Dikkat! Kumar Sizi Öldürebilir!
Bireysel bir hastalık olan kumarla mücadele etmesi gereken devletin kendi eliyle kumar ve şans oyunları oynatan kurumlar kurmasının kabul edilmeyeceğini belirten Yeşilay Başkanı Muharrem Balcı,
Şükrü Gündüz / Doğruhaber
Bireysel bir hastalık olan kumarla mücadele etmesi gereken devletin kendi eliyle kumar ve şans oyunları oynatan kurumlar kurmasının kabul edilmeyeceğini belirten Yeşilay Başkanı Muharrem Balcı, “Devlet kazanç kapısı olarak gördüğü bu kurumların meşruiyetini de yine kendi elleri ile sağlıyor. Nasıl sağlamasın ki, sadece at yarışlarından devletin elde ettiği vergi geliri 619 milyon Türk lirasıdır” dedi.
Yasal olarak Türkiye’de yasak gibi görünen kumar ve şans oyunları devlet eliyle oynatılarak insanların umutlarıyla oynanıyor. Kumar illeti yüzünden birçok aile dağılırken birçok insan girdiği bunalım sonucu intihar ediyor. Bu tür haberler gazetelerin üçüncü sayfalarında sık sık yer alıyor. Toplumu ‘zararlı alışkanlıklara karşı koruma’kla görevli olan devlet kendi eliyle kurduğu Türkiye Jokey Kulübü, Spor Toto Teşkilatı, Milli Piyango İdaresi gibi kurumlarla “umut tüccarlığı” yapıp insanları bireysel bir sorun olan kumara adeta teşvik ediyor. Gazeteler ve televizyonlar, “haber” adı altında yaptıkları yayınlarla insanları piyango bileti almaya teşvik ederken caddelere adam boyu afişler asılmış. İnsanlar kumar ve şans oyunlarına teşvik eden bu reklâmların önünün alınması için ise hiçbir çalışma yapılmıyor. Kumar’ın bir hastalık olduğunu ve mutlaka tedavi edilmesi gerektiğini ifade eden Türkiye Yeşilay Cemiyeti Genel Başkanı Muharrem Balcı, “Kumar da diğer bütün bağımlılıklar gibi bir bağımlılıktır. Uzmanlarca tedavi edilmesi gerekir” diye konuştu.
DEVLET KURDUĞU KURUMLARLA KUMARI KENDİ OYNATIYOR
Kumarın yasal olarak suç sayıldığını ancak devletin kendi eliyle kurduğu Türkiye Jokey Kulübü, Spor Toto Teşkilatı, Milli Piyango İdaresi gibi kurumlarla kendi eliyle oynattığına dikkat çeken Türkiye Yeşilay Cemiyeti Genel Başkanı Muharrem Balcı, “Kumar, yasalar tarafından yasaklanmış eylemlerdendir. Oynayana ve oynatana cezai yaptırım uygulanması hukuk kurallarımızca hükme bağlanmıştır. Aslına bakarsanız buraya kadar her şey normal görünüyor. Aslında çok daha önemli olan bir husus var ki o da kumarın hukukumuzca ikili tasnifle tanımlanmış olması. Mevzuatımız bazı eylemleri kumar olarak değerlendirirken, aynı niteliklere haiz bazı eylemleri ise şans/talih oyunu olarak değerlendirmiştir. Buna göre ise kumar kapsamına giren faaliyetler için cezai yaptırımlar öngörülürken, şans oyunları diye kategorize edilen eylemler için ceza öngörülmemiştir. Bu durumda kumara teşvik yok, denilemez. Elbette vardır. Kanunun bu eylemler için ceza öngörmemesi, bu oyunların legal olması için yeterli bir sebep değil. Fakat devlet bunu yeterli görüyor olmalı ki Türkiye Jokey Kulübü, Spor Toto Teşkilatı, Milli Piyango İdaresi gibi kurumlar oluşturuyor. Devlet kazanç kapısı olarak gördüğü bu kurumların meşruiyetini de yine kendi elleri ile sağlıyor. Nasıl sağlamasın ki, sadece at yarışlarından devletin elde ettiği vergi geliri 619 milyon Türk lirası” şeklinde konuştu.
STK’LARA BÜYÜK İŞ DÜŞÜYOR
Yapılacak yeni anayasa içinde kumarın tamamen yasaklanması için Sivil Toplum Kuruluşlarına büyük iş düştüğünü belirten Balcı, STK’ların toplumsal muhalefet ve hukuk denetmenliği görevi de vardır” dedi. Balcı, sözlerini şöyle sürdürdü: “ Bu konuda yapılacak çalışmaların sadece anayasa değişikliği çalışmalarına sığdırılması mümkün değil. Fakat bununla ilgili, yetkin kimselerce dosyalar hazırlanıp taslak olarak sunulmalı. Anayasanın 58. Maddesi daha da genişletilebilir. Ceza yasasındaki ikili tasnif pek çok eylemi şans oyunu olarak niteleyip kumar olmaktan çıkarmıştır. Bu konudan başlanıp, eğitim ve denetim süreçlerinde devam eden köklü yapılanmalar gerçekleştirilmeli. Fakat bu çalışma Anayasa değişikliği ile sınırlı kalmamalı ve topyekûn bir çalışma olmalı. Bu hususta ise en büyük vazife STK’lara düşüyor. Zira sivil toplumun tek gayesi demokrasiye katılım değildir, bunun yanında toplumsal muhalefet ve hukuk denetmenliği görevi de vardır, olmalıdır. Bununla birlikte özgürlük ve temel haklar da kesinlikle sadece siyasal bir mesele değildir. Aksine sadece siyasal alana bırakılmayacak kadar hassas konulardır. Bu sebeple bu çalışmaların içerisinde STK’lar hazırladıkları taslaklarla kesinlikle yer almalıdırlar.”
KUMAR BİR HASTALIKTIR
Kumar bağımlılığı bireyin aile hayatı ile kendi yaşamını tehlikeye soktuğunu belirten Yeşilay Başkanı Balcı, “Öyle ki kumarhanelerin kapatılması hususunda da kumar borçlularının intiharları etkili olmuştur. Bu kişisel bir buhran getirmekle birlikte toplumsal bir kaosun da habercisidir. Bu karmaşa elbette hem sosyal hayatı hem ekonomik hayatı olumsuz etkileyecektir. Kumar da diğer bütün bağımlılıklar gibi bir hastalıktır. Uzmanlarca tedavi edilmesi gerekir. Fakat bütün bağımlılıklarda olduğu gibi kumar bağımlılığında da öncelikle bağımlının bağımlı olduğunu fark etmesi gerekir. Fark ettikten sonra da tedaviye ve destek almaya ısrarla devam etmek gerekir. Değilse bağımlılıklara geri dönüş her zaman mümkündür. Bilinen bir gerçek de kumar bağımlılığı tedavisinde bu sürecin aile bireyleri ile birlikte yaşanması gerektiğidir. Kumar bağımlılığının tedavi edildiği merkezlerin sayısı artırılabilir. Ayrıca toplum, kumar konusunda bilinçlendirilmeli. Bu konularda kısmi çalışmaların yetersiz kalacağı muhakkaktır. Sağlık, hukuk, eğitim, emniyet birimleri aynı titizlikte ve ortak faaliyetler yürütmek zorundalar. Böyle olmadığı takdirde, yapılacak yenilikler geçici çözüm üretecektir. Kalıcı çözümler için birlikte hareket edilmek zorunda” ifadelerini kullandı.
GEREKİRSE DEVLET DE CEZALANDIRILMALI
Şans oyunları için cezai bir yaptırım öngörülmediği için bu faaliyetler ceza kanunlarında suç teşkil etmediğini ifade eden Balcı, “Fakat Türkiye Yeşilay Cemiyeti bir sivil toplum kuruluşu olarak gerektiğinde devleti de uyarmaktan geri durmuyoruz. Gerekirse devletin de cezalandırılması mümkün olmalıdır. Zira devletin vatandaşlarını bu tür tehlikelere karşı korumak hususunda anayasal vazifelerle donatılmıştır. Bu görevini yerine getirmemesi ceza kanunlarımız öngörmese de devletin sorumlulukları kapsamında değerlendirildiğinde elbette suçtur” dedi.