Siyonist rejimin Kana katliamı hafızalardaki yerini koruyor
işgal rejimi ordusu tarafından 1996 yılında Lübnan’ın doğusunda bulunan Kana kasabasında gerçekleştirilen katliam 23'üncü yıldönümünde Lübnan ve dünyanın bir çok yerlerinde anılıyor.
İşgal rejimi ordusu tarafından 1996 yılında Lübnan’ın doğusunda bulunan Kana kasabasında gerçekleştirilen katliam, aradan geçen 23 yıla rağmen hafızalardaki yerini koruyor.
1982’den sonra ilk kez Beyrut’un güneyine saldıran işgal rejiminin bu saldırıları sırasında on binlerce Güney Lübnanlı sivil, ülkenin kuzey bölgelerine sığındı.
Siyonistlerin saldırısı sırasında Kana’daki BM merkezine sığınan sivillerden 102’si hayatını kaybetti, 150’si yaralandı. 16 gün süren saldırıda çoğunluğu sivil olmak üzere toplam 164 kişi katledildi.
Bölgeye 600 hava taarruzu düzenleyen işgal rejimi, saldırıda toplam 23 bin top mermisi attı. Saldırı nedeniyle 300 binden fazla kişi mülteci durumuna düştü.
İşgalci çeteler, 11 Nisan 1996'da başkent Beyrut da dahil olmak üzere tüm Lübnan şehirlerini kapsayacak "Gazab Salkımları" olarak adlandırdıkları askeri bir saldırı başlattı.
Kana sakinleri, devam eden bombardımalar sonucu, siyonistlerin, uluslararası yasalar ve normlar tarafından korunan Lübnan'daki BM Merkezini (UNIFIL) bombalanmayacağını düşünerek göç etti.
Ancak siyonist çeteler, 18 Nisan 1996 sabahı, Lübnan'daki Birleşmiş Milletler merkezini bombalaması sonucu 106 masum sivili öldü 150 kişide yaralandı.
Uluslararası toplumun soğuk tutumu
Katliamın siyonistler tarafından planlı ve kasıtlı gerçekleştirilmesine rağmen, uluslararası toplumdan gelen tepkiler "ateşkes ve sakinlik" yönündeydi. Dönemin Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Bill Clinton, yaptığı açıklamada aynı şekilde taraflar ateşkes çağrısında bulunurken, Fransa Devlet Başkanı Jacques Chirac, siyonist rejime ateşkese uyma çağrısında bulundu. Rusya ise işgal rejimini eleştirerek Lübnan’daki durumun kötüleşmesinden endişe duyduğunu dile getirmişti.
Arap devletlerinin tutumu herzaman olduğu gibi, kınamak ve Lübnan'daki askeri operasyonların durdurulması yönünde mesajlar göndermekle yetinmek oldu.
Siyonist işgal çetesi ise pişkin bir siyasetle katliamı kendisinin yapmadığını ve "sivillerin ölümlerinden" Lübnan Hizbullah’ını sorumlu tuttu.
Kınama kararına veto
25 Nisan 1996'da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, Clinton'a tokat niteliğinde siyonist rejimin savaş sırasında sivillerin korunmasına ilişkin uluslararası hukuku ihlal ettiği yönünde karar aldı.
Uluslararası tartışmaların ortasında işgalci Başbakan Şimon Peres, katliamı kendi ordusu ve subaylarının gerçekleştirdiğini itiraf ederek açık bir şekilde katliamın sorumluluğunu üstlendi.
Terörist Peres'in bu açıklamaları yaptığı esnada işgalci çeteler, Kana katliamında siyonistlerin kasıtlı olarak sivilleri hedef aldığını gösteren bir rapor yayınladığı için BM’ye saldırı düzenledi.
Bunun üzerinde toplanan BM Güvenlik Konseyi üyeleri, işgal rejimini kınayan bir kararı onayladı ancak siyonist hamisi ABD, veto hakkını kullanarak bu kararı iptal etti.
Terör rejiminin katliam tarihi
Kana katliamı Siyonistlerin Lübnan’da gerçekleştirdiği ilk katliam değil. Tarih, 1948’den bu yana siyonistlerin onlarca katliamına şahit olmuştur.
1948’de işgal kuvvetleri, ülkenin Bint Jbeil kasabası yakınlarında bulunan Salha köyünü basarak köy ahalisini camiide toplayıp kurşuna dizmişti.
1949 Ekim'inde, işgal kuvvetleri, Houla kasabasına düzenlediği saldırıda erkek ve yaşlılarını kurşuna dizerek köylüleri topladığı evi başlarına yıkması sonucu 90 Lübnanlıyı şehit etti. Bu saldırı Houla katliamı olarak adlandırıldı.
Daha sonra 1967'de Houla kasabası, beş kadının öldürüldüğü ikinci bir katliama tanık oldu.
1967 Kasım'ında siyonist çete, Hanin köyünün etrafını üç ay boyunca kuşatma altına aldı. Daha sonra köye baskın düzenleyen çeteler evlere ateş açmak suretiyle köylüleri kıyımdan geçirerek Lübnan'da bir katliama daha imza attı.
1974'te işgal rejimi, 17 evin yıkıldığı ve dokuz sivilin öldüğü "Yarin katliamı"nı gerçekleştirdi.
1975 yılının Mayıs ayında, 9 çocuğun ölümüne sebep olan "Aitaroun katliamı", işgal kuvvetleri tarafından yerleştirilen bir bombanın patlatılmasıyla gerçekleştirildi.
1976'da işgal ordusu, Bint Jbeil kasabasında bulunan bir pazarı bombalaması sonucu 23 kişinin öldüğü bir katliam gerçekleştirdi.
1978'de işgalci siyonistler, kasabanın kilisesine sığınan 15 Lübnanlı sivili öldürerek "Rashaya katliamı"nı gerçekleştirdi. Aynı yıl Bint Jbeil bölgesindeki Kounine köyüne saldıran işgal güçleri çoğu çocuk 29 sivili öldürdü.
1978 Mayıs'ında, işgal uçakları Abbasi kasabasında, aralarında çoğu kadın ve çocuğun olduğu birçok ailenin sığındığı bir camiyi bombalayarak 112 kişiyi öldürdü.
1982'de Sabra ve Şatilla kamplarını bombalıyarak 800 Filistinlinin yanı sıra bazı Lübnanlıların da ölümüne sebep olan işgalci çete, 4 yıl aradan sonra Suhmur kasabasını bombalayarak 13 Lübnanlıyı öldürdü.
1985'te siyonist istihbaratının bomba yüklü aracı patlatması sonucu, aralarında çoğu kadın ve çocuğun bulunduğu 75 kişinin şehid olduğu "Bir Al Abd katliamı" gerçekleştirildi.
Eylül 1985’te, Tuffah bölgesindeki birkaç köyü hedef alan işgal rejimi, bombardımanında 30’dan fazla insanı katletti.
1994 yılında, Güney Lübnan'ın Deir el Zahrani kasabasında iki katlı bir binayı bombalayan siyonist hava kuvvetleri yeni bir katliama daha imza attı.
Siyonist terör çetesi, 2006 yılının Temmuz ayında, yine Kana’da üç katlı bir binayı bombalayarak "İkinci Kana katliamı"gerçekleştirdi ve 37’si çocuk olmak üzere 60’tan fazla sivili katletti. (Ahmet Karavil- İLKHA)