'Avrupa'da Müslüman olmak zor'
Brüksel Bölge Parlamentosu Bağımsız Milletvekili Mahinur Özdemir, Avrupa’da Müslüman olarak yaşamanın zor olduğunu söyledi.
BERLİN (AA) - Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları (SETA) Vakfı Berlin Temsilciliği tarafından Berlin Yunus Emre Enstitüsü'nde "Müslümanların Avrupa'da siyasi temsili" konulu bir panel düzenlendi.
Panele, SETA Vakfı Avrupa Araştırmaları Direktörü Enes Bayraklı'nın moderatörlüğünde Mahinur Özdemir, "Siyasal Mühendislik ve Avrupa'da Dindar Muhafazakar Müslümanların Dışlanması" raporunu kaleme alan Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şener Aktürk ve siyaset bilimci Bülent Güven katıldı.
Belçika ve Avrupa'nın ilk başörtülü milletvekili olarak tarihe geçen ve 2015'te 1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddialarını tanımadığı için partisinden ihraç edilen Özdemir, ilk başörtülü milletvekili olarak karşılaştığı sıkıntıları anlattı.
Özellikle Müslüman kadın olarak istihdam ve eğitim alanında zorluklar çektiğini, bunun yanında siyasette başörtülü olarak tutunmanın çok zor olduğunu ifade eden Özdemir, "Avrupa'da bugün Müslüman olmak zor, görünür Müslüman olmak daha zor." dedi.
Siyaset yaparken görünür bir şekilde Müslüman yaşam biçimine sahip olunduğunda, bu kişilerin hayatının didik didik edildiğini anlatan Özdemir, "Medyanın önünde servis ediliyorsunuz. Sizin cevap hakkınız bile olmuyor. İnanılmaz bir şekilde damgalanabiliyorsunuz." şeklinde konuştu.
Yaşadığı ülkeye katkıda bulunmak için siyasete ilgi duyduğunu ifade eden Belçika doğumlu Özdemir, Avrupalı Müslüman olmaktan dolayı çok mutlu olduğunu kaydetti.
Milletvekili adaylığı sırasında ve milletvekili olduktan sonra kendi partisinden bazı kişilerin bile rahatsız olduğunu söyleyen Özdemir, seçim kampanyası esnasında partisi tarafından hazırlanan ve kendi fotoğrafının yer aldığı afişte yüz bölümünün büyütülerek başörtüsünün kadrajdan çıkarıldığını anlattı.
"Avrupa’da Müslüman korkusu var"
Siyaset Bilimci Bülent Güven de Almanya'nın Hamburg eyaletinde Sosyal Demokrat Partide (SPD) siyaset yaptığı dönemde eşinin başörtülü olmasından dolayı, Özdemir'in yaşadığı tecrübeleri kendisinin de yaşadığını söyledi.
"Avrupa'da Müslüman korkusu var." diyen Güven, Müslümanların 1960'lı yıllardan sonra Avrupa'ya gelmesinin ardından bu korkunun arttığını, 2015 yılında Suriye ve Afganistan'dan gelen insanların göçüyle bu korkunun zirveye ulaştığını ifade etti.
Siyasete girecek olan Müslüman gençleri rol modellerinin yönlendirmesi gerektiğini belirten Güven, "Temsil sorunu takip edilirse bunun çözüleceğini düşünüyorum." dedi.
Siyasete girmeyi düşünen gençlere tavsiyelerde bulunan Güven, gençlerin erken yaşta partilere üye olup ağlar kurmaları gerektiğini ifade etti.
Müslümanların yaşadıkları ülkelerin meclislerinde temsil eksikliği
Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aktürk de kaleme aldığı raporun içeriğine ilişkin bilgiler verdi.
Raporun en çok Müslüman nüfusun yaşadığı 12 Batı Avrupa ülkesine odaklandığını belirten Aktürk, Hollanda ve Belçika'da Müslüman nüfus oransal olarak meclislerde temsil ediliyor olsa da 10 Avrupa ülkesinde değişik seviyelerde temsil eksikliğinden bahsetmenin mümkün olduğunu ifade etti.
Bu eksikliğin hem niceliksel hem de niteliksel olduğunu anlatan Aktürk, "Bu ülkelerdeki niceliksel temsil eksikliğinin yanı sıra ulusal parlamentolara seçilen Müslüman kökenli milletvekillerinin Müslüman azınlığın profilini ne kadar temsil ettiğiyle ilgili çok büyük soru işaretleri var." değerlendirmesinde bulundu.
Fransa örneğini veren Aktürk, "Fransa, Batı dünyasında hem mutlak sayı olarak hem yüzde olarak en büyük Müslüman azınlığa sahip. Eğer Müslümanlar Fransız Meclisi'nde nüfusları nispetinde temsil edilselerdi, 49 Müslüman kökenli milletvekili olması gerekirdi. 2008'de bu sayı sıfırdı, sosyalistlerin iktidara geldiği dönemde 8'e çıktı. Bugünlerde de bu seviyede devam ediyor." diye konuştu.
Avrupa ülkelerinde İslami pratiklerin yasaklanması sürecine de değinen Aktürk, "Raporda, İslami pratiklerin yasama, yürütme ve yargı eliyle yasaklanmasının münferit olmadığını, tek bir ülkeye has olmadığını, tam tersine dalgalar halinde ve bir ülkeden diğerine sıçrarcasına yayıldığını görebiliyoruz." ifadesini kullandı. Aktürk bunlara örnek olarak, erkek çocuklarının sünnet edilmesinin yaralama suçu olarak kabul edilmesi girişimini, okullarda ve kamusal alanlarda başörtüsü yasaklarını, minarelerden ezan okunmasının yasaklanmasını gösterdi.