• DOLAR 34.349
  • EURO 37.459
  • ALTIN 3033.014
  • ...
Erdoğan: "israil'in yanında kimler yer alıyorsa biz onların karşısındayız!"
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'na katıldı. AK Parti Genel Merkezinde gerçekleşen toplantıda Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir konuşma yaptı.

"Kendimizi sürekli yenileyerek maziden atiye kurduğumuz köprüyü güçlendireceğiz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, parti teşkilatına 31 Mart ve 23 Haziran seçimlerinde gösterdikleri gayret için teşekkür ederek Yüksek Seçim Kurulu'nun ilan ettiği resmî sonuçlara göre Türkiye'deki belediyelerin yaklaşık yüzde 54'ünü AK Parti adaylarının kazandığını, AK Parti'nin yüzde 44 gibi önemli bir oy oranı elde ettiğini söyledi.

Cumhur İttifakı'nın da oy oranının yüzde 51, kazanılan belediye başkanlığı sayısının da 990 olduğunu açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçimin değerlendirmesinin yapıldığını, illerde 24 Haziran 2018 milletvekili seçimlerinde ortaya çıkan tabloyu da göz önünde bulundurarak teşkilatlardan adaylara kadar tüm eksikleri, hataları tespit edeceklerini kaydetti.

Gelecek seçimlerin 2023 yılında yapılacağını ve o seçime 22 yıllık tecrübesiyle bambaşka bir AK Parti olarak milletin karşısına çıkacaklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yunus Emre'nin 'her dem yeniden doğarız' mesajına uygun şekilde kendimizi sürekli yenileyerek, sürekli tazeleyerek maziden atiye kurduğumuz köprüyü daha da güçlendireceğiz." dedi.

"Türkiye'yi her alanda kendi ayakları üzerinde duran bir ülke hâline getirmeye çalıştık"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bugün AK Parti'nin kapısından içeri giren herkese bu yol sonuna kadar açıktır. Bu makamlar kimsenin tapulu malları değildir. İhtirasları, hırsları veya kifayetsizlikleri yüzünden yollarını kaybedenleri bir kenara bırakacak olursak, âdeta AK Parti'de gözünü açan ve hayatının en verimli yıllarını bu çatı altında geçiren bir nesil siyasette yetiştirdik." diye konuştu.

Milletvekili ve teşkilat yöneticilerinden şehirlerine döner dönmez, vakit kaybetmeden 2001 yılından bugüne kadar AK Parti'de görev almış, gönül vermiş herkese ulaşmalarını isteyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kendi teşkilatına, kendi teşkilat mensubuna vefa göstermeyen, şehrine, ülkesine ve milletine de vefa gösteremez. Zaten AK Parti'ye gönül verenleri kucaklamak demek, milletimizin yarıdan fazlasını peşinen bu dairenin içine almak demektir." ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugüne kadar yaptıklarıyla Türkiye'yi kendi ayakları üzerinde duran, gerçek anlamda bağımsız bir ülke hâline getirmeye çalıştıklarına vurgu yaparak, "Rabbim ömür, sağlık ve imkân verdikçe kendim de bu yolda tüm gücümle yürümeye devam edeceğim. Hiç şüphe yok ki Allah doğruların yardımcısıdır." sözlerine yer verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti'nin yerel seçimler çalışmalarına "memleket işi gönül işi" diyerek başladıklarını anımsatarak, "Kentsel dönüşüm, benzersiz şehirler, akıllı şehirler, sosyal belediyecilik, yatay şehirleşme, halkla birlikte yönetim, tasarruf ve şeffaflık, değer üreten şehirler." başlıklarıyla açıkladıkları temel ilkelere bağlı kalarak AK Parti kadrolarının şehirleri yöneteceklerini anlattı.

