Kurulu'ndaki hitabında Suudi Gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetinin takipçisi olacağı sözleri hatırlatılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu konuda bizim birinci derece muhatabımız Amerika mı? Birinci derecede bunu duyması gereken Suudi Arabistan çünkü şu anda failler nerede? Suudi Arabistan'da" şeklinde konuştu.
Cemal kaşıkçı cinayeti
Bütün ses kayıtlarının Suudi Arabistan'ın gönderdiği kişilere dinletildiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ben Sayın Kral ile bunları konuştum. Veliaht Prens ile iki kez bu konuları görüştüm ve kendilerinin bana söylediği 'Kanı yerde kalmayacak' dediler ama ne yazık ki bir sene geçti hâlâ bunlarla ilgili atılmış bir adım yok." ifadelerini kullandı.
Cemal Kaşıkçı'nın rastgele bir kişi olmadığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Özellikle sizin meslektaşınız. Medya dünyasında saygın bir yeri olan, benimle de birkaç röportajı olmuş olan birisi. Şimdi böyle bir durumda ülkemde ve İstanbul Başkonsolosluğunda böyle bir olay olacak, ben bunu takip etmeyim mi? Tabii ki takip edeceğiz. Bu bizim sorumluluğumuz. Yapmamız gereken bu. Yoksa her yapılan yapıldığı yerde kalırsa dünyada adaleti tesis edemeyiz." değerlendirmesinde bulundu.
Cemal Kaşıkçı cinayetine dair ellerinde bulunan ses kayıtlarını dinlediğini, Kaşıkçı'nın iki uçakla İstanbul'a gelen ve Başkonsolosluğu giren kişilerce parçalandığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bizim kanaatimiz bu. İstihbarat örgütündeki arkadaşlarımın kanaati de bu ve bundan sonrası bir yargı sürecidir. Yargı sürecinde bu işin faili kimdir, yardım yataklık yapan kimdir, bunlara talimatı veren kimdir? Bu benim sorunum değil, birinci derecede Suudi Arabistan yönetiminindir. Yargısınındır. Onların bu işi çözmesi lazım." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suudi Arabistan'ın Türkiye'nin bu olayı karıştırmaya devam etmek için para aldığı yönündeki iddialarına ilişkin soruyu, "Hukukta bir kaide var, müddei iddiasını ispatla mükelleftir. Ne bu, iddia eden iddiasını ispatla mükelleftir. Şahsıma böyle bir iddiayı atanlar bunu ispat edemedikleri sürece ahlaksızdır, edepsizdir ve haindir. Burada yapabilecekse bunu ispat etsin. İspat etmezse bakın daha ağır konuşuyorum, namussuzdur. Para almak bilmem ne, bunlar benim kitabımda yazmaz. Tayyip Erdoğan da bunlarla kendisini mukayese etmez." şeklinde cevapladı.
"Dünyanın hiçbir yerinde yargıya siyasetin müdahale yetkisi yoktur"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, en fazla tutuklu gazetecinin Türkiye'de olduğu iddialarının sorulması üzerine de terörle kimin ilişkisi varsa hukukun onlarla ilgili gereğini yapacağını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yargıya müdahale edilir mi? Amerika'da terörle ilişkili olduğu için içeri atılanlar yok mu? Yüzlerce, binlerce insan Amerika'da da terörle ilişkisi varsa içeri atılıyor. Daha ileri gidiyorum. Amerikan polisi yeri geldiği zaman yerlerde süründürerek, yeri geldiği zaman silahla müdahale etmek suretiyle nice insanları kalkıp yaralıyor veya olduğu yerde öldürüyor. Şimdi siz ülkemde 15 Temmuz'da ülkeme karşı bir darbe girişimi olacak, bu darbe girişiminin faillerini serbest bırakacağız, öyle mi? Bu darbe girişiminin faillerini kim tutuklama kararını veriyor, yargı veriyor. Yargının vermiş olduğu karara karşı biz niçin böyle mi yapıyorsun diyelim?" ifadelerini kullandı.
Dünyanın hiçbir yerinde yargıya siyasetin müdahale yetkisi olmadığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Ama siz şu anda yargı mensubu gibi konuşuyorsunuz. Gazeteci gibi değil. Bir defa bu noktada gazeteci gibi konuşun ve benden de siyasetçi olarak cevabını alın. Bakın ne diyorum, devlete karşı darbe girişiminde bulunan, bir DEAŞ mensubu kişi gazeteci diye serbest kalsa ABD'de buna ne dersiniz? İyi yaptı, doğru yaptı diyebilir misiniz? Burada yargı kararını veriyor, verdikten sonra da emniyet, kolluk görevlileri onları gözaltına alır, yargıya teslim eder. Şu anda ben FETÖ ile ilgili DEAŞ'tan hiçbir farkı yok, devlete darbe yapıyor ve ben buradan istiyorum ama alamıyorum. Şu anda sizin verdiğiniz rakamlar da çok hayali rakamlar, onu da söyleyeyim. Bu kadar gazeteci içerde falan böyle bir şey yok." (İLKHA)