• DOLAR 34.507
  • EURO 36.452
  • ALTIN 2870.39
  • ...
Ateistti, Müslüman Oldu; Adını Yusuf Koydu
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
Yunus Can / Doğruhaber - İtalya

Yeni adı Yusuf. Eski adı için ‘unuttum’ diyor. 1963’te koyu Hıristiyan Katolik bir ailenin iki kardeşten büyüğü olarak İtalya’da dünyaya geldi. Anne-babasının Hıristiyan oldukları halde kendisinin Hıristiyanlığa inanmadığını belirten Yusuf, nedenini ise neye inandıkları ve ne yaptıklarının belli olmadığına, bunun da kendisine anlamsız geldiğinden ateist olarak yetişip büyümesine sebep olduğunu ifade ediyor. Avrupa’daki ailelerin çocuklarıyla yeteri kadar ilgilenmediğinden okullardaki gençlerin çoğunun ateist olarak hayatlarını sürdürdüğünü de sözlerine ekliyor Yusuf.

Kiliselere karşı kalbinin hiç mi ama hiç ısınmadığını dile getiren Yusuf, bu yüzden öğrencilik yıllarında kiliseye hiç gitmediğinin de altını çiziyor.

YILLARIM BOŞ VE ANLAMSIZ GEÇTİ
Her İtalyan çocuk gibi kendisinin de hayatı oyun ve eğlence içerisinde geçirdiğini vurgulayan Yusuf, geçmiş yılları için şöyle konuşuyor; “Yıllarım boş ve anlamsız geçti diyebilirim. O kadar anlamsız geçti ki, dinsiz bir gencin kendi anne ve babasına bile faydası olmaz. Benimki de olmadı. İlkokul ve ortaokul derken bir de baktım ki okulu da bitirmişim. Artık delikanlı bir gençtim. Her dinsiz delikanlı gibi hayatı maddiyat üzere değerli buluyorum. Yani maddeperesttim. Çalışmaya başladım bir inşaatta. Kırk yaşıma kadar çalıştım. Yaşım 40’a dayanmıştı ve hala evli bile değildim. 40 yaşım böylece anlamsız ve boş işlerle geçti, okul ve iş. Onun dışında insanlık için hiç bir şey yapmadım. Çünkü ateisttim.”

Ateist olmasına rağmen geçen süre zarfında İslam’a karşı olumsuz bir bakışının da olmadığını anlatan Yusuf, ancak çevresinde bazı Arap Müslümanların İslam gibi mükemmel bir dine sahip olmalarına rağmen bu dini yaşamadıklarını, hatta aksi yönde kötü işler içinde onlarını görünce ateist biri olarak Müslümanlara karşı geçmişte iyi bakmadığına dikkat çekti.

Çevresindeki birtakım Müslümanların olumsuz tavırlarına rağmen İslam hakkında bilgi sahibi olmak istediğini dile getiren Yusuf, ancak ‘nasıl ve kimden’ dediği İslam’ı din olarak seçtiği süreçte geri kalan hikâyesini kendi dilinden birlikte dinleyelim:

ATEİST DEMEK, DÜNYANIN EN FAYDASIZ İNSANI DEMEKTİR
“Ateist olanlar doğarken anne ve babalarından asla gerçeği öğrenemezler. Öğrenemedikleri halde gençken de dinsiz bir hayat yaşarlar. Bu hayat onların deyimiyle eğlence oluveriyor. Yani dinsizlikleri ile övünüyorlar. Din, ateistlerin kafasında boş ve hayal ürünü kelimelerden ibaret sayılıyor. En azından kırk yıllık hayatımda böyle düşünüyordum. Yani faydasızdım. Ateist demek, dünyanın en faydasız insanı demektir. Dinsiz birinden bugüne kadar kim ne fayda görmüş ki. İşte ben de bu faydasız insanlardan bir tanesiydim.

