İŞÇİ ÇIKARMAK BU KADAR KOLAY OLMAMALI
31 Mart seçimlerinden sonra kazanan birçok belediye başkanının ilk işi kendinden önceki başkanın aldığı işçileri işten kovmak oldu. Neredeyse gelenekselleşen bu uygulama binlerce ailenin mağduriyetine sebep oluyor. Kamuoyu, işçilerin bu kadar kolay işten çıkarılmasına karşın yasaların daha korunaklı olmasını istiyor.
MUHSİN ŞENOL-DOĞRUHABER
Seçimden önce işçi çıkarılmayacak diyenler seçimden sonra ilk iş olarak işçi kıyımına başladı. Kimi belediyelerde binlerce işçi ya işten çıkarıldı ya da sendika değiştirmeye zorlandı. Bazı işçilerin ise görev yerleri değiştirilerek mağdur edildi. Türkiye’de neredeyse gelenekselleşen ve her seçim döneminde binlerce aileyi mağdur eden bu uygulamalar kamu vicdanını yaralıyor. İnsan Hakları Cemiyeti Başkanı Mehmet Karadağ, yasaların işçiyi koruduğunu söylerken zihniyetlerin değişmesi gerektiğine vurgu yaptı. HÜDA PAR ise geleneksel hale getirilen işçi çıkarmaların önüne geçmek için daha objektif, daha nesnel kriterlerle iş kanununda düzenlemeler yapılması gerektiğini belirtiyor.
İBB’DE İŞTEN ÇIKARILANLARIN SAYISI 5 BİNE YAKLAŞTI
İstanbul Büyükşehir Belediyesinde işten çıkarmalar devam ediyor. Binlerce işçi telefonlarına gelen mesajla işten çıkarıldığını öğreniyor. Son gelen rakamlarla birlikte işten çıkarılan işçi sayısının 5 bine yaklaştığı belirtiliyor.
İşte İBB’den işten çıkarılanların sayısı:
İSTAÇ A.Ş.’den 200
İstanbul Güvenlik A.Ş.’den 750
Metro İstanbul A.Ş.’den 200
Boğaziçi Yönetim A.Ş.’den 200
Park ve Bahçelerden 185
İspark A.Ş.’den 246
Beltur A.Ş.’den 175
Medya A.Ş.’den 72
Kültür A.Ş.’den 17
Belbim A.Ş.’den de 5
İSMEK’ten 2 bin 652 işçi işten çıkarıldı.
İŞÇİLER İBB ÖNÜNDE EYLEM YAPIYOR
Haberi alan yüzlerce işçi İBB’nin Saraçhane’deki binası önünde eyleme başladı. Eski İSTGÜVEN çalışanı Ahmet Haşim Zamur, iki gün önce beklemediği anda cep telefonuna gelen kısa mesajla işten çıkarıldığını öğrendiğini söyledi. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun göreve gelirken hiç kimseyi işten çıkarmayacağına dair söz verdiğini ifade eden Zamur, "Bana göre söz namustur, senettir, onurdur, haysiyettir. Kemal Kılıçdaroğlu da aynı şekilde, 'Bir kişi bile işten çıkarılırsa gelsin yanıma beraber hesap soracağız' dedi. Bu sözler ne çabuk unutuldu ya da bu sözler neden böyle söylendi de yapılmadı? İSTGÜVEN Genel Müdürü Ahmet Can Buğday, bize bir ay önce mesaj attı; 'Rızkının peşinde, ekmeğinin peşinde olan herkes hiçbir şekilde işten çıkarılmayacak merak etmeyin.' Aradan bir ay geçti ne değişti?" diye konuştu. Güvenlik görevlisi olduğunu, hep görevinin başında bulunduğunu, günde 9 saat ayakta durduğunu, emek verdiğini, bankamatik memuru olmadığını belirten Zamur, şöyle konuştu: "Ben bir ay sonra evleniyorum. Bu yüzden kredi çektim, bir sürü masraf yaptım. Kiraya çıkıyorum ve şu an işsizim. Hiç bilmiyorum ne yapacağım, nasıl ödeyeceğim bu kadar borcu. Davetiyem de hazır. Halkımızdan, büyüklerimizden destek istiyorum. Belediye başkanı lütfen verdiği sözü tutsun. Bu kadar işçiyi mağdur etmesin. Gerçekten ayıptır, günahtır, yazıktır."
