• DOLAR 34.644
  • EURO 36.479
  • ALTIN 2923.872
  • ...
MERVANİ KÜRT DEVLETİ
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
Araştırma/ Mehmet Emin Özmen- Doğruhaber
Burada dikkatinizi Bâd/Bâz kelimesine çekmek istiyorum. Arapça’da “D” (Dat) ve “Z” harfleri birbirlerinin yerine kullanılabiliyor. Örneğin; Peygamberimizin kabri için “RAVDA” kullanıldığı gibi “RAVZA” kelimesi de kullanılmaktadır. Bazı kaynaklarda “Bâd” olarak geçen kelimenin aslı “Bâz”dır. Bu da Kürtçe bir kelimedir.

Öyle anlaşılıyor ki o dönemlerde eski Kürtçe isimler kullanılmaktaydı. Kürtçe bilenler için yazmaya gerek yok ama bilmeyenler için söyleyelim. “Bâz” Kürtçe’de şahin, atmaca türü kuşlar için kullanılır. Tayrê Bâz bu kuş çeşididir. Atak, aktiflik anlamlarını içerir. Buradan hareketle koşmak kelimesinin karşılığı “Bâzdan”dır.

Bâz bin Dostık için kaynaklar çobandı diyor. Dağda çobanlık yapan bu aktif Kürt, sonra isyancı/asi bir tavırla tarih sahnesine çıkıyor. Çünkü İbnü’l-Esir’in bildirdiğine göre; o yıllarda Şii Büveyhi Devletinin Amid ve Meyyâfârikin’e baskı ve saldırıları vardı. Kaynaklarda Bâz’ın neden bu kalkışma hareketine başladığı hakkında pek bilgi olmamasına rağmen, Büveyhilere karşı olması bize bazı ipuçları veriyor. Diyarbekir ve Meyyâfârikin bölgesi o zamanlar Bizans’ın sınır komşusuydular. Bölgede Bizanslılarla sürtüşmeler devam ediyordu. Büvehilerin o bölgeye gelmesi Abbasiler’in yardımını da engelledi.

İhtimalle, Bâz bu duruma müdahale edip, ilk siyasi faaliyetlerini Büveyhilere karşı gerçekleştirdi. Etrafına topladığı isyancı grupla ilk etapta Erciş’i aldı. Büveyhi emiri Adudu’d-devle ölünce Bâz, Meyyâfârikin’i alıp Mervani Devletinin temellerini attı. Yavaş yavaş topraklarını genişletti. Ahlat, Amid, Nusaybin ve Cizre gibi şehirleri aldı.

Tabi Büveyhiler de boş durmuyordu. Bâz’ın üzerine iki ordu gönderdiler ama her iki ordu da yenildi. 984 yılında Musul’a sahip olan Bâz, hemen hemen tüm bölgeye hâkim oldu. Belki de elde ettiği bu başarılar ona Bağdat üzerine yürüme cesareti verdi. Ama mağlup oldu ve Musul’u da kaybetti. Musul’u geri almak için hemen sefere çıktı ama burada bulunan Hamdanilere yenildi ve savaşta hayatını kaybetti. (990 veya 991)

Bâz’dan sonra yeğeni Ebu Hesen bin Mervan bin Kek 991 yılında yönetimi devraldı. İşte devleti kurumsallaştıran bu kişi olduğu için, devletlerine Mervâniler ismi verildi. İsminin sonundaki dedesinin ismi olan “Kek” kelimesinin Kürtçe’de kardeş anlamına geldiğini belirmek isterim. Mardin ili Gercüş ilçesinin bir köyünün ismi bu gün dahi Mervâniyê’dir. İhtimalle bu devletin ismini taşıyor.

