"Kadın; toplumu gerçekleştirecek annedir"
Memur Sen ve Eğitim Sen Adıyaman Şubesi Kadınlar Komisyonu Başkanı Şükran Altunç Aydın, kadının, toplumu gerçekleştirecek anne olduğunu vurguladı.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle İLKHA'ya açıklamalarda bulunan Memur Sen ve Eğitim Sen Adıyaman Şubesi Kadınlar Komisyonu Başkanı Şükran Altunç Aydın, kadının, toplumu gerçekleştirecek anne olduğuna dikkat çekti.
Kapitalist ve emperyalistler tarafından ortaya konulan bu tür günlerin bir anlam ifade etmediğini söyleyen Aydın, 8 Mart gibi günler mazlumun zalime zulmünü haykırmaktan öteye geçmeyip, haklının hakkını almasına zerre kadar hizmet etmediğini dile getirdi.
İslam'ın kadına yönelik bütün istismarların, yanlış uygulama ve bakış açılarının önüne geçtiğinin altını çizen Aydın, kadının, kapitalistler tarafından reklam aracı olarak kullanılmasının kabul edilemez olduğunu kaydetti.
Kapitalizmin, kazanmaktan başka bir şey düşünmediğine ve kadınları sömürü tezgâhının bir nesnesine hâline getirdiğine değinen Aydın, Batı'nın, geleneksel değerleri hayatın ve insanın merkezinden söküp attığını söyledi.
Aydın, "Kadına yönelik hassasiyetlerin ve farkındalığın oluşması bakımından elbette kadınlarımızın sorunlarının tartışılması için bir imkân, güncel meselelerinin ele alınması için bir fırsat, bazı gerçeklerin altının çizildiği bir gündem olagelmiştir. Bugünün ilanı ve kadın sorunlarının tarihsel bağlamından soyutlanarak anlaşılması, yorumlanması ve değerlendirilmesi mümkün olmadığı gibi, çözüm önerileri de bu bağlamdan kopuk olamaz. Ne var ki, 8 Mart gibi günler mazlumun zalime zulmünü haykırmaktan öteye geçmemekte, haklının hakkını almasına zerre kadar hizmet etmemektedir." dedi.
"Kapitalizm kazanmaktan başka bir şey düşünmez"
Kazanmaktan başka bir şey düşünmeyen kapitalist düzenin, dizginlenemez bir hızla, yatışmaz bir iştahla her şeyi kazanç ve rant aracına dönüştürdüğünü belirten Aydın, "Bu durum, kadın, çocuk, erkek her şeyi sömürü tezgâhının bir nesnesi hâline getirmekte; amacı, aracı, objesiyle her şeyi sadece kâra hizmet eden bir patronaj dünyasına dayatmaktadır. Dahası, sömürü düzeninin en vahşi yöntemi olan savaşlar, parçalanan aileler, kaçırılan çocuklar, tutuklanan ve istismar edilen kadınlar, dağılan toplumlar ortaya çıkarmaktadır. Bosna-Hersek'te, Afganistan'da, Somali'de, Filistin'de, Gazze'de, Arakan'da, Irak'ta, son olarak Suriye'de yaşanan bu zulümler, kapitalist sömürü düzeninin, emperyalist devletlerin milletleri bölmesi, en çok da kadınların ve çocukların mağdur edilmesiyle devam etmektedir. Bugün Suriye'de savaşın yüzlerce acı sonucunun bir parçası olarak önümüzde duran Suriyeli kadınların zindanlardaki tutsaklığı vicdanları harekete geçirmiş, sağır sultanlara adaleti haykırmak, bizim coğrafyamız söz konusu olduğunda kör baykuşu oynayanlara bu zulümleri en yalın hâliyle göstermek için, içinde bizim de bulunduğumuz ‘vicdan hareketi’ tüm dünyaya seslenmek için yürüyüşe geçmiştir." ifadelerini kullandı.
"Başörtülülere karşı ayrımcı ve hayattan dışlayıcı bir tavır ortaya koyulmuştur"
Prof. Dr. Üstün Dökmen'i Müslüman bayanların fotoğraflarını çekerek servis etmesine de tepki gösteren Aydın, "Henüz birkaç gün önce, İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi'nde bir diş hekimi, sıra bekleyen çarşaflı üç hastanın fotoğrafını çekmiş, bu kişilerin özel hayatlarına müdahale etmekte bir beis görmeyerek sosyal medyada paylaşmıştı.
Bu aymazlığın son örneği, Sakarya İl Millî Eğitim Müdürlüğünün düzenlediği bir programa katılan Prof. Dr. Üstün Dökmen tarafından sergilenmiştir. Dökmen, 'Nasıl bir pilot sarhoş olmamalı, bir Hıristiyan psikolog haç takmamalı ise rehberlik öğretmeni de başörtülü biri olmaz. Meslek icra edilirken İnşallah, Maşallah, Hayırlısıyla gibi cümleler sarf edilmemelidir. ' diyerek başörtülülere karşı ayrımcı, inanca karşı da hayattan dışlayıcı bir tavır ortaya koymuştur. Dökmen'in bu hezeyanları maalesef ilk de değildir." şeklinde konuştu.
