FETÖ yargısı mağduru tutuklu aileleri bir bayramı daha buruk geçiriyor
İslami yaşantısından dolayı 90’lı yıllarda çeşitli komplo ve kumpaslarla tutuklanıp müebbet hapis cezasına çarptırılan Molla Mehmet Şerif Çelik’in ailesi, 46 bayramı buruk geçirdi.
İslami hassasiyetlerinden dolayı 28 Şubat sürecinde asılsız suçlamalarla cezaevlerine atılan mahkûmların aileleri bir bayramı daha sevdiklerinden uzak geçirmenin burukluğunu yaşıyor. FETÖ yargısının kumpasları sonucu zindanlara konulan Yusufilerin ve ailelerinin mağduriyeti sürüyor.
FETÖ’nün polis ve yargı ayağı tarafından İslami bir hayat sürdüğü için kendisine kurulan çeşitli kumpaslar sonucu 90’lı yıllarda cezaevine konulan Molla Mehmet Şerif Çelik’in ailesi adalet taleplerini yineledi. Müebbet hapse mahkûm edilen Çelik, 23 yıldır halen cezaevinde tutuluyor.
İLKHA’ya konuşan Molla Mehmet Şerif Çelik’in ailesi, 46’ncı bayramlarını da ondan ayrı yaşamanın burukluğunu yaşadıklarını belirttiler.
Bir bayrama daha hüzünlü girdiklerini vurgulayan Molla Mehmet Şerif Çelik'in kardeşi Mehmet Çelik, ağabeyi Mehmet Şerif’in 1993 yılında henüz 20 günlük evli iken yakalandığını, 5 sene cezaevinde kaldıktan sonra beraat ettiğini ancak beraat edilir edilmez askere alındığını söyledi. Teskere aldıktan sonra imamlık görevine başlayan ağabeyinin tayininin Şırnak'ın İdil ilçesine çıktığını aktaran Çelik, imamlık görevindeyken yaklaşık iki sene sonra beraat ettiği dosyadan tekrar yakalanıp, bu kez müebbet hapse mahkûm edildiğini kaydetti.
Ağabeyinin toplam 46 bayramı ailesinden ve akrabalarından uzakta geçirdiğine dikkat çeken Çelik, ağabeyinin suçsuz yere FETÖ’nün kumpasları sonucu cezaevine konulduğunu dile getirdi.
Çelik, “Ne yazık ki bir bayram daha buruk geçiriyoruz. Çünkü yaklaşık 23 senedir ağabeyim FETÖ’cülerin kumpası sonucu cezaevinde bulunmaktadır. 46 bayramı ağabeyimden uzakta buruk geçiriyoruz.” dedi.
“Ne yazık ki hayal kırıklığına uğradık”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Ne yazık ki 5 yıl, 10 yıl, 15 yıl hapishanelerde çürüyen vatandaşlarımız var. Bunlar oldu. Şimdi bunlar düzeltme fırsatını yakaladık.” sözlerini hatırlatan Çelik, şöyle devam etti:
“Sayın Erdoğan’ın 15 Temmuz darbe girişiminden sonra FETÖ’nün mağdur ettiği insanlara yönelik sarf ettiği bir söz vardı. Bizler bu sözlere çok güvenmiştik ve içimiz de ferahlamıştı. Bizler bu sözlerden sonra çok yakında ağabeyimin de artık aramızda olacağını ve onunla bayramı geçireceğimizi düşündük. Ama ne yazık ki yine hayal kırıklığına uğradık.”
“FETÖ’cüler ağabeyimi hiçbir suç unsuru olmadan cezaevine attılar”
90’lı yıllarda mütedeyyin insanları sindirmek için bölgede FETÖ ve PKK’nin işbirliği yaptığına işaret eden Çelik, “Ağabeyim bir devlet memuruydu. Kendisi imamdı ve yeni evliydi. Birkaç haftalık evliyken onu cezaevine aldılar. 90’lı yıllarda PKK bir yandan FETÖ bir yandan bölgedeki muhafazakâr insanlara yönelik saldırılar yapıyordular ve sindirmek istiyordular. Her iki terörist grup bunları ortadan kaldırmak için sanki anlaşmıştılar. Fahrettin ağabeyim suçsuz yere 1992 yılında evinin önünde PKK tarafından katledildi. Hemen akabinde 1993 yılında FETÖ’cü polisler Mehmet Şerif ağabeyimi yakalayıp suçsuz yere, hiçbir suç unsuru olmadan cezaevine attılar ve müebbet cezaya çarptırdılar.” ifadelerini kullandı.
“Hayal kırıklığına uğruyoruz”
Tek ümitlerinin ağabeyinin gelecek bayramı ailesiyle birlikte geçirmek olduğunu belirten Çelik, “Sayın Erdoğan’a seslenmek istiyorum; yaklaşık 17 yıldır ağabeyim sizin mağdurunuz ve biz bu hakkı sizden isteyeceğiz, hakkımızı da helal etmeyeceğiz. Çünkü sana çok güvendik ama hayallerimiz boşa çıktı. Ağabeyimin dosyası araştırılsın. FETÖ’nün mağdur ettiği kişiler darbeden bir an önce bırakılmaları gerekirken ama ne yazık ki hâlâ hayal kırıklığına uğruyoruz. En azından ağabeyimin gelecek bayramı bizimle geçirmesini ümit ediyoruz.” diye konuştu.
“Bu haksızlığı ortadan kaldırmalısınız”
Mehmet Şerif’in bir diğer kardeşi Mehmet Salih Çelik, bir an önce ağabeyinin uğradığı zulmün son bulmasını istediklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a seslenen Çelik şunları söyledi: “Erdoğan’ın elini taşın altına koymasına gerek yok. Sadece gerekeni yapması gerekiyor. Vatandaşının mağduriyetini, üzerindeki zulmü gidermek zorundasın. Eğer Fırat’ta kurdun kapacağı kuzudan sorumluysan 17 yıldır sizin iktidar döneminizde Yusufi medresedeki arkadaşları çıkarmak zorundasınız. Bu sizin yükümlülüğünüz, İslami sorumluluğunuz ve mecburiyetinizdir. Bayram sayılarını unuttuk. Filistin’de, Myanmar’da, Yemen’de, Suriye’de değil Türkiye’de oluyor bu. Bu zulmün bir an önce giderilmesini istiyoruz. Bu haksızlığın ortadan kaldırılmasını istiyoruz.”(Mehmet Fatih Akgül-İLKHA)