Hayrettin Karaman Rüşveti yazdı! Hem devlet, hem halk
GüncelHayrettin Karaman: Rüşvet ile topyekün mücadele şarttır; hem devlet gerekeni yapacak, hem de halk...
Dürüst bir vatandaşın rüşvet yüzünden düştüğü darlığı dile getirdiği mektubu ile cevabımı paylaşıyorum:
“İşin içinden çıkamadığım için size ve birçok yere aynı soruyu sorarak doğru olanı öğrenmeye çalışıyorum. Gerçekten benim için çok önemli bir konu çünkü bütün hayatımı etkileyecek. Türkiye’de müteahhitlik yapmak istiyorum ve bunun için araştırmalarda bulunuyorum nitekim çevremde de bu işi yapan birçok kişi var. Ancak, İslami şartlara uygun olmayan şeyler duyuyorum ve bunun için size sormak istedim. Müteahhitlikte ihale usulü devlet işleri yapmak istiyorum. Devlet ihalelerine girip iş alıp bu şekilde bir düzen kurmak istiyorum. Alınan ihalelere kontrol mühendisleri atanıyor devlet tarafından yani devlet memurları. Bu kişiler yaptığınız işi kontrol eder ve size ihaleyi almış olduğunuz miktarı ödenmesi için gerekli evrakları imzalar ve siz de bunun karşılığında devletten paranızı alırsınız. Prosedür bu şekilde ilerliyor. Ülkemizin son yıllarda girmiş olduğu sıkıntılardan dolayı her sektörde olduğu gibi bu sektörde de sıkıntılar çıkmaya başladı. Şöyle ki; eskiden kazanılan paralar kazanılmıyormuş. Her şeyin pahalı olmasından dolayı müteahhitler ekstra aldıkları ihalelerde iş çıkartıyorlarmış bunları kontrol mühendisine iletiyorlarmış o da uygun görürse bu işi de onların aldığı işe dahil edebiliyorlarmış. Sorum şu birçok kişi yukarıda belirttiğim gibi para kazanabilmek için ekstra iş çıkartıyorlar (Bu anormal bir şey değilmiş, çünkü var olan bir şeyi tekrar yapmıyorlar ihalede olmayan ve eskimiş birçok şeyi yeniliyorlar) kontrol mühendislerine soruyorlar kontrol mühendisi de onaylayıp bir miktar para istiyormuş bu istediği para haram mıdır? İhale sahibi müteahhit rüşvet mi vermiş oluyor? Bunu sorduğumda bana bütün işleri yani okulları kamu binalarını devlet binalarını geziyor ve bunlar için uğraşıyor deniliyor bunun için de emeğinin karşılığında ona hediye olarak veriyoruz diyorlar. Ama şöyle bir şey de var aldıkları hak edilmeyen daha doğrusu yapmadıkları şeylerin parasını almıyorlar işi yapıyorlar ekstra para kazanmak için belirttiğim şekilde yeni işler çıkartıyorlar ve kontrol mühendisi bunu uygun gördüğünde de ihale sahibi ona hediye veriyor. Ancak, bu kişi devlet memuru ve devletten yaptığı iş için Milletin vergisiyle zaten maaşını alıyor. Ben bu işe girmek içinde son 2 yıldır çabalıyorum öğreniyorum daha yeni yeni işin içine girince bu tür şeyleri öğrendim kaldı ki ben hayatı boyunca banka kredisini bırakın taksitle bile bir şey alan biri değilim. Bu konuda da Allah’a karşı gelmekten korktuğum ve bilgim olmadığı için size sormak istedim. Benim anlamadığım nokta da şurası. Ben bu işi yapmak istiyorum ama Türkiye’de bu işi bunun dışında yapmak imkansız diyor herkes. Elbet bir yerlere para vereceksin diyorlar yoksa iş yaptırtmıyorlar diyorlar. Ben bu koşulda ne yapmalıyım? Bu iş haram mıdır? Ayrıca bu paraları verenler nasıl temizlenecektir? Hangi koşullarda verilen para uygundur bu kişilere? Değerli vaktiniz için teşekkür ederim!”
