"Yüzyılın Anlaşması Filistin davasını ortadan kaldırmayı hedefliyor"
Yurtdışı Filistinli Âlimler Birliği Başkanı Dr. Nevvaf Tekruri, ABD'nin, Filistin meselesine çözüm iddiasıyla hazırladığı ve "Yüzyılın Anlaşması" olarak nitelendirdiği plan ile Filistin ve Kudüs davasını ortadan kaldırmayı hedeflediğini söyledi.
İlk konuşulduğu günden beri Filistin halkı tarafından topyekûn reddedilen "Yüzyılın Anlaşması" ABD ve siyonistler tarafından her defasında yeni bir oyunla dayatılmaya çalışılıyor. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Mısır'ın da destek verdiği "Yüzyılın Anlaşması"na karşı Filistin halkı büyük bir direniş gösteriyor.
Yurtdışı Filistinli Âlimler Birliği Başkanı Dr. Nevvaf Tekruri, ABD'nin Filistin meselesine çözüm bulmak iddiasıyla hazırladığı kirli planlarından olan "Yüzyılın Anlaşması"nın hedefi, Filistin halkının anlaşmaya karşı gösterdiği direniş ile Kudüs ve Mescid-i Aksa'nın son durumu ile ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu.
Tekruri, İslam âlemine, bu anlaşmaya karşı direnen Filistin halkının o güçlü ve şerefli direnişine destek vermeleri çağrısında bulunarak, "Allah'ın izniyle bu anlaşma kesinlikle başarıya ulaşamayacaktır. İslam ümmetinden isteğimiz; bu anlaşmanın başarısız olması için Filistin halkının yanında durmaları ve şanlı direnişlerini desteklemeleridir." dedi.
İşgal altında olan Kudüs ve Mescid-i Aksa'nın bir Yahudileştirme süreci ile karşı karşıya olduğunu ifade eden Tekruri, "Bu günlerde Mescid-i Aksa'nın yakılmasının 50'inci yıldönümünü yaşıyoruz. Aslında bu tarih, Mescid-i Aksa'nın ilk yakılış tarihidir ve Mescid-i Aksa bu tarihten itibaren kesintisiz bir şekilde yakılmaya başlandı, ateş o günden bu yana hiç sönmedi. Yine işgal rejimi o günden bugüne Mescid-i Aksa'nın kutsallığını kirletmek için bütün yolları denediler. Bugün Mescid-i Aksa, işgalci askerler tarafından her gün baskınlara maruz kalırken, asıl halk engelleniyor. Ama Kudüs halkı; kadını-erkeği, yaşlısı ve genciyle her tabakadan insan, Kudüs ve Mescid-i Aksa'yı canları ve malları pahasına korumaya çalışıyorlar. Dolayısıyla, Kudüs ve Mescid-i Aksa'da bir yandan işgalcilerin Yahudileştirme çabaları sürerken, diğer yandan buna karşılık halkımız kararlı azimli ve sabırlı bir şekilde mücadelesini sürdürmeye devam ediyor." dedi.
"Mescid-i Aksa kendisini savunması için İslam ordularını bekliyor"
İslam ümmetine Kudüs ve Mescid-i Aksa'ya sahip çıkmaları çağrısında bulunan Tekruri, "Hazret-i Ömer (Radiyallahu Anh), Mescid-i Aksa'yı ona yakışır bir şekilde fethedip temizledi. Bu topraklarda yaşayan diğer dinlerdeki insanların haklarını koruyacağına dair teminat vererek, Mescid-i Aksa'nın anahtarını teslim aldı. Haçlıların işgalinden sonra ise Selahaddin-i Eyyubi de Mescid-i Aksa'yı bu işgalci haçlıların pisliğinden temizledi ve bugün Mescid-i Aksa, kendisini savunması için İslam ordularını bekliyor. Yeni Ömerler, yeni Selahaddinler ve yeni Abdulhamidler bekliyor. Sultan Abdulhamit Han, Mescid-i Aksa'yı korudu. Hatta tahtını Mescid-i Aksa'ya feda etti. Mescid-i Aksa bugün böyle insanları bekliyor. Ümmet içerisinde çok hayırlılar vardır. Böylece düşman, İslam ümmetinin Mescid-i Aksa'yı kaybetmeyeceğini ve ihmal etmeyeceğini bilmelidir." ifadelerini kullandı.
