Gül`ün Meclis`teki Konuşmasından Satırbaşları
TBMM 24. Dönem açılış töreni yapılıyor. Açılış töreninde TBMM Başkanı Cemil Çiçek konuştuktan sonra Cumhurbaşkanı Gül, Genel Kurul`a girdi. Gül konuşuyor...
Cumhurbaşkanı Gül `Birbirimizin düşünce ve kaygılarına empati ile yaklaşalım. Sözün yükünün ne olduğunun hep hatırda tutalım. Bir yasama yılı nasıl başlarsa öyle devam ediyor. Sözümüz güçlü olsun derken kendi söylemlerimizin esiri olabiliriz. Seçimlere yasal olarak katılmış halkın oyunu almış milletvekili sıfatını taşımaya hak kazanmış herkesin yasama faaliyetlerine katılması gerektiğini düşünüyorum. Bütün sorunların çözüm yeri Yüce Meclis`tir. Mühim olan bu yüce kurumun kapsayıcı olması ve çoğunluktan farklı düşünenlerin bu çatı altında kendilerine güvenli yer bulmasıdır.
Geride bıraktığımız yasama yılı ülkemizi ön plana çıkaran olaylara sahne oldu. Bir çok ülke krize girdi. Ülkemize ve sistemine bakıldığında fark edilen özenilecek vasıflarımızı daha da kurumlaştıracak demokratik kazanımların arttıralacağı kararlı yürüyüşümüze devam edeceğiz. Bölgemizde istikrar ve güvenliğe önem veren çok yönlü işbirliği temelinde uzun vadeli stratejimizi kararlılıkla sürdürdük. Zaman içinde karşımıza çıkan bir çok engele rağmen samimiyetimizi bölge ülkelere ve komşularımıza ispat ettik. İki yıla kadar önce tamamen bizim dışımızda gelişen olaylar dışında Arap ülkelerinin halkları özgürlük ve daha iyi ekonomik şartlar için korku duvarlarını yıktılar. Bu tamamen onur mücadelesidir. Soğuk savaş dönemi tamamen bitti. Bu nedenle her zamankinden daha dikkatli olmakta yarar bulunuyor. Ortadoğu`da halk hareketleri bulunduğundan bazı ülkeler tereddütler yaşadılar. Buügünde dönüşümü yolundan saptırmak için çeşitli oyunlar yapılmaktadır.
SURİYE`DEKİ ŞİDDET
Suriye`de her gün yüzlerce insanın canını alan kanlı bir iç savaş sürüyor. Bir ülke kendini tüketir mi? İşte suriye şuanda kendini tüketiyor. Ülkemizin Suriye`nin de aralarında bulduğu komşuları ile politikası bellidir. Biz bütün komşularımızla iyi ilişkiler kurmaktan yanayız. İlişkilerin gelişmesi iki ülkenin haklarını birbirne yaklaştırdı refahlarına katkı sağladı. Olaylar başladıktan sonra da insiyatifin Suriye yönetiminin elinden çıkmaması için çokça dostça çalıştık. Dünyanın gözü önünde kendi halkının meşru taleplerine savaş uçakları dahil ağır silahlarla mücadele eden bir rejim var karşımızda. İlkeli bir tutum sergiledik. Duruşumuz, tarih önünde doğrudur. Suriye`de akan kanın durması hepimizin ortak sorumluluğudur. Yine de dikkatli olmakta yarar var. Dostlar ile düşmanlar çoğu zaman karışır, intikam duyguları devreye girer. Bu nedenle takip ettiğimiz politikanın yan etkilerini dikkatle izlemeliyiz. Milli çıkarlar her ülke için temel unsurdur. Suriye`de ortalık durulunca ortaya çıkacak düzenin tüm Suriye halkını temsil etmesi ve intikamcı duygularla hareket etmemesi en büyük arzumuzdur. Yeni Suriye`nin komşuları ile barışık bir şekilde olması en büyük temennimizdir.
BDP - PKK BULUŞMASI
Bütün bu gelişmeler bizim için yeni güvenlik sorunu ortaya çıkarmıştır. Kaos ortamını fgırsat bilen terör örgütünün bu durumdan fayda sağlamaları terör faaliyetlerini arttırmaktadır. Terör yüreklerimizi dağlamaya devam etmektedir. Çirkin yüzünü gösteren terör siyasi veya adi bir suç değil insanlığa karşı işlenen bir suçtur. Terör örgütü bu kez başta Suriye olmak üzere bölgede meydana gelen değişimi fırsat haline çevirmeye çalışmış ve farklı odakların taşeronu haline gelmiştir. Teröre karşı mücadelede en ufak bir zaafiyet içine girilmesi asla söz konusu olmayacaktır. GÜvenlik güçleri teröre karşı yürüttüğü mücadeleyi büyük fedakarlıkla ve yeni şartlarla sürdürmektedir. Devlet olarak güvenlik güçlerimize güvenimiz tamdır. Bu kapsamda tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum.