Cevap
Soruda açıklandığına göre müteahhitler, devletten ihale yoluyla iş alıyorlar, işi alırken bundan para kazanamayacaklarını biliyorlar, hedefleri ise kontrol mühendisine rüşvet vererek ekstra işler almak, bunları ihaleye dahil etmek ve bundan para kazanmak.
Kontrol mühendisine, ekstra işi kabul ettirmek ve ihaleye dahil etmek için rapor versin diye bir menfaat sağlamak rüşvettir. Mühendis devletten işinin ve emeğinin karşılığı olarak maaşını alıyor, bu ekstra iş gerekli ise rüşvet almadan rapor vermeye mecburdur. Gerekli değil ise zaten müteahhit de devletten haksız gelir elde etmek için bu yola gitmemelidir.
Türkiye’de rüşvetin yayıldığı, devletten iş almak ve para kazanmak için mutlaka birilerine rüşvet vermek gerektiği, verilmezse iş yapmanın mümkün olmadığı vakıası -doğru ise- bu, Allah’tan korkan ve hesap verme sorumluluğu taşıyan kişilere, iş almak maksadıyla rüşvet vermek için mazeret teşkil etmez. “Bir insan canını, malını, namusunu, kendine ait olmuş hakkı korumak ve almak için başka çaresi kalmadığında rüşvet verir; bu verene, zaruret sebebiyle caiz, alana haramdır” şeklindeki fetva (İbn Nüceym, Risâle fi’r-rüşve, Mecmuâ, s. 112, 115.) ortada böyle bir zaruret yok iken iş yapıp para kazanmak için rüşvet vermeyi caiz kılmaz, fetvanın zaruret dışındaki işlerle alakası yoktur.
Bir örnek verelim:
Bir kimse namuslu, dürüst ithalat ve ihracat yapıyor, gümrüğe gelen malını alacak veya dışarı çıkaracak, hiçbir eksiği, hatası, sakatlığı yok, lakin gümrükçü rüşvet istiyor, vermezse sahte raporla veya başka yollardan malın çıkmasını veya gümrükten çekilmesini engelleyeceğini veya çok büyük cezalara, mahrumiyetlere sebep olacağını söylüyor, bunu başkalarına yaptığı, bu kişiye de yapabileceği biliniyor; bu durumda tacir, üst makamlara şikayet ederek problemi çözemez, malını alamaz veya ihraç edemez, büyük zararlara uğrarsa –malını korumak da zaruret sayıldığı için- rüşvet verir demişlerdir; işte bu rüşvet de alana haramdır.
İhale almak elde edilmiş bir malı veya hakkı korumak değildir ve bu manada zaruret sayılmaz. Ekstra almadığında zarar edecek olması da zaruret sayılmaz; çünkü bu kişi zarar edeceğini baştan biliyor, meşru olmayan bir yoldan zararını karşılamayı da yine baştan göze almış bulunuyor.
Namuslu insanlar bu rüşvet zulmü ve belasının ortadan kalkması için gerektiğinde takip ve tespit etmek, bilindiğinde güvenilir mercilere şikayet etmek, insanlara nasihat etmek gibi yollarla mücadele etmelidirler.
Alanın ve -zaruret dışında- verenin lanetlendiği bir fiil ülkemizde yaygınlaşmış ve bunsuz iş yapılamaz hale gelmiş ise bu büyük bir belâdır, pisliktir, bunun içinde yaşayarak İslam’ın emrettiği güzel ahlak ile dünyaya örmek olmak mümkün değildir. Rüşvet ile topyekün mücadele şarttır; hem devlet gerekeni yapacak, hem de halk bu mücadeleye katılacaktır.
Hayrettin Karaman