Küçük Yaşta Kumar Oynuyorlar
Yaşları 10-15 arası değişen bir grup çocuk Van`ın göbeğinde, hem kumar oynuyor hem de halkın kumar oynamasına neden oluyor. Bu vahim duruma tepki gösteren İslami STK`lar, çocukların bu başıboşluktan kurtarılması için çaba sarf edilmesi gerektiğinin altını çiziyor.
VAN- Van merkezde küçük yaştaki bir grup çocuk, yaptıkları fiiliyatın kötülüğünden habersiz, sırf para kazanmak için kumar oynuyor. Bir futbol topunun geçebileceği kadar iki pet şişe arasında aralık bırakan küçük yaştaki çocuklar; topu, pet şişe arasından geçiremeyenlerden para alırken geçirenlere de bir paket sigara veriyor.
Özellikle genç yaştaki insanların ilgisini çeken bu kumar oyunu Van`ın göbeğinde yapılırken herhangi bir yetkilinin kumar oynayan ve oynatan çocuklar hakkında ses çıkarmaması bazı duyarlı vatandaşların ve İslami STK`ların tepkisine neden oluyor.
Konu ile ilgili görüştüğümüz Van İkra Eğitim Sağlık Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği yönetim kurulu üyesi Yusuf Türk, yaşanan bu tür olayların altında toplum olarak İslami bazı sorumlulukların yerine getirilmemesi ve çocukların başıboş bırakılması gibi nedenlerin yattığını söyledi.
Yaşanan başıboşluk yüzünden çocukların kumar, uyuşturucu, hırsızlık ve daha birçok kötü davranışa yöneldiğini belirten Türk, "Günümüzde kumar ve kumarı çağrıştıran bazı oyunlar çocuklarımız arasında oynandığı görülmektedir. Allah-u Teala açıkça Kuran-ı Kerim`de kumarı haram kılmıştır. Peygamber Efendimiz ise bir hadisinde; çocukların aşık kemiği ve ceviz oynamalarını bile kumardan olduğunu beyan etmiştir. Şu halde çocuklarınızı kumar ve kumara götüren yollardan korumak tüm, duyarlı Müslüman halkımızın bir mesuliyetidir" diyerek bu başıboşluğun sebebi olarak, bireylerin, ailenin, toplumun ve devletin üstüne düşen görevi yapmaması olduğunu söyledi.
"Doğan Her Çocuk İslam Fıtratı Üzerine Doğar"
Bireysel olarak yapılması gerekenler hususunda bazı önerilerde bulunan Türk, "Özellikle yetişkinler bu konuda çocukların örnek alabileceği davranışlar sergilemelidir. Bilindiği üzere Peygamber Efendimiz (s.a.v) bir hadis-i şerifinde; Doğan her çocuk İslam fıtratı üzerine doğar buyurmuştur. Bu vesileyle çocuklarımıza fıtratlarına uygun olan İslami anlatmalıyız. Güzel ahlakı tamamlamak için gönderilen peygamber efendimizin (s.a.v.) hayatını toplumunu her bireyi okumalı ve bunu çocuklara anlatmalıdır. Eğer ki çocuklar ahlak konusunda geri kalmışlarsa ve gayri İslami (kumar, uyuşturucu, hırsızlık, kötü arkadaş ortamı,) alışkanlıklar edinmişlerse bunda çocuklardan çok, yetişkinlerin suçu vardır. Dolayısıyla kendi hesabımızı vermekte aciz olmamıza rağmen bu masum çocukların kötü yollara düşmesine sebep olursak bunun hesabı daha ağır olacaktır" dedi.
Bireysel olarak yapılması gerekenler hususunda bazı önerilerde bulunan Türk, "Özellikle yetişkinler bu konuda çocukların örnek alabileceği davranışlar sergilemelidir. Bilindiği üzere Peygamber Efendimiz (s.a.v) bir hadis-i şerifinde; Doğan her çocuk İslam fıtratı üzerine doğar buyurmuştur. Bu vesileyle çocuklarımıza fıtratlarına uygun olan İslami anlatmalıyız. Güzel ahlakı tamamlamak için gönderilen peygamber efendimizin (s.a.v.) hayatını toplumunu her bireyi okumalı ve bunu çocuklara anlatmalıdır. Eğer ki çocuklar ahlak konusunda geri kalmışlarsa ve gayri İslami (kumar, uyuşturucu, hırsızlık, kötü arkadaş ortamı,) alışkanlıklar edinmişlerse bunda çocuklardan çok, yetişkinlerin suçu vardır. Dolayısıyla kendi hesabımızı vermekte aciz olmamıza rağmen bu masum çocukların kötü yollara düşmesine sebep olursak bunun hesabı daha ağır olacaktır" dedi.
