• DOLAR 34.36
  • EURO 37.091
  • ALTIN 2969.938
  • ...
Devrim karşıtı güçler Sudan'da 'Mısır senaryosu' peşinde
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Sudan’daki devrim girişimi son günlerde karşı-devrimci aktörlerin inisiyatifiyle sona erdirilmeye çalışılıyor. Güvenlik güçlerinin ordu karargahı etrafında toplanan demokratik dönüşüm talep eden gruplara yönelik 3 Haziran’da gerçekleştirdiği kanlı baskının bu sürecin en önemli adımı olduğu ifade edilebilir. Ramazan ayının son günlerine denk gelen “meydanı boşaltma” operasyonunda en az 108 kişi hayatını kaybederken, yüzlerce protestocu da yaralandı. Yerel gözlemciler can kaybının daha fazla olabileceğini belirtiyor.

2013 yılında Mısır’ın Rabiatul Adeviyye Meydanı’nda gerçekleştirilen ve birkaç saat içerisinde binden fazla sivil göstericinin öldürüldüğü müdahaleyle ciddi anlamda benzerlik gösteren bu olay, Sudan’daki devrim süreci açısından bir dönüm noktası olarak görülebilir.
2013 yılında Mısır’ın Rabiatul Adeviyye Meydanı’nda gerçekleştirilen ve birkaç saat içerisinde binden fazla sivil göstericinin öldürüldüğü müdahaleyle ciddi anlamda benzerlik gösteren bu olay Sudan’daki devrim süreci açısından bir dönüm noktası olarak görülebilir. Bu müdahaleyle Sudan’da bölgesel karşı-devrimci güçler tarafından desteklenen Askeri Geçiş Konseyi, devrim hareketine öldürücü darbeyi indirerek gösterilerin tamamen sonlanmasını hedeflemiştir. Ancak Konseyin bu hedefine kısa sürede ulaşıp ulaşmayacağı tartışmalı.

Öte yandan müdahalenin zamanlamasının da dikkatle seçildiği görülmektedir. Protestocuların toplandığı meydandaki kalabalık Ramazan ayı dolayısıyla ve uzun oruç saatleri ile sıcak havanın da etkisiyle görece azalmıştı. Protestocular bayram sonrasında düzenlenecek büyük gösteriler nedeniyle Ramazan ayında evlerine çekilmiş ya da memleketlerine gitmişlerdi. Bu durumu fırsat bilen Askeri Geçiş Konseyi de meydanın ulusal güvenlik için bir tehdit oluşturduğunu duyurarak, göstericilere dağılmaları çağrısında bulundu. Devrimci aktörlerin bu çağrıyı reddetmesi üzerine kanlı müdahale gerçekleşti.

Sudan istihbarat birimleri tarafından 2013 yılında ülkenin farklı bölgelerindeki isyan girişimlerini bastırmak amacıyla kurulan ve uluslararası kuruluşlarca sık sık eleştirilen Acil Destek Timi (Rapid Support Force), özellikle 2019’un nisan ayından itibaren ülke genelinde gerçekleştirilen protestoların bastırılmasında önemli rol oynuyor. Uzun yıllar liderlik koltuğunda oturan Ömer el-Beşir’i devirerek ülke tarihinde önemli bir dönüm noktası başlatan protestocuların etkisini kırmak amacıyla Askeri Geçiş Konseyi tarafından görevlendirilen Acil Destek Timi öncülüğünde gerçekleştirilen 3 Haziran müdahalesinde gerçek mermiler kullanılırken, bazı askerlerin çevredeki binalara çıkarak göstericileri hedef aldığı görüldü.

Dış aktörlerin müdahalesi
Tamamı sivil ve silahsız olan göstericilere yönelik gerçekleştirilen bu müdahale ile Askeri Geçiş Konseyi, bir anlamda ilerleyen günlerde izleyeceği sert politikaların işaretini verdi. Mısır’da dönemin Genelkurmay Başkanı Abdülfettah es-Sisi öncülüğünde gerçekleştirilen askeri darbenin ardından çoğunluğu Müslüman Kardeşler üyelerinden oluşan Rabiatul Adeviyye Meydanı’ndaki protestoculara yönelik müdahale beklenen caydırıcı etkiyi yapmamıştı. Sudan’daki devrim süreci toplumun geniş bir kesimi tarafından benimsendiğinden yaşanan kanlı müdahaleye rağmen göstericiler protestolarını farklı yöntemlerle sürdürmekteler.

