"Şehidlerden bahsetmek ağır bir hikâyedir"
Gazeteci- Yazar Özkan Yaman, "Şehidlerden bahsetmek çok zor, ağır bir hikâyedir. Şehidler dediler ki, ‘Başlığı biz attık, devamını siz getirin. Bu başlığı kanımızla yazdık, siz de amelinizle, kardeşliğinizle yazın.’ dediler." dedi.
Mustazaflar Cemiyeti Şanlıurfa Şubesi tarafından, şehadet ayı münasebetiyle "Şehadet Gecesi" isimli program düzenlendi.
Yenişehir Mahallesi Urfa City AVM Konferans salonunda düzenlenen programa sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve vatandaşlar katıldı.
Program İbrahim Durmaz tarafından okunan Kur’an-ı Kerim ile başladı, daha sonra İslam şehidleri ile ilgili sinevizyon gösterisi ile devam etti.
Programa konuşmacı olarak katılan Gazeteci-Yazar Özkan Yaman, şehidlerin örnek hayatından kesitler sundu.
Şehid ve şehadet ile ilgili konuşmanın çok zor olduğuna değinerek sözlerine başlayan Yaman, "Şehidlerden bahsetmek çok zor ağır bir hikâyedir. Şehidler çok ağır bir yazı yazdılar ve dediler ki; 'Başlığı biz attık, devamını siz getirin. Bu başlığı kanımızla yazdık, siz de çalışmanızla, hayatınızla ibadetinizle, amelinizle ve kardeşliğinizle yazın’ dediler. Bu başlığın altına yazı yazmak ne kadar da zor bir hikâyedir. Şehidler bir öykü ve destan bıraktılar, dediler ki; 'Girişi, önsözü, mukaddimesi bizden; gelişmesi, sonucu sizden… Haydi, buyur yazın' dediler. Bu hikâyeyi yazmak, bu hikâyeyi konuşmak ne kadar da zordur." ifadelerini kullandı.
"Kardeşlerimiz can verdiği şehid oldukları zaman vücutlarımızdan bir parça kopuyor"
Şehadeti anlayabilmek için önce Müslümanların arasında kardeşlik bağlarının güçlenmesi gerektiğine vurgu yapan Yaman, "Şehadeti konuşacaksak önce kardeşlikten, muhabbetten ve aşktan konuşmamız lazım. Peygamber efendimiz ‘Müminler bir vücudun azaları, organları gibidir; o vücuttan bir organ hastalanırsa, rahatsızlanırsa diğer organlar da bundan dolayı acı duyarlar, uykusuz kalırlar’ buyuruyor. Kardeşlerimiz can verdiği, şehid oldukları zaman vücutlarımızdan bir parça kopuyor. Buna dayanmak gerçekten çok zordur. Daha iki gün önce Mısır'da dokuz tane parmağımızı kestiler. Dokuz tane elimizi kestiler. Acısını inanın ta binlerce kilometre öteden yüreğimizde hissettik. Çünkü biz öyle bir vücuduz ki; bir kolumuz Malezya'da, Endonezya'da, Afrika'da, Mısır'dadır. Biz büyük bir vücuduz. Bu vücuttan bir Mısırlı, Bangladeşli, Filistinli, Yemenli ve Suriyeli kardeşimizi kopardıkları zaman; inanın vücudumuz parçalanıyor, elimiz ve yağımız kopuyor, acı duyuyoruz. Bu yüzden önce kardeşlik, önce muhabbet gerekiyor." diye konuştu.
"Şehadet derdin miracıdır, Kur'an, ümmet ve İslam için dertlenmenin adıdır"
Günümüzde gençleri büyük tehlikelerin beklediğine dikkat çeken Yaman, "Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki; modernizm denilen tek kişi kalmış canavar, tüm dünyayı istila etmiştir. Kılcal damarlarımıza kadar giriyor. Hümanizm, Feminizm, Laiklik, Sekülerizm ve Liberalizm ve bir sürü 'izm'le kılcal damarlarımıza kadar girmişler. Bizi esir almışlar. Modernizm beş ‘a’yı mahvediyor. ‘Anlamı’ mahvediyor: Şehadetin anlamı başkalarının elinde kabuk değiştiriyor. Şehadet ‘in anlamını değiştiriyorlar. Modernizm; kerameti, bereketi hepsini tarumar ediyor. Modernizm, ‘ayarlarımızı’ mahvediyor: Fıtratın ayarlarını, sünnetullahı mahvediyor. Modernizm ‘amaçları’ mahvediyor: Ne için yaşıyoruz? Sorusu anlamsız kalıyor. Modernizm, ‘ahlakı’ mahvediyor: Gençlerin terbiyesini mahvediyor. Modernizm, ‘aidiyeti’ mahvediyor: Aidiyet, aile, camia, millet ve komşu aidiyetini mahvediyor. Bunlara karşı bir dert, endişe lazımdır. İşte şehidler bu derdin öğretmenleridir. ‘Şehadet derdin miracıdır’ Kur'an, ümmet ve İslam için dertlenmenin adıdır. Şehadet ancak bir dertle gelir; bir aşkla gelir, ona merhaba, Hoş geldin demek lazım…" dedi.
Konuşmanın ardından Şanlıurfa Vahdet Tiyatro Grubu tarafından sahnelenen oyunda 28 Eylül 1993 yılında Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde PKK’liler tarafından kurulan pusuda şehid edilen Şehid Molla Şükrü Yavuz ve Molla Muhyeddin Demir'in şehadeti canlandırıldı.
Program İTTİHADUL ULEMA üyesi Mehmet Emin Baytar tarafından yapılan dua ile sona erdi. (Abdurahman Uğurlu-İLKHA)