“Asıl gündemimiz ekonomi olmalı”
Siyasilerin kısır çekişmeleri bırakıp asıl sorun olan ekonomiye dönmesi gerektiğini belirten Ekonomist Mehmet Sait Ortaç, hükümetin bu konuda acil tedbirler alması gerektiğini söyledi.
Haftalardır ülkenin baş gündem maddesi olan İstanbul seçimleri, Türkiye’nin asıl gündemi olması gereken ekonomik sıkıntıları ikinci plana itti. Duruma tepki gösteren Ekonomist Mehmet Sait Ortaç, Türkiye ekonomisinin her geçen gün zayıfladığını, parasının değer kaybettiğini belirterek, siyasilerin asıl gündem olan ekonomik sorunları çözmeye odaklanması gerektiğini vurguladı.
Kısır çekişmeleri bir tarafa bırakıp asıl gündem olan ekonomik gündeme dönülmesi gerektiğini aktaran Ortaç, hükümetin bu konuda mutlaka acil tedbirler alması, gündemi buna göre belirlemesi gerektiğini kaydetti. Ortaç, dıştan kaynaklı etkenleri en aza indirecek politikaların üretilmesi gerektiğini ifade ederek, daha fazla üretim ve imalatın, daha az dışa bağımlılık olduğunu söyledi.
Döviz kurlarında yaşanan hareketlilik ile ilgili İLKHA muhabirine açıklamalarda bulunan Ortaç, konuyla ilgili çözüm önerilerinde bulundu.
“Seçimle yatıp seçimle kalkar olduk”
İstanbul seçimlerinden bu yana siyasilerin kullandığı dilin çok da sağlıklı bir dil olmadığını belirten Ortaç, “Son bir buçuk ay gibi bir süredir ülke olarak İstanbul seçimlerine kilitlendik. Tabiri caizse İstanbul seçimleriyle yatıp İstanbul seçimleriyle kalkar olduk. Tabi insanlarımızın ve ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik durumu da göz önünde bulundurduğumuz zaman bu çok sağlıklı bir durum değil. Topluma örnek olmaları gereken siyasilerin bu süreçte ayrıştırıcı, ötekileştirici ve kavgacı bir dil kullanmaları da bu işin üstüne tuz, biber ekmiştir.” dedi.
“Akıl kârı değil”
Seçimlerden sonra hayatın tekrar devam edeceğini, bunun için siyasilerin asıl sorun olan ekonomiye dönmesi gerektiğini söyleyen Ortaç, “Neticede İstanbul seçimleri YSK’nın kararları sonrası tekrarlanacak. Ama şunu bilmemiz lazım; AK Parti’nin İstanbul seçimini kaybetmesi dünyanın sonu olmadığı gibi CHP’nin de İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimlerini kazanması İstanbul’un yeniden fethi anlamına gelmeyecektir. Dolayısıyla hayat tekrar devam edecektir. Ülkemizin özellikle ekonomik anlamda bunca sorunu varken, ülke gündeminin bu şekilde belirlenmesi çok akıl kârı değil.” diye konuştu.
“Paramızın değer kaybetmesi kabul edilemez”
Her geçtiğimiz yıl TL’nin değer kaybettiğini, bunun kabul edilebilir bir durum olmadığını vurgulayan Ortaç, şunları söyledi:
“2019’un başından bu yana 4 aylık süreç zarfında döviz kurlarında yaklaşık olarak yüzde 15 oranında paramızın değer kaybettiğini görüyoruz. 2018 yılında yüzde 39 oranında bir döviz karşılığındaki paramızın erimesi yanında 2019’un da ilk 4 ayında yüzde 15’lik bir değer kaybı kabul edilebilir, sürdürülebilir bir durum değildir. Özellikle ülkemizin de içinde bulunduğu gelişmekte olan ülkeler baz alındığı zaman bu konuda açık arayla lider durumdayız. Brezilya, Arjantin, Güney Kore ve diğer ülkelere baktığımız zaman onlardaki döviz kaybı 2019’un 4 aylık sürecinde 0,6-yüzde bir bile değilken, biz de yüzde 15 olması izah edilebilecek bir durum değildir.”
