• DOLAR 32.874
  • EURO 35.182
  • ALTIN 2451.15
  • ...
Suriye`de Rüzgar Ters mi Dönmeye Başladı?
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Muhammed Demir / Haber-Yorum / doğruhaber

Öyle ki, radikalinden ılımlısına, demokratından liberaline, emperyalistinden kuklasına kadar ağzını açan herkes, Suriye’de akan kanın faturasının yaklaşık yüzde doksanını İran’a keserken, Baas rejimine faturanın ancak yüzde onu kalmaktaydı.

Bu arada Suriye sahasını küresel cihadın en kutsal mekanı sayan ve El Kaide ekolü olarak adlandırılan Selefi akımların tırmandırdıkları İran düşmanlığı o kadar içselleştirildi ki, neredeyse “Yeni moda İslamcılık”ın olmazsa olmazı haline geldi. Bu süre zarfında yaşanan çatışmalarda ölü sayılarına önemli oranda katma değer katılırken, “Esad ordusu yerine savaşan İran” nağmeleri belleklere kazındı.

Oysa son zamanlarda Suriye’de rüzgar tersine dönmüş gibi bir hava esmeye başladı. Daha düne kadar büyük transfer partileriyle Suriye sahasına taşınan savaşçılar için “Özgürlük savaşçıları” tabirini kullananlar, artık siyasal çözümün eşiğine gelmiş bulunmaktadırlar. Daha önce kontrolsüz şekilde sınırlardan geçirilip ayırım gözetilmeden dağıtılan silahlar, artık ya geçirilmemeye, ya da geçirilse de sıkı bir kontrolden geçirilerek dağıtılmaktadır.

Gerekçe ise gayet tanıdık. “Radikal dinci unsurların eline silah geçmeme” kararı.
Yine farkındaysanız, daha önce yaşanan ölüm hadiseleri arasında fark gözetilmeksizin, üstelik kimi zaman sayılar en yakın yüzlüklere yuvarlanarak, hem de birinci haber olarak medyanın tüm yelpazelerinde tekrarlana tekrarlana verilmekte idi. Oysa son zamanlarda ölümler arasında bile bariz bir ayırımcılık kokmaya başladı. ÖSO taraftarlarından ölenlerle ilgili haberler sıcaklığını korurken, Suriye ordusunun operasyonları kapsamın öldürülenler “Radikal-dinci” diye ötekileştirilmeye başlanan ve önemli bir kısmını dışarıdan gelenlerin oluşturduğu kesimden olanlarla ilgili haberler ya internet siteleriyle sınırlı kalmakta ya da sınırlı sayıdaki kanalda alt yazı olarak geçilmekle yetinilmektedir.

Bu vaziyet, daha önce Esad rejimine kısa vadeli ömürler biçerken son süreçte giderek baskıyı minimize etmeye başlayan uluslararası ve bölgesel güçlerin tavırlarıyla birlikte düşünüldüğünde, özellikle Selefi akımla ilgili şöyle bir tablonun belirmeye başladığını fark etmek mümkün olmaktadır:

“Küresel cihad” perspektifiyle hareket eden, ancak son tahlilde malum güçler için potansiyel tehlike addedilen bu kesime bilinçli bir şekilde Suriye sahası açılarak tüm vurucu unsurlarının bu alanda toplanması sağlandı. Akabinde ise silah ve lojistik akışının önüne geçilerek Suriye ordusu tarafından imha edilmelerinin sağlanması… Şu anda ordu birlikleri tarafından ablukaya alınan kimi şehir veya mahallelerde hergün yüzlerce kişinin ölmesine karşın artık bunun haber konusu bile yapılmaktan vazgeçilmesi, bu gerçeği daha net bir şekilde gözler önüne sermektedir.
Son olarak Amerikan Dışişleri Bakanlığı adına yapılan çok ama çok ilginç bir açıklama, bu iddiamızı daha fazla güçlendirmektedir. Yapılan açıklama, İran’ın Suriye’deki El Kaide militanlarına silah ve lojistik destek sağladığı iddiasını içermekteydi. Açıklamaya göre İran, açıklamada bahsedilen bazı isimlerle üstelik Türkiye üzerinden Suriye’deki El Kaide savaşçılarına silah ve lojistik akışını yapmakla suçlanarak, bahsi geçen kişilerin kellesi için “Dolar” bazında ödül bile konulduğu belirtilmekteydi.

Suriye üzerinden İran’ın birinci düşman kategorisine yükseltildiği El Kaide-selefi savaşçılar nezdinde bu açıklama, açıkçası imha için Esad güçlerinin önüne sürülen bu kesimle alay etmekten başka bir değere haiz görünmemekteydi.

Ne yani? Bugüne kadar Suriye müdahalesine karşı duran İran, Suriye’den vazgeçerek kendisini birinci düşman olarak belleyen “Küresel cihadçılara mı” gönül kaptırdı?

Bir kez daha vurgulamak gerekirse, kanları üzerinden İran düşmanlığı ve dolayısıyla mezhepsel nefreti körükleyen güç, kendilerini Baas rejimine imha ettirme startını vermiş bulunuyor. Bundan arta kalacak miras ise, Baas rejiminin zalimliğini vurgulamak için seçilecek kelimelere daha fazla “Şedde” eklemek olacaktır. İyi de Baas’ın zalimliği yeni keşfedilmiş bir durum değildi ki!

 

 

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir