Bu Zulümlerin Hesabını Kim Verecek?
İnançları gereği başörtülü olarak zorunlu eğitimlerine devam etmek isteyen kız öğrencilere iki yıldır yapılan zulüm ve hukuksuzluklara göz yumulması toplumda İnanç, eğitim ve hatta can emniyeti endişesini de beraberinde getirdi. Toplumun en büyük endişesi ise göz yumulan hukuksuzluklar zincirinin kaos ortamını oluşturmasıdır.
HABER İZLENİM - Son yıllarda özellikle inançları gereği başörtüleriyle eğitimlerine devam etmek isteyen kız öğrencilere okul idarecileri tarafından yapılan haksız, hukuksuz zulümlere devlet ve hükümet yetkilileri kör, sağır ve dilsiz rolünü oynuyor.
Yapılan hukuksuzluklar zincirine yereldeki İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlerinin yanı sıra emniyetin de destek vermesi ve hakkını ararken gözaltına alınarak suçlu ilan edilmeye çalışılması halkı da endişelendirdi.
Ailesinden gördüğü dini inanç gereği başörtüsü ile okula giden 13 yaşındaki Sedanur Ağsu, eski okulunun adres değişikliği nedeniyle Türktepe Ortaokulu 8/A sınıfına kayıt oldu.
Okulun ilk günü yani 24 Eylül 2012 Pazartesi günü Sedanur Ağsu başörtüsünden dolayı okul müdürü Orhan Usta tarafından çıkarılmak istendi. Başörtüsünün çıkarılmasına müsaade etmeyen Sedanur, rehberlik odasında bırakılarak kapı üzeri kilitlendi. Daha sonra ailesi duruma müdahale ediyor, ancak Sedanur için bu sefer tecrit başlıyor.
İddialara göre Müdür, Sedanur`un diğer öğrencilerle iletişim kuruması yasaklar. Müdür, 13 yaşındaki kız öğrenciye ancak savaşta esir alınmış bir askere söylenecek olan "senin diğer öğrencilerin arasına girmen yasak, sana diğer kuralları da anlatayım: teneffüse çıkmak yasak, kantine çıkmak yasak, dışarıya çıkmak arkadaşlarınla konuşmak ta yasak" gibi sözler sarf ediyor.
Müdür bey, tecrit edilmiş öğrencinin durumunu zorlaştırmak için okul içinde görev yapanlara da öğrenci ile muhatap olamamaları ve öğrenciye psikolojik baskı oluşturmak için talimat veriyor. Bu talimatların neticesinde okulun kantincisi dahi öğrenciyi azarlayıp hakaret eder duruma geliyor.
Sedanur ile annesi Nurgül Ağsu, Skandal durumlarını şikâyeti için gittiği İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü`nde hakaretlere maruz kalıp çaresizce dönüyor. Ardından gittiği il Milli Eğitim Müdürlüğü`nde Milli Eğitim Müdür Yardımcısı, veli ve öğrenciye terörist muamelesi yapıyor.
Ailenin çok ciddi iddiaları birçok ulusal basında çıkmasına rağmen hukuksuzlara müdahale edilmedi. Müdahale edilmeyen hukuksuzluklar zinciri boyut değiştirdi; okuldaki başka öğrenciler başörtülü öğrenciye karşı kışkırtıldı. 10-15 kişi tarafından adeta linç edilmek istenen öğrencinin boynunda ve sırtında darp izine rastlandı.
Olayı soruşturmaya çalıştıkları iddia edilen İl Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı iki müfettişin ise tecrit, tehdit, hakaret ve ardından linç girişimlerini araştırmak yerine sadece öğrencinin okulunu değiştirmek için çaba sarf ettikleri ortaya çıktı.
Skandalların sorulduğu İl Milli Eğitim Müdürü Ekrem Serin okul yönetmenliğini öne sürerek soruyu geçiştirirken diğer devlet ve hükümet yetkililerden de adeta "çıt" ses çıkmaması 12 Eylül uygulamalarını hatırlatıyor.
Okul Müdüründen bilgi almak isteyen çok sayıda platform yetkilisi, görüşme taleplerini şiddetli bir şekilde reddedildi. Tüm bunlardan sonra okul önünde basın açıklaması yapan sivil toplum Kuruluşları`nın etrafını kuşatan bir takım serseri gençler basın açıklamasını yapan STK temsilcilerine yönelik "Elimizde silah olsa hepinizi tarardık" gibi akla ziyan tehditler savurdu.
Yapılan zulüm ve hukuksuzluklara göz yumulması toplumda İnanç, eğitim ve hatta can emniyetini endişesini de beraberinde getirdi. Toplumun en büyük endişesi ise göz yumulan hukuksuzluklar zincirinin kaos ortamını oluşturmasıdır. Peki, oluşacak kaosun hesabını kim verecek? (Şefik Mert -İLKHA)