PKK zulmünü iliklerine kadar hisseden bir köy: Xirabêripin
Şırnak’ın İdil ilçesine bağlı Tepe köyünün (Xirabêripin) dindar kimliğini hazmedemeyen PKK, 90'lı yıllarda defalarca pusu kurmuş ve onlarca köy sakinini katletmişti.
Kürdistan tarihinde birçok vahşi cinayete imza atan PKK, katliamlar silsilesinden birini de Şırnak'ın (Şirnex) İdil (Hezex) ilçesi Tepe ( Xirabêripin) köyüne yaşatmıştı.
Xirabêripin'ın dindar kimliğini hazmedemeyen PKK, 90'lı yıllarda defalarca pusu kurmuş ve onlarca köy sakinini katletmiş onlarcasının da yaralanmasına ve sakat kalmasına neden olmuştu.
Bazen, köy sakinlerini taşıyan aracın yol güzergahına mayın döşeyen PKK, bazen de kahpece pusu kurarak araçtakileri çapraz ateşe tutmuştu. Kimi zaman da köy sakinlerini kaçıran PKK, akılalmaz işkenceler yapıp nazenin bedenleri parçaları ayırarak vahşi hayvanları aratır olmuştu.
Yıllar 26 Haziran 1992’yi gösterdiğinde Xirabêripin yoluna mayın döşeyen PKK, 4 Müslüman Kürd’ü katletmişti. Yaşanan saldırıda Abdulkerim Özel (34), İbrahim Kartal (28), Hediye Baştuğ (35) ve Menice Kartal (16) şehadete erişmişti.
Özel ailesi fertleri ve köy sakinleri o gün yaşananları İLKHA'ya anlatmış, PKK'nin bölgede dindar Kürd halkına karşı yapmış olduğu zulümleri ortaya koymuştu.
Mayın saldırısından yaralı olarak kurtulan Sadiye Özel, PKK'nin 1992'de köylerine ambargo uyguladığını ve dindar oldukları için defalarca saldırıya uğradıklarını ve bu sebeple köylerinde birçok şehit verdiklerini anlatmıştı.
"Kur'an ve sünnetin dışında hiçbir oluşumu kabul etmeyeceğimizi anladıklarında ise yollarımıza mayınlar döşediler"
PKK'nin döşediği mayında belden aşağı felçli kalan Özel, şöyle konuşmuştu: "1992'de PKK köyümüzden onlara katılmamızı ve onların düşüncelerine sahip olmamızı istediler. Biz de kabul etmeyince köyümüzde ambargo uyguladılar. Köyden çıkamaz duruma geldiğimiz günler oldu. Biz onların ideolojilerini kabul etmedik. Kur'an ve sünnetin dışında hiçbir oluşumu kabul etmeyeceğimizi anladıklarında ise yollarımıza mayınlar döşediler, köye saldırarak birçok kardeşimizi katlettiler.
O dönemde bizim köye devamlı siyah bir toros taksi gelip gidiyordu. Meğerse bunlar gözcülük yapıyorlarmış. Hatta o zaman bizim mezarlıklarımıza bile mayın döşediler. 26 Haziran 1992 Cuma günü saat 11.00'e yaklaşıyordu. Traktörle köyden tarlaya buğday biçmeye gidiyorduk. Traktörde amcam, amcamın eşi, dayım ve onun akrabası vardı. Yolda ilerliyorken birden bir patlama oldu. Yola döşenen mayın traktörün geçişi esnasında patlamıştı. Traktörde 5 kişi vardık, 4'ü şehid oldu, ben de belden aşağı felçli kaldım."
Şehid Abdulkerim Özel'in ağabeyi Abdullah Özel de kardeşinin devamlı şehadet arzuladığını ve bir gün şehid olacağını dillendirdiğini aktarmıştı.
