“İtikâf kişiyi imanın olgunluğuna eriştirir”
İtikâf sünnetinin önemine dikkat çeken Mardin Dost-Der Başkanı ve İTTİHADUL ULEMA üyesi Molla Fesih Memiş, imkânı olan her Müslümanın bu sünneti ihya etmeleri yönünde tavsiyelerde bulundu.
Ramazan ayının sonuna doğru gelinirken, itikâf ibadeti hakkında İLKHA’ya açıklamalarda bulunan Mardin Dostluk Eğitim Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (Dost-Der) Başkanı ve İTTİHADUL ULEMA üyesi Molla Fesih Memiş, itikâfın kişinin tıpkı secdede olduğu gibi Allah'a en yakın durduğu yer olduğunu söyledi.
Hazreti Peygamberin, özellikle Medine döneminde her Ramazan'ın son on gününde devamlı itikâfa girdiğini hatırlatan Memiş, İslam'ın ve Müslümanların derdini kendisine dert edinen, İslami duyarlılık taşıyan Müslümanların itikâf sünnetini ihya etmeleri yönünde tavsiyelerde bulundu.
“Peygamberimiz Ramazan’ın son 10 günü itikâfa girerdi”
İtikâf ibadetinin Kur’an-ı Kerim'de de geçtiğini hatırlatan Memiş, “İtikâf; belli bir süre mescitte oturmak, ona zaman ayırmak, orada zamanını tefekkürle, zikirle ve itaatle geçirmektir. Kişi itikâfta olduğu esnada yatsa bile onun itikâfı bozulmaz. Üç çeşit itikâftan söz edebiliriz: İtikâfın vacip olan kısmı, sünnet olan kısmı, bir de nafile olan kısmı var. Vacip olan itikâf, kişinin ‘nezrettim şu gün ya da şu günler arasında Mescid’de itikâfa gireceğim.’ diyerek itikâfa girmesidir. Tabii itikâfın şartı, gündüzünü de oruçlu geçirmesi lazım. İtikâf Ramazan ayına has bir ibadettir. Özellikle Ramazan ayının son 10 günü Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Vesellem) itikâfa girerdi. Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Vesellem) Mekke'den Medine'ye hicret ettikten sonra Hicretin 2’nci senesinde Ramazan orucu farz kılındı ve o seneden vefat ettiği seneye kadar her sene Mescid-i Nebevi’de itikâfa girerdi ve bütün ashabı da girerdi.” dedi.
“İtikâf; ibadete, zikre ve tefekküre zaman ayırmaktır”
Hazreti Muhammed'in kendisinin sadece itikâfa girmekle kalmadığını, ailesini de itikâfa girmeleri hususunda tavsiyelerde bulunduğunu söyleyen Memiş, şöyle devam etti:
“Hz Aişe (Radıyallahu Anha) annemiz buyuruyor ki; ‘Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Vesellem) Ramazan’ın son 10 gününe girince Mescid’de itikafa girerdi ve bütün gecelerini ihya ederdi.’ Ramazan ayının son 10 gününü bununla da yetinmez aynı şekilde ehlini de uyandırdı. Ev halkını uyandırır, gecenin feyzinden ve bereketinden nasiplerini olmalarını isterdi. Hz Aişe validemiz buyuruyor ki; ‘Resulullah (Sallallahu Aleyhi Vesellem) Medine döneminin 9 yılında her sene itikâfa girerdi. Hatta vefat ettiği sene 20 gün itikâfa girmiş.’ Bununla ilgili bir araştırma yaptık ve gördük ki; bundan önceki sene Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Vesellem) bir sefer münasebetiyle itikâfa girmediğinden dolayı ondan sonraki sene 10 günün yerine 20 gün itikâfa girmiş. Yani adeta bir önceki senenin 10 günün itikâfını kaza etmiştir. Dolayısıyla itikâf, Allah rızası için belli bir süre camide durmaktır. İbadete, zikre, tefekküre zaman ayırmaktır.”
“Kadir Gecesi’nin bereketinden nasiplenmek için itikâfa girelim”
Kadir Gecesi’nin Ramazan ayının son 10 gününde aranması yönünde Hazreti Muhammed'in tavsiyelerde bulunduğunu hatırlatan Memiş, “Ramazan ayı içinde gizli olan Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Öyleyse hem Peygamber Efendimizin bu sünnetini yerine getirmek, hem de belki Ramazan ayı içerisinde gizlenen ve bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi’nin feyz ve bereketinden de nasiplenmek için bizler de itikâfa girelim.” dedi.
“İmkânı olan her Müslüman itikâfa girmelidir”
İmkânı olan her Müslümanın itikâfa girmesi yönünde tavsiyelerde bulunan kaydeden Memiş, son olarak şunları söyledi:
“Çünkü itikâf, kişinin tıpkı secdede olduğu gibi Allah'a en yakın durduğu yerdir. İtikâf, kişiyi imanın olgunluğuna eriştirir. Dolayısıyla İslam'ın ve Müslümanların derdini kendisine dert eden, İslami duyarlılık taşıyan Müslümanlara itikâf sünnetini ihya etmelerini tavsiye ediyorum. Yüce Rabbim bizlere de nasip etsin inşallah.” (M. Salih Keskin, Mehmet Aslan – İLKHA)