Belgelerle Midyat tarihi
Tarihi milattan önce 500’lü yıllara dayanan Midyat’ın bünyesinde barındırdığı siyasi, kültürel ve tarihi geçmişi Osmanlı, Eyyubiler ve Cumhuriyet dönemini kapsayan 700 yıllık resmi belgelerle ilk defa gün yüzüne çıktı.
Midyatlı TBMM Yasama Uzmanı Av. Haluk Kurnaz, gün yüzüne çıkardığı belgelerle Midyat’ın yakın ve geçmiş tarihini sergiledi.
Tarihi İsa Zette Çerme Konağı’nda Midyat 2.Uluslararası Kültür ve Sanat Festival boyunca sergilenen tarihi belgeler yurt içi ve yurt dışından gelen misafirler tarafından yoğun ilgi gördü.
Kurnaz, gün yüzüne çıkardığı belgelerle Midyat’ın yakın ve geçmiş tarihi hakkında İLKHA muhabirine önemli açıklamalarda bulundu.
Tarih boyunca Midyat için kullanılan isimler
Midyat'ın kadim bir şehir ve kadim bir kültüre sahip olduğunu söyleyen Kurnaz, bunu belgelerle ortaya koymak için bir çalışma yaptıklarının anlattı.
Midyat için tarihte kullanılan isimlere değinen Kurnaz, "İlk olarak baktığımızda Asurlular (M.Ö. 2500) belgelerinde Midyat (bölge ) ile ilgili Kaşiyari ifadesi kullanılıyor. Daha sonra Süryani kaynaklarına baktığımızda Turabdin kelimesi geçiyor. Arap kaynaklarına (Abbasi) baktığımızda da Cebeli Tûr, Eyyübiler ve Osmanlılarda ise Tûr Nahiyesi diye geçiyor. Kürtler ise buraya Çiyayê Torê (Tûr Dağı) demişlerdir. Yani hepsinin ortak kelimesi dağ üzerinde odaklanmış olmaları ve en son kullanılan ortak tabir Matiate (Mağara Kenti) olmuştur." dedi.
Midyat 26 asırlık yazılı bir tarihe sahip
Midyat’ın tarihinin asırlara dayandığını vurgulayan Kurnaz, "Tarihi kaynaklara baktığımızda Midyat’ın en az 2 bin 600 yıllık bir yerleşim yeri olduğunu net olarak söyleyebiliyoruz. Ama bunu söylerken sadece şehir merkeziyle yetinmiyoruz. Yani Midyat ve çevresinin, Turabdin ya da Çiyayê Torê denilen yeri bir bütün olarak değerlendirmek gerekiyor. Dönem dönem çıkan bazı hastalıklar ve savaşlar nedeniyle boşaltmalar olabilir. Yani insansızlaşma durumları olabilir. Ama bir bütün olarak baktığımızda net olarak Midyat’ın en az 2 bin 600 yıllık bir yazılı tarihinin olduğunu görüyoruz. Bunu Roma ve Pers kaynaklarında da şöyle bir ayrıntı dikkatimizi çekiyor. Yaklaşık olarak 309 yıl, iki imparatorluğun sınır şehir olmuştur. Yani Dara’dan başlayıp Siirt’e kadar devam eden şehrin Bizans tarafında kalan kısmı burası. Dolayısıyla Bizans kaynaklarında da buranın imar edildiğine dair belgelere baktığımızda onlardan kalan birçok eserin olduğunu görüyoruz. Özellikle kiliselerin büyük bir kısmı Bizanslıların katkılarıyla yapılmıştır." ifadelerini kullandı.
Midyat’ın liva (yönetim merkezi) yapılması kararı
Midyat’ın il olmasının tarihte kazanılmış bir hak olduğunu söyleyen Kurnaz, konuşmasına devamla, "Her ilçenin olduğu gibi malum Midyat’ın çok eskiden beri gelen bir il olma isteği var. Biz böyle bir belgenin varlığından haberdar değildik ta ki bu çalışma yapılıncaya kadar. Osmanlı’nın son zamanlarında yeniden yapılandırma kapsamında Diyarbakır Vilayeti yenilenirken, yani sınırları yeniden belirlenirken belgeye baktığımızda Siirt ve Mardin sancakları fesh ediliyor. Mardin’in de içinde yer aldığı şu anki şehir merkezi liva merkezi yapılıyor. Bu nedenle eğer Midyat olarak bir gün il olacaksak başlangıç tarihimiz olarak 1868 yılını alabiliriz. Biz bir kez il olduk, yine o hakkımızı alabiliriz. Yani burada kazanılmış tarihi bir hakkımız var. Bunu net bir şekilde söyleyebiliriz." dedi.
