• DOLAR 34.612
  • EURO 36.646
  • ALTIN 2905.707
  • ...
`İslamofobi Bir Projenin Ürünüdür`
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
İSTANBUL - Hz. Peygambere hakaret içerikli filmin yayınlanmasıyla beraber kısaca İslam düşmanlığı anlamına gelen İslamofobi kavramı yeniden gündeme geldi. Ancak bu kavram genellikle entellektüeller tarafından derinlemesine tartışıldığı için çok da bilinen ve anlaşılan bir kavram değil. Biz de İslamofobi`nin İslami cemaatlere, tebliğ çalışmalarına bakan yönünü, İslamofobi`nin ne olduğunu, İslamofobi`nin özellikle Batı toplumunda yaygın olmasının sebeplerini Karadeniz Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi İlahiyatçı Yrd. Doç. Dr. Nihat Uzun ile konuştuk.
 
2005 - 2007 yılları arasında Avrupa`da İslamofobi üzerine çalışmalar yapan Nihat Uzun, bu çalışmasını 2007`de bir rapor haline getirdi. Raporu, "Avrupa`da İslamofobi, İngiltere Örneği" adıyla kitaplaştıran Uzun, bu çalışmasında İslamofobi/ İslam korkusunun, Batı ülkelerinde yüzyıllardır bulunduğunu ancak son yirmi yılda daha da belirginleştiğini, daha uç ve tehlikeli boyutlara ulaştığını vurguluyor. Nihat Uzun, İslamofobi`ye karşı Müslümanların mevcut stratejik derinliklerinin farkına varması gerektiğini söylerken, İslam toplumunun içerisine düştüğü zilletten kurtulmak için de gayret göstermesi gerektiğini belirtiyor…
 
Başta Avrupa olmak üzere Amerika`da özellikle Peygamberimize hakaret içeren yayınlar yapılmakta ve bu yayınlar İslam toplumlarını öfkelendirmektedir. Avrupa ve Amerikan toplumunda ortaya çıkan bu İslam düşmanlığına kavramsal bir dille İslamofobi denilmektedir. Öncelikle bu kavramı biraz açmanızı istiyorum. İslamofobi nedir?
İslamofobi, İslam ve fobi (Yunanca `phobos`, korku) kelimelerinin birleştirilmesinden meydana gelmiş bir ifade. Bilindiği gibi Batı dillerinde bir şeye dair korku bildiren kelimeler genelde Yunanca`dan alınmadır ve sonu -phobia ekiyle biter. Mesela agoraphobia (açık alan korkusu) gibi. İslamofobi kelimesi de bu durum dikkate alınarak oluşturulmuş görünmektedir. İngilizce sözlüklerde "Müslümanlara, onların siyaset yahut kültürlerine karşı duyulan nefret ve korku" olarak tanımlandığını görebilirsiniz. Daha geniş anlamıyla ise İslamofobi`yi "bütün Müslümanlara ya da çoğunluğuna karşı duyulan ve sadece dille değil aynı zamanda çalışma hayatındaki veya hizmetlerden yararlanma hususundaki ayrımcılık, şiddet suçları, toplum hayatı ve uluslararası ilişkilerden tecrit etme yoluyla ifade edilen korku ve düşmanlık hisleri" şeklinde tanımlamak mümkündür.
 
Batıda Tebliği Engelleyen Unsurlar Var
"Batı ülkelerinde genellikle İslamofobi Müslümanlardan kaynaklanan bir sorun olmaktan çok, yanlış Müslüman algısının bir sonucu olarak ve farklı kültürlerin ve dinlerin bir arada yaşamasına tahammülün olmadığı yerlerde ortaya çıkmaktadır." şekline bir düşünce de var. Siz bu düşünceye katılıyor musunuz?
Temel olarak katılıyorum. İnsan bilmediğinin düşmanıdır. Aklı başında Müslümanlarla tanışıp onlar hakkında daha önceden sahip olduğu olumsuz fikirleri değiştiren Batılı insanlara dair birçok hikâye anlatılmaktadır. Fakat bu son cümleden, aklı başında olmayan bazı Müslümanların da olduğu ve onların, Batılıların olumsuz Müslüman algılarına katkıda bulundukları gibi bir yargıya da varılabilir ki, bu bir gerçektir. Bununla birlikte bugün Batı`daki ve dolayısıyla onların etkilediği her yerdeki İslamofobi`nin temelinde Judeo-Hıristiyan kültürüne göre yetişmiş, İslam`a ve Müslümanlara tahammülü olmayan, Müslümanları hep "tehlikeli öteki" olarak görmüş ve öyle görmeye devam etme kararında olan zihniyetin bulunduğunu söylemek yanlış olmaz. Yine de bu zihniyetteki insanların çoğuna ulaşmak ve İslam`ı doğru anlatmak mümkündür ve bu yapılmalıdır. Fakat Müslümanların bu çabalarını âtıl bırakan engellerin en önde gelenleri, kendi halklarını dolduruşa getirip sanal bir "İslam ve Müslümanlar" tehlikesini sürekli servis eden ve bu durumdan maddi-manevi kâr devşiren medya ve onunla bağlantılı durumdaki bazı karar organlarıdır ve asıl mücadele edilmesi gereken unsurlar bunlardır.
 