Sudan’da el-Beşir’in devrilmesinin ardından yönetimi eline geçiren Askeri Geçiş Konseyi’nin en etkili ikinci ismi Acil Destek Timi lideri Muhammed Hamdan Dagalo’dur. Hemeti olarak isimlendirilen Dagalo özellikle Mısır, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ile olan yakın ilişkileriyle bilinmektedir.
Bu noktada göstericilere müdahalesi ile uluslararası gözlemcilerin dikkatini çeken Acil Destek Timi ile ilgili birkaç detay vermek gerekiyor. Sudan’da Ömer el-Beşir’in devrilmesinin ardından yönetimi eline geçiren Askeri Geçiş Konseyi’nin en etkili ikinci ismi Acil Destek Timi lideri Muhammed Hamdan Dagalo’dur. Hemeti olarak isimlendirilen Dagalo özellikle Mısır, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ile olan yakın ilişkileriyle bilinmektedir. Hemeti’ye bağlı birlikler daha önce Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin öncülüğünde Yemen’de gerçekleştirilen Kararlılık Fırtınası operasyonuna katılarak Husilere karşı savaşmıştır. Dolayısıyla Hemeti ile Riyad ve Abu Dabi arasındaki ilişkilerin çok daha yakın olduğu belirtilebilir. Bu durum da Sudan’daki devrimci aktörlerin tepkisini çekmektedir.

Sudan’da yaşanan gelişmelerle ilgili dikkat çeken hususlardan bir diğerinin de dış aktörlerin sürece müdahalesi olduğu söylenebilir. Mısır’daki askeri darbe ve karşı-devrim sürecine benzer bir şekilde Sudan’da ordunun müdahalesi öncesinde de askeri kadroların özellikle Körfez bölgesindeki bazı ülkelerden destek aldığı görüldü. Arap devrimleri sürecinin başarısız olması için yoğun çaba sarf eden ve bu anlamda karşı-devrimci aktörler olarak tanımlanan Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri yönetimleri Sudan'daki devrim sürecini baltalamak amacıyla Askeri Geçiş Konseyi ile iş birliğine gitmiş ve olası bir dönüşümü kendi kontrollerine almak istediler. Nitekim Sudan Askeri Konsey Başkanı Abdulfettah Burhan, mayıs ayının son haftasında Birleşik Arap Emirlikleri Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ve Mısır’da darbeyle göreve gelen eski genelkurmay başkanı Abdulfettah es-Sisi ile bir araya geldi.

Bu üç ülke Sudan’daki geçiş sürecinde etkili olabilmek amacıyla farklı enstrümanları da işlevselleştirmeye çalıştı. Mısır yönetimi Sudan’daki askeri figürlere siyasi destek açıklaması yaparken, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri yönetimleri de nisan ayında Sudan geçiş hükümetine 3 milyar dolarlık mali yardımda bulunacağını duyurmuştur. Protestocular ise Askeri Geçiş Konseyi’nin bu temaslarını sert bir şekilde eleştirerek, dış aktörlerin Sudan devrimine müdahalesinin kabul edilemez olduğunu belirtti.

Katliama uluslararası tepkiler
Müdahale sonrası süreçte Askeri Geçiş Konseyi’ne yönelik uluslararası arenada da tepkiler yükseldi. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres bir açıklama yaparak ülkede yaşanan şiddet olaylarını ve sivil göstericilere kanlı biçimde müdahale edilmesini kınadı. Afrika Birliği ise Sudan’ın üyeliğinin geçici olarak dondurulduğunu açıkladı ve ülkede derhal sivil bir yönetimin kurulması çağrısında bulundu.

Sudan’ın kalkınması için demokratik bir yönetimin zaruri olduğunu belirten protestocuların, ordunun müdahalesine rağmen gösterilerine devam etme kararlılığında oldukları görülüyor.
Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Kumi Naidoo da yaptığı açıklamada ülkede yaşanan katliamlardan Acil Destek Timi’nin sorumlu olduğunu ifade ederek Askeri Geçiş Konseyi’nin Acil Destek Timi’nin görevini sonlandırması gerektiğini belirtti. İnsan Hakları İzleme Örgütü de yaptığı açıklamada Askeri Geçiş Konseyi’nin protestocuların toplandığı meydana yaptığı müdahalenin kabul edilemez olduğunu vurguladı ve derhal sivil yönetime geçilmesi çağrısı yaptı.

