“Hakiki mü’min kâinata meydan okuyabilir”
Bir otobuste yolculuk yaparken şoforun uyuduğunu fark etseniz nasıl dehşete kapılırdınız bir duşunun. Bir de otobusun virajlı bir dağ yolunda olduğunu farz edin, herhalde dehşetiniz ikiye katlanırdı.
İşte kafirin nazarında dunya böyle şoforsuz bir otobustur. Top güllesinden yetmiş defa daha suratli olan yıldızlar feza denizinde sahipsiz geziyorlar. Bir tanesi yolunu şaşırsa başka bir yıldıza carpacak, bir kıyameti koparacak. Onun nazarında her şey başıboş, sahipsiz ve vazifesizdir. İşte inancsızlığın bir neticesi olan bu korkudan hasıl olan manevi bir cehennem ateşi, kafirin kalbini daima yakar.
Mumin ise kainatı Allah’a teslim eder. Her şeyi kendi Rabbinin bir memuru bilir. Her şeyin dizgini onun kudret elindedir. Hicbir şey onun izni ve iradesi olmadan hareket edemez.
Tabiri caiz ise onun itikadınca şu kainat otobusunde gayet hakim ve kerim bir şoför vardır.
İşte bu halin bir neticesi olarak mumin, dunyada dahi cennet hayatı yaşar. Bedeni zindanda dahi olsa ruhu ve kalbi manevi bir cennettedir.
Bu hakikate şu misal dürbünüyle de bakabiliriz: Bizler timsah, aslan, kaplan gibi yuzlerce vahşi hayvanın bulunduğu bir hayvanat bahcesinde gezerken asla korkmayız.
Hatta korkmak bir kenara dursun, gayet neşeli ve hayretli bir gezinti yaparız.
Halbuki içinde zincirlenmemiş bir kopek olan bahcede gezmeye kalksak korkudan bacaklarımız titrer.
Acaba yuzlerce vahşi hayvandan korkmayan biz, bir kopekten niçin korkuyoruz?
Bu sorunun cevabı şudur: Biz biliyoruz ki hayvanat bahçesindeki butun hayvanların zincirleri, asla kopması mumkun olmayan demir cubuklara bağlanmış ve bircoğu da kafeslerde hapsedilmiş. Asla bize saldıramazlar.
Bahcedeki kopeğe gelince onun dizgini serbest bırakılmış.
Her vakit bize saldırabilir. İşte, muminin dünyadaki hali birinci misale benzer. Zira onun nazarında her şeyin dizgini Allah’ın kudret elindedir. Onun izni ve musaadesi olmadan hiçbir şey ona saldıramaz. Butun dünya duşman olsa ona zarar veremez.
Bu halin bir neticesi olarak Ustad Bediuzzaman’ın da dediği gibi “Hakiki imanı elde etmiş bir adam kainata meydan okuyabilir.” Kafir ise misaldeki ikinci adama benzer. Allah’ı bilmediğinden her şeyi başıboş zanneder, butun kainatı, kendisine saldıracak bir duşman vaziyetinde gorur. Daima titrer. Hem rezil, hem de zelil olur.
RİSALE-İ NUR KÜLLİYATI