• DOLAR 32.471
  • EURO 34.711
  • ALTIN 2435.964
  • ...
"ABD ile S-400 meselesinde de ciddi görüş ayrılıkları içindeyiz"
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti 28. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'na katıldı. Kızılcahamam Eliz Hotel'de gerçekleşen toplantıda Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir konuşma yaptı.

31 Mart yerel seçim sonuçlarına değinen Erdoğan, her seçimin bir imtahan, mücadele ve muhasebe vesilesi olduğunu belirtti.

Erdoğan, "31 Mart seçimlerinde bu imtihanı hamdolsun, bakın bütünüyle demiyorum, büyük oranda başarıyla verdik. Bu mücadeleden bir kez daha alnımızın akıyla çıktık. Milletimizden ibranamemizi bir kez daha almayı başardık. Türkiye genelinde AK Parti olarak yüzde 44,4'lük bir oy oranına ulaştık. Bundan önceki yerel seçimlerde böyle bir oranı daha önce yakalamamıştık. Bu sonuç, AK Parti olarak girdiğimiz mahalli idareler seçimlerinde elde ettiğimiz en yüksek ikinci oy oranıdır. Cumhur İttifakı olarak da toplamda yüzde 51,7 gibi hem 16 Nisan Halk Oylaması hem de 24 Nisan Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle uyumlu bir sonuç elde ettik. Karşımızdaki dörtlü ittifakın toplamı ise yüzde 44,5'da kaldı. Oy oranları üzerinden baktığımızda AK Parti'nin ve Cumhur İttifakı'nın tartışılmaz bir başarısı vardır." dedi.

"Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da pek çok il ve ilçe belediyesinin yönetimini devraldık"

Milletin, AK Parti'ye 15 büyükşehir, 24 il, 516 ilçe ve 203 belde belediyesini yönetme sorumluluğunu verdiğini aktaran Erdoğan, "Bir başka ifadeyle milletimiz ülkemizdeki toplam bin 389 belediyenin 758'ini AK Parti'li kadrolara emanet etmiştir. Oranlamayı belediye sayısına göre yaptığımızda başarı çıtamızın yüzde 54,2 gibi çok daha yüksek bir noktaya çıktığını görüyoruz. Elbette her seçimde olduğu gibi bu seçimde de kaybettiğimiz ve kazandığımız yerler olmuştur. Mesela 2014 seçimleriyle kıyaslandığında 3 büyükşehir, 12 il, 161 ilçe, 89 belde belediyesini maalesef kaybetmiş bulunuyoruz. Buna karşılık 6 il, 125 ilçe, 89 belde belediyesini de kazandık. Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da pek çok il ve ilçe belediyesinin yönetimini devraldık." ifadelerini kullandı.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimleriyle ilgili itirazlarının YSK tarafından değerlendirildiğini ve süreci sonuna kadar takip ettiklerini ve edeceklerini vurgulayan Erdoğan, "Biz, İstanbul ve Ankara'da kaybetmedik, İstanbul ve Ankara'da tam tersine seçimi kazandık. 'Sayın Genel Başkan ne diyor' diyenleriniz çıkabilir. Çünkü bu süreç içinde bunları yaşadım. Arkadaşlar her şeyden önce kazanmak nedir, kaybetmek nedir bunun üzerinde ayrıca bir durmak gerekir. İstanbul'da 39 ilçenin 24'ünde AK Parti, birinde ittifak ortağımız MHP, 25 ilçeyi Cumhur İttifakı olarak almış bulunuyoruz. Kalan 14 ilçede de muhalefet ipi göğüslemiştir, 25'e 14. İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi'ndeki toplam 312 üyeden 176'sı AK Parti'ye, 4'ü MHP'ye, 132'si ise diğer partilere mensuptur. Ankara'da da durum farklı değildir. Başkentimizdeki 25 ilçe belediyesinden 19'unu AK Parti, 3'ünü MHP aldı, 22. Ne kaldı onlara? 3 tane. Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi'ndeki 147 üyeden 88'i AK Parti'ye, 19'u MHP'ye, 40'ı diğer partilere mensuptur. İlçelerinde ve belediye meclislerinde ezici çoğunluk elde ettiğimiz her iki yerde büyükşehir belediye başkanlıklarını nasıl kaybettiğimizi elbette sorguluyoruz. Bu hususu enine boyuna araştıracak, tartışacak ve önümüzdeki seçimlere kadar gereken tedbirleri inşallah alacağız." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan; ekonomik, siyasi, diplomatik olarak içerideki ve dışarıdaki belli odaklar tarafından söndürülmeye çalışılan milletin umut ışığını tekrar canlandırdıklarını vurgulayarak şunları söyledi: "Biz bu mücadeleyi kendimiz için değil, evlatlarımızın geleceği, vatanımızın bekası için veriyoruz. Kefenimizi giyerek çıktığımız bu kutlu yolculukta Hakk'ın rızasından daha büyük bir şeref, milletin sevgisinden daha büyük bir sevda tanımıyoruz. Bunun için sırtını terör örgülerine dayayanlar bizi anlayamaz. İkbalini siyaset mühendisliklerinde görenler bizi idrak edemez. Türkiye karşıtı senaryoların figüranlığına razı olanlar bizim mücadelemizi kavrayamaz. Esen rüzgara göre yön değiştirenler sırça köşklerinde yüksek siyasetçilik oynayanlar bizim verdiğimiz kavganın sırrına eremez."

"Tehcir dönemin zor şartlarında bir keyfiyet değil, bir mecburiyet olarak uygulandı"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'yi özellikle uluslararası alanda sıkıştırmak için kullanılan araçlardan birinin de "Ermeni meselesi" olduğunu vurgulayarak şöyle devam etti: "Bu konuyla alakalı olarak Türkiye'nin diğer pek çok devletin ve toplumun aksine utanacak bir geçmişi yoktur. Özellikle bin yıllık yurdumuz Anadolu'da hep ahlakımızla, vicdanımızla, irfanımızla, imanımızla ve gücünü bunlardan alan yüreğimizle, bileğimizle var olduk, büyüdük, mücadele ettik. Bir asır önce bu topraklarda yaşananların bir mağduru varsa o da bizim milletimizdir. Balkan Savaşları sırasında ve sonrasında kadınıyla, çocuğuyla, yaşlısıyla 2 milyon kardeşimizi maalesef kurban verdik. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da Rus ve Ermeni işgalleri sırasında yine bir bu kadar daha sivil vatandaşımız katledildi. Dikkat ediniz, Çanakkale, Sarıkamış, Galiçya, Filistin, İstiklal Harbimiz, terörle mücadele dönemi gibi çok ciddi askerî kayıplar verdiğimiz yerleri saymıyorum. Burada sözünü ettiğimiz kayıplar, tamamen sivil kayıplardır. Ermeni tehciri bir asır önce işte bu büyük acıların önünü kesmek için başvurulan bir yöntemdir yani bir hicrettir. Şayet Ermenilere karşı iddia edildiği gibi bir yola başvurmuş olsaydık bugün Avrupa'dan Amerika'ya, Kuzey Afrika'dan Kafkasya'ya kadar geniş bir alanda yaşayan milyonlarca Ermeni'den söz edilemezdi. Tehcir dönemin zor şartlarında bir keyfiyet değil, bir mecburiyet olarak uygulandığı için elbette ciddi sıkıntılar ve acılar yaşanmıştır. Ama tüm bunların konuşulacağı, tartışılacağı, hakikatlerin aranacağı yer ülkelerin parlamentoları ve yönetim binaları değildir; bu hakikatlerin aranacağı yer arşivlerdir. Bunu yapacak olan da tarihçiler, bilim insanlarıdır."

"Hodri meydan… Arşivlerinizi açın"

Her konuda olduğu gibi Ermeni meselesi konusunda da Türkiye'deki arşivlerin araştırmacılara açık olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hodri meydan. Üçüncü ülkelerde varsa onlar da açsınlar. Onlar da bu çalışmaları yaptılar ama gelmiyorlar. Biz yıllardır bunları, ta Başbakan olduğum andan itibaren, hep söyledik ama gelmiyorlar. Niye? İşlerine gelmiyor. O arşivlerde nelerin olduğunu gayet iyi biliyorlar. Onun için gelmiyorlar. Onun için de parlamentolar vasıtasıyla, buralarda çevirdikleri yalan dolan birçok şeylerle bunu yapmanın gayreti içine giriyorlar. Amaçları, dönemin gerçeklerini anlamak olan herkes, bu arşivlere girip belgeler üzerinden çalışmasını yürütebilir." diye konuştu.

"Ermeni tehciri ne soykırımdır ne de büyük felakettir"

Bunun dışındaki her ithamı, söylemi, her mesajı reddettiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ermeni tehciri ne bir soykırımdır ne de büyük felakettir. Bu, sadece bir asır öncesinin çok sıkıntılı şartlarında yaşanmış acı bir olaydan ibarettir. Türkiye'yi suçlayanlara sadece Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarında 70 milyon insanın ölümünden sorumlu olduklarını hatırlatıyoruz. Fransa Cumhurbaşkanı Sayın Macron'un önce bu işleri öğrenmesi lazım. Bu işleri bilmiyor." şeklinde konuştu.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un yanlış kılavuz seçtiği için yanlış konuştuğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Fransa'da 700 bin Ermeni var diye onlara mesaj vermek, Bay Macron, seni kurtarmayacak. Önce siyasette dürüst olmayı öğren. Siyasette dürüst olmadıkça kazanman mümkün değil. Kaybedeceksin." açıklamasında bulundu.

"Filistin'de, Arakan'da katledilen milyonlarca Müslüman'a uygulanan, soykırım teşebbüsü değil midir?"

Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un Ermeni meselesinde takındığı tavrın doğru olmadığını, bunu defalarca şahsına söylediği için bu konuşmasında da açıkça söylediğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "Avrupa Yahudilerinden Cezayir ve Tunus Müslümanlarına kadar gerçekten soykırıma tabi tutulmuş nice halklar biliyoruz. Afrika'nın her köşesinde ve Güney Amerika'da birbirine kırdırılan veya doğrudan Avrupalılar tarafından yok edilen nice toplumlar vardır. Son çeyrek asırda Bosna'da, Karabağ'da, Filistin'de, Arakan'da, Irak'ta, Suriye'de katledilen milyonlarca Müslüman'a uygulanan, soykırım teşebbüsü değil midir? Bu kavram kullanılarak itham edilemeyecek tek ülke Türkiye'dir. Çünkü bu millet, sözü edilen tarihte fail değil, maktul durumundadır. Tüm bu gerçekleri her fırsatta muhataplarımıza ve uluslararası kamuoyuna anlatmayı sürdürdük, sürdüreceğiz. Bundan geri adım atmamız da mümkün değil."

"Amerika ile S-400 meselesinde de ciddi görüş ayrılıkları içindeyiz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyada ve bölgede İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki en büyük değişimlerin yaşandığı dönemden geçildiğini ve bu değişimlerin çoğunun insanların güvenliğini, huzurunu, onurunu ve refahını tehdit edecek mahiyette olduğunu söyledi.

Amerika'nın uluslararası ticaretten nükleer silahlanmaya kadar geniş bir alanda küresel sistemi sarsan adımlarının etkilerinin sürdüğüne işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Suriye'de müttefiklik ilişkimize asla yakışmayacak politikalar izleyen Amerika ile S-400 meselesinde de ciddi görüş ayrılıkları içindeyiz. Türkiye'nin Irak ve Suriye kaynaklı terör tehditlerine karşı aldığı önlemlerin ve yaptığı operasyonların meşruiyeti tartışılmaya açık değildir. Buna rağmen Amerika'nın ısrarla bölücü terör örgütüyle birlikte hareket etmeye kalkmasını, güvenliğimizi güçlendirmeye ve çeşitlendirmeye yönelik tasavvurlarımıza karşı çıkmasını üzüntüyle takip ediyoruz. Kim ne derse desin, bizim için asıl önemli olan ülkemizin ve milletimizin istiklali ve istikbalidir. Bu uğurda 15 Temmuz'da canını ortaya koymuş bir millet olarak, Suriye'deki terör bataklığını kurutmaya yönelik adımları atmayı, S-400 ve benzeri güvenlik tahkimatlarını yapmayı da sürdüreceğiz. Şu şöyle demiş, bu böyle demiş, hepsi bir kenara. Biz ne diyoruz o önemli." (İLKHA)

Bu haberler de ilginizi çekebilir