Öte yandan Sudan’daki protestocular kendilerine yönelik şiddet olaylarına rağmen geri adım atmadılar. Ülkede uzun yıllardır Ömer el-Beşir yönetimi altında yaşayan milyonlarca kişi ülkelerinde demokratik bir düzenin kurulması taleplerini sürdürüyor. Nitekim devrim gösterilerinde önemli rol oynayan ve ülke nüfusunun yüzde 75’ini oluşturan gençler, sivil bir yönetimin kurulmasını, ordunun siyasetten çekilmesini ve ülkenin dış aktörlerin müdahalelerinden kurtulmasını istiyor. İşsizlik ve fakirliğin yaygın olduğu, altyapı ve sosyal hizmetler bakımından zayıf bir durumda olan Sudan’ın kalkınması için demokratik bir yönetimin zaruri olduğunu belirten protestocuların, ordunun müdahalesine rağmen gösterilerine devam etme kararlılığında oldukları görülüyor.

Ülkedeki devrimci gruplar Ramazan bayramını izleyen süreçte yeniden harekete geçerek Askeri Geçiş Konseyi’ne karşı sivil itaatsizlik eylemlerine başlama kararı aldılar. Devrim sürecinin en önemli aktörlerinden olan Sudan Meslek Odaları yaptığı çağrıda halkı ülke genelinde sivil itaatsizlik eylemleri yapmaya davet etti. Bu çerçevede gazeteci, öğretmen, mühendis, veteriner, pilot, şoför ve eczacı gibi meslek gruplarına bağlı onbinlerce kişi iş bırakma eylemi gerçekleştidi. 10 Haziran’da başlayan sivil itaatsizlik eylemlerine özellikle başkent Hartum’da geniş çaplı katılım olurken, protestocular dükkanlarını kapalı tuttu, yollara barikatlar kuruldu ve küçük çaplı gösteriler gerçekleştirildi. Sudan Doktorlar Komitesi tarafından yapılan açıklamada, sivil itaatsizlik eylemleri sırasında güvenlik güçlerinin olaylara müdahalesinde en az 4 kişinin hayatını kaybettiği kaydedildi. Öte yandan Askeri Geçiş Konseyi’nin sivil itaatsizlik eylemlerine katılan birçok kişiyi göz altına aldığı bildirildi. Ayrıca sivil itaatsizlik eylemlerini organize ettiği tespit edilen birçok muhalif liderin sınır dışı edildiği ve istihbarat birimlerinin operasyonuyla farklı ülkelere götürüldüğü ifade ediliyor.

Protesto ve sivil itaatsizlik eylemleri karşısında meşruiyet sıkıntısı yaşayan Askeri Geçiş Konseyi, ülke içinde ve uluslararası toplumda büyük infiale yol açan tasarruflarıyla Sudan’ı istikrarsızlığa ve kaosa doğru sürüklüyor.
Afrika Birliği’nin dönem başkanı Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed’in Sudan’daki protestocular ve Askeri Geçiş Konseyi arasındaki arabuluculuk girişimi de başarısızlıkla sonuçlandı. Bazı protestocuların Abiy Ahmed’le görüşmelerinin ardından Askeri Geçiş Konseyi tarafından gözaltına alınmaları görüşmeleri baltalayan başlıca sebep olarak görülüyor. Protesto ve sivil itaatsizlik eylemleri karşısında meşruiyet sıkıntısı yaşayan Askeri Geçiş Konseyi, ülke içinde ve uluslararası toplumda büyük infiale yol açan tasarruflarıyla Sudan’ı istikrarsızlığa ve kaosa doğru sürüklüyor. Mısır’dakine benzer bir girişimle devrim sürecini engellemek isteyen bölgesel aktörler, Sudan’ın bir şiddet sarmalına sürüklenmesi riskine rağmen Askeri Geçiş Konseyi’nin ülkeyi demokratik bir gelecek yerine baskıcı bir rejime yönlendirmesine destek olmaktalar.

Sudan’da gerek askeri gerekse de sivil güçlerin bir araya gelerek ülkede demokratik ve sivil bir yönetimin kurulması konusunda uzlaşması hem ülkede istikrarın sağlanması hem de toplumsal barışın tesis edilmesi bakımından hayati önem taşımaktadır. Sudan bu devrim sürecini başarılı bir şekilde yöneterek Afrika kıtasında sivil güçlerin liderliğinde gerçekleştirilen rejim değişikliği ile demokratik bir yönetime kavuşan ilk Afrika ülkesi olma yolunda ilerleyebilecektir. Aksi takdirde ülke, çatışma ve istikrarsızlık ortamına girecek, baskıcı askeri bir rejimin yönetiminde devrimin ilk günlerindeki hedeflerinden giderek uzaklaşacaktır.

Doç Dr İsmail Nu man Telci

kaynak: AA

Bu haberler de ilginizi çekebilir