Haber7 Yazarından Yasakçılara Savunma
Günlerdir Gaziantep`te yaşanan başörtüsü yasağıyla ilgili bir yazı kaleme alan Haber 7 yazarı Meryem Aybike Sinan yazısında, öğrenci kızın yaşadığı hiçbir mağduriyete yer vermeyip bir anlamda dayakçı zihniyeti savundu ve bunların harcanmak istendiğini iddia etti.
İşte Haber 7 yazarı Meryem Aybike Sinan’ın yazısı:
Antep’teki müdürü asın gitsin!
Bu ülkede insan harcamak nasıl da kolay! Hele bir de bu kimse konuşamıyor ve hakkını savunamıyorsa ayrı bir talihsizlik.
Gaziantep`teki “Müdür, başörtülü kız ve dayak” hikâyesi araştırılmadan, mesele detaylı irdelenmeden ve soruşturma tamamlanmadan öylesine bir linç haline getirildi ki gerçekten de “yazık o talihsiz müdüre” diyorum!
Dün söz konusu okulda görev yapan ismini burada açıklamayacağım ve gerçekten de yakından tanıdığım bir öğretmen dostumuz bendenizi arayarak bu meseleyi bütün detayı ile anlattılar.
Öğrendiklerim karşısında gerçekten de şok geçirdim.
Zira medyada kopartılan yaygara ile meselenin özü birbirinden taban tabana zıt idi. Bu ülkeye her türlü zorluğa rağmen hizmet eden bir devlet memurunu suçsuz ve günahsız yere medya üzerinden linç etmek hangi akla ve vicdana sığar açıkçası kestiremiyorum.
Bu öğretmen dostumuzun anlattığı ile olay şu şekilde olmuş;
“Bu kızımız bu okula başka bir okuldan yine bu mesele yüzünden gelmiş. Yani nakil geldiği okulda da böyle bir vaka yaşamış! Sınıfa başörtülü girmek istemiş, sınıftaki öğretmeni sınıfa “kılık kıyafet yönetmeliğinden mütevellit” başörtülü giremeyeceğini belirtmiş. Öğrenci ısrar edince doğal olarak okul rehberlik servisine gönderilmiş ve orada o sırada kahvaltı yapan rehber öğretmenle birlikte bir de oturup kahvaltı yapmış. Sonra annesi okula çağrılmış ve yönetmelik kendilerine hatırlatılmış ve karşılığında tehdit ve hakaretler gelmiş. Okul müdürü ise bu olayın belki en arka planında ve en masum olan kişisi. Kaldı ki okul müdürünün okul içerisinde asla ve kata insanların inançlarını sorgulayıcı ve aşağılayıcı bir tavrı ve tutumu da olmamış bu güne kadar.”
Asıl mesele böyle iken medyada bu hale nasıl getirildi ve masum bir okul müdürü nasıl da linç edildi açıkçası üzerinde tartışmamız gereken bir vaka.
Bir kere ilk ve orta öğretim kurumlarında “Kılık Kıyafet Yönetmeliği” olduğunu ve bunun bütün idareci, öğretmen ve öğrencileri bağladığını belirtelim. Bir öğrencinin canım böyle giyinmek istedi diyerek sınıfa başörtülü, sakallı veya mini etekli ve kotlu girmesi yasaktır.
Diyelim ki müdür izin verdi ve görmezden geldi!
O zaman ne olacaktı biliyor musunuz? O vakit de karşı basında bu okulda öğrenciler sınıfa başörtülü giriyor ve okul müdürü suç işliyor adı altında haber yapılacaktı. Bu okul müdürü yine soruşturma geçirecekti. Yani iki ucu keskin bir bıçak olan bir alanda, zor ve meşakkatli bir alanda görev yapan bir insanın bu hususta kanunlara sığınmak dışında yapacağı bir şey yoktur.
Bu okul müdürü görevini yapmıştır.
Yani MEB`in “Kılık Kıyafet yönetmeliğini” uygulamıştır.
Ortada ciddi anlamda bir prokovasyon olduğu açıktır. Ülkenin dört bir yanında bir takım fırsatçılar hiçbir meseleyi boş bırakmıyor ve her alanda fesat ve fitne çıkarmaya devam ediyorlar ne yazık ki.
Akıl sağlığı yerinde olan hiçbir okul müdürü, öğretmenlerinin gözü önünde böyle bir fiil işlemez, işleyemez. Hele bir rehber öğretmenin bu tip olaya alet olması, diğer öğretmenlerin seyirci kalması gerçekten de mümkün değil. Küçük bir kızın başörtüsü yüzünden dayak yemesi hikâyesi kocaman bir şehir efsanesinden başka bir şey değil. Bu okulun bütün öğretmenlerinin başörtüsü düşmanı olması gerçekte mümkün mü?
Suçu sadece kanunları hatırlatmak olan okul müdürünü iki günde toplum olarak perişan etmeyi başardık. Aslında yetmez bu okul müdürünü asalım gitsin!
Mesela bu olayın iç yüzünü bendenize aktaran öğretmenimizin bütün ailesi başörtülü ve kendisi Gaziantep`in yerlilerinden olan muhafazakâr bir kimse. Bu olayı aktarırken okul müdürünün “bir karıncayı dahi incitmeyecek kadar nazik ve beyefendi bir kimse olduğunu” defalarca ve üstüne basa basa anlattı.
Zaten Gaziantep İl ve ilçe Milli Eğitim yetkileri de basına verdikleri bilgilerde bu olayın ilk verilere göre prokovatif bir mevzu olduğuna dair güçlü emarelerin olduğunu söylüyorlar.
Şimdi bu haberi yapan ve fütursuzca bunu cümle âleme servis eden kimseler gerçek ortaya çıkınca utanmayacaklar mı? Kul hakkına girmekten, bir insanı toplum nezdinde küçük düşürmekten, itibarsızlaştırmaktan ve linç etmekten vicdan azabı duymayacaklar mı?
Dini hassasiyetlerimize elbette sahip çıkacağız.
Ancak önümüze servis edilen olaylara eğilirken her zaman tersinden de bakmayı ve basiretli, ferasetli olmayı da asla ihmal etmeyeceğiz. Kaş yapalım derken göz çıkarmayacağız. Aksi takdirde bu ülkede hiç birimiz kendimizi böylesi kuru iftiralardan kurtaramayız.
Allah bütün inanan salih kullarını şerli insanların iftira ve fitnelerinden korusun.
Muhabbetle kalınız.
Meryem Aybike Sinan/ Haber7
meryemaybike@gmail.com