“Küçüklerimize merhamet büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir”
Bingöl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nusrettin Bolelli, Hazreti Peygamber’in devlet başkanı olarak güçsüzlerin ve yaşlıların bakımını üstlendiğini, küçüklere merhamet, büyüklere saygı gösterilmesini istediğini belirtti.
Bingöl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nusrettin Bolelli, Hazreti Peygamber’in “Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir.” buyurduğunu dile getirdi. Yaşlılar haftası nedeniyle İLKHA’ya konuşan Bolelli, ayet ve hadis-i şerifler ışığında küçük, büyük ve yaşlılara olan sevgi ve saygının önemine dikkat çekti.
Bolelli, konuşmasına, “Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir.” hadisini ve “Sizi Allah yarattı. Sizi yine O öldürecek, içinizden kimi -bildikten sonra (çocuk gibi) bir şey bilmesin diye en aşağı ömre (erzeli'l-ömür) kadar geri götürülür... (Yani ihtiyar olur, dermansızlık ve akıl noksanlığı hususunda bir çocuğa benzer, unutkanlık hali başlar)." ayetini okuyarak başladı.
“Yaşlanmak ve ölüm kaçınılmazdır”
Hadis-i şerif ve ayetlerden anlaşıldığı üzere, insanlar için dünya hayatındaki en son noktanın, ihtiyarlığın bunama hali olduğunun ifade edildiğini dile getiren Bolelli, “Bu noktada bulunan insan, akıl, anlayış ve güç itibariyle çocukluk dönemindeki durumuna teşbih edilmiştir. Yaşlanmak ve ölüm kaçınılmazdır. Ömrümüz olduğu sürece yaşlanmak her insanın karşılaşacağı bir durumdur. Uzun ömür sürmek, insanı aldatmamalıdır. Çünkü uzun yaşamak meziyet değildir. Önemli olan, güzel hatıralar bırakarak yaşayabilmektir.” dedi.
Bolelli, konu ile ilgili olarak, “Kur’an’da, 'Rabbin, sadece kendisine ibadet etmenizi, ana babaya da iyi davranmanızı kesin olarak emreder. Eğer onlardan biri ya da her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa, sakın onlara 'öf' bile deme. Onları azarlama. Onlara tatlı ve güzel söz söyle. Onlara merhamet ederek üzerlerine kanat ger ve de ki: Ey Yüce Rabbim! Küçükken onlar beni nasıl koruyup yetiştirdilerse, Sen de onları esirge.' (İsrâ17), 'Kime uzun ömür verirsek biz onun yaratılışını (gençliğini, güzelliğini) bozar, gücünü azaltır, beli bükük hale getiririz. Onlar bunu hiç düşünmezler mi?' (Yâsin, 36/68), 'Allah, sizi güçsüz olarak yaratan, sonra güçsüzlüğün ardından bir güç veren, sonra gücün ardından bir güçsüzlük ve yaşlılık verendir. (Rûm, 30/54).” ayetlerini okudu.
“Ömrün uzun veya kısa olması, Allah'ın takdiri iledir”
Ömrün uzun veya kısa olmasının Allah'ın takdiri ile olduğunu dile getiren Bolelli, sözlerini şöyle sürdürdü: “İrademizin dışında insan için takdir edilen bu zaman dilimlerini yaşamanın leh ve aleyhimizde olması, ancak iman ve İslâm'a uyup uymama açısındandır. Bununla beraber ihtiyarlık akıl ve güce koyduğu engel nedeniyle devası ve şifası yaratılmayan bir hastalık olarak vasıflandırılmıştır. Hazreti Peygamber (Sallallahu Aleyhi Vessellem) 'Tedavi olunuz, ey Allah'ın kulları. Çünkü doğrusu Allah yaşlılıktan başka yarattığı her hastalıkla beraber bir deva (ilâç) da yaratmıştır.' , 'Allah'ım! Erzeli'l-ömürden de (ihtiyarlık, bunaklık) sana sığınırım.' buyurmuştur.”
“Yaşadığımız her anın kıymetini bilmeli ve en iyi şekilde onu değerlendirmeliyiz”
“Önümüzde uzun yıllar var gözükebilir; ama bu durum bizi aldatmamalıdır.” diyen Bolelli, “Yaşadığımız her anın kıymetini bilmeli ve en iyi şekilde onu değerlendirmeliyiz. Unutmamalıyız ki, bizim için dün geçmiştir. Yarına çıkacağımız ise kesin değildir. Bize düşen, içerisinde bulunduğumuz zamanı en güzel ve hayırlı bir biçimde değerlendirmek ve salih amel sahibi olarak dolu dolu yaşamaktır. İnsan yaşlandıkça emellerinin gençleştiği ifade edilir. Ne uzun ömür ve ne uzun emelli olmak arzusu bizleri aldatmamalıdır.” diye konuştu.
