Yukarıda saydığımız sorulara cevaplar, Filistin devletinin sadece Gazze’de veya Batı Yaka’da, yahut da her ikisinde kurulmasıyla ilgili görüş farklılığına göre farklılık arz ediyor.

Filistin devletinin Gazze’de kurulmasını savunanlar, Gazze’nin Filistin’in küçük bir parçası olduğunu, buranın işgalden direnişin gücü sayesinde özgürleştirildiğini ifade ediyorlar. Yine bunlar, burada kurulacak bir devletin işgal rejimini tamamıyla yok etmenin başlangıcından başka bir şey olmayacağını, bununla Filistin halkının 1948 ve 1967 yılında gasp edilmiş hakkını hiçbir zaman unutmadığını düşmana göstereceğini ifade ediyorlar.

Filistin devletinin Gazze’de kurulmasına karşı çıkanlar ise, düşmanla yapacakları görüşmelerle Filistin devletini Gazze ve Batı Yaka’da kuracaklarını söylüyorlar. Bunlar, söz konusu bölgede kurulacak devletin işgal devletiyle yan yana yaşayacağını savunuyorlar. Dolayısıyla Filistin devletinin Gazze’de kurulması düşüncesi, onların birbirini seven iki devletin kurulması fikrine aykırı ve bunu Filistin’in ezeli liderliğinin, felaketten başka bir şey getirmeyen düşmanla görüşme projesine bir darbe olarak görüyorlar.

Gazze’de bir devlet kurulmasını savunanlar, geleceğe güvenen, bunun için ruhi ve maddi imkânlara sahip olduğunu düşünen, bütün Filistin’i kurtarmak için arkalarında Müslüman halkların desteğinin olduğuna inanan insanlardır. Defalarca askeri ve siyasi arenada kendilerini test eden bu insanlar direniş ve savaş konusunda rüştlerini ispatlamış kişilerdir.

Filistin devletinin Gazze’de kurulmasına karşı çıkanlar ise, bütün Filistin halkını temsil ettiklerini iddia etmelerine rağmen aslında Filistin halkının birliğine inanmayan insanlardır. Düşmanla sürdürdükleri anlamsız ve başarısız görüşmelerdeki metotlarının doğruluğu konusunda çocukları bile ikna etmekten acizdirler. Bunların içerde müttefikleri olmadığı gibi dışarıda da yok. Düşmanla yaptıkları görüşmelerle Batı Yaka’da Filistinlilere ait bir çakıl taşını bile kurtarmaktan aciz kaldıklarını ispatladılar.

Filistin devletinin Gazze’de kurulmasını isteyenler arasında işgal istihbaratı tarafından aranan on binlerce savaşçı var. Bunlar Oslo İlkeler Anlaşmasını tanımıyor, düşmanla işbirliği yapmıyor, işgal rejimine boyun eğmiyor, düşmana boyun eğmeyi ve el açmayı da reddediyor.

Gazze’de Filistin devletinin kurulmasına karşı duranlar arasında ise işgal istihbaratı tarafından aranan hiç kimse yok. Bunlar siyasi olarak bitmenin Oslo’nun bitmesine bağlı olduğuna inanıyorlar. Bunların önünde çantalarını toplayıp gitmekten veya yargılanmaktan başka bir yol yok.

Bu konuda tuhaf olan şey ise, Filistin devletinin Gazze’de kurulmasına karşı çıkanların, daha önce “Filistin topraklarının özgürlüğe kavuşmuş herhangi bir parçası üzerinde Filistin devletinin kurulması” kararını alan Filistin Ulusal Konseyinin arkasında duran kimseler olmasıdır. Ve bugün Gazze fiilen özgürlüğe kavuşmuş bir bölgedir. O zaman işgal rejimini tanıma çekini imzalamayanlar, genişlemeye müsait bu toprak parçası üzerinden neden bir Filistin devleti kurmasınlar.

Filistin’in küçük bir parçası olan Gazze’de Filistin devletinin kurulmasını destekleyenler, buranın bütün Filistin topraklarına zamanla yayılacak güçlü bir Filistin devletinin çekirdeği olacağını savunuyorlar. Bunu destekleyenler Filistin Başbakanı İsmail Heniyye’nin “İşgal rejimini asla tanımayacağız” sözünü her yerde tekrarlıyorlar. Bu söz, akidevi bir tavra sahip olan bu insanların sahip oldukları istek ve emellerin bağımsız Filistin devletinin topraklarıyla sınırlı olmadığını gösteriyor. Tersine onların Siyonistleri işgal ettiği topraklardan kovmaktan ve bütün Kudüs’ü özgürleştirmekten daha büyük hedefleri var.

Buna karşılık Mahmut Abbas’ın Siyonist hahamlar karşısındaki lisanıyla “İsrail yok olmak için kurulmamıştır” diyenlerin sözleri, onların Batı Yaka ve Gazze’de işgal rejimini tanıyan bir devletin kurulmasını istediklerini ve son hedeflerinin de bu olduğunu gösteriyor. Bunların siyasi ufuklarında işgal devletini hoşnut etmekten başka bir şey yok. Bunlar her tavırlarıyla işgal rejiminin şartlarını kabul eden ve bu rejime boyun eğen insanlardır.

Dr. Fayiz Ebu Şemmale

filistinhaber