“Ekonomiye odaklanmalıyız”
Hükümetin bir an önce ülke gündemine dönmesi gerektiğini aktaran Ortaç, “Peki, bu kadar döviz artışı karşısında biz ne yapmalıyız? İlk başta bizim kendi içimizdeki soruları halletmemiz gerekiyor. Ekonomiye odaklanmamız gerekiyor. Kısır çekişmeleri bir tarafa bırakıp asıl gündemimiz olan ekonomik gündeme dönmemiz lazım. Hükümet bu konuda mutlaka acil tedbirler almalı, gündemi buna göre belirlemelidir. Basit gündemleri bir kenara bırakıp, asıl üzerinde durulması gereken ekonomiye odaklanmalı ve bununla ilgili alt yapıyı oluşturup, tedbirler alınmalıdır.” ifadelerini kullandı.
"Dışa bağımlı olmamalıyız"
Türkiye’nin en büyük sıkıntısının dışa bağımlı bir ülke olması olduğunun altını çizen Ortaç, “Ara maddelerden tutun da ham maddeye kadar imalat sektöründe kullandığımız ürünlerin büyük çoğunluğunu ithal ediyoruz ve bunu da büyük oranda dövizle alıyoruz. ABD’de ya da Avrupa ülkelerinde biri hapşurursa neredeyse biz burada grip oluyoruz. Bunu önlemenin tek yolu, dışa bağımlı ekonomimizi değiştirmektir. İmalata, üretime yönelik daha etkin tedbirler almalı, iş adamlarımızı, imalat sektöründe çalışan firmaları ciddi anlamda desteklememiz lazım. Hükümetin bu konuda elini ciddi anlamda taşın altına koyması lazım.” şeklinde konuştu.
“Ürettiğimizin çok üstünde tüketiyoruz”
Siyasi anlamda bağımsız hareket etmenin dış borcun bitirilmesiyle mümkün olacağını söyleyen Ortaç, konuşmasına şöyle devam etti:
“En büyük sorunlarımızdan biri de israftır. Çok fazla israf eden bir toplumuz. Ürettiğimizin çok üstünde bir tüketim yapıyoruz. Paramız olmayan bir kaynağı kullandığımız zaman bu, bağımlılık oluşturuyor. Bunda da acilen bizim ülke olarak dış borcumuzu minimize etmemiz gerekir. Dış borçlarla siyasi anlamda bağımsız hareket etme şansımız yoktur. Siyasi anlamda diğer ülkelerle olan her sıkıntımızda karşı taraftaki ülkeler bize ekonomik anlamdaki bu kozlarını koz olarak kullanacaklardır. Döviz dalgalanmasının bir diğer nedeni, dış kaynaklı manipülasyonlardır. Bu da bir gerçektir. Tüm suçu hükümetin üstüne atmayalım. Dıştan kaynaklı etkenler de vardır. Ama hükümetin yapması gereken nedir? Dıştan kaynaklı bu etkenleri en aza indirecek politikalar üretmektir. Bu da daha fazla üretim, imalat, daha az tüketim ve daha az dışa bağımlılıktır.”
“Gündem noktası ekonomi olmalı”
Tüm ülkeyi ilgilendiren ekonomi gündeminin oluşturulması gerektiğine işaret eden Ortaç, “Hükümet mutlaka acil tedbirler almalı, yoğun teşvik programları yürütmeli ve gündemini de gerçek anlamda reel gündeme dönüştürmelidir. Siyasi partilerin çıkarları doğrultusunda değil de bütün ülkeyi ilgilendiren bir gündem oluşturmamız lazım. Gündem noktası ekonomi olması lazım. Hem döviz kurlarının aşağı indirilmesi hem de faiz oranlarının sıfırlanması gerekir. Bu yapılmadığı müddetçe enflasyonda da ciddi kalıcı bir iniş olmayacaktır.” dedi. (Mehmet Fatih Akgül-İLKHA)