"Kadın bu toplumu gerçekleştirecek annedir"
Kadının toplumda anne olarak çok önemli bir role sahip olduğunu dile getiren Aydın, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Her kültür, kadın, aile ve toplumsal değerlerini kendi kodları içinde anlamlandırmış, buna göre bireylere rol ve statü vermiştir. Devletlerin kuruluşu, devamlılığı ve gelişimiyle birlikte meydana gelen sosyal, siyasal, ekonomik ve teknolojik değişimler bazı rolleri kısıtlamış veya ortadan kaldırmış, yeni roller ve konumlar ortaya çıkarmış; her toplum, dünüyle bugünü arasında sağlıklı değişimler geçirdiği ölçüde kendini korumuş, başka medeniyetlere benzeştiği, özendiği oranda savrulmuş, değer kaybına uğramış ve yozlaşmıştır. Bizim tarihimizin birçok kesitinde kadınlarımız toplumsal liderlik görevi üstlenmiştir. Anadolu'nun kalkınmasında öncü Fatma Bacı'dan istiklal mücadelemizin sembol isimlerinden Nene Hatun'a kadar çok başarılı rol modellerle hayatın her alanında yerlerini almıştır. Eğitimden edebiyata, sanattan ticarete, bilimden tekniğe kadar birçok alanda ender ve eşsiz örnekler yetiştirmiş medeniyet değerlerimizle bağımızı koparmadan, güncel olanı da yakalayarak, başkalaşan değil, ufku görerek değişimi kendi iradesiyle yaşayan bir toplum olmalıyız. Kadın bu toplumu gerçekleştirecek annedir."
"İslam, kadına yönelik bütün yanlış uygulama ve bakış açılarının önüne geçmiştir"
Aydın, "Bizim inancımıza göre ilahi öğreti erkeklerle kadınları birlikte muhatap alıp ikisini de eş değer özne olarak tanımlayıp birbirinin velisi olarak tanımlamıştır. Hayat, ikisiyle mukim, ikisinin birlikteliğiyle tastamam, ontolojik gerçeklerle anlamlı ve yaşanılır kabul edilmiştir. Kötülükleri engelleyip iyilikleri yayan, insan yetiştirmeyi ve örnek şahsiyetlere kavuşmayı amaç edinen toplumlarda roller farklı olsa da amaçlar aynıdır. Cinsiyetleri birbirinden ayrıştıran veya yarıştıran ya da tamamıyla eşitleyen yaklaşımlar yerine her bireyin kendi ontolojik gerçeklerine uygun bir şekilde var olacağı ve rol üstleneceği, müktesebatı ölçüsünde statü kazanacağı, yozlaşmaya kapalı, sürdürülebilir yollara ve yöntemlere ihtiyacımız var. Kız çocuklarının diri diri gömüldüğü bir cehalet çağında parıldayan İslam güneşi, kadına yönelik bütün istismarların ve yanlış uygulama ve bakış açılarının önüne geçmiştir. Bugün de kadınlarımızın yaşadığı sorunların tek çözüm noktası İslam'dır." diye konuştu.
"Batı, geleneksel değerleri hayatın ve insanın merkezinden söküp atmıştır"
Kadının, kapitalistler tarafından reklam aracı olarak kullanılmasının kabul edilemez olduğunu belirten Aydın, şöyle konuştu:
"Sanayinin gelişmesi, ticaret hayatında çok farklı sektörlerin ortaya çıkması, iş gücü ihtiyacı nedeniyle kadınların üretim hayatında daha fazla yer alması, hatta bu iş gücü ihtiyacının çocukları dahi bir çalışana dönüştürmesi neticesinde geçmişten günümüze sorunlar daha karmaşık bir hâl almış ve derinleşmiştir. Sanayileşmeyle birlikte üretime dayalı maddi kazanımın hazzı ile sadece yeni değil, neredeyse tamamen ters bir istikamete yönelen materyalist Batı, geleneksel değerleri hayatın ve insanın merkezinden söküp atmıştır. Sadece insan enerjisi değil, insanı anlamlı kılan etik, estetik, dini, manevi, kültürel, ruhsal, ailevi ve şahsi bazı değerler de daha fazla üretim ve daha fazla kazanç uğruna maalesef heba edilmiştir. Geleneksel değerlerle modern hayat arasındaki değişim kendi makuliyetini kaybettiği zaman toplumun psikolojisini, sosyal işleyişini, aile düzenini tehdit eden bir risk olmuştur."
"Kapitalizm, kadınlarımızı sömürü tezgâhının bir nesnesine hâline getirmekte"
Aydın, son olarak şunları kaydetti:
"Modernleşmeyle birlikte başlayan değişim ve gelişimler bir ilerleme, üretimde bir zenginlik, ekonomide bir büyüme meydana getirdiği gibi, bu değişim, sağlıklı yönetilmediği zamanlarda sömürüye aracılık etmiş, özne olan insanı nesneye, aktör olması gereken kadınlarımızı kapitalizmin figürüne dönüştürmüştür. Kazanmaktan başka bir şey düşünmeyen kapitalist düzen, dizginlenemez bir hızla, yatışmaz bir iştahla her şeyi kazanç ve rant aracına dönüştürmektedir. Bu durum, kadın, çocuk, erkek her şeyi sömürü tezgâhının bir nesnesine hâline getirmekte; amacı, aracı, objesiyle her şeyi sadece kâra hizmet eden bir patronaj dünyasını herkese dayatmaktadır." (Cemil Özdaş - İLKHA)