Ebu Hesen’in öldürülmesinden sonra yerine kardeşi Ebû Mansur Mümehhidüdevle Said geçti. Onun da yerine kardeşi Nasrüdevle Ahmet halef oldu. Vefatından sonra yerine oğlu Ebu’l-Kasım Nasr geçti. Bir süre sonra Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey’in desteğini alan kardeşi yönetime geçti. Ancak Nizameddin 1063’te tekrar Amid’e (Diyarbakır) girerek şehre hakim oldu. Nizameddin’in yerine geçen oğlu Nasrüdevle Mansûr geçti. Ancak bu kişi dirayetsiz olup, Devletin yıkılışı bunun zamanında gerçekleşti.

Mervaniler’le Büyük Selçuklular arasındaki ilişki Tuğrul Bey zamanında oldu. O sıralar Selçuklulardan Arslan Yabgu’ya bağlı geçmen Türkmenler gelip, Mervanilerin arazilerine ve mallarına zarar veriyorlardı. Mervani Nasrüdevle bu vesileyle Tuğrul Bey ile haberleşti ve iyi ilişkiler geliştirdi. Mervaniler içindeki hâkimiyet kavgalarına taraf olan Selçuklular, ara ara bu devletin içişlerine müdahale etti.

Ayrıca Malazgirt Savaşında Mervaniler, Alp Arslan’a yardımcı oldular. Tarihteki Türk-Kürt dayanışmasına veya İslami endişelerden dolayı desteğe örnek olan bu savaşta Kürt Mervaniler, Türk Selçuklulara 10.000 kadar gönüllü asker ile destek verdiler. Bu da Anadolu kapılarının Selçuklulara açılmasında Kürtlerin rolünü ortaya konması açısından önemli bir ayrıntıdır.

Mervanilerin başına Mansur geçtiğinde Selçuklu idarecileri Amid’teki zenginlikleri de göz önünde bulundurarak Amid’i (Diyarbakır) Melik Şah döneminde ele geçirmeye karar verirler. Melik Şah 476/1083’te Diyarbakır önlerine bir ordu gönderdi. İlk önce Amid daha sonra da Meyyafarikin (Farkin, Silvan) düştü ve böylece Mervani hanedanı ortadan kalkmış oldu (1085). Melik Şah’ın ölümünden sonra Mansur tekrar bölgeyi ele geçirmeye çalıştıysa da Selçuklu tahtını ele geçirmeye çalışan Tutuş’un müdahalesiyle karşılaştı. Mansur esir düştü. Daha sonra Tutuş onu serbest bıraktı ve Cizre’ye yerleşti. Mansur ömrünün sonuna kadar Cizre’de kaldı. 489/1096’da öldü.

Mervaniler’den günümüze ulaşan paraların tümü gümüşten darp edilmiştir. Bu paralardan emirliğin Meyyafarikin (Silvan), Amid (Diyarbakır), Cizre, Duneysır (Kızıltepe), Ahlat ve Erzen şehirlerinde hakim olduğu anlaşılmaktadır. Mervaniler zamanında Diyarbakır bir ilim merkezi haline geldi. Bölge hatip, şair ve din alimleriyle doldu. Bölgeye Abbasi Halifelerinin desteğiyle Şafiiliğin yerleştiği görülmektedir.

Pek çok kaynak Mervani Devleti”nden söz eder. Bunlara birkaç örnek verelim.

Mervani Kürt Devleti”nden İslam Tarihinin ana kaynaklarından sayılan İbnü’l-Esir’in “El Kâmil Fi’t-Tarih, c.9’de ayrıntılı olarak söz eder. Şeref Han, Şerefname’sinde Diyarbakır ve Cizre’de bağımsız olarak ilk hükümdarlıkta bulunan Kürtler olarak Mervanileri söyler. Yine Mervani Devleti dönemini anlatan İbn’ül Ezrak el-Farıki (1116–1176)”nin; “Mayyafarkin ve Amed Tarihi” kitabı başlı başına bu devleti anlatır. İbnü’l-Ezrak’ın eseri, “Mervani Kürtleri Tarihi” başlığı ile M. Emin BOZARSLAN tarafından çevrilmiştir. Bunun dışında da pek çok eser Mervaniler konusunu işlemiştir.

Bu haberler de ilginizi çekebilir