Bir Sınavın Düşündürdükleri
Geçen hafta Pazar günü Kur`an Nesli Platformu Kur`an İlimleri ve Kur`an Meali adı altında bir sınav yaptı.
Geçen hafta Pazar günü Kur’an Nesli Platformu Kur’an İlimleri ve Kur’an Meali adı altında bir sınav yaptı. Allah böylesine anlamlı bir çalışmayı bizlere sunan platform yetkililerinden ve bu işte emeği geçen tüm mümin kardeşlerimizden razı olsun. Rabbim bu hayırlı çalışmaları devamlı kılsın.
İlk defa böylesine anlamlı bir sınava girdim. Heyecanlı idim. Çünkü ÖSYM’nin her aşamada önümüze koyduğu sınavlardan farklı bir sınava giriyordum: Kur’an İlimleri ve Meal sınavı idi bu sınav. Yani yüce Rabbimizin insanlığa hayat bağışlayan o kitabından sınava giriyordum.
Nasıl heyecanlı olmayayım ki? Burada bir sınav yapılıyordu ve çokta değerli bir ödülü vardı: Allah Resulüne kavuşmak yani O’nun bulunduğu kutsal topraklara yolculuk. Ama öte tarafta bir şey vardı ki o daha önemli idi. Ahiretteki hesabın kolay verilmesi bu kitapta yazılan emirlere uymakla oluyordu. Önemli idi ikisi de ama ikincisi daha önemli idi çünkü ahiret hayatını kazansam zaten orada doya doya Allah Resulü’ nü görecektim. Ve sınava başladım, sorulara baktım gerçekten yabancı kaldım sorulara. Bu da beni çok derinden yaraladı ve sarstı.
Hayıflanmaya başladım, kendime dedim “ey Müslüman bu kitap sana indi ve bu kitap senin hayat kaynağın ama sen sorulara yabancı kalıyorsun.” Ödevini yapmamış bir öğrencinin öğretmenine bahane bulması gibi ben de bahane bulmaya çalıştım ve buldum çalışmamıştım, sorulara ondan böyle yabancı kalıyordum.
Evet, ne de güzel bir bahane değil mi? Ama sonradan düşündüm hiçbir geçerliliği olmayan bir bahane bulmuşum. Neden mi? Çünkü bunca yıl hesabını vereceğim bir hayat yaşamış ama Kur’an ile daha doğru dürüst tanışmamıştım. Kendime dedim “ey Müslüman bunca yıl uzak kalmanın sebebi ne idi peki?” Bu sorunun ağırlığı altında ezildim. Verecek bir cevabım yoktu. Doğal olarak Kur’an’ın her emriyle hayatımıza hâkim olması lazımdı. Sınav bittikten sonra kendime dedim ki “eğer başarılı olsaydın Allah Resulünün bulunduğu kutsal topraklara gidecektin yani bir nevi Allah Resulüne misafir olacaktın.” Ama sonuç öyle değildi. Çünkü iyi yapmamıştım. Bana tanınan bir fırsatı tepmek yüreğimi dağlamıştı ama yapılacak bir şey yoktu. Çünkü fırsat kaçmıştı elden. Ve sonrasında şöyle dedim “ey Müslüman bugüne kadar sana hayat veren kitaptan uzak kaldın bari bundan sonra bu kitapla hemhal ol ki iki dünyada da kazançlı olasın ve kötü bir sondan kurtulasın.” Çünkü hayatın değerli olması Kur’an ve sünnete uygun olmasına bağlı idi.
Yüreğim buruk olsa da bir gerçeği fark etmiştim. Ne kadar yaşayacağım belli değildi ama halen yaşadığıma göre daha fırsat elimde idi. Eğer bu fırsatı iyi değerlendirsem ebedi olan cennette Allah ve Resulü’ nü doya doya görecektim. İşte büyük imtihan gelmeden bunu bu vesile ile fark etmek beni çok sevindirdi. Fırsatı iyi değerlendirip cenneti kazanan kullardan olmak dua, dilek ve temennisiyle.
Rabbim bu anlamlı çalışmayla insanları gaflet uykusundan uyandıran fedakâr İslam davetçilerinden razı ve hoşnut olsun.
Recep Altındağ / Denizli / Yaş: 21