Hollanda'da peçe ve burka yasağı yürürlüğe girdi. Yasağa uymayanlara 150 euro para cezası verilecek. Söz konusu despotça yasağa tepki gösteren Tesettür Seferberliği Platformu (TESSEP) Genel Merkezi, burka ve peçe yasağının yürürlüğe girmesinin; inanç, düşünce ve ifade hürriyetine reva görülmüş yeni bir pranga olduğunu vurguladı.

TESSEP açıklamasında, her türlü çirkef ve ifsada karşı son derece hoşgörülü, özgürlükçü, kucaklayıcı bir tavır sergileyen Avrupa’nın söz konusu İslam ve Müslümanlar olunca, yasaklayıcı despot ve inançlara karşı mütecaviz tavrıyla ikiyüzlülüğünü yine yeniden ortaya koyduğu belirtildi.

Yasağın büyük bir nefretle kınandığı belirtilen açıklamada, Müslüman kadının tesettür kalesine taciz ateşi niteliğindeki bu yasakların derhal kaldırılması gerektiği ifade edildi.

Avrupa ülkelerinin Müslüman kadının tesettürüne yönelik mütecaviz ve küstah tavrının kaygı verici olduğuna dikkat çekilen açıklamada, "Hollanda'da geçtiğimiz yıl onaylanan ve 1 Ağustos itibariyle yürürlüğe giren, burka ve peçe yasağının yürürlüğe girmesi; inanç, düşünce ve ifade hürriyetine reva görülmüş yeni bir prangadır. Her türlü çirkef ve ifsada karşı son derece hoşgörülü, özgürlükçü, kucaklayıcı bir tavır sergileyen Avrupa, söz konusu İslam ve Müslümanlar olunca, yasaklayıcı despot ve inançlara karşı mütecaviz tavrıyla ikiyüzlülüğünü yine yeniden ortaya koymuştur. Avrupa ülkeleri İslam’ın biricik incisi olan Müslüman kadına ve onun baş tacı olan tesettüre çirkin elini cüretkârca uzatma hususunda adeta sıraya girmiş durumdadır. Bu oldukça kaygı vericidir." denildi.

"Yasaklar engellenmezse Avrupa’da Müslümanlara yönelik hak ihlalleri yayılacak"

Tesettürün ümmetin kırmızıçizgisi olduğunu vurgulanan açıklamada, "Bugün Avrupa, Müslüman kadının ve asla pazarlık konusu edilmeyecek olan tesettürünün ümmetin kırmızıçizgisi olduğunu gayet iyi biliyor. Ancak getirilen her yasakla beraber karşılaştıkları cılız tepkiler sayesinde, yeni yasaklar koyma noktasında cesaret buluyor. Bu ve benzeri yasaklar, aynı zamanda bir nabız yoklama şeklidir. Şayet bu yasaklar engellenmezse ve tepkiler yine cılız kalırsa, var olan kısıtlama ve hak ihlallerinin Avrupa’da dalga dalga yayılacağına inanıyoruz. Bunun İslamafobi rüzgârını da arkasına alıp bir tusunamiye dönüşmesi de olasılıklar arasında değerlendirilmelidir mutlaka." ifadelerine yer verildi.

"Müslüman kadın suçlu konumuna düşürülüyor"

Bu yasakla Müslüman kadının Avrupa’da suçlu konumuna düşürüldüğüne işaret edilen açıklamada, "Ayrıca bu yasakla beraber; burkalı, peçeli Müslüman kadınlar, Hollanda sokaklarında, hastanelerde, okullarda, toplu taşıma araçlarında kısacası her nerede görülürse görülsünler, potansiyel suçlu gibi görüleceklerdir. Aslında bir şekilde hedef tahtasına da oturtulmuş olacaklar. Sözlü ve fiili saldırıların olması da kaçınılmaz olacaktır. Bu ceza 150 Euro'luk bir cezadan öte en temel ihtiyaçlardan olan insan hürriyetine kesilen asla kabul edilemeyecek acı bir faturadır. Sürekli kadın haklarının altını çizen gündemden düşürmeyen batı, bu yasak ve olası getirileri sayesinde bir kadının psikolojisini, ailesinin yaşayabileceği travmayı elbette hesap ediyordur. Ama söz konusu İslam'ın kadını olunca çifte standart oyununu tekrar oynamaktan utanmıyor." diye belirtildi.

"Müslüman kadın sahipsiz değildir"

Müslümanların bu tür yasaklar konusunda duyarlı olmaya çağrılan açıklamada, "Aslında gerek Avrupa ve gerekse tüm dünya üzerinde Müslüman kadınlara ve örtülerine reva görülen hakaret ve yasaklar, tarihin tekerrür ettiği gerçeğini tekrar hatırlatıyor bizlere. Asrı saadette; Beni Kaynuka'dan bir İslam düşmanının kuyumcu dükkânına alışveriş için gelen Müslüman kadının örtüsüne yaptıklarını ve olaya Allah Resulü Sallallahu Aleyhi Vesellem’in tepkisini yeniden ve içimiz acıyarak tekrar hatırlıyoruz. Allah Resul’ünün tavizsiz ve izzetli duruşunun bizlere de emsal olması gerektiğini hatırlatmak istiyoruz. Bu nedenle duyarsız kalamayız, tepkisiz kalamayız. Bu yasağı nefretle kınıyoruz. Müslüman kadın sahipsiz değildir, Müslüman kadının tesettür kalesine taciz ateşi niteliğindeki bu yasaklar derhal kaldırılmalıdır." denildi. (Mehmet Fatih Akgül-İLKHA)