Midyat’ın inanç ve milletler tarihi
Midyat’ın birçok medeniyetin beşiği olduğunu belirten Kurnaz, "Buraya baktığımız zaman inanç olarak dört dine mensup insanların yaşadığını net olarak biliyoruz. Peki nedir bunlar? Müslümanların yanı sıra Ezidilerin ( Şemsiler,Mecusiler) burada yaşayan en eski millet olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. İkincisi Süryaniler (Yakubiler,Arabiler): Bağlı birçok versiyonlarıyla yaşamışlardır. Üçüncüsü Araplar (Mıhelmiler): Çoğunlukla Mıhelmiler dediğimiz ve sayıları geniş bir kitleyi bulan Mıhelmilerin var olduğunu biliyoruz. Belgelerimizin en eskisi de Mıhelmilerin üzerine kurduk. O da 1330 yılına ait Eyyubiler dönemini anlatan Arapça bir eser var. Eserin aslı şu an Viyana Milli Kütüphanesindedir. Eserin bir bölümünü bir hocamızın katkılarıyla tercüme ettirerek burada sergiliyoruz. Yöreye baktığımız zamanda dönem dönem gelen giden kavimlerin olduğunu görüyoruz. Bir dönem Çerkezlerin de yoğunluklu olarak geçiş güzergâhı olarak kullandıklarını görüyoruz. Özellikle Suriye’ye geçmek isteyen ve Rus Harbinden gelen kişilerin Suriye ve Umman’a Midyat üzerinden gittiklerini biliyoruz. Bu da buranın bir istikrar adası olduğunu gösteriyor. Özellikle Cizre ve diğer yerlerdeki insanların başı sıkıştığında Batı illerine değil Midyat’a göç ettiler. Diğer taraftan Hasankeyf, Harput ve Diyarbakır’daki Kabil köyünden gelenler var. Özellikle içinde bulunduğumuz tarihi konağın (Eski Midyat Belediye Başkanı Süryani İsa Zette Çerme) sahipleri Diyarbakır’ın Kabil köyünden gelmişler." şeklinde konuştu.
Osmanlı'da, Kanun-i Esasi kabul edildikten 13 gün sonra bölgede çok olumlu karşılandığını ve hürriyetin desteklendiğini gördüklerini belirten Kurnaz, "Dönemin yöneticileri tarafından din ve dil farkı gözetmeksizin Osmanlı Sultanına teşekkür ve takdirlerini sunmak için bir mektup gönderilmiş. Belgede de çok güzel bir tabir kullanılmış. Kaymakamın kullandığı ifade şu; 'Şehrin ileri gelenlerini çağırdım. Dini ve ruhani liderleri çağırdım ve anayasayı onlara okudum. Hepsi çok mutlu oldular ve çok iyi karşıladıklarını belirttiler. Biz de bunu kaleme aldık ve size gönderdik. Bu teşekkürümüzü kabul edin' diyor. Yani buranın insanlarının kültür seviyesinin yüksek olduğunu rahatlıkla söyleyebiliyoruz."