"ABD ile Türkiye'nin kontrolünde bir güvenli bölge oluşturmaya yönelik görüşmeler sürüyor"

"İstiklal Marşımızın ifadesiyle, mabedimizin göğsüne namahrem eli değmemesi için son 17 yıldır tüm gücümüzle mücadele ediyoruz" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

"Ülkemizi güney sınırları boyunca bir terör koridoruyla kuşatma projesini Suriye sahasındaki operasyonlarımızla Afrin-Cerablus hattında bozduk. Buna rağmen, Fırat'ın doğusunda hâlâ aynı gayret sürüyor. 1984 yılından beri ülkemize yönelik terör saldırılarının merkezi olan Kuzey Irak sınırlarımızda Pençe-1 ve Pençe-2 harekâtlarıyla ilk defa kalıcı çözümler bulma yolundayız. Amacımız, teröristleri sınır hattındaki sarp dağlar yerine, sınırımızın hemen ötesindeki düz ovada karşılayıp engelleyecek bir güvenlik hattı oluşturmaktır. Bunu başardığımızda inşallah Kandil diye bir meselemiz de kalmayacaktır. Yine bu harekâtla Fırat'ın doğusundaki terör gruplarıyla Kuzey Irak'taki teröristlerin irtibatlarını da kesmiş olacağız. Böylece hem doğudan hem batıdan bu terör koridorunu kıskaca alma ve imha etme imkânına kavuşacağız."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Erbil'deki Konsolosluk görevlisine yapılan saldırının faillerinin tamamının ya yakalandığını ya da öldürüldüğünü açıklayarak, "Biz PKK denen çıbanbaşını Kuzey Irak'tan tümüyle kopartıp atmadığımız sürece bu tür saldırılar ülkemiz içinde ve dışında hep devam edecektir. Irak ve İran yönetimleriyle de bu konuda önemli ölçüde görüş birliği içindeyiz." dedi.

ABD ile Türkiye–Suriye sınırı boyunca yaklaşık 30-35 kilometre derinliğinde Türkiye'nin kontrolünde bir güvenli bölge oluşturmaya yönelik görüşmelerin sürdüğünü aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya'dan satın alınan S-400 hava savunma sistemleri konusunda da ABD'nin aklıselimle hareket edeceğini umut ettiğini söyledi.

"Türkiye'ye daha fazla adaletsizlik yapılmamalıdır"

S-400 sistemlerinin Türkiye'ye gelmeye devam ettiğini, montaj ve eğitim safhalarının ardından önümüzdeki baharda, Nisan 2020'de bu sistemlerin aktif olarak kullanılmaya başlanacağını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "F-35 projesinden dışlanma tehditleri başta olmak üzere, bu konuda Türkiye'ye yöneltilecek hiçbir tehdidinin ve yaptırımın ülkemizi güvenlik önceliklerini hayata geçirmekten alıkoyamayacağını buradan bir kez daha ifade etmek isterim. Bu meselede Türkiye'ye daha fazla adaletsizlik yapılmamalıdır." değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Karada, denizde ve havada kendisinin ve dostlarının ihtiyaçlarını karşılayabilecek seviyeye sahip Türkiye'ye ulaşmaya az kaldı. İnşallah birkaç yıl sonra bu konuda bambaşka bir Türkiye manzarasıyla karşılaşacağız. Ne pahasına olursa olsun, Türkiye gemisinde delik, Türkiye kalesinde gedik açtırmayacağız." vurgusunda bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, hiçbir zaman layüsel oldukları iddiasında bulunmadıklarını yineleyerek eksik ve hataları olabileceğini ancak hiç kimsenin samimiyetlerinden, gayretlerinden, Türkiye'ye ve millete olan muhabbetlerinden şüphe edemeyeceğinin altını çizdi.

"Suriye'nin huzura kavuşmasının ilk şartı PYD'nin ortadan kaldırılmasıdır"

Konuşmasının devamında Fırat'ın doğusuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "ABD ile Suriye sınırları boyunca güvenli bölge oluşturmaya yönelik görüşmeler ne şekilde sonuçlanırsa sonuçlansın Fırat'ın doğusundaki terör koridorunu paramparça etmekte kararlıyız." diye ekledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şu ana kadar bunu başarıyla yürüttük ve ülkemize yönelik artık gizlenemez hâle gelen Avrupa-Amerika ambargoları, ne de bölgeye yığılan on binlerce tır dolusu silah ve malzeme bizi bu sorunu çözmekten alıkoyamayacaktır. Seyir mi edelim? Ne yapılması gerekiyorsa bunu yapıyoruz ve yapacağız. Bunun için de bir yerlerden izin almamıza ihtiyacımız yok. Daha önce dedik ya, biz kendi göbeğimizi kendimiz kesmesini biliriz." sözlerine yer verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bugün bölgedeki yabancı güçlere güvenerek kabadayılık yapanlar, yarın ya toprağın atına girecek ya da zillete razı olacaktır. Onun için buradan Suriye'nin kuzeyindeki tüm aklıselim sahibi Kürt, Arap, Türkmen kardeşlerime sesleniyorum, gelin hep birlikte bu PYD denen iş birlikçi zalim örgütü bir an önce tasfiye edelim. Suriye'nin huzura, güvenliğe, felaha kavuşmasının ilk ve önemli şartı, PYD denen bu kiralık katil sürüsünün ortadan kaldırılmasıdır." şeklinde konuştu.

