Kürdçe Zengin Mirasımızdır
Kürt Kültürü ve Kürt Edebiyatı ile ilgili yaptığı araştırmaları ile tanınan araştırmacı yazar Necat Özdemir İLKHA`ya bir röportaj vererek, Kürd Kültürü ve Kürd Edebiyatının sahipsizlikten dolayı bakir bir alan olduğunu belirtti.
DİYARBAKIR- Kürt Kültürü ve Kürt Edebiyatı ile ilgili yaptığı araştırmaları ile tanınan araştırmacı yazar Necat Özdemir İLKHA`ya bir röportaj vererek, eserleri hakkında bilgi vererek, Kürd Kültürü ile Kürd Edebiyatının sahipsizlikten dolayı bakir bir alan olduğuna, bu yüzden gerek Kürdler gerek diğer insanlar için merak konusu olduğuna vurgu yaptı.
Yakın zamanda "Zembilfroş" ve "Molla Ali İlmi`nin Hayatı ve Divanı" adlı iki Kürdçe kitabı yayınlanan, uzun süredir Kürdler ve Kürdçe üzerine çalışmalarda bulunan Avukat Necat Özdemir (Necatê Zivingî) ile bir söyleşi gerçekleştirdik.
Kürdçe`yle İlgili Çalışmalarınız Ne Zaman Başladı?
Ali Findiki ve Fekiyê Teyran`ın Pozitif Enerjisiyle Kürdçe Şiirler Yazmaya Başladım
Böyle bir çalışmada bulunduğunuzdan ötürü sizlere teşekkür ediyorum. Gerçekten önemli; ancak ihmal edilen bir alan.
Kürdçe`yle tanışıklığımız 1990`lı yıllarda, ortaokul dönemimizde başladı. O dönemde Seyyid Ali Findiki ve Fekiyê Teyran`ın divanlarıyla Kürdçe şiirlerle tanıştık. Tabi onların verdiği pozitif enerjiyle ufak tefek de olsa Kürdçe şiirler de yazmaya başladık.
Ondan sonra Kürdçe`yle ve Kürd edebiyatıyla ilgili çalışmalarımız, 2008 yılında Medreseler üzerine çalışmaya başlamamıza kadar seyrek de olsa devam etti.
2008 yılının Şubat`ında medreselerle ilgili çalışmalara başladıktan sonra Kürdçe`yi daha iyi kullanmamız gerektiğini, daha iyi konuşabilmemiz gerektiğini, gereği gibi konuşabilmemiz gerektiğini, Kürdçe`ye vakıf olmamız gerektiğini farkettik ve o süreçten sonra daha bir önem vererek Kürdçe`yle ilgili çalışmalar yapmaya başladık.
Ardından 2009 yılının Mayıs`ında yazarlığını ve editörlüğünü yaptığımız Kürdçe Kelhaamed dergisi yayın hayatına başladı. Son iki sayıdır Kelhaamed dergisinin editörlüğünü başka arkadaşlara devretmiş bulunmaktayım.
Bu şekilde Kürdçe yazı ve edebiyat dünyasına daha aktif bir şekilde katılmış olduk. Ancak o günden bu yana da Kürdçe`yle ilgili çalışmalarımız devam etmektedir.
Yıllardır Kürdler ve Kürdçe üzerine çalışmalar yapmaktasınız. Bir uzmanlık alanı olarak bunun öneminden bahseder misiniz?
Köklü Bir Halk Olarak Kürd Halkı Kendi Değerlerine Sahip Çıkmalı
Tabi, Bediüzzaman gibi bir zatın ifadesiyle "Her kavmin mabihil bekası" (Her kavmin devamlılığını sağlayan) değerler vardır. Yani her bir kavmin devamlılığını sağlayan değerler manzumesi vardır. Kürdler`in de devamlılığını sağlayan, binlerce yıldır varlığını sürdürüp bugüne ulaşmasını sağlayan değerler vardır.
Köklü Bir Halk Olarak Kürd Halkı Kendi Değerlerine Sahip Çıkmalı
Tabi, Bediüzzaman gibi bir zatın ifadesiyle "Her kavmin mabihil bekası" (Her kavmin devamlılığını sağlayan) değerler vardır. Yani her bir kavmin devamlılığını sağlayan değerler manzumesi vardır. Kürdler`in de devamlılığını sağlayan, binlerce yıldır varlığını sürdürüp bugüne ulaşmasını sağlayan değerler vardır.
Kürd halkının bu değerlerine sahip çıkması lazım. Nasıl biz dini değerlerimize sahip çıkmakla onu yaşatıyor isek, onu devam ettiriyor isek; aynı şekilde Cenab-ı Hakk`ın yaradılıştan bizleri üzerinde yarattığı o milli aidiyetiyete ilişkin değerleri de, İslam`ın meşru gördüğü, İslamî dairede yaşatmamız lazım.