Hepimiz bu meclis çatısı altında yaptığımız yemine sonunakadar sadakat göstermeliyiz. Terörün kucaklanmasına, övülmesine müsamaha eden bir demokrasi de dünya üzerinde mevcut değildir. Terör insan onurunu ve temel hakların başında gelen yaşama hakkını yok ettiğnden mazur gösterilemez. Esasen terörün kast ettiği temel hedef demokrasidir. Daha önce korkulan pek çok alanda adımlar atıldı atılıyor. Herkesin devletin bütün imkanlarından yararlanmasını sağlayan değişiklikler birbiri ardına gerçekleşiyor. Kimliklere müdahale anlamına gelen uygulamalar artık yok.
YENİ ANAYASA ÇALIŞMASI VE BAŞKANLIK TARTIŞMASI
Bütün sorunların çözüm yerinin bu Meclis olduğunu hatırda tutmalı, yeni anayasa çalışmalarını da kararlılıkla sürdürmeliyiz. Son dönemde artan terör saldırıları ve artan can kayıplarıyla tereddüte düşmemeliyiz. Ülkemizin demokratik standartlar, ekonomik gücü bakımından belki de Cumhuriyet tarihinin en güçlü dönemini yaşadığı bir vakadır. Ortadoğu ve dünyanın pek çok yerinde güveni zedeleyen Filistin Meselesi`nin adil ve kalıcı şekilde çözülmesi mümkün olacaktır. Ülkemizin son yıllarda tüm kıtalarda yakaladığı aktivizmi sürdürmesi milli menfaatlerimizin geliştirilmesi açısından önemli olduğunu düşünüyorum. Hiçbir kriz sonsuza dek sürmez. Çok sayıda kriz bugüne kadar sona ermiş bir çok ülke krizlerden güçlenerek çıkmıştır. Türkiye`nin ekonomisini ve demokrasisini güçlendiren pek çok reforma öncülük ettiği de bir gerçektir. Çoğu kez süreç yavaşlasa da biz kendi işimize bakmalı, AB çerçevesinde atılması gereken adımları doğru şekilde atmalıyız. Geçtiğimiz yıl ülkemizin en önemli gündem maddesi yeni anayasanın yapımı idi. Milletimizin özlemi ve beklentisi olan bu vade bu yasama yılıdır. STK`ların taleplerine de yer veren ön hazırlık geçen yıl tamamlandı. Komisyon çalışmalarını yakından takip etmekteyim. Artık bunun ortak bir metne dönüştürülmesi zamanı gelmiştir. Yeni anayasa yapım sürecinde pek çok meselenin gündeme getirilmesi bu sistemin olumlu ve olumsuz yönlerinin tartışılması sağlıklı bir tartışmadır. Önemli olan dünyadaki mevcut örnekleri de dikkate alarak tüm yönleri ile tartışmaktır. Yapılması gereken milletimizi layık olduğu seviyeye taşıyacak halkımızın birlik ve beraberliğini pekiştirecek bir anayasanın bir an önce hazırlanmasıdır. Ülkemizde bugün herkesin görüşlerini rahatlıkla ifade edebileceği bir ortam bulunuyor.
EKONOMİDEKİ GELİŞMELER
Kurumlarımızın da itibarını yükseltmek ve zedeletmemek cesaretle davranmalıyız. Bu davranış tarzı asla bir zaafiyet olmadığı gibi ülkemizin ve kurumlarımızın gücüne güç katacaktır. Ülkemiz 2001 yılında tarihin en derin krizini yaşamıştır. Kriz sonrası yapılan reformlar sayesinde ekonomimiz istikrarlı bir büyüme trendi yakalamıştır. Halen etkileri devam eden geçtiğimiz yıllardaki krize de sağlam ve esneklik göstermiş büyüme katetmiştir. Bu başarılarda en başta pay çalışkan milletimize ve yaptığı başarılı çalışmalarla hükümete aittir. Avrupanın en güçlü ülkelerinin vatandaşlarının bugün karşı karşıya kaldıkları sıkıntı ve çektikleri acıyı görmemiz gerekir. Arzu ettiğimiz neticeler talimatla değil doğru politikalar izlemekle elde edilmektedir. Geçtiğimiz dönemde her iki alanda da gerekli adımlar atıldığı için kronik sorunlar için çözümler alındı. Kısacası milli bütçemiz faiz yükünden kurtarıldı büyüme için kaynak oluşturuldu. Hedefimiz finansal istikrarı tehlikeye atmadan cari açıksız büyüme olmalıdır.