Tekruri, emperyalist ABD Başkanı Donald Trump'ın bazı Arap ülkelerinin işgal rejimi ile normalleşme konusundaki rahatlıklarını görünce Filistin davası ve varlığını tamamen ortadan kaldırmayı amaçlayan "Yüzyılın Anlaşması" olarak adlandırılan, ancak kendilerinin "Yüzyılın Tokadı" olarak nitelendirdikleri bir planı ortaya çıkardığını belirtti.
"Allah'ın izniyle bu anlaşma başarıya ulaşamayacaktır"
Trump'ın işgalci terör şebekesinin tarafında olup Filistin halkının düşmanı olduğunu belirten Tekruri, şunları söyledi:
"Dolayısıyla Bahreyn'de yapılan toplantı tamamen işgal rejimine yarayan, Filistin davasını ve varlığını ortadan kaldırmayı hedeflemektedir. Bu Amerika, israil ve bölgemizdeki bazı ayak takımı ülkelerinin planladığı bir projedir. Ancak halkımızın cihadı, direnişi ve ümmetin de bizlere desteği, bu anlaşmanın gerçekleşmesine inşallah engel olacaktır. Yüce Allah'ın lütfu ile bugün Filistin halkı, bütün gruplarıyla bu anlaşmaya karşı mücadelede birbirlerini destekliyor ve beraber hareket ediyor. Tabi İslam ümmeti içerisindeki ihlaslı kardeşlerimiz de bizleri destekliyor ve bu anlaşmaya karşı çıkıyor. Allah'ın izniyle bu anlaşma başarıya ulaşamayacaktır. Bizim İslam ümmetinden isteğimiz; bu anlaşmanın başarısız olması için Filistin halkının yanında durmaları, direnişlerini desteklemeleridir."
"Yüzyılın Anlaşması Filistin davasını ortadan kaldırmayı hedefliyor"
ABD'nin artık tamamen işgal rejiminin maslahatı için çalıştığını açıkça dile getirdiğini belirten Tekruri, "ABD daha önce bu anlaşmayı bir kaç sefer dile getirdi. Biraz daha dikkatli olan insanlar da zaten bunu önceden görmüştü. Ama bu sefer çok aleni bir şekilde açıklandı. Gözleri kapalı olanlar dahi artık bunu görüyor ve biliyor. ABD artık tamamen işgal rejiminin maslahatı için çalıştığını açıkça söylüyor, bunu gizleme ihtiyacı bile duymuyor. Dolayısıyla acı dolu bu süreç bizlere hayır getirecek. Çünkü artık bütün her şey tüm çıplaklığıyla ortadadır. Asıl gerçeği görmek istemeyenler bile artık bunun farkında ve 'Yüzyılın Anlaşması' denilen bu proje çok yakında sona erecektir. Bu anlaşma tamamen işgal rejiminin menfaatini gözeten bir anlaşmadır. Filistin davasını ve varlığını ortadan kaldırmayı hedefliyor. Ama İslam ümmetinin ve halkımızın kararlılığı daha önce yaptığı gibi bu anlaşmaya da geçit vermeyecektir. Yıllar önce yapılan anlaşmalara bakın hiç biri şu an yürürlükte değil." şeklinde konuştu.
"İşgal rejimi Filistin'i bitirdikten sonra Mekke ve Medine'ye yönelecek"
Tekruri, "Bu anlaşmanın ardından işgal rejimi ile normalleşmeye gidenler kendi kendilerine kıymış olacaklar. Kendi evlerini başlarına asıl yıkanlar onlar olacak. Onların, mal ve makamlarını kurtaracak olan da işgal rejimi olmayacaktır. İnşallah böyle bir şey olmaz. İşgal rejimi burayı bitirdikten sonra da Mekke ve Medine'ye yönelecek. Çünkü buraya ilk geldiklerinde 'Hayber Hayber' diyorlardı. 'Hayber'in intikamını aldık.' diyorlardı. O yüzden bu rejim, bir suç rejimidir. Bu rejime güvenenler veya dayananlar başarısız olacaklardır. İslam ümmetine mensup olan bir insanın işgal rejimi ile normalleşme çabasına girmesi veya onu kabul etmesi hiç yakışır bir durum değildir." diye konuştu. (İbrahim Koçyiğit-İLKHA)