AMA BİR GÜN…
Ama bir gün İtalya’nın Milano kentinde çok zengin birinin yıllar öncesinden Müslüman olduğunu duydum. Bu şahıs Milano kentinin yerlilerinden ve de çok zengin biri. Bir arkadaşım vasıtasıyla onu ziyaret edip tanışmak istedim. Çünkü normalde böyle zengin İtalyan’lar pek İslam’a sıcak bakmazlar. Hele bir de Milano kentinden biriyse. Neyse arkadaşımla ziyaretine gittik… Kendisi sakallı ve Suudi Arabistan’da İslam Üniversitesini okumuş tam bir İslam âlimi. İslam’ı birçok Müslüman’dan iyi bilen ve de yaşamıyla gösteren tevazulu bir insan. Adı Şeyh Abdurrahman. İlk tanışmamızda sadece hal hatır sorduk. Gördüm ki malını ve mülkünü hep İslam’a daha faydalı olsun diye harcıyor.

BİR YILLIK DERSİN ARDINDAN İSLAM’A GİRDİM
Eve geldim. Kendi kendime düşündüm. Bu Milano’lu zengin adam bu derece İslam’a malını ve mülkünü harcıyorsa boşuna değildir. Durup dururken ne diye bu kadar İslam için malını versin? Benim gözümde bu çok büyük bir iş. Çünkü para çok tatlı. Dedim ki eğer bu adam İslam için malını harcıyorsa bu din doğru yoldur. Daha sonraları ziyaretlerim sıklaştı. Her pazar ders halkasına katılıyorum. Bana İslam’ı anlatıyordu. Bir yıl sonra İslam’a girdim. Tam bir yıl Şeyh Abdurrahman bana ders verdi ve hidayetime vesile oldu. Allah var ve ben onun kuluyum, bunu öğrendim. İşte 40 yaşımda bu şekilde İslam ile tanışıp Müslüman oldum. Aileme de açıkça söyledim. Hiç çekinmeden.

DAHA SONRA EVLENDİM…
Daha sonra evlenmeye karar verdim. Ama İtalya’dan değil. Bir Arap ülkesinden Fas’tan evlenmeye karar verdim. Bazı Müslüman dostlarım yardımcı oldu.

Düğünümü de Fas’ta yaptım. Ailemden ve akrabalarımdan hiç kimse yoktu yanımda. Sadece dostum, Müslüman kardeşlerim vardı yanımda. Buna çok üzüldüm. Meğer İslam ne garip bir din’dir yeni yeni öğrendim. Eşimi Fas’tan İtalya’ya getirdim, ailemle tanıştırdım. Sağolsunlar anne ve babam tepki göstermediler. Eşimi İtalya’ya getirir getirmez Şeyh Abdurrahman’dan ona bahsettim ve onu ziyarete gittik. Şeyh çok sevindi.

OKUDUĞUM SİYERİ KALBİME NAKŞEDİYORUM
Şimdilerde ise Hz. Muhammed’in hayatını anlatan yeni bir kitap aldım, İtalyanca. Sımsıkı kalbime nakşediyorum. İslam ve Müslümanlık ne güzel Ya Rabbim… Hele hele Müslümanların o güzel tebessümü ve sıcacık yüzleri ne güzel Ya Rabbim. İşte Müslümanlara bu güzelliği veren İslam’dır. Bir gün teyzem bizim eve geldi. Bana ‘’ Sen nasıl Müslüman olmuşsun görmüyor musun televizyonlarda onların ne kadar kötü olduklarını... ‘’

Ben de ona ‘’Asıl onlar değil de senin gözlerin kötü’’ dedim. Bakan göz kötü ise kendisi kötüdür, karşısındaki değil…

FAS’A YERLEŞECEĞİM... EVİME YAKIN CAMİ OLSUN İSTİYORUM
Ben Fas’ta bir ev satın aldım. Ömrümün sonlarını orda geçirmek istiyorum. Yani evime yakın bir cami olsun istiyorum. Devamlı Rabbim ile rabıtamın kuvvetli olmasını tercih ediyorum. Yakında Allah izin verirse oraya yerleşeceğim. Burada İtalya’da yaşamak istemiyorum. Buradan tüm ateistlere sesleniyorum; Allah var, biz onun kuluyuz. Ve Müslümanların da içinde yaşadıkları İslam ülkeleri topraklarının kıymetini bilmeleri temennisiyle…”
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir