• DOLAR 34.644
  • EURO 36.497
  • ALTIN 2929.294
  • ...
Diyarbakır`ın Fethi Kürtlerin Hürriyetidir
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

DİYARBAKIR - Bugün 27 Mayıs� Diyarbakır fethinin 1372. Yıldönümü� Peygamberimizin (sav) vefatının 7.yılının sonunda, Halife Hz. Ömer`in Hilafeti döneminde İyaz bin Ganem komutasında 8 bin kişilik İslam ordusu Mezopotamya`nın en büyük şehri, Amed`i 639 yılında fethederek İslam beldeleri arasına kattı.

 

Şehirde tebliğ ve irşad için kalan 541 sahabeden birçoğu Bin Bekir aşiretinden olduğu için halkın sahabeye gösterdiği büyük teveccühe binaen Amed, şehri Diyarebekir olarak isimlendirildi. Fetih sırasında Peygamberimizin (sav)`in dava arkadaşları olan 27 sahabe bir yerde, 13 sahabe ise şehrin farklı bir yerinde şehid oldu.

 

Diyarbakır, Fetihle Bizans İşgalinden Kurtarıldı
Diyarbakır`ın fethinin yıldönümü münasebetiyle Diyarbekir Fetih Platformu Koordinatörü İbrahim Gökdemir, yazılı bir basın açıklaması yaptı. Gökdemir, Diyarebekir şehrinin, fetih ile işgale uğramadığını, tam aksine bu fetih ile Bizans işgalinden kurtarıldığını söyledi.

 

Mezopotamya başta olmak üzere Ortadoğu`nun büyük bir bölümü Roma ve Sasani sömürgeciliği ve zulmü altında olduğunu belirten Gökdemir, İslami fetihler sayesinde Ortadoğu halklarını özgürlüklerine kavuşturduklarını ifade etti.

 

Dil, Tarih, Siyaset, Sanat ve Edebiyat Alanlarında Büyük Başarılar Kazanmışlar
Gökdemir, "İslami fetihler sonucu sömürgecilerin zulmünden kurtulan toplumlar, elde ettikleri özgürlük ortamları sayesinde Dil, Tarih, Siyaset, Sanat ve Edebiyat alanlarında büyük başarı ve gelişmeler kazanmışlardır. Tarihsel gerçekliğe baktığımızda İslami hayat felsefesi, genel anlamda toplulukların dillerini, tarihlerini ve kültürlerini koruma altına almıştır. Özellikle Kürd dili ve kültürünün de bu evrede gelişmiş olması dikkatlerden kaçmamalıdır" dedi.

 

Gökdemir, Diyarbakır`ın fethi esnasında şehir halkının can ve mal güvenliğine yönelik saldırı iddiaları, sadece asılsız ve menfi propagandalarının ürünü olduğuna dikkat çekti. Gökdemir, "Şehri fetheden Müslümanlar, şehirdeki Gayri Müslim halkın örf, adet, din ve dillerine yönelik hiçbir müdahalede bulunmamış, hatta İslam`a girmek istemeyenler, günümüze kadar dinlerini ve dillerini muhafaza etmişlerdir" diye konuştu.

 

Fedakârlıklarına Karşı Vefa Borcumuzu Ödemeliyiz
Gökdemir, sahabelerin, doğduğu kutsal beldeleri bırakıp yurtlarını, ailelerini ve kazançlarını hiçe sayarak İslam`ın yüce şiarını 3 bin Km yol alarak bu beldelere ulaştırma gayretlerinin takdire şayan bir fedakârlık olduğunu vurguladı.

 

Gökdemir sözlerini şöyle sürdürdü: "Tüm bunlara karşın bize düşen görev ise, bu fedakârlıklara karşı vefa borcumuzu ödemek, en azından bu güzide şahsiyetlerin bizlere emanet etiği İslami değerleri canlı tutarak yaşatmaktır. Sahabelerin anılarını, yapıtlarını ve eserlerini canlı tutarak sürdürmek, fetih ruhuna layık bir gençlik ve bu anlayışı şiar edinmiş bir nesil yetiştirmemiz gerekmektedir. Gençliğimize bu mefkûreyi kazandırdığımızda ve bu anlayış ile eğittiğimizde şu an muzdarip olduğumuz birçok sıkıntı, sapma ve yozlaşmadan kurtulmamız mümkündür."

 

Diyarbakır Fethi, Tarihin En Büyük Kazancıdır
Diyarbekir şehri İslam`la müşerref olduktan sonra tarihin en büyük kazancını elde ettiğini vurgulayan Gökdemir, bu günün Kürt halkı için esaretten hürriyete, cehaletin karanlığından ilmin aydınlığına kavuşma günü olduğunu söyledi. Gökdemir, "Bu güzide şehrin değerli halkı olarak; İslam bayraktarlığı yapan Sahabe neslinin misyonuna sahip çıkmak, sahabelerin bizlere miras olarak bıraktığı yüce bayrağı sonraki nesillere aktarmak ve bu uğurda hayatımızı şekillendirmek en büyük arzumuz ve gayemiz olmalıdır" diye konuştu.

M. Salih Keskin - İLKHA

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir