Doğu ve Güneydoğulu 14 barodan çözüm süreci çağrısı
Doğu ve Güneydoğu bölgelerindeki 14 baro bir araya gelerek Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik, siyasal ve sosyal duruma dair yazılı açıklama yaptı. Açıklamada Türkiye’nin ekonomik ve siyasal açıdan ciddi bir krizin içinde olduğu ifade edildi
Adıyaman, Ağrı, Batman, Bingöl, Bitlis, Tunceli, Diyarbakır, Hakkari, Mardin, Muş, Siirt, Şırnak, Şanlıurfa ve Van baro başkanları, yaşanan siyasal gelişmeleri değerlendirmek üzere 30 Haziran Pazar günü Tunceli’de bir araya geldi.
14 baro başkanı, yeni bir çözüm süreci çağrısı yaparak, yeni bir anayasaya dikkat çekti. Çerçevesi kesin olarak belirlenmiş ve daraltılmış bir ‘terör tanımı’ yapılmasını isteyen baro başkanları, “Devlete karşı suçlar açısından af düzenlemesi kesinlikle elzem hale gelmiştir” açıklamasında bulundu.
14 baro başkanının açıklamasında öne çıkan başlıklar şöyle:
“31 Mart seçimlerin ortaya çıkardığı sonuçlardan ders çıkarılmalı”
“31 Mart’ta yapılan seçimlerin ortaya çıkardığı sonuçların tüm politik aktörler tarafından dikkatle incelenmesi ve ders çıkarılması gerektiği kanaatindeyiz. Yıllardır özellikle politik aktörlerin kullandığı ve seçim döneminde zirveye ulaşan ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı nefret söylemlerinin Türkiye halkları tarafından karşılık bulmadığı ortaya çıkmıştır. Dolaysıyla gerilim üzerine bina edilen bu paradigmanın terk edilerek, toplumun tüm farklı kesimlerini kucaklayan yeni bir dil ve buna bağlı olarak yeni politikalar inşa edilmesi kaçınılmaz olarak kendisini dayatmaktadır.”
“Çözüm süreci yeterince değerlendirilmeli ve kıymeti bilinmeli”
“Tüm aktörlerin ‘Çözüm Süreci’ olarak adlandırılan ve 2013-2015 yılları arasında süren çatışmasızlık ve müzekkere sürecinde önemli bir deneyim ve birikimi olmuştur. Ayrım yapmaksızın ve kimseyi suçlamaksızın bu sürecin iyi yönetilmediğini kabul ediyoruz. Ama aynı zamanda bu sürecin yeterince değerlendirilmediği ve kıymetinin bilinmediği yönündeki eleştirilere de katılıyoruz. Bizler bütün eksikliklerine rağmen bu sürecin çok kıymetli olduğunu, çatışma çözümü konusunda önemli deneyimler ve birikimler sağladığını düşünüyoruz. Dolayısıyla bir kez daha barışı denemenin tüm halklarımızın yararına olduğunu ve çözümün tam zamanı olduğunu düşünüyoruz.”
“Yargı uygulamalarından da görüldüğü üzere sınırları belirsiz ve muğlak bir terör tanımı nedeniyle binlerce kişi terör örgütü üyeliği ile yargılanmakta ve cezalandırılmaktadır. Bu yasal belirsizlik hali derhal ortadan kaldırılarak, çerçevesi kesin olarak belirlenmiş ve daraltılmış bir ‘terör tanımı’ yapılmalıdır. Şiddet araçlarına başvurmayan fikir beyanları, terörizm suçları kapsamında soruşturma ve kovuşturmalara konu edilmekten vazgeçilmelidir.”
“Eleştiri sınırları içerisinde kalan soruşturmalara son verecek düzenlemeler yapılmalı”
“Eleştiri sınırları içerisinde kalan; kişilik haklarına saldırı içermeyen, şiddeti teşvik etmeyen fikirlerden dolayı TCK 301, 216, 299 ve TMK 7/2 maddeleri kapsamında soruşturmalara ve kovuşturmalara son verecek yasal düzenlemeler yapılmalıdır.”
“Türkiye’nin ceza infaz yasası terör suçları ve diğer adli suçlar arasında ikili bir infaz sistemi öngörmektedir. Bu eşitsizlik derhal giderilmelidir. Hasta mahpusların durumu titizlikle incelenmeli, sağlık durumu ceza infazına elverişli olmayan mahpuslar mutlak suretle serbest bırakılmalıdır.”
“Türkiye’nin son on yılı yargı pratiği açısından içler acısıdır. Türkiye yargısı; güvenilirliğini tümüyle yitirmiş, bu dönemdeki yargı kararlarının hukukiliği ve meşruiyeti de son derece tartışmalı hale gelmiştir. Yargıya karşı yeniden güven tesis edilmesi için öncelikle yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığı konusunda gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Ayrıca bu dönemde yargı eliyle yaratılan mağduriyetlerin palyatif yöntemlerle çözülemeyeceğini düşünüyoruz. Bu nedenle devlete karşı suçlar açısından af düzenlemesi kesinlikle elzem hale gelmiştir. Af, toplumsal barışı sağlama açısından da önemli bir mihenk taşı olacaktır.”
“Tüm mağdurlar derhal serbest bırakılmalı”
"İfade özgürlüğü kapsamında kalan fikirleri nedeniyle hakkında yürütülen soruşturma ve kovuşturmalar nedeniyle tutuklu olan; gazeteciler, STK temsilcileri, akademisyenler, siyasetçiler ve diğer tüm mağdurlar derhal serbest bırakılmalı ve haklarında derdest olan soruşturma ve davalar derhal düşürülmelidir."
"Tüm bu yol temizliği faaliyetlerinin demokratik ve eşitlikli yeni bir anayasa ile taçlandırılması Türkiye halkları ve demokrasisi açısından aciliyet arz etmektedir. Biz aşağıda imzası bulunan bölge baroları olarak yeni anayasa çalışmalarına katkı sunmaya hazır olduğumuzu da kamuoyuna sunmaktan memnuniyet duyarız.”
kaynak: independent türkçe