Macaristan'ın Sırbistan sınırındaki Roszke köyünde, kameraman Petra Laszlo'nun, kucağındaki çocuğu ile polisten kaçmaya çalışan babayı, gazeteciliği ve insanlık onurunu bir kenara bırakıp çelme takarak düşürmesi büyük tepkilere neden olmuştu.

Laszo'nun 9 Eylül 2015 tarihindeki bu hareketi, Avrupa'nın mültecilere bakışını özetliyordu.

Paylaşım kotası planı kabul görmedi

Avrupa'da siyasi krizlere neden olan mülteci akınını tetikleyen, Suriye'deki iç savaştı.

Ege Denizi ve Balkan rotası üzerinden Avrupa'ya ulaşmak isteyenlerin sayısının çığ gibi artması, Batılı liderleri yeni arayışlara itti.

Avrupa Birliği'nin hazırladığı paylaşım kotası planı, pek çok ülke tarafından kabul görmedi.

AB verdiği sözlerin hiçbirini tutmadı

4 milyonu aşkın Suriyeli mülteciye kapılarını açan Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasında 18 Mart 2016'da mülteci mutabakatı imzalandı.

Anlaşmaya göre Türkiye'deki mülteciler için mali yardım yapılacak ve Türk vatandaşlarına vize kolaylığı sağlanacaktı. Ancak Avrupa Birliği verdiği sözlerin hiçbirini tutmadı.

"Erdoğan'ın söylemi Almanya'da bir tehdit olarak algılandı"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "kapıları açarız" söyleminin Almanya'da bir tehdit olarak algılandığını belirten Hürriyet Almanya eski sorumlusu Ahmet Külahçı, "Türk Cumhurbaşkanı ikili anlaşmaları iptal etmek istiyor, sınır kapılarını açmak istiyor biz bu tehdide boyun eğmeyelim diyenler oluyor. Ama ne olursa olsun Türkiye'nin kapıları açması Avrupa için altından kalkması zor bir sorun haline gelecektir." dedi.

Almanya'daki siyasi dengeleri köklü biçimde değiştirebilir

Göçmenlerin varlığı Avrupa'daki aşırı sağ gruplar tarafından istismar ediliyor. Yeni bir göç dalgası Almanya'daki siyasi dengeleri köklü biçimde değiştirebilir.

Bu durumun Almanlar için kabus anlamına geldiğini ifade eden SETA Berlin Araştırma Sorumlusu Erkut Ayvaz, şunları söyledi:

"Genelde Avrupalı toplumlar içinde, burada kontrolsüz bir akım karşısında elbette aşırı zorluklar yaşanacak. Kaldı ki 2015'teki görüntüleri hatırlayın, bunun kat ve kat yükseğinin olacağı tahmin ediliyor. Bu nedenle Almanların ve AB'nin mülteci anlaşmasına uymak istediği biliniyor."

"Şiddet eylemleri bile meydana gelebilir"

Avrupa Birliği ülkelerinde ciddi bir göç dalgası endişesi var. Kaygılara neden olan başlıklardan biri de göçmenlerin can güvenliği. Şu an 800 bin sığınmacı ile sorun yaşayan Avrupa ülkelerinin yarın kapılar açılırsa 1-2 milyon kişinin sınırlara dayanması durumunda ciddi sorunlar yaşayacağını ifade eden, Külahçı, hata bazı Avrupa ülkelerinde o insanlara karşı çok daha fazla tepkiler gösterileceğini, şiddet eylemlerinin bile meydana gelebileceğini söyledi.

Avrupa ülkeleri, Suriye'deki iç savaş ile birlikte sınırlarını kapatarak polisiye tedbirler almaya çalıştı. Ancak bu tedbirlerin göç dalgasının durduramayacağı çok geçmeden anlaşıldı.

Yeni bir göç dalgasından en çok hangi ülkeler etkilenecek?

Avrupa sınırında Macaristan ve Avusturya'nın en büyük sorunu yaşayacağını belirten Ayvaz, "Bu da uzun vadede Avrupa'nın daha da istikrarsızlığına sebep verecek. Brexit sebebiyle kötü olan süreç daha da kötüye gider. Bu nedenle Alman Rasyonel aklının da ideal şekilde arzuladığı, sorunların bizzat Suriye'de çözülmesidir."

Kaynak, TRT Haber