STK Temsilcileri: Müslümanlar birlik olursa işgal rejimi bu zulümleri yapamaz
İşgalci çetelerin Filistinli bir kadını katletmesine tepki gösteren Şanlıurfa'daki sivil toplum kuruluşu temsilcileri, Müslümanların birlik olması halinde işgal rejiminin zulüm ve katliamlarının sona ereceğini ifade etti.
İşgalci siyonistlerin, Kudüs ile Ramallah arasındaki Kalendiya kontrol noktasında sivil, masum bir Filistinli kadını vahşice katletmesine tepkiler devam ediyor.
Şanlıurfa'daki sivil toplum kuruluşu temsilcileri, işgalci çetelerin zulümlerine tepki göstererek, Müslümanları birlik olmaya çağırdı.
Müslümanların birlik olması halinde, işgal rejiminin zulüm ve katliamlarının sona ereceğini dile getiren STK temsilcileri, işgal rejiminin ancak güçten anladığını ifade etti.
Filistin topraklarının 1948 yılından beri rahat yüzü görmediğini belirten Şanlıurfalılar, yapılan zulümlere en üst düzeyde tepki gösterilmesini istedi.
Siyonistlerin yaptığı zulme meşru olan yollarla tepki gösterilmesi gerektiğini ifade eden İHH Şanlıurfa Temsilcisi Behçet Atila, "100 yıla yakın bir zamandır Filistin toprakları işgal altındadır. 1948'te işgalci güçlerin terör devletini kurmalarından bu yana maalesef Filistinli kardeşlerimiz gün yüzü görmemiştir. Filistin tarihinde, dünya tarihinde çok az rastlanan ya da hiç karşılaşılmayan zulüm örnekleri vardır. İşgal edilmiş topraklarda önceki gün yaşanan hadise, belki de sözün bittiği yer diyebiliriz. Raid Salah, Allah kendisinden razı olsun, önceki günkü olayı tarif ederken, 'Yerde yatan Filistinli kadın değil, 2 milyara yaklaşan İslam ümmetinin namusu, şerefi ve haysiyetidir.' diyor. Kesinlikle Raid Salah'a katılıyoruz. Bu durum gerçekten çok vahim bir durumdur. Ümmetin şerefinin, namusunun, haysiyetinin ve onurunun yerlerde sürüldüğü bir durumdur. Bizi en çok üzen taraf şudur: Ümmetin halen bir tepki vermemesi, bu durumu kanıksaması ve bu zulmü normal görmesidir. Bu kabul edilecek bir durum değildir. Ümmetin liderlerine, âlimlerine, akil insanlarına, aydınlarına ve halklarına sesleniyoruz! Allah rızası için silkelenelim. Bu zulme en şiddetli bir şekilde, meşru yollardan gerekli olan neyse, bu zulümleri durdurmak için kimin elinden ne geliyorsa onu yapalım." diye konuştu.
"Birlik, beraberlik ve vasat ümmet oluncaya kadar bu zulümler, katliamlar ve esaretler devam edecektir"
İşgal rejiminin yaptığı bu zulmü şiddetli kınayarak sözlerine başlayan Şanlıurfa İnsani Yardım Platformu Başkanı Osman Gerem, "Masum sivil bir insan, kendi başına yolda giderken, bir bayanın katledilmesi, insanlık olarak yüz karasıdır. israil hep bunu yapıyor ve hep yapacaktır. Niye? Çünkü birlik içinde değiliz. Oysa israil güçten anlar. Zalim zulmünü korku olursa yapamaz. Burada iş Müslümanlara düşüyor. Müslümanlar birlik ve beraberlik içinde olursa, güç ve söz sahibi olursa israil bunu yapamaz. Bugün ümmet olarak imamesi kopmuş tesbih taneleri gibi olmuşuz. Şucu bucu olarak dağılmışız. Birlik, beraberlik ve vasat ümmet oluncaya kadar bu zulümler, katliamlar ve esaretler devam edecektir." şeklinde konuştu.
"Kendimize gelmezsek bu zulümler devam edecektir"
Müslümanların kardeşlik hukuku çerçevesinde bir araya gelmesine vurgu yapan Gerem, "Biz Müslümanlar olarak, yeryüzünün halifeleri olarak hakkı, adaleti, hukuku tesis etmekle görevli olan insanlar, görevimizi yapmadığımız için bu zulümler ve katliamlar yaşanıyor. Bugün sadece Filistin değil ki derdimiz. Arakan, Yemen ve tüm İslam coğrafyaları kan ağlıyor. Ne zaman ki biz yönümüzü, istikametimizi düzeltirsek birlik, beraberlik ve kardeşlik hukuku çerçevesinde bir araya gelirsek, gelebilirsek o zaman bu zulümler biter. Tarihte ecdadımız yeryüzünde nasıl adaleti sağlamıştı. Mazlumun hakkını nasıl savunuyordu. Biz de izzetimize, şerefimize yeniden dönmemiz lazım. Raid Salah'ın dediği gibi 'Yere serilen bacım, akan kan; bizim namusumuz, izzetimiz ve itibarımızdı.' Bizim bu itibarımıza ve namusumuza sahip çıkmamız lazım. Biraz bize dokunması lazım… Kendimize gelmemiz lazım… Gelmezsek bu zulümler devam edecektir." ifadelerini kullandı.
