Yapıcıoğlu: Hindistan’ın Keşmir kararı hukuk cinayetidir
Hindistan’ın Keşmir kararına ilişkin konuşan HÜDA PAR Genel Başkan Vekili Zekeriya Yapıcıoğlu, kararın Hindistan anayasasına, uluslararası hukuka aykırı olduğunu söyleyerek bunun bir hukuk cinayeti olduğunu vurguladı.
HÜDA PAR Genel Başkan Vekili Zekeriya Yapıcıoğlu, canlı yayın konuğu olduğu Rehber TV’de Hindistan’ın skandal Keşmir kararını değerlendirdi. Yapıcıoğlu, bu hukuksuzluğun durdurulmaması durumunda, sorunun büyüyeceğini, en büyük zararı ise Keşmirli Müslüman halkın göreceğine dikkat çekti.
Hindistan hükümetinin, Pakistan ile 70 yıldır ihtilafta olduğu ve son dönemde gerginliğin arttığı Cammu Keşmir eyaletinin özel statüsünü kaldırdığını hatırlatan Yapıcıoğlu, hukukun üstünlüğüne güvenen tüm insanları Hindistan’ın bu kararını şiddetle kınamaya davet etti.
Cammu Keşmir’in 1947’den beri Pakistan-Hindistan-Çin üçlüsünün çarkları arasındaki tarihsel döngüsü hakkında önemli bilgiler veren Yapıcıoğlu, “Keşmir, bağımsızlığa yakın bir bölge iken, 1947 Hindistan’ın bağımsızlığını kazanmasıyla bağımsızlığını kaybetmiş bir İslam beldesidir. Cammu bölgesinde Hindular çoğunluktadır ama Keşmir ile birleşmesiyle nüfusun çoğunluğu Müslüman olan bir beldedir. 1947’de hem Pakistan hem de Hindistan’ın bağımsızlıklarını ilan etmelerinden sonra Keşmir’in statüsü konusunda bir anlaşmazlık oldu ve İngilizler, Keşmir’in geleceğine dair Keşmir’in karar vermesi gerektiğini belirterek oradan çekildi. Daha sonra çoğunluk Müslüman olması hasebiyle Keşmir halkı, Pakistan’a bağlanmak istediklerini deklare ettiler. Ama o dönem Keşmir’i idare eden hükümdar, o dönemin şartları içerisinde Pakistan’a bağlanmamalarının kendileri için daha doğru olacağı yönünde bir kanaat belirtti. Keşmir halkı, hükümdarlarını reddedip, kendi adlarına karar verme yetkisinin bulunmadığını deklare etmelerine rağmen, hem Pakistan hem de Hindistan, -daha çok taze iki devlet iken- oraya askerlerini çıkardılar ve yaklaşık 2 yıllık bir çatışmalı süreçten sonra Keşmir’i ikiye böldüler. Keşmir’in bir kısmı Pakistan askerleri tarafından Pakistan’a bağlandı, diğer bir kısmı da Hindistan askerlerinin hâkimiyeti altında kaldı. Daha sonra Çin, hem Pakistan’ın hâkimiyetindeki bölgelere hem de Hindistan hâkimiyetindeki bölgelere 1950’li yılların sonunda girmek suretiyle Keşmir’in yaklaşık yüzde 20’si civarında bir bölgeyi işgal ile kendine bağladı. Şu an halen Çin işgali altında Keşmir toprakları var.” bilgisini paylaştı.
“Hindistan yönetimi, BM’nin almış olduğu kararlara uymamıştır”
Cammu Keşmir bölgesinin 1947 yılından bu yana sürekli kan ağladığını belirten Yapıcıoğlu, Hindistan yönetiminin bugün almış olduğu kararın, Hindistan anayasasına da aykırı olduğunu ifade etti:
Yapıcıoğlu, “2016’dan bu yana yeni bir süreç başladı ve gerginlik adım adım tırmandı. 1990’lı yıllarda da yine sıkça gündemdeydi. Fakat gerçek şu ki, 1947’de Hindistan’ın bağımsızlığını ilan etmesinden bu yana Cammu Keşmir bölgesi sürekli kan ağlıyor, sürekli katliamlar yaşıyor, sürekli hak ihlalleriyle gündemde. Cammu Keşmir bölgesinde Müslümanlar azınlıkta ve BM’nin almış olduğu 20’den fazla karar var. Alınan kararların özeti, Keşmir halkının yapılacak bir halk oylamasıyla kendi geleceklerini tayin etmeleri gerektiği yönünde çok teklif var. Şimdiye kadar Hindistan yönetimi, BM’nin almış olduğu kararlara uymamıştır. Hindistan yönetiminin bugün almış olduğu karar, açıkça Hindistan anayasasına da aykırıdır.” İfadelerini kullandı.
“Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile ‘ben anayasayı değiştirdim’ demesi bir hukuk cinayetidir”
Yapıcıoğlu, Hindistan’ın çok tehlikeli bir oyun oynadığını söyleyerek şöyle devam etti: “Hindistan Anayasasının 370. Maddesi Keşmir bölgesine çok özel bir statü veriyor. Keşmir bölgesinin kendi parlamentosu, Başbakanı ve hükümeti var. Hindistan anayasasına göre; Hindistan Cumhurbaşkanı bile Cammu Keşmir ile ilgili bir karar aldığında mutlaka Keşmir parlamentosuna ve Keşmir’deki idarecilere danışmak ve onlarla bir mutabakat ile değiştirebileceği yönünde hükümler var. Cammu Keşmir’in statüsünü ortaya koyan anayasa hükümlerini Cumhurbaşkanlığı emri ile ortadan kaldırdığını iddia ediyorlar ve Keşmir’in statüsünü yeniden düzenleyeceklerini söylüyorlar. 1947’de anayasaya yazılmış ve Keşmir bölgesine bir statü verilmiş. Nasıl ki o statü anayasa ile verilmişse ve taraflar bunu kabul etmişlerse, o statüyü taraflardan birisi tek başına veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile ‘ben anayasayı değiştirdim, falanca hükmü askıya aldım’ demesi bir hukuk cinayetidir. Hindistan bunu ilk defa yapmıyor. Hindistan çok tehlikeli bir oyun oynuyor. Bütün dünyanın karşı çıkmasına rağmen Keşmir’den bir türlü vazgeçmiyor.”
“Hindistan kendi amacına ulaşamayacaktır!”
Son olarak Müslüman Keşmir halkının hiçbir zaman Hindistan’a boyun eğmediğini söyleyen Yapıcıoğlu, hukukun üstünlüğüne güvenen tüm insanları Hindistan’ın bu kararını şiddetle kınamaya davet etti.
Yapıcıoğlu, “70 yılı aşkın bir süredir Keşmir halkı da hiçbir zaman Hindistan’a boyun eğmedi ve bundan sonra da boyun eğmeyecek gibi görünüyor. Bu hukuksuzluk durdurulmazsa, sorun büyüyecek; en büyük kaybı, zararı Keşmir’in Müslüman halkı görecektir. Tüm Müslümanlar Keşmir halkının yanında durmalıdır. Meseleye hangi açıdan bakarsanız bakın sadece ‘ben Müslümanım’ diyen değil, ‘ben hukukun üstünlüğüne güveniyorum’ diyen farklı din ve ideolojilere mensup insanların da bu durumu şiddetle kınaması gerekir. 1947’den beri Filistin ve Keşmir ciddi acılar yaşıyor. Bir taraftan siyonistler, diğer taraftan Hindular oradaki Müslümanlara çok ciddi acılar yaşatıyorlar. Hindistan’ın bu son kararı da adım adım geliyordu. Ama Hindistan kendi amacına ulaşamayacaktır. Bölgeyi tehlikeli bir tedirginliğe çekiyor. Sadece Pakistan bölgesini veya sadece İslam coğrafyasını değil, eğer dünya böyle bir gerginliği istemiyorsa buna uluslararası bir müdahalenin gelmesi gerekiyor. Fakat bugüne kadar sadece kınamalar ve sadece uygulanmayan BM kararları var.” şeklinde konuştu. (Ramazan Casuk-İLKHA)