"Günümüz Endişeleri Çok Daha Tehlikeli"
Bu konuda ailelere de çok büyük sorumlulukların düştüğünü ifade eden Türk, " Aile ilk eğitim yeri olması hasebiyle önemli bir yer arz etmektedir. Verilen ders bir `İslami ahlak` dersi olduğu için bunun önemi daha da artmaktadır. Kötü yollara düşmenin çok rahat olduğu bir asırda çocukları İslami bir eğitimle ahlak sahibi kılmak güç olsa gerek. Eski dönemleri düşündüğümüzde bir aile çocuğunu dışarı gönderdiğinde korktuğu şeyler; çocuğun bir yılan, bir akrep ve benzeri hayvanlar tarafından ısırılması ve bir ağaçtan düşüp bir yerini kırması gibi endişelerdi. Günümüzde ise aileler çocuklarını dışarı gönderirken duyduğu endişe ise; aman ha! Çocuğum kumarcı, uyuşturucu kullanan, kötü arkadaş ortamı edinen biri olmasın diye endişelenmektedirler" diyerek günümüz endişelerinin daha tehlikeli olduğunu dile getirdi.
Bu konuda ailelere de çok büyük sorumlulukların düştüğünü ifade eden Türk, " Aile ilk eğitim yeri olması hasebiyle önemli bir yer arz etmektedir. Verilen ders bir `İslami ahlak` dersi olduğu için bunun önemi daha da artmaktadır. Kötü yollara düşmenin çok rahat olduğu bir asırda çocukları İslami bir eğitimle ahlak sahibi kılmak güç olsa gerek. Eski dönemleri düşündüğümüzde bir aile çocuğunu dışarı gönderdiğinde korktuğu şeyler; çocuğun bir yılan, bir akrep ve benzeri hayvanlar tarafından ısırılması ve bir ağaçtan düşüp bir yerini kırması gibi endişelerdi. Günümüzde ise aileler çocuklarını dışarı gönderirken duyduğu endişe ise; aman ha! Çocuğum kumarcı, uyuşturucu kullanan, kötü arkadaş ortamı edinen biri olmasın diye endişelenmektedirler" diyerek günümüz endişelerinin daha tehlikeli olduğunu dile getirdi.
Toplum içerisinde İslami hassasiyetiyle bilinen STK`ların ve camiaların çocukların eğitimi üzerinde çokça durması gerektiğini belirten Türk, "Bunun yanın da İslami yayın evleri de çocukların ahlaki eğitimleri ile ilgili eserler basmalıdır. Radyo ve TV gibi kitle iletişim araçları da toplumu yönlendirme açısından önemli bir yere sahip olduğundan çocukların kötü ortamlara girmemesi için ve fıtratlarına uygun olan İslami dizi,filimler ve çizgi filimler yayınlamaları gerekir. Toplumda olumsuzluklara sebep olan bir takım olumsuz alışkanlıkların ve bu alışkanlıkların faydasız sonuçlarının her yönüyle anlatıldığı programlarla toplum bilinçlendirilmelidir" diye konuştu.
Son olarak devletin, bu gibi durumların yaşanmaması için ciddi önlemler alması gerektiğini vurgulayan Türk, "Devletin yapmış olduğu çocuk esirgeme kurumları ve benzeri kurumlar yetersiz kalmaktadır. Çünkü bu gayri İslami davranışları sergileyen çocukların çoğu bir aile sahibi olup evlerinde aşları pişen çocuklardır. Devlet, bu çocuklara da sahip çıkmak zorundadır. Bu çocuklar suça itildiği takdirde bunun sorumlusu yine devlettir." şeklinde konuştu.
(Fırat Arslan-İLKHA)