Ulan Alay mı Ediyorsun, Terbiyesiz Adam.?
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, insanların kendi kimliklerini rahatlıkla yaşaması gerektiğini belirterek, `(Eskiden dağlarda kar oluyordu. Karın üstünde postalla gezince `kart-kurt` diye ses çıkardı. Kürt kelimesi oradan kalma...) Ulan alay mı ediyorsun, terbiyesiz adam.? Ama buna da inandılar. Buna inanma konusunda baskı yaptılar. Resmi ideoloji böyleydi` dedi.
Arınç, Bursa Diyarbakır Kültür Yardımlaşma ve Dayanışma Derneğinin Holiday Inn Otel`de verdiği, Bursa`daki diğer hemşehri derneklerinin de katıldığı kahvaltıda Doğu ve Güneydoğulu iş adamlarıyla bir araya geldi.
Konuşmasında "Terör bir sonuç, sebep değil. Bu sebeple mücadele edemezseniz, sonucu ortadan kaldıramazsınız. Bir insan kendi kimliğini rahatlıklıkla ifade edemiyorsa, kimliğini ifade ettiği zaman hakaretle karşılaşıyorsa, yasakla karşılaşıyorsa buna isyan eden bir insanın neler yapabileceğini tasavvur edin` diyen Arınç, şöyle devam etti:
"Terör bir sonuç, sebep değil.Bu sebeple mücadele edemezseniz, sonucu ortadan kaldıramazsınız. Aynen bir insan vücudundaki bir rahatsızlık gibi. Bir çıban çıktığını düşünün. Bu hastalık belirtileri ortaya çıktığında doktora gidersiniz. Tahliller yapılır, sonunda derler ki; `sizin rahatsızlığınıza yol açan sebepler şunlar. Bunu yok etmeniz lazım`. Aynen böyle bir hastalık, bir sonuç olarak teröre baktığınızda buna yol açan en az 10 tane sebep bulabilirsiniz."
"Alay mı ediyorsun, terbiyesiz adam?"
Arınç, 1980 öncesinde Şerafettin Elçi`nin, Bayındırlık ve İskan Bakanı olduğu dönemde, "Ben Kürd`üm ve Türkiye`de şu kadar Kürt yaşıyor` sözünden dolayı, 1980 darbesinden sonra cezaevinde neler yaşadığını bildiğini dile getirerek, şunları söyledi:
"Kürtçe konuşmanın yasak olduğunu bilirim. Diyarbakır Cezaevine sırf bu sebeplerden dolayı girenlere işkenceler yapıldığını duyarım, gözümle görmedim ama bilirim. `Kürt yoktur kardeşim, nereden çıktı bu, beyler. Eskiden dağlarda kar oluyordu. Karın üstünde postalla gezince `kart-kurt` diye ses çıkardı. Kürt kelimesi oradan kalma...` Ulan alay mı ediyorsun, terbiyesiz adam? Ama buna da inandılar. Buna inanma konusunda baskı yaptılar. Resmi ideoloji böyleydi. `Yok kardeşim Kürt diye bir şey yok...` Hatta tarihten örnekler göstermeye kalktılar. Yalan yanlış yazılmış kitaplar kitapçıklar bastırıldı. Ne olurdu `ben Kürt`üm` diyen bir insana, `tamam kardeşim dünyada insanların anneleri babaları farklı milletlerden, kabilelerden olabilir, ama seni Allah yarattı. Biz birbirimizle dost olalım. Sen kendini Kürt diye tanımlıyorsan `başımın-gözümün` üstüne. Ben de kendimi şöyle tanımlıyorum` desek bunu, bir kardeşliğe dönüştürsek daha iyi değil mi?
Ama kar olacak ve üstünde `kart-kurt` diye sesler çıkacak. `Kürtçe dil yok`, bunu söylüyorlar neden? Tarihten gelmiş, etimoloji şöyleymiş de böyleymiş de... Kürtçe vardır desen ne olacak? Dünyada 6 bin 692 tane anadil olarak konuşulan bir dil var. Kürtçe bunlardan daha yaygın, edebiyatı, grameri, alfabesi olan bir dil. Bunu inkarla yola çıktığımız zaman tepki gösteren bir insanın nerede duracağını tahmin ediyorsunuz. Kimliklerini ifade edemeyen, kimliklerini, kültürel haklarını vermediğiniz insanlardan her şeyi bekleyebilirsiniz..."