"PKK bize uyguladığı ambargo nedeniyle unumuzu bile değirmene götüremiyorduk"
Xirabêripin köyü olarak o zaman hem devlet hem de PKK tarafından büyük sıkıntılar çektiklerini anlatan Abdullah Özel, "PKK bize uyguladığı ambargo nedeniyle unumuzu bile değirmene götüremiyorduk. Çok büyük sıkıntılar çektik. Bunlar, biz dindar olduğumuz ve onlar gibi düşünmediğimiz için yapıldı." diye belirtmişti.
Dönemin tanıklarından Ramazan Bal da yaşanan zulümleri elindeki protez bacakla dile getirmiş, PKK'nin sürekli köy yoluna mayın döşediğini ve 24 Haziran 1993'te döşenen bir mayına basması sonucu sol ayağının parçalandığını anlatmıştı.
Köy halkının İslami değerlerden taviz vermediği için PKK'nin hedefi haline geldiğini belirten Bal, sık sık saldırıya uğradıklarını ve bu saldırılar neticesinde köylerinde 14 şehid, birçok da gazisi olduğunu dile getirmişti.
Vücudu parçalara ayrılıp nehre atılan şehidler: Hasan Çeken ile Seyyid Hüseyin Yeşilmen
Xirabêripin köyü sakinleri, 1990-1995 yılları arasında PKK baskısına, ambargosuna ve vahşi cinayetlerine tanık olmuştu.
Hasan Çeken ile Seyyid Hüseyin Yeşilmen de bu vahşi cinayetlere maruz kalan iki şehid idi.
HasHasaHasan Çeken, kendi köyleri ambargo altında olmasına rağmen, kendilerinden daha zor durumda olan Cizre`deki dava arkadaşlarına, bir nebze olsun yardımda bulunabilmek için, aynı zamanda dayısı olan Şehid Seyyid Hüseyin ile beraber 29 Ocak 1993 tarihinde Cizre`ye doğru yola koyulmuştu.
Cizre`de yolları kesilen şehidler, pusuya düşürülüp esir alınmış, işkencelerden geçirilmişti. Araçları Cizre-İdil yolu üzerinde yakılmış halde bulunan şehidlerin naaşı, hayvani duygularla parçalara ayrılmış ve Dicle nehrine atılmıştı.
Şehid Emine Altuntaş ile Şerife Özmen
Tarih 5 Aralık 1994'ü gösterdiğinde PKK yine Xirabêripin köyü sakinlerini taşıyan aracı hedef almış ve kurduğu pusu sonucunda Emine Altuntaş ile Şerife Özmen'i katletmiş, bazılarını da yaralamıştı.
Şehid Emine Altuntaş'ın gelini Fatma Altuntaş da o saldırıdan yaralı kurtulmuş ve yaşananları şöyle anlatmıştı:
"Kaynanam Emine ile birlikte torunlarımız M. Şerif ve İlyas'ı hastaneye götürmek için, 5 Mayıs 1994'te köy minibüsü ile Midyat'a gitmek için yola çıktık. Araçta bizden başka 2 köylü bayan ve 3 erkek de bulunuyordu. İşimizi görüp köyümüze geri döndüğümüzde, PKK'liler yolun sağ ve solunu kapatmış, bize pusu kurmuşlardı. Biz pusudan habersiz ilerlerken, asker giyimli PKK'liler, yol araması diye minibüsü durdurdular. Ardından bizi teşhis ettikten sonra, minibüsü çapraz ateşe tuttular. Çıkan çatışmada kaynanam ve köyümüzden başka bir bayan Şerife Özmen olay yerinde Hakk'ın rahmetine kavuştu."
Emine Altuntaş'ın oğlu Selahattin Altuntaş da PKK'lilerin çok kalabalık olduklarını ve amaçlarının minibüstekilerin hepsini katletmek olduğunu anlatmış şunları söylemişti:
"25-30 kişilik grup olarak yolun sağı solu hepsini kuşatan PKK'liler, sürekli minibüsü taradılar. Aracımıza ayrıca 2 de roket vurdular. Ben de roketin bir parçasıyla sol elimden yaralandım. Onların amaçları minibüstekilerin hepsini öldürmekti, fakat Allah onlara bu imkanı vermedi." (İLKHA)