İslamofobi Bütün Cemaat ve Camiaların Sorunudur
İslamofobi fiili gerçekleri olan kavramsal bir olgu. Ve bugün bu olguyu genellikle entellektüeller tartışıyor. Siz Avrupa`ya da gidip İslamofobi ile ilgili araştırma yaptınız. Peki, İslamofobi sadece entellektüellerin sorunu mu yoksa bulundukları ülkelerde İslam`ı tebliğ eden bütün cemaat ve camiaların sorunu mu?
İslamofobi bütün Müslümanların sıkıntısıdır. Entellektüeller bu meselenin entellektüel ve belki derin boyutlarını daha iyi irdeliyor olabilirler. Ama asıl sahada olan ve İslamofobi`nin fiziki yansımalarına maruz kalanlar fertlerdir; başörtüsüyle sokakta yürüyen kadındır, camiye giden insandır, iş başvurusu yapan gençtir vs. Dolayısıyla tabii ki İslamofobi bütün cemaat ve camiaların sorunudur. Çünkü bütün Müslümanlar kardeştir.
 
İslamofobi İle Sömürgeciliklerini Meşrulaştırıyorlar
Batı sisteminin İslam`a ve Müslümanlara düşmanlık yaptığını biliyoruz. Peki, bu kin ve düşmanlığı kendi halklarına da sirayet etmesini istemelerinin temel sebebi ne olabilir?
Muhakkak meseleye sadece din, ihtida yönünden bakanlar ve bu sebeple İslam`ı Batı için bir tehlike olarak kabul edenler vardır. Ama bugünkü şekliyle İslamofobi meselesinin temelinde bu hususun yatmadığı kanaatindeyim. Eğer öyle olsaydı, Batılı insanların kendi dinlerini bırakıp kabul ettikleri başka sistemlere -mesela Budizm- karşı da bir tepkinin yahut bir korkunun, nefretin oluşması beklenirdi. Oysa böyle bir şey yoktur. Bunun sebebini bugün Müslümanların yaşadığı coğrafyalara ve dünyanın konjonktürel dengelerine bakarak açıklamak daha mantıklıdır. Basitçe söylersek; Müslümanlardan nefret etme anlamındaki İslamofobi Batı halkları arasında yaygınlaştıkça, Müslümanların yaşadığı yerlere hâkim olmak maksadıyla açılan savaşların ve o savaşlar için Batılı halklardan daha fazla vergi toplamanın meşruiyeti sorunu ortadan kalkmış olur. Böylece Batılılar Müslümanların yaşadığı zengin toprakları daha kolay işgal eder ve sömürürler. Ayrıca kendi ürettikleri silahların ticaretini daha kolay yaparlar. Çok ihtiyaç hissettikleri petrole de daha kolay yoldan ulaşabilirler. İslamofobi konusunda Batılı yetkililerin bir türlü dile getirmek istemedikleri ve fakat görmek için bir çift göz bile gerektirmeyen hakikat budur.
 
Müslümanlar Stratejik Derinliklerinin Farkına Varmalı
İnsanların İslam`la korkutulmaları büyük bir fitnedir. Bu oyuna alet olmamak için tavizsizlik ile hoşgörü arasında nasıl bir denge kurmak gerekir?
Bütün dünya Müslümanları, hassaten bizim coğrafyamız, bir an önce "stratejik derinliği"nin farkına varmalı ve zaman geçirmeden güçlenip zilletten kurtulmalıdır. İslamofobi ile en iyi mücadele kanaatimce bu şekilde olur. Yoksa yıllarımız, denge aramak yolunda harcanıp gidecektir. Diğer yandan Müslümanlar güçlendikçe daha da âdil olmalıdırlar. Zira adalet mülkün temelidir. Böylelikle kendilerine dünyayı dar eden sömürgeci zihniyete de belki hidâyetin sükûna erdirici lezzetini tattırırlar. Dünya imar edilmiş olur. Bu iyi bir şeydir.
 
Müslümana Zillet Yakışmaz
İslamofobi İslam düşmanlığı olarak bilinmektedir. Bu bağlamda bakıldığında İslam`a düşmanlık eden bir kavme, devlete, ırka, millete karşı tebliğ ve cihad yaklaşımı nasıl olmalı. Yani hangi durumlarda tebliğ hangi durumlarda cihad edilmelidir?
Bir önceki cevapta da dediğim gibi -bana göre- Müslümanlar işi gücü bırakıp en iyi ve en güçlü olmanın yollarını aramalıdırlar. Müslümana zillet yakışmaz, yakışmıyor. Bunu gerçekleştirme sürecinde, kendilerine düşmanlık eden kavimlere karşı nasıl davranmaları gerektiğine kendileri karar verecekler ve bunu yaparken tabii ki, Rasulullah`ın siretini elden geldiğince takip edecekler. Dolayısıyla sorduğunuz husus klasik bir fıkıh fetvasıyla halledilecek bir sorun gibi görünmüyor -ki ben de o fetvayı verecek merci değilim zaten.
 
İslamofobi Bir Projedir
Son olarak şunu sormak istiyorum. Sizce İslamofobi bir proje midir?
Bu sorunuzun cevabı da aslında bu söylediklerimizde mündemiçtir. Bu haliyle İslamofobi tabii ki bir projedir. Ve bu proje gayet organize yapılar tarafından sahneye konmakta, cahil insanlar da buna alet edilmektedir. Amerika`da sokakta İslam aleyhine tezahürat yapan kadınlara uzatılan mikrofona neredeyse hiçbirisinin Kur`an`ın ne olduğu hakkında doğru düzgün bir şey söyleyememesi de bunu kanıtlar. (İbrahim Toprak - İLKHA)

Bu haberler de ilginizi çekebilir