DİKTATÖR DEMOKRASİSİ
Mısır'da darbeci Sisi'nin 2030'a kadar görevde kalmasının yolunu açan anayasa değişikliğine ilişkin referanduma katılım çok düşük oldu. Sisi’nin göreve geldiği seçimde dahi halkın seçime katılımının yüzde 2'lerde kaldığını söyleyen ve bu referandumda halkın zorla sandığa götürüldüğünü ifade eden İhvan-ı Müslimin Şura Meclisi üyesi Mühendis Mithat Haddad, yapılan diktatörlük referandumunu gazetemize değerlendirdi.
Zeyd Varol- İSTANBUL
Mısır’da darbeci Sisi, 2030 yılına kadar ülkeyi yönetmesinin önünü açan referandum tiyatrosunda beklediği desteği bulamadı. 2013 yılında seçilmiş ilk cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’yi askeri darbeyle devirip başa geçen Sisi’nin oldubittiye getirdiği diktatörlük referandumuna katılım oranı komik rakamlarla sınırlı kaldı. Diktatörlükle yönetilen ülkelere benzer şekilde gerçekleşen referandumda sandıklara Hristiyanlar, selefiler ve az sayıda Sisi destekçisi gitti. İhvan-ı Müslimin Şura Meclisi üyesi Mühendis Mithat Haddad, diktatörlük demokrasisini değerlendirdi. Yargının tamamen bertaraf edildiğini ifade eden Haddad, halkın zorla sandık başına götürüldüğünü ve buna rağmen katılımın çok düşük seviyede kaldığını aktardı.
BATILI DEVLETLER SİSİ DİKTATÖRLÜĞÜNE SUSPUS!
Mısır'daki cunta parlamentosu, Sisi'nin 2030'a kadar görevde kalabilmesini sağlayacak anayasa değişikliğini onayladı. Parlamento tarafından onaylanan değişikliğin yürürlüğe girebilmesi için hemen 3 gün sonrasında referanduma gidildi ve katılımın çok az olduğu ülkede "evet" kararı çıktı. Cunta yönetiminin bu tutumu uluslararası basın ve birçok kesim tarafından eleştirildi. Yapılan eleştirilerde referandumun hemen 3 gün sonrasına alınmasının darbeci Sisi'nin İhvan-ı Müslimin'in seçimleri boykot etmesinden ve az katılımdan korkmasından kaynaklandığı belirtildi. Öte taraftan cunta yönetiminin Yüksek Seçim Kurulu Başkan Yardımcısı Müsteşar Mahmut Silmi Eşşerif, basına yaptığı açıklamada seçimin sonucunu katılım oranının değil verilen oyların belirlediğini ileri sürdü. Cunta rejimindeki seçimlere yönelik gelişmeleri İLKHA'ya değerlendiren İhvan-ı Müslimin Şura Meclisi üyesi Mühendis Mithat Haddad, batılı devletlerin demokrasi havarisi kesildiğini ancak söz konusu Müslüman halklar olunca sus pus olduğunu vurguladı.
“BATI, YÜZYILIN ANLAŞMASINI YÜRÜRLÜĞE KOYMAK İSTİYOR”
Haddad, "Batı, 'Beyaz Adam Demokrasisi' ve 'Beyaz Adam Hürriyeti' istiyor. Ama onların nazarında Müslüman halklar ise bu demokrasiden ve hürriyetten asla bir pay sahibi değildir. Bilakis Arap ve Müslüman ülkelerde askeri darbeleri destekleyip yönetimde askerin olmasını isteyenler Batılı devletlerdir. Şu an Sudan, Cezayir ve Libya'da askerin, hükümeti ele almasını istiyorlar. Batı darbeyle göreve gelen Arap yöneticilerinin Sisi'yle bir olup Amerika ve siyonistlerin istediği Yüzyılın Anlaşmasını yürürlüğe koymak istiyor. Batı hiçbir zaman tarafsız olmadı. Gerçek başkan Mursi'yi desteklememesi, Mısır halkının iradesinden yana taraf olmamasının tek nedeni asker ve ordu üzerinden siyonistlere hizmet eden anlaşmaların geçerliliğini sağlamaktır. Çünkü Batı, açık ve net bir şekilde İslam ülkelerini avucunda tutmaktan başka bir şey düşünmüyor." dedi.
"YARGI MEKANİZMASI TAMAMIYLA ETKİSİZ HALE GETİRİLMİŞ DURUMDA"
Mısır'da darbeci cunta yönetiminin kontrolünde gerçekleşen seçimlerin gayrı resmi kaynaklar ile resmi kaynaklardan gelen sonuçlar arasında çok ciddi farkların olduğuna dikkat çeken Haddad, "Mısır'da yerel ve yabancı basın, hatta bazı devlet adamları dahi bu seçimlerin darbeci Sisi için tehlikeli olduğunu savunuyordu. Çünkü Mursi döneminde anayasa değişikliği seçimlerinde ülke genelinde katılım oranı yüzde 64'ü geçiyordu. Sisi'nin kendi hükmünü 2030'lara kadar uzatacak bu seçimin güçlü bir ses getirmesi için katılım oranını yüzde 70'lerde tutması gerekiyordu. Bu da imkânsız bir durumdur. Zira halk kesinlikle Sisi'nin öncülüğünde yürütülen veya yürütülecek hiçbir seçime iştirak etmez. Mursi'nin seçimlerinde her şey açık ve net bir şekilde yürütülüyordu. Tüm basın mensupları seçim sandıklarının olduğu yere ve sayım işlemlerinde içeri girebiliyor ve anlık haber aktarabiliyordu. Şu an yargı mekanizması tamamıyla etkisiz hale getirilmiş durumda. Dolayısıyla seçimlerin sonuçları da Sisi'nin istediği şekilde yargı tarafından açıklanıyor. Fakat Mursi döneminde seçimlerin son kararını hiçbir baskı olmadan yargı, resmi açıklamasıyla belirtti. Sisi'nin hitap ettiği seçmen sayısı yüzde 2'lerde gösteriyor. Bu açıdan Mursi'yle kıyas bile edilemez. Sisi'nin darbeyle hükümete geldiği dönemden bu yana yürüttüğü tüm seçimlerin bir geçerliliği yoktur. Hepsi sahtekârlıklarla doludur. Hatta güya yüzde 97'lerde gösterilen bir katılımın olduğu başkanlık seçimlerinde bile aslında yüzde 2'lik bir katılım vardı. Bazı basın kaynakları gayri resmi kaynakların yüzde 10 civarı bir katılımın olduğunu söylediler ama bu doğru değil." şeklinde konuştu.
"İHVAN-I MÜSLİMİN OLARAK SEÇİMLERİ BOYKOT ETTİĞİMİZİ İLAN ETTİK"
Darbeci Sisi'nin 2030 yılına kadar görevde kalmasına olanak tanıyan anayasa değişikliklerinin referandumda onaylanmasına değinen Haddad, "Mısır'da anayasaya yeni maddelerin eklenmesi Mısır Parlamentosunda konuşulmuş ve hemen 3 gün sonrasına seçimlere gidilmesi kararı alınmıştır. Aslında olması gereken halkın maddeleri değerlendirip sağlıklı bir karar verebilmesi için bu seçimlerin en az bir ay sonra yapılmasıydı. Böyle yapmalarının nedeni de İhvan-ı Müslimin Cemaatinin halka seçimlere gitmeyin çağrısında bulunarak karşıt propaganda yürütüp seçimleri boykot etmesinden korkmalarıdır. Seçimleri hemen 3 gün sonrasına yapma kararı almalarının başka bir nedeniyse Dünya'yı bu seçimlere katılımın çokluğuna ikna etme çabasıdır. Biz İhvan-ı Müslimin olarak seçimleri boykot ettiğimizi ilan ettik. Seçim komitelerinin önleri tamamen bomboştu. Polislerin zoruyla toplatılarak oluşturulan kalabalıklarla sözde seçim mitingleri yapıldı. Ama seçim sandıklarının önleri tamamıyla boştu." ifadelerini kullandı.
"SİSİ, DÜNYA'DA MISIR HALKININ SANDIKLARA GİTMEDİĞİ HABERİNİN YAYILMASINDAN ÇOK KORKUYOR"
Haddad, "Sisi, Dünya'da Mısır halkının sandıklara gitmediği haberinin yayılmasından çok korkuyor. Bu yüzden seçimlerin yoğun geçtiğini göstermek için Mısır halkını defalarca ayartma girişiminde bulundu. Öğrencilere, gençlere ve yaşlılara içi gıdayla dolu Ramazan paketleri dağıtarak onları seçimlere gitmeleri için ikna etmeye çalıştı. İnsanlara seçimlere gidin ve istediğiniz tercihte özgürsünüz sonuç zaten değişmeyecek diyorlardı. Bundan da anlaşıldığı üzere o sadece görüntü ve gösteriş istiyor. İnsanları seçim sandıklarının önünde kalabalık görüntülerini almak istiyor. Ancak bu kesinlikle olmadı ve olmayacak. Fotoğraflarda gördükleriniz de hükümet tarafından yapılan baskılar sonucunda zorla oraya getirilmişler. Tabi kendi istekleriyle giden Hıristiyanlar ve Selefiler hariç. Onlar kendi maslahatları gereği Sisi'den taraf oluyorlar ve onun düşmesini istemiyorlar. O yüzden seçimlere katılım gösterip 'evet' tercihinde bulunuyorlar. Fakat geneline baktığımızda tüm seçim sandıkları boş." şeklinde konuştu.