Neticede bu bir kavmin zenginliğidir, köklülüğüdür. Bir kavmin diğer kavimler ve dünya toplulukları içerisinde gereği gibi yerini alabilmesinin yoludur. Ve dünya kültür hazinesine katkı sunabilmesinin temel vasıtalarındandır.
Bu bakımdan özellikle kendi değerlerimize, kültürümüze, geçmişimize, tarihimize, mirasımıza sahip çıkmamız gerektiğini düşünüyorum.
Bunu yaptığımız takdirde inancımızla yoğrulmuş müthiş bir zenginlikle karşılaşırız. Şeyh Ahmed Hani`lerin, Melaye Ciziri`lerin, Molla Halil Siirdi, Şeyh Ali Hariri, Şeyh Abdurrahman Aktepi, Muradhan Bazidi ve Mevlana Halid`lerin eşine az rastlanır eserleriyle karşılaşır, köklü bir halk olduğumuzu görürüz.
Yayınlanmış ve Yayına Hazır Eserlerinizden Bahseder Misiniz?
İlk Çalışmam Müslüman Kadının Sığınağı Tesettür
İlk Çalışmam Müslüman Kadının Sığınağı Tesettür
İlk çalışmamız 2005 yılında hazırladığımız Türkçe bir çalışmaydı. "Müslüman Kadının Sığınağı Tesettür" isimli bir eserdi ki bilahare o yayınlandı.
Ardından dergi yazarlığıyla beraber Kürdçe makaleler yazmaya başladım. Dil üzerine makaleler, araştırma ihtiva eden yazılar ve Kürdçe`ye taalluk eden, Kürd kültürüne taalluk eden röportajlar yaptık. O konuda çok ciddi ürünler ortaya çıktığını ifade edebilirim.
Zembilfroş Öyküsü`ne Dair Bir Araştırma ve İnceleme Çalışması Yaptım
Bununla beraber son bir-iki aydır yayınlanmış olan Kürdçe iki çalışmamız var. Bunlardan biri Zembilfroş Öyküsü`ne dair bir araştırma ve inceleme çalışması, bir diğeri de Molla Ali Zila`nın hayatı ve şiirlerini ihtiva eden, yer yer bu şiirleri dipnotlarla açıklayan, şerh eden bir çalışma.
Zembilfroş çalışmasının özellikle Türkçe kısmının da olduğunu belirtmek isterim. Bu eserimizde 15 sahifelik öyküyü özetleyen Türkçe bir bölüm de bulunmaktadır. Kürdçe`yi bilmeyenler açısından faydalanabilmeleri için o Türkçe bölümü de ekleme gereği duyduk.
Kürdçe Risale-i Nur tercümelerimiz ve Bediüzzaman`ın Kürdler`e ilişkin tahlil ve analizlerine ilişkin Türkçe bir eserimiz de okuyucuyla buluşmayı beklemektedir.
Zembilfroş Neyi Anlatıyor? Bu Öyküyü Yazma Serüveninizden Bahseder Misiniz?
Dünyanın Allah`tan Alıkoyan, Gaflete Düşüren Yüzüyle Bir Mücadele Öyküsü
Zembilfroş bir iffet öyküsü. Bir doğruluk öyküsü, bir adalet öyküsü, bir zühd öyküsüdür. Dünyanın Allah`tan alıkoyan, gaflete düşüren yüzüyle bir mücadele öyküsü. Bu yönüyle Zembilfroş öyküsünün çok önemli bir öykü olduğunu, geçmişimizden bizlere miras kalan çok değerli bir hazine olduğunu özellikle ifade etmek lazım.
Bu öykü halkımız arasında çok yaygın bir öykü. Yüzyıllardır diyebileceğimiz uzun bir süreç içerisinde dervişlerin ve dengbêj dediğimiz halk ozanlarının diliyle günümüze kadar varlığını sürdürmüş. Kürdistan`ın neresine giderseniz gidin, bir şekilde Zembilfroş öyküsünün duyulduğuna, farklı versiyonlarla anlatıldığına şahitlik edersiniz.
Bugüne kadar Arapça, Farsça, Almanca, Rusça, İngilizce ve İsveççe gibi dillere çevirip yayınlanmış. Ancak Türkçe`si yoktu. Bu vesileyle Türkçe`ye de kazandırmış olduk.
Zembilfroş Öyküsü`nde Hz. Yusuf`u Görüyoruz
Zembilfroş Öyküsü`nde temelde İslam tarihindeki iki tablonun, iki modelin harmanlandığını görüyoruz. Bunlardan biri Hazreti Yusuf Aleyhisselam`ın öyküsü ki Kur`an-ı Kerim onu "Öykülerin en güzeli" diye niteliyor. Diğeri de İbrahim Edhem Hazretleri`nin öyküsü ki, o da saraydan, saltanattan, dünya makamından ve mevkiinden el etek çekip kendisini tamamen Allah`a vermenin öyküsüdür.
Zembilfroş öyküsünde bu iki güzel hikâyeden, öyküden, bu iki hayat serüveninden motifler bulmak mümkün.
Bizim Zembilfroş`la ilgili çalışmalarımız gerek yaptığımız gezilerde türbesine rastlamamız, gerekse de dervişlerin ve halk ozanlarının eserlerinde buna tanıklık etmemiz neticesinde bir merak oluştu. Bu merakın neticesinde yaptığımız araştırmaları nihayetinde bir kitaba dönüştürdük. Özellikle genç okurun, Kürdçe okurunun bundan çok çok faydalanabileceğini, zevk alarak okuyabileceğini belirtmek isterim.
Medreselerle İlgili Çalışmalarınız ve Molla Ali İlmi`nin Divanı`na İlişkin Neler Söyleyebilirsiniz?
Medreselerle İlgili Çalışmalarımız 2008 Yılında Başladı
Bahsettiğim gibi Medreselerle ilgili çalışmalarımız 2008 yılının Şubat ayında başladı. Bir buçuk sene aktif bir şekilde coğrafyamızdaki medreseleri, medrese kültürünü, medrese geleneğini, medreselerin ürünlerini, medreselerde ders veren müderrisleri, medreselerden mezun olan kimseleri araştırdık ve devasa bir tabloyla karşılaştık.
O bir buçuk senelik aktif çalışma sürecindeki çalışmalarımızın çok az bir kısmını Haftalık Doğruhaber Gazetesi`nde yazı dizisi olarak neşrettik. Bununla beraber radyo programı olarak da ilgililere sunduk.
Tabi çalışmalarımız ciddi bir arşiv oluşturdu. Bu arşiv elimizde mevcut ve gereği gibi değerlendirebilmiş değiliz.
Molla Ali Zila`nın Hayatın İlişkin Çok Detaylı Bir Araştırma Yaptık
Bu husustaki sevindirici ilk çalışmamız Molla Ali Zila`nın hayatı ve divanı eserimiz oldu. Ki biz bu zatın hayatına ilişkin çok detaylı bir araştırma yapmıştık. Bunun da çok ilgi çekici bir çalışma olduğunu belirtmek isterim.
Kürdçe`ye ve Kürd Edebiyatına İlgi Duyanlara Tavsiyeleriniz Nelerdir?
Tabi, nasıl maddi anlamda bir insana miras kaldığında o kişi kendi mirasını sahiplenip onu en güzel şekilde faydaya dönüştürmek için çabalıyorsa, gayret gösteriyorsa, kıymetini biliyorsa, değer veriyorsa aynı şekilde bizlerin de gerek İslamî gerekse de insani anlamda bizlere tevarüs eden mirasın kıymetini bilmemiz lazım, onun değerini idrak etmemiz lazım. Ve bizlere kalan bu zengin mirası ne şekilde, nasıl daha iyi değerlendirebileceğimizi, nasıl ileriye taşıyabileceğimizi, nasıl bunu bir sermaye bilip karlı bir ticarete dönüştürebileceğimizi düşünmemiz, bu konuda kafa yormamız lazım, çalışmalarda bulunmamız lazım.
Mela Bateyi, Fekiye Teyran Gibi Şahsiyetlerin Divanları Okunmalı
Özellikle Kürdçe`ye ve Kürd Edebiyatına ilgi duyan kimselere bu husustaki temel eserleri okumalarını tavsiye ediyorum. Bu anlamda Mela Bateyi, Fekiye Teyran gibi kimselerin divanlarını okumakla işe başlamalarını öneririm.
Tabi şayet bundan evvel Kürdçe imlaya bir vukufiyet sözkonusu değilse, ufak da olsa Kürdçe imlaya göz atmakta fayda vardır. Belki bazı harfleri/tipleri bile tanımak, okuyup anlayabilmek için yeterli gelebilir.
Bundan ötesi pratiktir, siz pratikte artık okuyacaksınız, yer yer belki yazacaksınız. Bu şekilde bir süre sonra Kürdçe`de çok ciddi anlamda mesafe katettiğinizi göreceksiniz. İşte bu katettiğiniz mesafe aynı zamanda geleceğinizin inşası noktasında da çok sağlam bir temel teşkil edecektir. (Osman İçli-İLKHA)