Dünyanın hiçbir ülkenin kendi nüfusunun yüzde beşi kadar sığınmacıya yıllar boyunca ev sahipliği yapmadığını, yapamayacağını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye dışarıdan ciddi hiçbir destek almadan yıllardan sığınmacıları ev sahipliği yaptığını, Avrupa'nın bu konuda Türkiye'ye çok büyük bir borcu bulunduğunu kimsenin inkâr edemeyeceğini dile getirdi.

"Bütün tedbirlerimizi en ideal şekilde almak durumundayız"

Türkiye'nin "stratejik müttefik" olarak gördüklerinin terör örgütlerine on binlerce tır dolusu silahı ve mühimmatı ücretsiz verdiğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

"Ya biz paramızla almamız gerekeni alamıyoruz, ama terör örgütlerine bunlar silahları veriyor. Şimdi F-35'le ilgili biz 1 milyar 400 milyon dolar ödeme yapmışız, şu ana kadar dört taneyi Amerika'da pilotlarımıza teslim ettiler ve ülkemize gelmesine müsaade etmiyorlar. Ondan sonra Patriot'u niye bizden almadınız da gittiniz S-400 aldınız diyorlar. Ya biz yaptığımız sözleşmeye uyarız. Ama biz ta Sayın Obama döneminde bize verilmesi gerekenleri alamadık, Kongre müsaade etmedi dediler."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Buradan ben tabi şimdi Amerika'nın Kongresine de sesleniyorum, diyorum ki, biz Obama döneminde Patriot almayı arzu ettiğimiz zaman siz vermediniz, Sayın Trump döneminde şimdi yine engel olmaya çalışıyorsunuz. Biz paramızla alıyoruz, paramızla vermiyorsunuz. O zaman biz ne yapacağız? Kim verirse ona gideceğiz. Rusya'yla her tür anlaşmamızı yaptık, işte verdiler. Biz size, bak aldık, alıyoruz, ama siz yine de vereceksiniz biz sizden de Patriot alırız dedik, ama yine vermediniz, hâlâ vermiyorsunuz, farklı farklı öneriler getiriyorsunuz ve Kongre müsaade etmiyor diyorsunuz. Kusura bakmayın, biz şu anda bütün tedbirlerimizi en ideal şekilde almak durumundayız ve alacağız." diye ekledi.

Türkiye'ye F-35'lerin verilmemesi hâlinde de yine kendi tedbirlerini alacaklarını, buna dair çalışmaların da ayrıca yapıldığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Çünkü biz eli bağlı duramayız. Biz 82 milyon vatandaşı olan Türkiye'yiz ve Türkiye'de Bay Kemal veya dirsek temasında olan adamları yok, Türkiye'de AK Parti var. Türkiye'de Cumhur İttifakı var ve Cumhur İttifakı olarak da biz güçlü bir şekilde yolumuza devam ediyoruz, edeceğiz." ifadelerini kullandı.

"Biz 2 bin yıllık tarihe sahip Türkiye Cumhuriyeti Devleti'yiz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Doğu Akdeniz'deki meşru haklarımızı kullanmamızı engellemeye yönelik akıl ve hukuk dışı girişimlerde Avrupa'nın bize bakışı konusundaki tereddütlerimizi artırıyor. Burada biz uluslararası hukuk neyi gerektiriyorsa bu deniz hukukuna göre atmamız gereken adımları attık ve atıyoruz. Kıbrıs'ta bizim soydaşlarımız var. Ve Kıbrıs'ta biz sıradan bir ülke değiliz, Kıbrıs'ta biz garantör ülkeyiz. Türkiye, Yunanistan garantör ülke, İngiltere garantör ülke. Avrupa Birliği âdeta bir gözlemci, ama hiçbir zaman da üzerine düşeni yapmamıştır." değerlendirmesinde bulundu.