MURSİ'NİN DURUMU
Mısır'ın seçilmiş cumhurbaşkanı Mursi'nin, cunta zindanlarındaki durumundan da haber veren Haddad, "Ailesinden öğrendiğimiz kadarıyla Mısır'ın gerçek başkanı Muhammed Mursi, şu an Müzrie Tarra zindanında tutuluyor. Zindanda tek kişilik bir hücrede tecrit edilmiş durumda. Hiçbir şekilde diğer esirlerle görüştürülmüyor ve yiyecek olarak sadece konserve ürünleri veriliyor. Birçok hastalığa yakalanmış durumda. Vücudunun yarısı hastalıklarla mücadele ediyor. Fakat o tüm bunlara rağmen sabırlı, azimli, dirayetli ve Rabbinin onun hakkında belirlemiş olduğu kaderi bekleyerek direnmeye devam ediyor. Avukatlarıyla gerçekleştirdiği görüşmeler yoluyla çok güçlü bir şekilde tüm Mısır halkına ve İhvan-ı Müslimin Cemaatine 'Şüphesiz ki Allah azze ve cellenin yardımı yakındır. Allah, bu zulmün devam etmesine izin vermeyecektir. Belki yakın bir tarihte Mısır'da Sisi cuntası tarafından yapılan tüm bu zulümlere karşı Allah'ın ayetlerini açık ve net bir şekilde göreceğiz' mesajları gönderiyor." ifadelerine yer verdi.
ANAYASADA NELER DEĞİŞİYOR?
Haber Merkezi- Mısır'da geçen hafta parlamentoda onaylandıktan sonra referanduma sunulan anayasa değişikliğiyle Sisi'nin 2030'a kadar görevde kalmasının önü açılıyor.
Anayasada yapılan değişikliklerle Sisi'nin görev süresi 4 yıldan 6 yıla çıkarılıyor ve tekrar seçilerek 6 yıl daha görev yapabilmesine olanak sağlanıyor.
Düzenleme kapsamında 13 maddede değişikliğin yanı sıra anayasaya 9 yeni maddenin eklenmesi de yer alıyor.
Yeni eklenen önemli maddelerden biri cumhurbaşkanı yardımcılığı makamının tekrar ihdas edilmesini içeriyor. Cumhurbaşkanına bir veya daha fazla yardımcı tayin etme, yetkilerini belirleme, görevden alma ve istifalarını kabul etme yetkisi tanıyor.
ASKERİ MÜDAHALELERİ MEŞRU HALE GETİRECEK YORUMLARI
Mısır Silahlı Kuvvetleri ile ilgili 200. maddede de "Mısır Silahlı Kuvvetlerinin sahibi halkın kendisidir. Görevi ülke güvenlik ve huzurunu korumaktır." ifadelerine, "Mısır Silahlı Kuvvetleri ülkenin Anayasasını, demokrasisini, sivilliğini, halkın kazanımlarını, hak ve özgürlüklerini korur" cümlesinin eklenmesi muhalifler tarafından "askeri müdahaleleri meşru hale getireceği" şeklinde yorumlanıyor.
Yeni düzenlemeye cumhurbaşkanının görevini yerine getirmesine engel olan durumların oluşması halinde yardımcısı veya başbakanın geçici olarak vekaleten görevi sürdürebilmesi maddesi eklendi.
Eklenen maddelerde vekaleten cumhurbaşkanı görevini üstlenecek kişinin anayasada değişiklik yapması, parlamentoyu feshetmesi, hükümeti görevden alması ve gelecek seçimlerde cumhurbaşkanlığı makamı için aday olma olasılığı yasaklandı.
SENATO ÜYELERİNİ SİSİ ATAYACAK
Değişiklikler kapsamında 25 Ocak Devrimi'nden sonra lağvedilen Senato (Şura Meclisi) tekrar ihdas ediliyor. Buna göre, üçte ikisi seçimlerle, kalan üçte biri de cumhurbaşkanının atamasıyla (180 üyeden az olamayan) bir senato oluşturulacak.
Cumhurbaşkanına verilen yetkiler arasında, aday üyelerden yargı organlarının başkanları ile başsavcı atamasını 4 yıllığına veya emekliliğe kadar tayin edebilmesi yer alıyor.
SİVİLLER ASKERİ MAHKEMELERDE YARGILANACAK
Değişikliklerle askeri bölgelere ve silahlı kuvvetlere saldırı suçundan siviller askeri mahkemelerde yargılanacak.
Cumhurbaşkanı, Silahlı Kuvvetler Yüksek Konseyi’nin onay vermesinin ardından Savunma Bakanını atayabilecek.