Protestan kiliseleri ve misyonerlik faaliyetleri
Midyat ve çevresinde çok ciddi bir misyonerlik faaliyeti yürütüldüğünü kaydeden Kurnaz, "Bu konuda aldığımız belgeler aslında tarihin tekerrür ettiğinin kanıtıdır. Şimdi Suriye ve Ortadoğu’da yaşananlar ilk defa yaşanan ve önümüze gelen meseleler değil. Tarihi belgelere baktığımızda özellikle Amerikalı ve İngiliz Protestan misyonerlerin bu bölgeyle ilgili çok önceden faaliyetlerinin var olduğunu ve bu bölgeye geldiklerini söyleyebiliriz. Bir örnek olması açısından tarihi bir belgeyi ortaya çıkardık. 1891 tarihli bir belge. Bu belgede o dönem Mardin Midyat Protestan okulunun köylerde üç tane şubesinin olduğunu görüyoruz.Bir tanesi merkezde,bir tanesi Bardakçı (Batê) köyünde, diğeri ise Bağlarbaşı (Arnasê) köyündedir. Midyat ilçesine bağlı Bate (Bardakçı) köyünde Müslüman bir ailenin çocuğu olarak 1876’da doğan Ali Ramo oğlu Ramazan’ın Köy’de kurulmuş bulunan Amerikan Protestan Okulunda okurken 1890 yılında bu okulunu denetlemek üzere köye uğrayan Mardin Protestan Merkezi Şefi Mr. Dr. Andreus tarafından 12 yaşında Mardin'e götürülmüştür. Bu çocuk daha sonra Halep, Şam,Lübnan ve Amerika’ya götürülmüş öğrenimine orada devam etmiştir. Daha sonra din değiştiren Ramazan, o dönemde ve sonraki yıllarda farklı isimlerle ortadoğu ve birçok bölgede kurulan protestan kiliselerinin sorumlusu olarak atanıyor. Dolayısıyle çocuğun kültüründen ve bildiği dillerden yararlanmak istedikleri ve bölgeyi çok iyi etüd ettiklerini net olarak ifade edebiliyoruz. Ve en son 1945 yılında bu kişinin öldüğünü, o tarihe kadar ki tüm protestan ve misyonerlik faaliyetlerini sürdürdüğünü görüyoruz.Yani eğer bir şey yapmak istiyorsanız en az 30-40 yıl önce hazırlık yapmanız gerektiğini bu belgelere bakarak görüyoruz. Bu açıdan önemli bir belgemizdir. Bu süreçte bu kişinin ailesine teslim edilmesi adına Diyarbakır Valiliğince bazı yazışmalar yapılmıştır." dedi.
Kuraklık ve susuzluk nedeniyle Midyat merkezinin Dargeçit’e nakli girişimi (1901)
Midyat’ın su sorununun çok öteden beri var olduğunu ifade eden Kurnaz, bu konuda şunları aktardı:
"Geçmişe baktığımız zaman Midyat’ın iki temel sorununun var olduğunu görüyoruz. Bunlar susuzluk ve işsizlik. Belgelere baktığımızda 1872 yılında buraya yakın Kayapınar (Aynkef) köyünden su getirme girişim ve çalışmaları olmuştur. Belgede geçen ifade ile ‘Midyat’a su getirmek vaciptir’ denilmiştir. Şafiiler yoğunlukta olmasına rağmen vacip denilmiştir. Çünkü Şafiiler için bir amel ya farzdır ya da sünnettir. Ortası yoktur.Ama su meselesi için vacip kelimesini kullanmışlardır. Ancak yine de su getirilememiştir. Ve 25 yıl sonra 1901 yılında suyun gelmediğinin delili olarak "kıliti baran" ifadesi kullanılmıştır. Ve artık Midyat şehir merkezinin suyun olduğu Dargeçit’e (Kerboran) nakil girişimleri başlamıştır. Ancak o dönemde Midyat’ı yönetenler ve seçilmişler buna karşı çok ciddi ,ilk defa bir reaksiyon göstermişlerdir.Müslümanlar ve Hristiyanlar,yönetilenler ve din adamlarının tamamının ittifak ettiğini görüyoruz. Bu belgede hepsinin imzasının olduğunu görüyoruz. Ve aldıkları karar şudur.Biz kesinlikle ne sebeple olursa olsun Midyat’ın başka yere taşınmasını istemiyoruz. Gerekirse bütün kaynaklarımızı imece usulü kullanarak bu sorunun üstesinden geleceğiz .Ve sonuç olarak birlikte alınan tepki kararı neticesinde taşınma fikrinden vazgeçiliyor."
Midyat’ın idare ve belediyecilik tarihi
Midyat Belediyesinin, belediye olma tarihinin 1890 olarak bilindiğini hatırlatan Kurnaz, Osmanlı salnamelerinde bu tarihin 1873 olduğunu ispat ettiklerini belirtti. (Süleyman Tunç- İLKHA)