Avrupa Birliği'nin Kuzey Kıbrıs'a verdikleri mali destek sözünü yerine getirmediğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Aynı şeyi şu anda maalesef F-35 konusunda da sürdürüyorlar. Böyle bir adım atılırsa, biz bir kabile devleti değiliz, bir kabile hiç değiliz. Biz 2 bin yıllık tarihe sahip bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti'yiz. Dolayısıyla da geldiğimizde savunma sanayinde yüzde 20 gibi bir imkâna sahipken bugün elhamdülillah yüzde 70 gibi bir imkâna yerli ve millî olarak sahibiz. Bunu yeterli görüyor musunuz? Haşa. Hedef, yüzde 100'e doğru ilerlemek, bunu yapacağız." dedi.

"Türkiye stratejik ortakları tarafından yalnız bırakıldı"

ABD'den İHA ve SİHA alımı sürecinde yaşadıkları zorlukları, Türkiye'nin terörle mücadelesinde stratejik ortakları tarafından yalnız bırakıldığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, artık Türkiye'nin İHA ve SİHA'ları, akıllı bombalarını kendisi ürettiğini, hatta şimdi SİHA'nın ötesinde, onun bir üst sınıfının üretildiğini açıkladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD'den 100 adet yeni nesli Boeing uçağı almak için anlaşma yapıldığını hatırlatarak, "Şu anda bu yeni nesil Boeing bir tanesi geldi mesela, biz de ödememizi yapıyoruz, biz iyi müşteriyiz. Ama böyle giderse biz bu konuda da bitirmek zorunda kalacağız ister istemez. Yani bu noktada biz istiyoruz ki bizim stratejik ortaklarımız bize stratejik ortak olarak davransınlar ve ondan sonra biz de gereğini yapalım." diye konuştu.

"İsrailin Filistin'de pervasızca sürdürdüğü devlet terörüne karşı sessiz kalınmasını kabul etmiyoruz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İsrailin Filistin'de pervasızca sürdürdüğü devlet terörüne karşı sessiz kalınmasını da asla kabul etmiyoruz. İsrailin yanında kimler yer alıyorsa, herkes bilsin ki biz onların karşısındayız. Doğu Kudüs'te evleri başlarına yıkılan ve Gazze'de açlığa mahkûm edilen Filistinlilerin feryatlarına kulaklarını tıkayanlar, Mescid-i Aksa'nın mahremiyetine saygı duymayanları cesaretlendirenler, kendi değerlerini kendi elleriyle yıkanlardır." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa Birliği'nin mültecilerle ilgili verdiği sözleri tutmadığını, Türkiye'nin Suriye ve Doğu Akdeniz politikalarına yönelik aleni saldırlar yaptığını ve Avrupa ülkelerinde giderek yükselen ırkçılık, İslam düşmanlığı, Türk düşmanlığı ve bunların tezahürü olan saldırıların kıtanın geleceğini tehdit ettiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye, hâlâ Avrupa'nın en yakın, en güçlü, en karlı, her bakımdan potansiyeli en yüksek dost adayıdır. Öyle de kalmak istiyoruz, yeter ki Avrupalıların da aynı niyette olduğunu görelim, bize bir adım gelene biz on adım gideriz." diye ekledi.

"Ekonomisi güçlü olmayan ülkeler egemenlik haklarını istediği gibi kullanamaz"

Ekonomisi güçlü olmayan ülkelerin egemenlik haklarını da istediği gibi kullanamadığına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen yıl Türk ekonomisine yönelik saldırıların etkisinin önemli ölçüde giderildiğini, benzer bir saldırıya maruz kalan Rusya'nın ise dört yılda durumu ancak kontrol altına alabildiğini kaydetti.

Türkiye'nin ekonomik olarak yoluna kararlı bir şekilde devam ettiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, saldırı kanallarını hızla kapattıklarını, finansal alanda Türkiye'ye karşı art niyetli girişimlerin gerçekleştiği swap piyasasına ilişkin bazı düzenlemeler gerçekleştirdiklerini, Türk Lirası işlemlerinde Türkiye'nin öncelik hâline gelmesini sağlayacak adımları hızla hayata geçirdiklerini dile getirdi.