"Orantısız bir güç söz konusudur"
Müslümanların siyonistlerin yaptığı zulme karşı koymasının İslam Birliği'nden geçtiğini dile getiren Anadolu Gençlik Derneği Şanlıurfa Şube Başkanı Muhammed Maşuk Özyaramış, "Malumunuz, geçtiğimiz günlerde Filistinli bir bacımızın şehid edildiği haberini israil kaynaklarının dışında, Filistin İslami Hareket Lideri Raid Salah'ın sosyal medyadaki paylaşımı ile görmüş olduk. Bu düşündürücü bir şey… israilin, haber ajanslarına bile ambargo uyguladığını ve kaynaklarının dışında haberin yayınlanmasını bile engellediğini görüyoruz. Raid Salah, yayımlamış olduğu mesajında iki şeye vurgu yapıyor. Birincisi, 2 milyar İslam âleminden, ikincisi ise, İslam âleminin sahip olması gereken değerlerden bahsediyor. Ne gibi değerler; kanlar içerisinde yerde yatan kadının; namus, şeref ve izzetimize dokunması gerektiğine dair bir mesaj içeriyor. Bunları üzüntüyle görmüş oluyoruz. Özellikle orantısız bir güç söz konusudur. Bir kadının otomatik tüfeklerle vurulmasından bahsediyoruz. Kadının, kanlar içerisinde herhangi bir tedaviye izin verilmeden orada şehid olduğunu görüyoruz."
"Çözüm önerimiz İslam Birliğidir"
Kadın hakları savunucularının(!) masum bir kadına yapılan zulme sessiz kaldığını belirten Özyaramış, "Yüzde 99'u Müslüman olarak ülkemizde bile sıcak gündemiyle 'İstanbul Sözleşmesi' söz konusuyken, bu olay kadın haklar savunucularının(!) hiçbirinin gayretine dokunmuyor. Biz 2 milyar Müslüman âlemi olarak onurumuz, haysiyetimiz ve şerefimizle bu dünyadaki zulüm çarkının önüne nasıl geçebiliriz? Allah rahmet eylesin Necmettin Erbakan bu konuda dünyada çığır açan bir liderdi. Erbakan, bizlere bu konudaki çözüm önerisi 'İslam Birliği'dir. Erbakan, bize 6 tane ilke kazandırmıştı. Neydi bunlar: Materyalizm değil maneviyatçılık, çatışma değil diyalog, çifte standart değil adalet, üstünlük değil eşitlik, sömürü değil işbirliği, baskı ve faşizm değil insan hakları ve demokrasi… Zaten kurulmuş olan İslam Birliği'nin, D8'lerin aktif hale getirilmesi ve bunların D60'lar ve D120'ler halinde yeniden, yaşanılabilir bir dünyayı tesis noktasında 'İslam Birliği' diyoruz." dedi.
"israiloğulları Peygamberleri öldürmüş, kitapları tahrif etmiştir"
Yeryüzünde ilk kanın Hazreti Âdem'in oğlu Kabil tarafından işlendiğine dikkat çeken Gazeteci Yazar Mehmet Emin Kuş, "Yeryüzünde fitne ve kan, ilk insan ve ilk peygamber olan Hz. Âdem'in çocukları ile başladı. Kabil, kardeşi Habil'i haksız yere, sırf kıskançlık için öldürerek kanını dökmüştür. İşte o günden sonra yeryüzünün dengesi bozulmuştur, diyebiliriz. Tarihte insanlık çok zulüm görmüştür. Bu zulümler hem ferdi hem toplu katliamlar şeklinde olmuştur. Toplu katliamlar genellikle güçlü ve zalim liderler/devletler tarafından yapılmıştır, yapılmaya devam etmektedir. Bu insanlık zulmünü yapanlar arasında da, İslami kaynakları incelediğimizde, israiloğullarını görmekteyiz. israiloğulları, birçok Peygamberleri öldürmüş, kitaplarını tahrif etmiş, faizi, rüşveti adam kayırmayı ve hileyi yaygın hale getirmiştir." diye konuştu.
"Allah'ın adaleti tecelli edince, zalimlerin kaçacağı bir yer yoktur"
İşgal rejiminin yaptığı zulme tüm dünyanın sessiz kaldığına değinen Kuş, "israiloğullarının torunları/aynı nesilden devam ederek gelen bugün ki, terör devleti olan israil terör devleti, sürekli Müslüman kanı dökmektedir. Ne yazık ki bütün dünya devletleri de buna seyirci kalmaktadır. Hatta barbar İngiliz devletleri buna açık ve gizli olarak desteklerini sürdürmektedirler. Terör devleti olan israil diğer devletlerden aldığı güçle bölgede asıl hak sahibi olan Filistin halkına sistematik olarak zulmetmekte, çoluk çocuk demeden, kadın yaşlı demeden katletmekte ve zulümlerini artırarak devam etmektedir. Dediğimiz gibi dünya devletleri de kimi menfaatleri icabı, kimi korkak olduğu için ses çıkarmadığı için orada her gün masum insan kanı dökülmektedir. Tıpkı dün sokak ortasında bir kadının katledildiği gibi... Ama Allah'ın adaleti tecelli edince, zalimlerin kaçacağı bir yer yoktur." diye konuştu. (Abdurahman Uğurlu-İLKHA)