“Hazreti Peygamber, bir devlet başkanı olarak güçsüzlerin ve yaşlıların bakımını üstlenmiştir”
Hiç şüphe yok ki bugünün gençlerinin yarının yaşlıları olduğuna dikkat çeken Bolelli, şunları kaydetti: “Gençliğinde büyüklere saygı duymayanların, yaşlandıklarında küçüklerinden saygı beklemeleri muhaldir. Hadis-i şerifte 'Her hangi bir genç, bir kimseye yaşlı olduğu için ikramda bulunursa, Allah o gence, yaşlılığında kendisine ikramda bulunacak birini nasip eder.' Aşırı yaşlılıktan Allah'a sığınan Hazreti Peygamber, bir devlet başkanı olarak güçsüzlerin ve yaşlıların bakımını üstlenmiştir. Yine Hazreti Peygamber 'Güçsüz ve düşkünleri araştırıp bana getirin, (ihtiyaçlarını karşılayayım). Çünkü siz ancak içinizdeki güçsüzler sayesinde yardım görüyor ve rızıklandırılıyorsunuz.' , 'Ademoğlu yaşlandıkça şu iki şeyi gençleşir: Mala ve uzun yaşamaya düşkünlük.”
“Yaşlılara ilgi ve saygı gösterip, onların hayır duasını almak lazım”
Toplumun yaşlılara karşı görevlerine değinen Prof. Dr. Bolelli, “Yaşlılara ilgi ve saygı göstermek, onların hayır duasını almak, gündelik hayatımızın her alanında (toplu taşıma araçları, alış veriş merkezleri ve bunun gibi sosyal mekânlarda) yaşlılara öncelik tanımak insanlık görevimizdir. Sofrada, sohbette, yolculukta, çarşı-pazarda vb. her yerde onlara öncelik vermek, tecrübelerinden yararlanmak, unutulmadıklarını göstermek saygının gereğidir. Bugün gençliği, sağlığı, gücü kuvveti yerinde olanların, bu nitelikleri ömür boyu koruyamayacakları açıktır. Bunların zamanla zaafa uğraması kaçınılmazdır. Öyle ise, bizim de bir gün yaşlanacağımızı göz önüne alarak yaşlılara, özellikle ana babamıza, dedelerimize, ninelerimize saygılı davranmalı ve bu konuda çocuklarımıza ve gençlerimize örnek olmalıyız.” İfadelerini kullandı.
Yaşlılara hürmet ve ihtimam göstererek onların gönüllerini ve dualarını almanın önemli bir insanlık borcu olduğunu vurgulayan Bolelli, “Onlara güzel ve tatlı söz söylemek, merhamet ve tevazu göstermek ihmal edilmemesi gereken dînî bir vecibedir. Peygamberimiz bir gün 'Burnu sürtülsün, burnu sürtülsün, burnu sürtülsün.' dedi. 'Kimin burnu sürtülsün ey Allah'ın Resulü?' diye sorulunca şu açıklamada bulundu: 'Ebeveyninden her ikisinin veya sâdece birinin yaşlılığına ulaştığı halde cennete giremeyenin.' Hazreti Ebû Bekir'in babası Ebû Kuhâfe, pîr-i fâni olduğu halde, henüz Müslüman olmamıştı. Gözlerinin feri kalmamış, yolunu göremiyordu. Hazreti Ebu Bekir ihtiyar babasının elinden tutarak Peygamber'in huzuruna getirdi. Herkese karşı saygı gösteren büyük Peygamber, 'İhtiyarı niçin buralara kadar zahmete koştun? O'nu kendi halinde bıraksaydın, biz onun ayağına giderdik.' dedi. Onu önüne oturttu. Elini göğsünün üzerine koyarak ona İslâm'ı telkin etti. İşte O, yaşlılara böyle muamele ederdi.” diye konuştu.
“Hazreti Peygamber insanlara son derece sevgi ve merhamet göstermiştir”
Başlangıç itibariyle topraktan yaratılan insanın, sonuçta da ölüm ile toprağa karışacağını, kabir hayatından sonra kıyamet ile tekrar diriltilerek mahşere sevk edileceğini dile getiren Bolelli, “Hazreti Peygamber, insanlara son derece sevgi ve merhamet göstermiş, söz ve fiilleriyle ümmetinin de aynı şekilde davranmalarını ikaz etmiştir. O, güçsüzlükleri nedeniyle çocuk ve yaşlılara daha ziyade merhamette bulunmuş ve onların gönüllerini hoş etmeye çalışmıştır. İhtiyarlar için İslâm hukukunda genel manâda istisnai bir durum söz konusu değildir. Ancak güçsüzlüğün son noktasında, oruç için fitre, hac için ise bedel gönderilmesine ruhsat verilmiştir. Namazların ima ile kılınabileceği hükme bağlanmıştır.” ifadelerini kullandı.
“Hazreti peygamberi her yönüyle örnek almalıyız”
Prof. Dr. Bolelli, son olarak sözlerini şöyle tamamladı: “İnsanlığa örnek olsun diye gelen son Nebî’nin örnek alınacak hayatı, toplumsal ilişkileri, insanlarla olan ilişkileri, eşleriyle olan ilişkileri, insanlara tavrı, barış ahlâkı, savaş hukuku nasıldı? Bunların hiçbirini görmüyoruz. Hazreti Peygamber'in savaş ahlâkına dünya henüz ulaşamamıştır. Şam’a doğru ilk gönderdiği orduya şöyle diyor; 'Kadınları öldürmeyin, çocukları öldürmeyin, yaşlıları öldürmeyin, manastıra sığınan rahiplere dokunmayın, ağaçları kesmeyin, ekinleri yakmayın. Siz sadece sizlerle savaşan askerlerle savaşın.' Biz Hazreti Peygamberi her yönüyle örnek almalıyız.” (Nihat Kanat-İLKHA)