Sermaye piyasalarında da önemli adımlar atıldığını, varlığa dayalı menkul kıymet ihracı ile sermaye piyasalarına daha önce olmayan bir ürün kazandırıldığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu şekilde son 10 yılda yapılan varlığa dayalı menkul kıymet ihraç tutarı ikiye katlanarak ülkemize 4 milyar liranın üzerinde bir finansman sağlandı. Attığımız tüm bu adımlarla kuru 9 liraya, 10 liraya çıkarma çabası içinde olanların heveslerini kursaklarında bıraktık." sözlerine yer verdi.

"Yatırımın önünü kesen yüksek faiz oranları Türkiye Ekonomisi'nin önündeki en büyük engeldir"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "Uzun zamandır yüzde 24 oranındaki faizlerin ülkemiz için oldukça yüksek olduğunu savunuyorduk. Tabii yüzde 24'ün üzerine çıktığı zamanlar da oldu. Bundan ne kadar rahatsız olduğumu uzun yıllardır hep söyledim. Ama bunu maalesef o dönemlerin Merkez Bankası başkanlarına ulaştıramadım. Ne dediysek hep böyle oyalama taktikleriyle gittiler. Her dile getirdiğimizde birileri çıkıyordu, faiz oranlarındaki dramatik düşüşlerin ekonomiyi tepetaklak edeceğini öne sürüyordu. Dün Merkez Bankası faizlerde 425 baz puanlık bir düşüşe gitti. Peki, ne oldu? Battık mı, bittik mi, her şey yerle yeksan oldu mu? Hayır, piyasalar bu durumu gayet normal karşıladı. Zira olması gereken zaten buydu. Bu bile yeterli değil, yılsonuna kadar bunun kademeli bir şekilde devamı gerekir. Biz bu konularda nereye bakacağız? S&P'ye mi bakacağız, JPMorgan'a mı bakacağız? Dünyaya bakacağız. Bugün Amerika'da faiz oranları nedir, Japonya'da faiz oranları nedir, Avrupa'da faiz oranları nedir, israilde faiz oranları nedir buralara bir bakalım. Böyle bir faiz oranı var mı? Yok. Öyleyse bunu usturuplu bir şekilde indireceğiz ki unutmayın bakın tekrar söylüyorum, bunu hep söylemişimdir, faiz düştükçe enflasyon düşer, faiz çıktıkça enflasyon da çıkar, diğerleri yan unsurlardır. Üretimin ve yatırımın önünü kesen, ülkemizin potansiyelini sınırlayan yüksek faiz oranları Türkiye Ekonomisi'nin önündeki en büyük engeldir."

"Türkiye, serbest piyasa ekonomisi ilkelerinden taviz vermeyecek"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin, serbest piyasa ekonomisi ilkelerinden taviz vermeden aynı yolda kararlılıkla ilerlemeyi sürdüreceğini yineleyerek faizin, enflasyonun nasıl düştüğünü izlemeye devam edeceklerini, aynı zamanda yatırımların, istihdamın, girişimcinin yatırım gücünün nasıl arttığına da şahit olunacağını belirtti.

Uygulanan sıkı para ve maliye politikası sayesinde enflasyonun Haziran ayı itibariyle yüzde 15,7'yi gördüğünü, gelişmelerin de enflasyonun gelecek aylarda çok daha düşük seviyelere gerileyeceğine ve yılın ikinci yarısında tek haneli seviyeleri göreceğine işaret ettiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İnşallah yılın ikinci yarısında belirsizliğin azalması, yapısal reformlara devam edilmesi ve baz etkisinin desteğiyle daha güçlü bir toparlanma bekliyoruz. Elbette ülke ve hükûmet olarak zayıf yönlerimizin farkındayız. Önümüzdeki zorlukları ortadan kaldırmak için yeni ekonomi programımız ile yol haritamızı ve önceliklerimizi ortaya koyduk." dedi.

