• DOLAR 34.593
  • EURO 36.85
  • ALTIN 2904.57
  • ...
ABD`nin Yıpranan İmajını Obama`yla Tamire Devam
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
Mehmet Özcan / Doğruhaber
ABD’deki başkanlık yarışını Cumhuriyetçi parti adayı Mitt Romney’e karşı Demokrat Parti adayı Barack Obama kazanarak ikinci kez başkanlık koltuğuna oturdu. Dört yıl daha Beyazsaray’da oturacak olan Obama, 51 eyaletten 25’ni kazanarak ülke genelinde oyların yüzde 50,3’ünü, rakibi Mitt Romney ise yüzde 48,1’ini aldı. Geriye kalan yüzde 1,6’lık oyu diğer adaylar paylaştı.

Obama’nın önünde çözüm bekleyen ülke içi ciddi sorunların yanı sıra önemli dış sorunlar bulunuyor. Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik krizin devam edip etmeyeceği merak edilen konular arasında. Amerika’nın dış politikasında devam eden Afganistan işgali, İran’ın nükleer çalışmasının engellenmesi, kaosun sürdüğü Suriye ve israil’in korunması gibi ciddi sorunlar, Obama’yı bekleyen konular arasında yerini alıyor. Tüm bu konularda görüşlerine başvurduğumuz uluslararası ilişkiler uzmanları Konya Necmettin Erbakan Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Birol Akgün ve Bosna hersek Sarajova Üniversitesi Öğretim Üyelerinden Prof. Dr. Mehmet Can gazetemize önemli değerlendirmelerde bulunarak öngörülerini paylaştı.

OBAMA ABD’NİN YIPRANAN İMAJINI TAMİRE ÇALIŞIYOR

Geçtiğimiz dönemde olduğu gibi Barak Obama’nın yeni döneminde de Amerika’nın Bush döneminde büyük ölçüde yıpranan imajını tamir etmeye devam edeceğini ifade eden Prof. Dr. Birol Akgün, Obama yönetiminin bu politikalara muhtemelen devam edeceğini tahmin ettiğini dile getirdi.

Amerika’nın bu çerçevede Afganistan’dan mümkün olan en kısa zamanda çıkışı gerçekleştirmek ama mümkünse kalıcı üsler elde etmeye çalışacağını söyleyen Akgün, “İran konusunda ne Obama, ne Romney aslında bir savaştan yana gözükmüyor. Dolayısıyla israil yönetimini İran konusunda ikna etmek ve muhtemelen İran’a yönelik yaptırımlara daha fazla ağırlık vermeye çalışacak. Esas sorunlardan birisi Suriye olacak. Suriye’ye giderayak seçimlere üç gün kala Bayan Clinton’un açıklamış olduğu muhalefeti yeniden yapılandırması, bu Amerika’nın Suriye konusunda daha riskli kararlar alabileceğini gösteriyor. Ama topyekün bir savaşa Libya gibi bir savaşı göze almadan doğrusu Suriye’de sadece muhalefeti yeniden yapılandırarak sonuç alabileceğini öngörmek biraz zayıf bir yaklaşım görünüyor. Ama burada da özellikle Rusya’yla, Çin’le ilişkileri gerginleştirecek bir şey var” dedi.

ABD’NİN YENİ HEDEFİ UZAKDOĞU MU?

Amerika’nın daha global ölçekte Çin’le olan ilişkilerinde giderek bir gerginliğin artma ihtimalinin yüksek olduğuna dikkat çeken Akgün, Obama’nın doktrinlerinden bir tanesinin de, dış politikadaki ağırlığını ‘Avrupa ve Ortadoğu’dan Uzakdoğu’ya kaydırmak’ diye stratejik öncelik olarak belirlediğini belirtti. Akgün, “Halbuki şimdi Çin’de yeni bir liderlik, yeni bir hükümet var. Malum orada da Ekim ayında komünist partisinin liderlik değişimi oldu. Yeni Çin yönetiminin daha agresif ve daha sert politikalar izlemesini bekliyoruz. Bu çerçevede de yakın dönemde dünya politikasında Ortadoğu’dan ziyade Uzakdoğu’daki gerginlik haberleri, askeri çatışma ve gerginlik ihtimallerinin artmasını beklemek lazım” diye konuştu.

OBAMA’YI BEKLEYEN EN BÜYÜK SORUN EKONOMİK KRİZ

Akgün, Obama’nın en büyük handikaplarından birisinin de dikkat çektiği konuların belki hepsini domine edebilecek öneme sahip Amerikan ekonomisinin krizdeki halinin düzelip düzelmeyeceğine bağlı olduğuna dikkat çekti. Akgün, “Amerika’nın ekonomisinde ciddi bir düzelme olmadan, sağlam temeller üzerine yeniden oturtulmadan ister Ortadoğu’da, ister Afganistan’da, ister Uzakdoğu’da doğrusu 1990’lı yıllardaki küresel politikayı belirleyen bir Amerika’yı yeniden inşa etmek çok zor gözüküyor. Bütün bunlar yeni dönemde Obama’yı bekleyen önemli sorunlar” diye konuştu.

ABD ORTADOĞU’DA ASKERİ, SİYASİ BİR ANGAJMANA GİRMEK İSTEMİYOR.

Amerika’nın özellikle Arap Baharı’yla devrim geçiren Mısır’daki gelişmeleri, Suriye’nin son durumu ve Kuveyt, Bahreyn gibi ülkelerdeki hareketlenmelere müdahale mi eder yoksa es mi geçeceği noktasın da değerlendiren Akgün şöyle konuştu; “Amerika Ortadoğu’da olabildiğince en az askeri siyasi angajmana girmek istiyor. Çünkü Irak’ta, Afganistan’da, yeterince angajmana girdi. İslam dünyasında özellikle çok fazla şiddete girmek istemiyor. İşte Suudi Arabistan gibi en kritik müttefiki olan ülkede bir ayaklanma olmadığı sürece diğer ülkeler konusunda doğrudan müdahale etmez. Bahreyn’de olduğu gibi Suddi Arabistan’ın gücünü kullandı. Yani bölgesel müttefiklerle işi götürmeye çalışıyor. Suriye konusunda Türkiye ile çalıştığı gibi. Yani Suudi Arabistan gibi enerji politikalarını radikal biçimde tehdit edecek başka bir gelişme olmadığı sürece, Amerika Ortadoğu’daki Arap Baharı’nın sürdüğü ülkelerden mümkün olduğunca uzak durmaya çalışacaktır.”

OBAMA’YI İKTİDAR YAPAN ABD HALKI SAVAŞ İSTEMİYOR

Gazetemize konuşan bir diğer önemli isim de Amerikan siyasetini iyi okuyan Bosna hersek Sarajova Üniversitesi Öğretim Üyelerinden uluslararası ilişkiler uzmanı Prof. Dr. Mehmet Can oldu. Can, Obama ile rakibi Romney’in, 22 Ekim 2012’de bir Amerikan TV kanalındaki dış politika kapışmasının, Obama’ya puan kazandırarak sonucu belirleyen etkenler arasına girdiğine dikkat çekti.

Obama’nın seçim propagandası için hazırlattığı reklamlarda “Irak savaşını bitiren, Afganistan savaşını başarıyla kapatan başkan” olarak tanıtıldığını belirten Can, aynı reklamın Obama’nın Afganistan’dan 30 bin asker çektiğini (bu askerler Obama tarafından başkanlığının ilk günlerinde gönderilmişti), rakibi Romney’in ise Obama’nın bu birlikleri Afganistan’dan çekmekle büyük hata yaptığını söylediğini anlattığını ifade ederek iki liderin farkını ortaya koydu. Can, Obama’nın seçim reklamında “Oralarda savaşmayı bırakıp, buraları (ABD’yi) imar etmeye başlama zamanıdır” dediğini hatırlattı.
Obama ve rakibi Romney’in 90 dakikalık Başkanlık dış politika tartışmasında Amerika’nın dünyadaki rolü, Afganistan ve Pakistan, Çin’in yükselişi, israil ve İran, değişen Ortadoğu ve terörizmin yeni yüzü şeklindeki başlıkları yorumlayan Can, şöyle konuştu; “Obama, Afganistan ve Pakistan’da El Kaide’ye karşı savaşı sürdürürken, saha operasyonlarında yükün ağırlığını Afgan Hükümet güçlerine bırakmayı planlıyor. Amerika ile Müslümanlar arasındaki ilişkileri karşılıklı menfaat ve saygı esaslarına göre belirlemeyi öngörüyor.

Bu tartışmada “Suriyeliler geleceklerini kendileri belirleme yolundalar. Ancak ABD’nin meseleye askeri olarak müdahale etmesi, Beşar Esad’ı indirme amacıyla sınırlı da olsa, maliyeti yüksek bir girişim olur. Ülkedeki isyancıları silahlandırmaya gelince, buna mecburuz ama silahların hangi ellere geçtiğini de bilmeliyiz, bu silahların namluları daha sonra bize dönmemeli” dedi.

OBAMA’NIN İRAN-İSRAİL POLİTİKASINDA DENGE ARAYIŞI

Obama’nın İran politikası israil çıkarlarını her şeyin üstünde tutanları tatmin etmek amacı ile bu tartışmaya “Ben başkan olduğum sürece İran nükleer silah sahibi olamayacak, nükleer İran bizim ulusal güvenliğimiz için de, israil’in ulusal güvenliği için de bir tehdittir” şeklinde yansıdıysa da, seçim atmosferi dışında “Korkmamız için bir neden yok. İran’ın askeri harcamaları, bizimkinin yüzde biri bile değildir. Bu gücümüzden aldığımız cesaretle bir adım daha atıp onları dinlemeliyiz. Bu bizim onlarla her alanda anlaşacağımız anlamına gelmez. Hiçbir konuda taviz vermemeliyiz. Ancak en azından ortak çıkarlarımız var mıdır diye araştırmalı ve bizi dünya bu kadar çok problemle karşı karşıya getiren gerilimlerden bazılarını olsun azaltmağa çalışmalıyız” şeklini almaktadır.

Savaş istemeyen Amerikan halkının, İran’a saldırması halinde israil’e yardım etmeyeceğini söyleyen General Dempsey’i büyük oranda onayladığı da hatırlanmalıdır.

Kahire’deki son Amerikan aleyhtarı gösteriler üzerine Obama’nın “Mısır için müttefik diyemeyiz. Ancak düşman safına da koyamayız” dediği biliniyor. Israil – Mısır anlaşmalarının geleceği için Obama, Mısır’a yapılan askeri yardımı sürdürecek. İhvan-ı Müslimin iktidarını yakından marke etmeye çalışacak görünüyor.”
 

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir