• DOLAR 34.426
  • EURO 36.383
  • ALTIN 2835.799
  • ...
Engelli çocuklarına 30 yıldır bebek gibi bakıyorlar
Google News'te Doğruhaber'e abone olun.  Haberin Videosunu İzlemek İçin Tıklayınız

Mardin’in Kızıltepe ilçesinde, engelli olan çocukları 30 yaşındaki Muhammed ile 19 yaşındaki Elif’e büyük bir özen göstererek bakan Mahmut ve Mekkiye Akın çiftçi, diğer anne ve babalara örnek oluyor.

Engelli çocuklarına bakabilmek için eşini bırakan Baba Akın, İLKHA muhabirlerine, çocuklarına 30 yıldır şefkat ve merhametle bir bebek gibi baktıklarını söyledi.

“Teşhis edilemeyen hastalıktan dolayı 12 çocuğumu kaybettim”

Dünyaya gelen 15 çocuğundan 12’sinin öldüğünü, 2’sinin ise engelli olarak dünyaya geldiğini belirten Baba Akın, şunları söyledi:

“Çocuklarımız doğar doğmaz 3 günlük, bir haftalık, bir aylık, 3 aylık ani ölüyorlardı. Bunun nedenini öğrenmek için eşimle birlikte birçok doktora gittik. Mardin, Diyarbakır ve Ankara’daki hastanelerde araştırmalar yapıldı ama maalesef bir netice alamadık. Bizim çocuklarımız ya ani ölüyorlardı ya da doğuştan özürlü olarak doğuyorlardı. Bu iki çocuğum da özürlü olarak doğdu. 13 yıl önce Ankara Hacettepe’ye gittik. Nedenini araştırmak için 3 yıl boyunca eşimle beraber her ay gidiyorduk. Orada en son eşimin kanı içerisinde tahlillerde çıkmayan bir hastalık bulundu ve tedavisi yapıldı. Yapılan tedavinin ardından elhamdülillah 3 yıl sonra Hacer adında sağlıklı bir kızımız dünyaya geldi ve o kızımız şuan 4’üncü Sınıfa gidiyor. Şu an engelli olan Muhammed (30), Elif (19) ve sağlıklı olan Hacer ile birlikte 3 çocuğumuz var.” diye konuştu.

“Çocuklarıma bakabilmek için işimi bıraktım”

Çocukların anne ve babalara Allah’ın birer emaneti olduğunu dikkat çeken Akın, engeli çocuklarının bakımını yapmak için 10 yıldır doğru dürüst çalışamadığını aktardı.

Akın, “Rabbim bunu bize layık gördüğü için hamd ediyoruz. Çünkü çocuklar anne babalarına Allah’ın birer emanetidir. Biz de şükrediyoruz. Eşim tek başına onlara bakamıyordu 10 yıldır eşimle beraber bakıyoruz. Muhammed de Elif de tüm vücudu felç ve konuşamıyorlar. Özellikle Muhammed çok sinirli, kimseye zararı yok ama evde olmadığımız sürede kendisine zarar veriyor, kafasını yere vuruyor. Defalarca psikiyatri doktoruna götürdüm ‘Yapacak bir şey yok.’ dedi. Bazen sabaha kadar uyuyamıyorlar. Sakinleştirici ilaçlar veriyorlar ama onlar da bir süre sonra etkisini kaybettiğinde eskisi gibi oluyor.” dedi.

“30 yıldır kanatlı hayvanların yavrularını beslediği gibi besliyoruz”

 Allah’ın kendilerine bir hediyesi olarak gördükleri için çocuklarının bakımlarından hiç şikâyetçi olmadığını ama çocuklarının kendilerini ifade edemedikleri için çok zorlandığını dile getiren Akın, şunları söyledi:

“En çok zorlandığım konu ikisi de konuşamıyor ve kendilerini ifade edemiyorlar. Bağırıyorlar, ağlıyorlar, aç mı, susuz mu, bir tarafı mı, onu bilemediğim için kendimiz anladığımız kadarıyla bazı uygulamalar yapıyoruz. Onlara muz, mama ve meyve suyu veriyoruz eğer sakinleşmiyorsa su veriyoruz. Yemeklerini verdikten sonra sakinleşmediyse bu sefer belki dişleri ya da kulakları ağrıyor diye ağrı kesiciler veriyoruz. Ama net olarak bilmiyoruz, bizim en çok sıkıntı çektiğimiz konu budur. Bunu hekimler de bilemez çünkü kendini ifade edemiyor, hekim ona bakarak kendi teşhisini koyuyor ona göre bir şeyler veriyor. Oğlum Muhammed 30 Elif ise 19 yaşında. Ben de anneleri de çok şefkat ve merhametle onlara bakıyoruz. Nasıl ki bir anne bebeğini şefkatle seviyorsa ya da kanatlı bir hayvan getirdiği yemi yavrusunun boğazına bırakıyor ya işte biz de bu engelli çocuklarımızı yıllardır böyle besliyoruz. Günde üç sefer dört sefer onları değiştiriyoruz. Mesela Muhammed’in tıraşını yapıyoruz, banyosunu yapıyoruz. Mesela banyosunun uygulaması da vardır eğer siz onu normal bir insan gibi banyo ederseniz onu boğarsınız. Onların banyosunu hazırlıyoruz, balon içerisine suyun ağzına girmeyeceği şekilde başını yıkıyoruz. 30 yıldır kanatlı hayvanlar yavrularını nasıl besliyorlarsa onların ağızlarının ta arkasına gıdalarını nasıl bırakıyorlarsa biz de çocuklarımızı aynen o şekilde besliyoruz. Çocuklarımıza; imanla, şefkatle, rahmetle bakıyoruz. Elhamdülillah şükrediyoruz rabbimiz bunu bize layık görmüş, biz de rabbimizin bize layık gördüğüne elbette ki razı oluyoruz.” 

“Devamlı onların hizmetindeyiz”

Hastalık dahi olsa anneleri ile birlikte ikisinin evden ayrılamadığından yakınan Akın, “Kesinlikle ikimiz birden evden ayrılamıyoruz çünkü Muhammed kendisine zarar veriyor. Bir de bazen geceleyin yemek hazmedememe sorunları oluyor. O zaman uyanık olmasak ya da uyanmasak boğulma tehlikesi geçiriyorlar. Geçen gece Elif 3 defa boğulmak üzereyken Allah’ın yardımıyla yetiştim. Bir dakika daha uyanmasam çocuk gidecekti. Böyle durumlar olduğu için evden ayrılamıyoruz. Onları sürekli gezdirmek için dışarıya çıkarıyorum, toprağın içerisine bırakıyorum çünkü onların güneşe ve toprağa ihtiyaçları var. Güneşli günlerde onları dışarı çıkarıp güneşin altında toprağın içerisine bırakıyorum. Çünkü çıkarmasak bu sefer kalsiyumları gidiyor, kalsiyum gidince hastalanıyorlar. Kışın güneş olmadığından bir sefer çıkaramadığım için Elif hastalandı, 8 gün hastanede yatırmak zorunda kaldık. Bunun için her gün 5-10 dakika güneşe çıkarıyoruz ve devamlı onların hizmetindeyiz.” diye konuştu.

“Rahmetle, şefkatle ve imanla onlara bakın”

Tüm engellilerin haftasını kutlayarak konuşmasına devam eden Akın, engelli ailelerine de tavsiyelerde bulundu.

Akın, “Engellilere bakan ailelere tavsiyem şudur: Eğer çocuklarıysa çocukları, analarıysa anaları, babalarıysa babalarına çok iyi baksınlar. Hiçbir zaman onlara kızmasınlar. Allah onların özürlü olması sebebiyle bizi de rızıklandırıyor. Hiç kimse bu konuda her hangi bir fedakârlıktan çekinmesin. Bir ailenin içinde özürlü olursa çocuk, yetişkin fark etmez rahmetle, şefkatle ve imanla onlara baksınlar. Çünkü yarın bizim de ne olacağımız belli değil, hepimiz birer engelli adayıyız.” dedi.

“Onların tüm engelini biz aşıyoruz”

Engelli bireyin zihinsel olmadığı sürece aşamayacağı hiçbir engelin olmadığını belirten Akın, “Tanıdığım bir çocuk iki gözden de yoksun ama Kur’an-ı Kerimi çok güzel okuyor. Bedensel bir özrü olan birçok teknolojik şeyi yaptıklarına şahit oldum. 30 yıldır oğluma, 19 yıldır kızıma bakıyoruz. Onların tüm engelini biz aşıyoruz. Çocuklarım için serum ile iğne vurmayı öğrendim. Onların iğnesi veya serumu olduğunda ben takıyorum. Gereken tüm ilaçlarını veriyoruz zaten böyle olmasaydı şimdiye kadar yaşayamazlardı. Böyle bir günde bizi ziyaret edip sevindirdiğiniz için Allah sizden de razı olsun.” dedi. (M. Salih Keskin, Mehmet Aslan – İLKHA)

Haberin Videosunu İzlemek İçin Tıklayınız

Bu haberler de ilginizi çekebilir