Cari açığın düşürülmesi amacıyla enerji, maden, petrokimya, ilaç, turizm, otomotiv ve bilişim sektörleri gibi öncelikli yatırım yapılabilir alanları belirlediklerini, yüksek teknoloji ürünlerinin üretileceği büyük ölçekli yerli ve yabancı yatırımların yer alacağı etkin yönetim modeline sahip endüstri ve teknoloji bölgelerinin kurulacağını sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'de üretilmeyen 20 biyoteknolojik ilacın yerli üretimini teşvik edileceğini, biyoteknoloji alanında yetkinliklerin artırılacağını, petrokimya alandaki kümelenmeyi ve Ceyhan Endüstri Bölgesi'ni bunun için hayata geçireceklerini, güvenlik hizmetlerinde kullanılan araç-gereç ve teknik ekipmanda yerli üretimin payını artıracaklarını, Avrupa Birliği'yle Gümrük Birliği'nin güncellenmesine yönelik çalışmaların tamamlanacağını ve yerli ürünlerin görünürlüğünü ve farkındalığını artıracaklarını bildirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomide yürütülen etkin mücadelenin meyvesi olarak geçen yıl mayıs ayında yaklaşık 58 milyar dolar ile zirve yapan yıllık cari açığın bu yılın Mayıs ayı itibarıyla 2,4 milyar dolara kadar gerilediğini, böylece yıllık cari açığın Ocak 2004'ten bu yana en düşük seviyesine indiğini açıkladı.

"Ülkemizin ihtiyacı olan tüm düzenlemeleri en kısa sürede hayata geçireceğiz"

"Reform ajandamızı sonuna kadar uygulayacak, ülkemizin ihtiyacı olan tüm düzenlemeleri en kısa sürede hayata geçireceğiz" ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan dünya fındık üretiminin yüzde 80'ini gerçekleştirdiğini, bu üç ülke olarak fındıkla ilgili zirai mücadele, verim, kalite artışı ve pazarlama konularında iş birliği çalışmalarını başlattıklarını söyledi.

Bu sezon fındık veriminin yüksek olduğunu, yaklaşık 700 bin ton civarında bir rekolte beklendiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu durum karşısında Toprak Mahsulleri Ofisi'ne hububat ve bakliyatta olduğu gibi, hasat dönemi başlamadan fındık alımı için görev verme kararı aldık. Ofisin alım yapacağı taban fiyatlar sayesinde spekülatörlerin önünü peşinen keserek fındık pazarında üreticilerimiz aleyhine oluşacak fiyat belirsizliklerini ortadan kaldırmayı hedefliyoruz." açıklamasında bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Toprak Mahsulleri Ofisi'nin taban fiyatlarını açıklayarak fındık üreticilerimize müjde vermek istediğini belirterek fındık fiyatlarını şöyle açıkladı: "Yüzde 50 randıman esasına göre Giresun kaliteli kabuklu fındık için taban fiyat kilogramda 17 lira. Levant kaliteli kabuklu fındık için de taban fiyat kilogramda 16,5 liradır. Buna kilogram başına yaklaşık 2 lira olan mazot, gübre desteği ve alan bazlı desteği de eklediğimizde kilogram fiyatları fiilen 19 lira ile 18,5 lira arasına gelmiş oluyor. Hazırlıklarını tamamlayan Toprak Mahsulleri Ofisi hasat başlangıcına denk gelen Kurban Bayramı'nın hemen akabinde hemen alıma geçiyor. 2019 yılı fındık hasat sezonunun bereketli geçmesini, bu fiyatların da üreticilerimize ve ülkemize hayırlı olmasını Allah'tan diliyorum."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti 7. Olağan Büyük Kongre sürecini de sonbaharda başlatacakları bilgisini paylaşarak gelecek haftalarda 31 Mart seçimlerinde en yüksek oyu aldıkları şehirlere teşekkür ziyaretlerine gideceğini, illerde Rize, büyükşehirde de Konya ile ziyaretlerine başlayacağını aktardı.

Parti teşkilatından dedikodulara amel etmemelerini isteyen Cumhurbaşkanı Erdoğan "Ve birileri parti kuruyormuş, şunu yapıyormuş, bunu yapıyormuş filan hiç bunları kafanıza takmayın. Çok içimizden ayrılıp da parti kuranları gördük, şu anda sorsam adını, sanını bilmezseniz. Bu iş böyledir, çünkü bu tür ihanetlerin içerisinde olanlar bu işin bedelini de ağır öder." değerlendirmesinde bulundu. (İLKHA)



Bu haberler de ilginizi çekebilir