HİZMET-İŞ SENDİKASI’NDAN EKREM İMAMOĞLU’NA ÇAĞRI
Hizmet-İş Sendikası Genel Yönetim Kurulu yaptığı yazılı açıklamada, İstanbul Büyükşehir Belediyesinde beklenmeyen bir durum olan işten çıkarmaların emekçileri ve İstanbul halkını üzdüğü ifade edilerek, son birkaç hafta içinde, 16 milyon İstanbulluya 24 saat hizmet eden bini aşkın İBB çalışanının iş akitlerinin feshedildiği kaydedildi. İşlerinden çıkarılanlar için her türlü hukuki ve eylemsel desteğin verileceği vurgulanan açıklamada, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun vadettiği gibi 16 milyon İstanbulluyu kucaklayan bir başkan olmaya davet edildiği belirtildi. Açıklamada, İstanbul halkının İmamoğlu'na emekçilerin işten çıkarılması için değil, kente ve emekçilere sahip çıkması için oy verdiği ifade edilen açıklamada, şöyle devam edildi: "İş akitlerinin feshedildiğini telefonlarına gelen kısa mesajla öğrenen emekçilerimiz, bu durumu hüzünle karşılamakta, Sayın İmamoğlu'nun bu uygulamayı tekrar gözden geçireceğine ve seçim öncesi taahhütlerini yerine getireceğine inanmaktadırlar. Sendika olarak Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu'nu sağduyulu davranmaya davet ediyoruz. Emekçilere sahip çıkmasını ve tek amacı evlerine bir lokma ekmek götürmek olan üyelerimizin işe geri alınmalarını talep ediyoruz. Hizmet-İş olarak, konfederasyonumuz Hak-İş ve kardeş sendikalarımızla birlikte üyemiz emekçilerin işe geri dönmeleri için sosyal ortak anlayışıyla çözüm üretilmesine katkı sağlamaya hazır olduğumuzu belirtmek isteriz."
“ZİHNİYET DEĞİŞMEDİĞİ SÜRECE İŞÇİLER ÇIKARILMAYA DEVAM EDECEK”
İnsan Hakları Cemiyeti Başkanı Avukat Mehmet Karadağ, “Aslında işçiyi koruyan birçok kanun var. Şu an İBB’den işten çıkartılanlar işlerine dönmek için işe dönme davası açabilirler. Bu davalar ortalama 1-1,5 yıl sürüyor. Bu süreçte tabii işçiler mağdur oluyor. Ayrıca işten çıkarılan işçiler tazminatlarını da alacaklar. Tabi belediye başkanlarının cebinden çıkmadığı için bu paralar işçi çıkarmalar da kolay oluyor. Ayrıca işe dönme davasını kazanan işçileri daha sonra da belediyeye almayabilirler. Bunun da tazminatı var. İşveren 4 maaş tazminat ödeyerek işçiyi işe almayabiliyor. Bir işçinin tazminatları yüz bin lirayı bulabiliyor. Kanunlar var ama önemli olan zihniyetin değişmesi. Zihniyet değişmediği sürece işçiler çıkarılmaya devam edecek.” ifadelerini kullandı.
“İŞÇİ ÇIKARMALAR GELENEKSEL BİR HAL ALDI”
HÜDA PAR Genel Merkezinden yapılan açıklamada ise işçi çıkarmaların hukuksuz olduğu ve geleneksel bir hal aldığı tehlikesine dikkat çekilerek “Geçtiğimiz günlerde bazı belediyelerin el değiştirmesi ile birlikte toplu işten çıkarmalar bir kez daha gündeme geldi. CHP’nin kazandığı Bolu Belediyesi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesinde işten çıkarmalarla gündeme gelen bu durum, birçok CHP’li belediyede de yaşanmaya başladı. Mağdur edilen işçiler, Ankara’ya yürüme, bazı yerlerde gösteriler yapma, açlık grevleri ve benzeri bazı tepkilerle hak arama mücadelesini sürdürüyorlar.” denildi. İş kanununun 29. Maddesinin emekçiyi mağdur ettiğine işaret edilen açıklamada, “İşçilerin özellikle belediyelerde politik bağnazlığın kurbanları olarak seçilmeleri, maalesef Türkiye’de geleneksel bir hal almış durumdadır. Yasanın çalışanlar için farklı statüler barındırması, iş güvencesini baltalayan önemli bir etkendir. Özellikle ‘geçici’ ya da ‘sözleşmeli’ statüsü, toplu işten çıkarmaları kolaylaştırmaktadır. Nitekim İş kanununun 29. maddesi, çalıştırılan işçi sayısına bağlı olarak belli oranda ‘toplu işten çıkarma’yı düzenlemekte ve bu konuda işverene imkanlar tanımaktadır. Yasanın emekçiyi korumadaki bu yetersizliğine politik ve ideolojik bağnazlıklar ile kendi yandaşını işe alma arzusu da eklenince, çalışanların sık mağduriyetlerine rastlamak kaçınılmaz oluyor.” denildi.
“İŞ KANUNUNUN İLGİLİ MADDELERİ YENİDEN DÜZENLENMELİ”
Son olarak yetkililere çağrıda bulunulan açıklamada, “Bu iflah olmaz kültürün bir an önce ortadan kalkması için öncelikle siyasi ve politik olgunluğun Türkiye’de oturması gerekmektedir. Aksi halde insanların ekmeğiyle oynanmaya devam edilecek, sınıflar arası uçurum ve bunun doğal sonucu olan çatışma kültürü de hep olacaktır. Bu durumda işveren lehine düzenlemeler içeren iş kanununun ilgili maddeleri yeniden düzenlenmeli, daha objektif, daha nesnel kriterlere kavuşturulmalı ve iş güvencesini esas almalıdır. Ancak bu şekilde iki tarafın da suiistimale maruz kalmalarının önü alınabilecektir.” diye ifade edildi.