"Bir bayan tek başına ..."
Doğruhaber Gazetesi yazarlarından Mehmed Göktaş Hoca, Türkiye'de başörtüsü mücadelesinin sembol isimlerinden Şule Yüksel Şenler'in onurlu yürüyüşünü yazdı.
Araştırmacı-Yazar Mehmed Göktaş Hoca, geçtiğimiz Çarşamba günü aramızdan ayrılan, özelde tesettür konusunda ama genel anlamda verdiği İslami mücadele ile örnek ve öncü bir isim olan Şule Yüksel Şenler ablamız hakkında bir makale yazdı.
Doğruhaber Gazetesi'ndeki köşesinde yayınlanan Göktaş Hoca'nın yazısının tamamı…
İlk önce o vardı, hem de sadece o vardı. Elbette ondan önce de bu ülkede tesettür vardı, başörtüsü vardı. Fakat okullara, üniversitelere, daha geniş anlamda gençler arasında yayılmaya Şûle Yüksel ablamızla birlikte başlamıştı.
Şer cephesi tabii olarak onu hedefe koymuştu. İnananlar arasında nasıl ki bir Şûle Yüksel rüzgârı esiyorsa şer odakları da ona amansız bir düşman kesilmişti, başta medya olmak üzere bütün güç odakları onun üstüne üstüne gidiyordu.
Bir tek bayan karış karış Anadolu’yu tarıyor, uğradığı her yerde yeni yeni örtülü genç kızlar bırakarak ayrılıyordu oradan.
Konferanslarının eksik bıraktığı yerlere kitaplarının ve dergi yazılarının rüzgârı ulaşıyordu. Huzur Sokağı nice sokaklara gerçekten huzur getirmişti.
Şûle Yüksel ablamız İslam’a hiç halel getirmeden nezih bir şekilde çizgisini savrulmadan sürdürdü. Mekânı cennet olsun.
Bir bayanın tek başına neler yapabileceğini göstermesi açısından bugünün gençlerine çok şey öğrettiği kanaatindeyim.
Gerçi bütün mücadeleler böyle bir kişi tarafından başlatılır ama ilerledikçe davanın yüküne ortak olanlar çıkar ve yükü paylaşırlar.
Fakat bir kişi tarafından başlatılıp uzun bir müddet böyle yürümesi ve zafere ulaşması bizim için çok önemlidir.
Günümüzde çokça karamsar rüzgârların estirildiği, Müslümanların da bilmeyerek kendisini kaptırdığı bir ortamda Şûle Yüksel ablamız gençlerimiz için bir moral kaynağı olmalıdır.
Geçenlerde bir yazımda temas etmiştim, bir binada bir tek bayanın neler yapabileceğini anlatmıştım.
Maalesef bazı ezberlere bizler de kendimizi kaptırıyor, apartman hayatından şikayet edip kimsenin kimseyi tanımadığını, insanlar arasındaki soğukluğu biz de tekrarlayıp duruyoruz.
Apartman hayatını niçin lehimize çevirmiyoruz ki? Satıcılar, pazarlamacılar otuz kırk ailenin aynı binada olmasını büyük bir fırsat olarak görüyor da biz niçin görmüyoruz?
Buyurun, size müthiş bir imkân. Sokak sokak gezmenize gerek yok, hepsi bir binada toplanmış, her şey asansörün bir tek düğmesine bağlı, otuz kırk aileye tebliğ imkânı. Hiç kimsenin itiraz edemeyeceği Kur’an öğretme dersiyle başlayabilirsiniz.
Elhamdülillah bunu yapanları ve tek başına bir siteyi İslam’ın rengine boyayan bayanlarımıza şahit oluyoruz.
Sevgili gençler, haydin kıpırdayın, binanızda, sınıfınızda, iş yerinizde bir şeyler yapmak için ayağa kalkın. Yalnızlıktan tek başına olmaktan şikâyet etmeyin, böyle bir bahanenin arkasına sığınmayın, meydana çıkın, ayağa kalkın.
Unutmayın bütün davalar önce bir kişiyle başlar. (İLKHA)